Erce Kardeşler kimdir? Hangi klübe gidecek?

Kaleci arayışına giren Galatasaray Atınordu'nun genç kalecisi Erce Kardeşler'e teklif götürdü. Birçok klübün listesinde olan genç kaleci avrupaya gitmek istediğini yönetime bildidi. Altınordu başkanı Mehmet Seyit Özkan ise "Eğer Erce avrupaya gitmezse Türkiye'ye dönebiliriz" açıklamasını yaptı. Peki Erce Kardeşler kimdir? Kaç yaşında? Hangi klübe gidecek? Detaylar haberimizde...

Birçok klübün transfer listesinde bulunan Altınordu'nun genç kalecisi Erce Kardeşler'e, kaleci arayışına giren Galatasaray teklif götürdü. Genç kaleci ise Avrupaya gitmek istediği belirtti. Altınordu başkanı Mehmet Seyit Özkan ise "Eğer Erce avrupaya gitmezse Türkiye'ye dönebiliriz" açıklamasını yaptı. Peki Erce Kardeşler kimdir? Kaç yaşında? Hangi klübe gidecek? Detaylar haberimizde...

 Erce Kardeşler kimdir? Hangi klübe gidecek?

Kaleci arayışlarına devam eden Galatasaray'ın Erce'yi istediğini söyleyen Mehmet Seyit Özkan, "Biz Avrupa'dan bir kulüple el sıkıştık. Bizden biraz süre istediler. Biz Avrupalıların sözüne güveniyoruz. Yine de açık kapı bırakmamız lazım. Eğer Erce avrupaya gitmezse Türkiye'ye dönebiliriz. Çünkü biz Erce'ye söz verdik. Erce'nin bu yıldan faydalanarak kendini aşmasını planlıyoruz ve önünü açıyoruz. Galatasaray bizi aradı biz de gerekeni söyledik. Yeni bir gelişme yok." dedi.

BONSERVİSİ 1,5 MİLYON EURO

Altınordu yönetimi Erce'nin bonservis ücretini 1.5 milyon Euro olarak belirledi. İzmir ekibi kendilerine teklifte bulunan kulüplere sözleşmeye, "Başka bir kulübe transferinden yüzde 30 pay alınır" maddesi koydurma şartı da koştu. Başkan Seyit Mehmet Özkan, ismi Galatasaray, Fenerbahçe, Trabzonspor ve Sivasspor gibi kulüplerle anılan genç eldiveni yurtdışına yollayarak futbolcu ihracatı yapacaklarını söylemişti. 2013'te Yeşil Bursa'dan transfer edilen, bu sezon Avrupa devlerinin radarında olan genç kaleci Berke'den patlama beklenirken 1. Lig'de 28 maçta takımının kalesini koruyan Erce de yurtdışına gitmek istiyor.

Erce Kardeşler kimdir?

2 sezon önce profesyonel olan Erce Kardeşler kısa sürede gösterdiği performans ile büyük takımların dikkatini çekti.

1994 Çanakkale doğumlu olan Erce futbola 2005 yılında Bursaspor alt yapısında başladı. Genç oyuncu daha sonra Yeşil Bursa'da profesyonel oldu. Genç kaleci 2013 yılında Altınordu'nun yolunu tuttu.

2014 yılında Erce Kardeşler'in Altınordu ile sözleşmesi fesh edildi. Amatör'e dönen genç kaleci 1 yıl sonra tekrar Altınordu'ya geri döndü.

