Emine Erdoğan'ın gözden kaçan mesajı
Geçtiğimiz hafta sonu kutlanan Babalar Günü vesilesi ile toplumun önde gelen isimlerden bu gün özelinde çok sayıda mesaj paylaşıldı.
Ancak hiçbir mesaj, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın mesajı kadar anlamlı değildi.
Star yazarı Fadime Özkan bu mesaja köşesinde özel bir parantez açarak Emine Erdoğan'ın koruyucu aileliği teşvik eden mesajının önemine değindi.
TEŞVİK EDİLMELİ
Emine Erdoğan'ın koruyucu ailelik konusuna uzun yıllardır ilgi gösterdiğini belirten Özkan, "2012’den beri takibini, teşvikini ve tanıtımını yapıyor Sayın Erdoğan. Ben “koruyucu ailelerin koruyucu annesi” diyorum o yüzden kendisine." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de koruyucu aileliğe ilginin halen çok düşük seviyede seyrettiğini de vurgulayan Fadime Özkan, "Rakamlar hala düşük. 16 milyon nüfuslu İstanbul’da koruyucu aile sayısı 658 mesela! 5 buçuk milyonluk Ankara’da 394, 4 buçuk milyonluk İzmir’de 368 koruyucu aile var!" diye yazdı.
İşte o köşe yazısı;
- Bir çocuğa yuva olabilmek!
“Babalar, gölgesinde güvenle yaşadığımız ulu çınarlardır. Baba ocağı, herkesin ilk ana yurdudur. Kendi babamı dua ve rahmetle anarak, saygıdeğer eşimin ve tüm babaların Babalar Günü'nü kutluyorum.
Babalığın, sahip çıkmak olduğu bilinciyle, öz ebeveyninden ayrı düşmüş yavrularımıza kol kanat geren tüm beyefendilere de şükranlarımı sunuyorum.
Bu vesileyle çocukların masum kalplerindeki kahramanlar olmak için tüm ailelerimizi ‘koruyucu aile’ olmaya davet ediyorum.”
Kutlama mesajı Cumhurbaşkanımızın saygıdeğer eşi Emine Erdoğan’a ait.
Babalar günü vesilesiyle yayınladı. Paylaşılan fotoğrafta da aynı sıcaklık ve içtenlik var. Hanımefendi elini 16 yıl önce Rahmeti Rahmana kavuşan babası Cemal Gülbaran’ın omzuna koymuş. Minnetle. Sümeyye Erdoğan Bayraktar küçük daha, çınar gölgesinde serinlediğinin farkında gülümsüyor. Fotoğraftan hepimizin aile albümlerindekilere benzeyen bir iyilik güzellik esenlik yayılıyor.
Allah’tan hayatta olan babalarımızın ömrüne bereket, kaybettiklerimizin ruhuna rahmet diliyorum.
EMİNE ANNEANNE!
Konuyu Emine Hanım’ın paylaşımındaki asıl mesaja getirmek istiyorum. Devlet koruması altındaki yavrulara “anne” “baba” olan insanlara...
Tanıdığım tanımadığım bütün koruyucu ailelere hayranım, minnettarım. Şu an boğazımda bir yumru, yüzümde yanaklarımı acıtan kocaman bir gülümseme var.
Hanımefendinin babalar gününü vesile ederek herkesi koruyucu aile olmaya davet ve teşvik etmesini çok değerli buluyorum. Koruyucu aileler adına teşekkür ederim. Bu hatırlatışın bu yola girmek için cesaretlendirilmeye ihtiyaç duyanlar için de, aile bekleyen çocuklar için de önemini biliyorum.
Koruyucu aileliğin 2012’den beri takibini, teşvikini ve tanıtımını yapıyor Sayın Erdoğan. Ben “koruyucu ailelerin koruyucu annesi” diyorum o yüzden kendisine. Kızım kısaca “Emine Anneanne”.
ÇOCUKLAR AŞKINA!
Rakamlar hala düşük. 16 milyon nüfuslu İstanbul’da koruyucu aile sayısı 658 mesela! 5 buçuk milyonluk Ankara’da 394, 4 buçuk milyonluk İzmir’de 368 koruyucu aile var!
Çok az... Hal bu ki 21 bin çocuğumuz devlet bakımında. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Koruyucu Aile, Evlat Edinme, SED Daire Başkanı Hakkı Bilgiç’ten aldığım son verilere göre 7484 çocuğumuz koruyucu aile yanında.
Kuruluş bakımındaki 14 bin yavrumuz ise bir ev ve aile özlemiyle yaşıyor yani. Kalpleri her gün biraz daha kırılıyor.
Fikir edinecek kadar yuva, sevgi evi, sevgi sitesi gördüm. İnanın çocuklar olabildiğince iyi şartlarda bakılıyor, her şey birinci sınıf.
Lakin… Bir ev ve aile sahibi değiller! Biyolojik ebeveynleri ayda yılda bir saat ziyarete gelse de her biri öksüz ve yetim aslında.
Yaşları küçük olanlar biricik olduklarını hissedemeden, neden mahrum olduklarını anlayamadan içlerindeki boşluğun uğultusunu duyarak geçiriyor hayatının en önemli evresini. Oysa bu yaşlar sağlıklı gelişim ve güvenli bağlanma için çok önemli. Cenin için rahim neyse, çocuk için de aile o demek. O kadar zaruri.
Olup biteni kavrayacak yaşta olanlarınsa bekleyişine özlemle beraber öfke de karışıyordur. Akranlarına özeniyorlardır. Hayallerini gözyaşları ıslatıyordur illa. Belki okulda orada burada kalplerini kıran hoyrat birileri vardır ve teselli edecek kimseleri yoktur.
Çocuk da olsa gönlü üzülür çünkü insanın böyle şeylerden.
KAN BAĞI DEĞİL CAN BAĞI!
O yüzden, aklının kalbinin bir köşesinde “bir gün mutlaka” diyen varsa.
Biyolojik çocuk sahibi olamamış, büyük meblağlar harcayıp can acısına ve hayal kırıklıklarına katlanarak tüp bebek peşinde koşan varsa.
Çocukları büyüyünce evdeki ıssızlıktan sıkılan, sevgisi enerjisi tavan yapan varsa.
Evlenmemiş ama hayatını yoluna koymuş, bir değil on çocuğa yetecek sevgiyle şefkatle dolup taşan varsa.
“Çocuklar kan değil can bağıyla da kardeş olabilir” deyip evini kalbini açmaya hazır olanlar varsa.
Durmayın, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı il müdürlüklerine başvurunuzu yapın.
Evladınızla birlikte evinizin yüreğinizin nasıl genişlediğini, şenlendiğini, bereketlendiğini göreceksiniz.