Erce Kardeşler kimdir? Hangi klübe gidecek? - Resim : 2


ALTINORDU SK TARİHÇE

KURULUŞ DÖNEMİ

Altınordu Spor Kulübü, İzmir'de 26 Aralık 1923 tarihinde kuruldu. Kırmızı rengi; Kurtuluş Savaşı’nın isimsiz kahramanları şehit ve gazilerimizin kanından, Lacivert rengi ise, sağlamlığı ve gücü temsilen çelikten alır. Kulübün kurucuları Süleyman Ferit Bey (Eczacıbaşı), Ahmet Şerafettin Bey, Kemal Kamil Bey (Aktaş), Edip Berkant Bey, Eczacı Sermet Bey, Numanzade Ali Rıza Bey, Muallim Mehmet Rıza Bey, Doktor Hacı Hasanzade Ethem Bey, Katip Selami Bey, Cerrah Necipzade Ali Bey ve Eczacı Rıza Bey'dir. Türkiye Cumhuriyeti'nun kurulmasının ardından Kurtuluş Savaşı nedeniyle duran spor faaliyetleri yeniden canlanmış, Karşıyaka (1912) ve Altay'ın (1914) yanına Eşrefpaşa'da Altınay, Mısırlı Caddesi'nde (Şimdiki Hatay Caddesi) ise Sakarya kulüpleri eklenmişti. İzmir'in en köklü ailelerinin bulunduğu Basmane-Tilkilik-Namazgâh semtlerinde ise herhangi bir spor kulübü kurulamamıştı. Semt gençlerinden Mustafa (Balöz), Hüseyin (Yurdakul) ve Mehmet Hancıoğlu’nun (Hoca Mehmet) girişimleri ve semt sakinlerinden Doktor Hacı Hasanzade Ethem Bey aracılığıyla bu bölgede de bir spor kulübü kurulması fikri, Ragıp Paşa Kıraathanesi'nde toplanan semtin diğer büyüklerine anlatıldı. Herkesin hemfikir olması üzerine konu Hacı Hasanzade Ethem ve Doktor Cevdet Fuat Beyler tarafından Süleyman Ferit Bey’e de anlatıldı. Süleyman Ferit Bey, Tilkilik-Hatuniye-Namazgah ve İkiçeşmelik semtlerinin yabancısı değildi. Köklü İzmirlilerin oturduğu bu semtleri ve insanlarını iyi tanıyor, içlerinde Kuvayi Milliye yıllarında kader birliği yaptığı insanların olduğunu biliyordu. Arkadaşlarına hemen bu işin yapılması gerektiğini anlattı ve ardından da Vilayet Mektubi Kalemi'nden cemiyet nizamnamesi örneğini sağlayarak çalışmalarına başladı.

ALTINORDU İSMİNİN BULUNMASI

En önemli adım, kulübün ismiydi... Hemen her gün, isim üzerinde önemli tartışmalar yapıldı. Düşman denize dökülmüş, vatan kurtulmuş, kahraman ordumuz büyük bir zafer kazanmıştı. İşte bu muhteşem tabloya yakışır bir isim aranıyordu. İlk akla gelen Zafer, Hilal ve Kurtuluş isimleri üzerinde duruldu. Her toplantıda başka isimler masaya yatırılıyordu. Bunlar arasında Göktürk ve Sakatürk isimleri ağırlık kazanmaya başlamıştı. Toplantıda bulunanlardan Muallim Mehmet Rıza Bey, Göktürk isminde ısrar ediyordu. Toplantıyı idare eden Süleyman Ferit Bey (Eczacıbaşı), “Ben de bir Türk ismi buldum, Yine büyük bir Türk İmparatorluğu olan Altınordu ismini kulübün adı yapalım” fikrini orntaya attı. Ve bu teklif hiç itirazsız kabul edilerek kulübün ismi Altınordu olarak kabul edildi. Süleyman Ferit Bey ise Altınordu’nun hem isim babası, hem de kurucu başkanı oldu.

İSTANBUL’DAKİ ALTINORDU

Kurucu yönetim oluşturulduktan sonra İstanbul’da da aynı ismi taşıyan bir kulüp olduğu gerçeği ortaya çıktı. Durum Vali Muavini Murat Bey’e soruldu ve bir engel teşkil etmeyeceği anlaşılarak kulübün ismi resmileştirildi ve Altınordu Spor Kulübü, resmen 26 Aralık 1923 günü kuruldu. Altınordu, tarihteki ilk resmi maçını Altay ile oynadı. Kulübün kurulmasının hemen ardından Şifa Eczanesi Kupası adı altında organize edilen bu karşılaşmayı Altınordu, 2-1'lik skorla kazandı.

FUTBOL HEYECANI BAŞLIYOR

İzmir Ligi'nde 6 defa şampiyon olan Altınordu, 1959 yılında Milli Lig'in tertip edilmesiyle birikte mücadelesini bu ligde sürdürmeye başladı. İlk iki sezonda istediği başarılı sonuçları alamayan Altınordu, baraj maçları sayesinde küme düşmekten kurtuldu. 1961-1962 sezonunda ise ligi 8. bitirerek iyi bir derece yaptı. 1964-1965 sezonunda bu kez küme düşmekten kurtulamayan Altınordu, bir yıl sonra yeniden Milli Lig'e dönmeyi başardı. Altınordu'nun 1.Lig macerası, 1969-70 sezonunda sona erdi. O sezon 2.Lig'e düşen Altınordu, 1977-78'de 3.Lig'e düşmesine rağmen 1 yılda geri döndü. Bu arada basketbolda Türkiye çapınrda dereceler yaparak gündeme gelen Altınordu, 1966-67'de elde ettiği şampiyonlukla Basketbol Erkekler 1.Ligi'nin ilk şampiyonu olarak tarihteki yerini aldı. İkinci Lig'de 13 sezon boyunca aralıksız mücadele eden Altınordu, 1991-1992 sezonunda 2. Lig B Grubu'nu sondan 3. sırada bitirerek 3. Lig'e, 1995-1996'da ise 3. Lig 7. Grubu sonuncu bitirerek Amatör Küme'ye indi. 6 yıl Amatör Küme'de şampiyonluk mücadelesi veren Altınordu, makus talihini 2002-2003 sezonunda yenerek yıllar sonra yeniden 3.Lig'e "merhaba" dedi. 2007-2008'de Trabzon'daki play-off serisinde Bingöl Belediyespor ve Keçiörengücü arasından sıyrılan Altınordu, çıkışını devam ettirerek 2.Lig biletini aldı. Ancak bir türlü istenen istikrarı yakalayamayan kulüp, 2008-2009'da yeniden 3.Lig'e düştü, 2010-2011 sezonunda ise grubu 5. bitirerek play-off'a kaldı. Play-off maçlarında yarı finalde Afyonkarahisarspor'u, finalde ise Darıca Gençlerbirliği'ni yenerek yeniden TFF 2. Lig'e döndü. Ancak buradada mücadelesi uzun sürmedi ve 2011-2012 sezonu sonunda tekrar 3.Lig'e düşen takımlar arasında yer aldı.

ŞİRKETLEŞME

Takımın küme düşmesinin hemen ardından Temmuz ayında yapılan genel kurul sonucunda kulübün şirketleşmesi yönünde karar alındı. İzmir futbolunun yakından tandığı isimler arasında yer alan Seyit Mehmet Özkan ile Temmuz ayı başında başlayan ve yaklaşık 1 ay süren görüşmeler olumlu sonuçlandı. Altınordu Futbol Yatırımları Anonim Şirketi, Seyit Mehmet Özkan başkanlığında, Dr.Salih Mertan, İbrahim Görücüoğlu, Zafer Bilgetay ve Murat Dizdar'ın katılımı, Bucaspor'dan ayrılan 30 kişilik ekibin katkılarıyla kısa sürede kuruldu. Türkiye Futbol Federasyonu ise 8 Ağustos 2012 tarihinde yaptığı toplantıda Altınordu Spor Kulübü'nün adının Altınordu Futbol Yatırımları Anonim Şirketi olarak değiştirilmesi kararını onayladı. Seyit Mehmet Özkan, Altınordu A.Ş.'nin başkanı olurken, Hüseyin Eroğlu ise takımın ilk teknik direktörü oldu. Altınordu, 3. Lig’deki ilk sezonunda önemli bir başarı yakaladı ve bitime 2 hafta kala matematiksel olarak şampiyonluğunu garantiledi. Altınordu, 2013-2014 sezonunda da bitime 3 hafta kala şampiyon olarak PTT 1. Ligi’ne yükseldi.

Altınordu, 2014-2015 sezonunda son 10 haftada 9 galibiyet, 1 beraberlik aldı ve bu performansıyla sezonu 7. sırada bitirdi. Bir sonraki sezonda da başarılı bir performans gösteren ekip, sezonu 10. olarak noktaladı.

 

HANGİ SEZON, NEREDE?

Süper Lig: 1959-1965, 1966-1970
1. Lig: 1965-1966, 1970-1978, 1979-1992, 2014-2017
2. Lig: 1978-1979, 1992-1996, 2008-2009, 2011-2012, 2013-2014
3. Lig: 2003-2008, 2009-2011, 2012-2013
Amatör Küme: 1925-1959, 1996-2003

Erce Kardeşler kimdir? Hangi klübe gidecek? - Resim : 3

BEŞİKTAŞ JK TARİHÇE

KURULUŞ

1902 sonbaharında Beşiktaş Serencebey Mahallesi'nde, o zamanın Medine Muhafızı olan Osman Paşa'nın konağının bahçesinde, 22 kişilik genç grup, haftanın bazı günlerinde toplanıp jimnastik hareketleri yapmaktaydı. Başta Osman Paşa'nın oğulları Mehmet Şamil ve Hüseyin Bereket ile mahellenin gençlerinden Ahmet Fetgeri, Mehmet Ali Fetgeri, Nazımnazif, Cemil Feti ve Şevket Beyler’in aralarında bulunduğu gençlerin ilk ilgilendikleri spor branşları, özellikle barfiks, paralel, güreş, halter, aletli ve aletsiz jimnastikti. O sıralarda siyasi hareketler dolayısıyla her türlü toplanmadan ürkerek hafiyeler dolaştıran 2. Abdülhamit'in adamları Serencebey'deki bu toplanmaları haber alınca, spor yapan gençler bir baskınla karakola götürüldü. Bu sporcu gençlerin bir kısmının saray erkanına yakın olması, ayrıca o dönemlerde kötü gözle bakılan futbol oynamadıkları ve sadece beden hareketleri yaptıklarını belirtmeleriyle gergin durum yumuşadı. Hatta saray çevresinden Şeyhzade Abdülhalim bu sporcuları destekledi ve sık sık antrenmanları seyretmeye başladı. Ünlü boksör ve güreşçi Kenan Bey de antrenmanlara gelerek güreş ve boks hareketleri göstermeye başladı.

1903 Mart'ında ise özel bir izinle Bereket Jimnastik Kulübü kuruldu. 1908'de Meşrutiyet'in ilanıyla sportif hareketler biraz daha serbestlik kazandı. 31 Mart 1909'daki siyasi olaylardan sonra Edirne'de bulunan Fuat Balkan ve Mazhar Kazancı, Hareket Ordusu ile İstanbul'a geldi. Siyasi olaylar yatıştıktan sonra iyi bir eskrim hocası olan Fuat Balkan ile başta güreş ve halter sporlarını yapan Mazhar Kazancı, Serencebey'de jimnastik yapan gençleri bularak birlikte spor yapma fikrini kabul ettirdi. Fuat Balkan, Ihlamur'daki evinin altındaki yeri, kulüp merkezi yaptı ve Bereket Jimnastik Kulübü'nün adı Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü olarak değiştirildi. Böylece jimnastik, güreş, boks, eskrim ve atletizmin ön planda tutulduğu güçlü bir spor kulübü meydana geldi. Fuat Bey'in arkadaşları Refik ve Şerafettin Beyler de iyi birer eskrimciydi.

Bu arada Beyoğlu Mutasarrıfı Muhittin Bey'in teşvikiyle Beşiktaş Osmanlı Jimnastik Kulübü, 26 Ocak 1911 tarihinde tescil edilen ilk Türk spor kulübü oldu. Semtin gençlerinin bu spor kulübüne ilgisi büyüdü ve spor yapan üyelerin sayısı bir anda 150'ye yükseldi. Kulübün merkezi de Ihlamur'dan Akaretler'de 49 numaralı binaya taşındı. Bir süre sonra bu bina da küçük gelince, yine Akaretler'de 84 numaralı binaya geçildi. Bu binanın arkasındaki bahçe de bir spor sahası haline getirildi.

Erce Kardeşler kimdir? Hangi klübe gidecek? - Resim : 4


GALATASARAY SPOR KULÜBÜ TARİHÇE

Galatasaray Spor Kulübü, Türk Spor Tarihi'ndeki öncü olma özelliğini hiç kuşkusuz içinden doğduğu ve gene öncü bir kurum olan Galatasaray Lisesi'nden (Mektebi Sultani) almıştır. Okul ile kulüp arasındaki koparılmaz bağ, yadsınamayacak bir gerçeklik ve övünç kaynağıdır.

Devlet adamı yetiştirmek amacıyla II. Beyazıt tarafından 1481'de kurulan mektep, adını kurulduğu bölgeden alır ve "Galata Sarayı" olarak anılmaya başlar. Okul modern konumuna 1 Eylül 1868'de Sultan Abdülaziz döneminde kavuşur. Okul' un yeniden yapılanmasıyla birlikte, Türkiye'de de gerçek anlamıyla ilk sportif çalışmalar başlamış olur ve okulda Beden Eğitimi dersi jimnastikçi 'Monsieur Curel' tarafından eğitim programına konur. Bu atılımlar gerçekten bir devrim niteliği taşımaktadırlar. Curel, modern aletler eşliğinde çalıştırdığı öğrencileri sportif açıdan geliştirirken, onlar için Kağıthane'de bir idman Bayramı düzenler. Yıl 1870'tir. Bu etkinlikte başarı gösteren sporcular değişik ödül ve madalyalar kazanır ve yarışmaların sonunda öğrencilere "kuzulu pilav" verilir. Bu da, sonraki yıllarda bir başka geleneğin başlangıcını oluşturur.

Curel'den sonra görevi devralan yabancı spor hocaları (M. Moiroux, Signor Martinetti, Stangali gibi), jimnastik ve atletizmin yanı sıra, değişik branşlara da eğilerek (yüzme, kürek, aletli jimnastik), bir ilki daha başlatmış olurlar. Bu çalışmaların ürünü çok geçmeden alınmaya başlanır ve adı Türk Spor Tarihi'ne altın harflerle yazılan Faik Üstünidman'ın yanı sıra, Binbaşı Mazhar Kazancı, Abdurrahman ve Ahmet Robenson kardeşler GSL'nde görev alıp, izcilik, tenis, hokey gibi spor dallarının öğrenciler arasında yaygınlaşmasını sağlarlar. Özellikle Üstünidman'ın ön ayak olmasıyla, öğrenciler futbolla tanışırlar. Ama oynanan futbol, bir kör dövüşünden farklı olmayan ve kural tanımayan bir koşuşturmayı andırmaktadır. Ama futbol GSL' nin Tören Kapısı'ndan adımını atmış ve tam bir salgına dönüşmüştür.

1901 yılında İstanbul'da yaşayan iki İngiliz, James Lafontaine ve Horace Armitage, Rum ve İngiliz oyunculardan oluşan Kadıköy Futbol Kulübü'nü kurmuşlar ama 1903'te takımdaki İngilizler bir anlaşmazlık sonucu ayrılarak Moda Kulübü'nü oluşturmuşlardır. 1904 yılında ise bu kulüpler, Imogen, Elpis, Strugglers takımlarıyla anlaşarak, İstanbul Futbol Birliği'ni hayata geçirmişler ve bugünkü Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadı'nın yerinde bulunan "Union Club-İttihat Spor" sahasında düzenli karşılaşmalar yapmaya başlamışlardır. Görüldüğü gibi bu takımlar yabancı ya da azınlık takımlarıdır. Türk olmayan ekiplerin gerçekleştirdikleri bu ilk futbol karşılaşmaları, GSL öğrencilerini hem ilgilendirir hem de çok üzer. Artık onların amacı, kendi futbol kulüplerini kurmak, ölesiye sevdikleri bu oyunun kurallarını "hatmetmek" ve yabancılarla boy ölçüşmektir.

Türk olmayan takımları yenmek
Galatasaray Spor Kulübü'nün kurucusu Ali Sami Yen, "Ellinci Yıl" kitabında kuruluş öyküsünü şöyle anlatır: "1 Teşrin 1905'te mektebin beşinci sınıfında edebiyat muallimimiz merhum Mehmet Ata beyin dersi esnasında birkaç arkadaş baş başa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar verdik. İlk müteşebbisler oyuna ve mücadeleye meyyal arkadaşlardan Asım Tevfik Sonumut, Reşat Şirvani, Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver, Kamil...gibi gençlerdi. Mektepde tahsilde bulunan Bulgar ve Sırp talebesinden çevik ve kuvvetli olanlar da bize iltihak etmişlerdi. Asım'ı muhasebeciliğe, Cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de Reis olmuştum. Asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakda mahir olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. Ben Reisliği topu yağlayıp şişirmekle almıştım. Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken, domuz sokağından geçer, domuz yağı alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye vermişlerdi. Yani o zaman Reisliğe ve diğer vazifelere payeyi, en çok çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci Reisliği formaları yıkadığı için almıştı.

"Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek."

Kulübün adının Gloria (Zafer) ya da Audace (Cesaret) konulması yolunda görüşler ortaya atılmışsa da, sonuçta Galatasaray olmasında anlaşmaya varılmıştır. Araştırmacı Cem Atabeyoğlu, Galatasaray adının, bu takımın yaptığı ilk maçta Rum ekibini 2-0 yenerken, seyircilerin onlardan "Galata Sarayı efendileri"diye söz etmelerinden doğduğunu yazar. Bunun üzerine kurucular da ismi benimserler ve "Adımız Galata Sarayı olsun" derler.

Kurucu Listeler
1905'ten 1919'a kadar Galatasaray Spor Kulübü'ne Başkanlık yapan, mektebin 889 numaralı öğrencisi Ali Sami Yen, inci gibi elyazısıyla tuttuğu Galatasaray Terbiye-i Bedeniye Kulübü ıhsaiyet Defteri'nin (Sayım-İstatistik Defteri) 181 ve 182. sayfalarında kurucu 13 üyeyi şöyle sıralar:

1-Ali Sami Yen
2-Asım Sonumut
3-Emin Bülend Serdaroğlu
4-Celal İbrahim
5-B. Nikolof
6-Milo Bakiş
7-Pol Bakiş
8-Bekir Sıtkı Bircan
9-Tahsin Nahit
10-Reşat Şirvanizade
11-Hüseyin Hüsnü
12-Refik Cevdet Kalpakçıoğlu
13-Abidin Daver

1905'te Osmanlı İmparatorluğu'nda bir dernekler yasası bulunmadığından, Galatasaray Spor Kulübü yasal olarak tescil edilme olanağını bulamamıştır. 1912 yılında Cemiyetler Kanunu çıkarıldıktan sonra, kulüp yasal bir kimlik kazandı. Yetkili makamlara kulüplerin tüzükleriyle birlikte, kurucu üyelerin ad ve adreslerinin de bildirilmesi zorunlu tutulduğundan, istifa eden ya da eğitimlerini tamamlayarak ülkelerine dönen üyeler ilk listeden çıkarılmış ve 1 Eylül 1913'te kurucu liste yeniden düzenlenmiştir. Kurucu üyelerin yeni sıralaması şöyle gerçekleşmiştir:

1-Ali Sami Yen
2-Asım Sonumut
3-Emin Bülend Serdaroğlu
4-Celal İbrahim
5-Bekir Sıtkı Bircan
6-Reşat Şirvanizade
7-Refik Cevdet Kalpakçıoğlu
8-Abidin Daver.

 

Tüzüğümüzün 5. maddesinde Galatasaray Spor Kulübü'nün kurucuları aşağıdaki liste halinde yayınlanmıştır:

KURUCULAR
MADDE 5: Kulüp, Ali Sami Yen ve aşağıda isimleri yazılı arkadaşları tarafından kurulmuştur: (İntisap Tarihi)
1) Ali Sami Yen 01.10.1321 (1905)
2) Asım Tevfik Sonumut 01.10.1321 (1905)
3) Emin Bülent 01.10.1321 (1905)
4) Celal İbrahim 01.10.1321 (1905)
5) Bekir Sıtkı Bircan 01.10.1321 (1905)
6) Reşat Şirvanzade 01.09.1322 (1906)
7) Refik Cevdet Kalpakçıoğlu 01.09.1322 (1906)
8) Abidin Daver 01.09.1322 (1906)
9) Ahmet Robenson 01.09.1322 (1906)
10) Ahmet Adnan Pirioğlu 1323 (1907)
11) Neş'et 01.10.1324 (1908)
12) Ruşen Eşref Ünaydın 01.10.1324 (1908)
13) Yusuf Celal 01.10.1324 (1908)
14) Hasnun Galip 01.10.1324 (1908)
15) Hüseyin Zihni Eden 01.09.1325 (1909)
16) Mehmet Rıza Kara 01.09.1325 (1909)
Boris Nikolof (*) 01.10.1321 (1905)
Milo Bakiç (*) 01.10.1321 (1905)
Paul Bakiç (*) 01.10.1321 (1905)
Tahsin Nihat (*) 01.10.1321 (1905)
Hüseyin Hüsnü (*) 01.10.1321 (1905)
(*) Bu kişilere Kulübün tescil tarihi olan 14 Ağustos 1913 öncesi üyelikten ayrılmaları nedeniyle kurucu numarası verilmemiştir.

Kulüp 14 Ağustos 1913 tarihinde görevde olan;
* Reis; Ali Sami Yen (1 Numaralı üye)
* 2. Reis; Mehmet Rıza Kara (16 Numaralı üye)
* Katip; Refik Cevdet Kalpakçıoğlu (7 Numaralı üye)
tarafından Beyoğlu Mutasarrıflığına (Kaymakamlık) yapılan müracaat ile resmi olarak tescil ettirilmiştir.

 

ALİ SAMİ YEN'İN KALEMİNDEN "GALATASARAYLILIK"

Galatasaray’ın kurucusu Ali Sami Yen, Emin Bülent Serdaroğlu ile yaşadığı bir anısından yola çıkarak Galatasaraylılığı anlatIyor:

"Kulübümüzü kurma fikrinden ilk kez en yakın arkadaşım Emin Bülent’e sözetmiştim. O daha büyük sınıftaydı, okulu benden önce bitirmişti, bu yüzden yalnız tatil günlerinde buluşabiliyorduk.

Çalışmaları Asım Tevfik ile yürüttük, grubumuzu genişlettik ve o zaman çok sorumluluk getirici bir iş olan kulüp kurma işimizi tamamladık.

Emellerimizin düşünceden uygulamaya geçmesi sırasında yanımızda çalışan Asım Tevfik olduğu için, onu, hala müzemizde sakladığımız sicil defterimizin iki numarasına, Emin Bülent’i de üç numarasına kaydettik.

Aradan yıllar geçti. Güneş kulübünün doğmasına varan anlaşmazlıklar ve mücadeleler Emin’i çok üzmüştü, spordan ve sporcudan nefret ediyordu. Öyle sanıyorum ki, bizi artık yalnız kişisel dostluk bağlıyordu. Galatasaraylılık ortadan silinmiş gibiydi.

Yıllar yeniden akıp gitti. Unutmayacağım bir kara gündü. Emin Bülent Göztepe’deki evinde son saatlerini yaşıyordu. Sayın eşi beni karşılarken, “Aman, bu defa çok fena göreceksiniz… İçeriye girmeden kendinizi alıştırın, yüzünüzden birşey anlamasın…”Aylardan beri ölüme karşı yaptığı çetin mücadele zavallı Emin’in aslan gibi bünyesini bitik bir hale getirmiş hem de ruhunu hırpalamıştı. Eliyle işaret ederek beni yanına çağırdı. “Ali Sami” dedi, “Şimdiye kadar içimde sakladığım bir duyguyu sana açıklayacağım: Benim hakkımı yediniz, 2 numaralı Galatasaraylı benim” ve gözlerinin feri bir an için tekrar parlayarak: “Arkadaşlara söyle, hakkımı vermezseniz ruhum hepinizden davacıdır” sözünü ekledi. Emin hayatının son büyük hamlelerinden birini yapmıştı. Başı yana çevrildi, elleri yorganın üstüne dermansız düştü. Ben şaşırmış kalmıştım, Kulübünün sözünü bile ettirmek istemeyen insan bu muydu?

Emin’in son arzusunu yerine getirmek için önce Asım’la görüştüm. O da Emin’i çok severdi. Kulüp dertleri bizi birbirimize üç silahşörler gibi bağlamıştı. Asım, Emin’i kurtarmak için canını verirdi, fakat Galatasaraylılığını ifade eden bu belgeden vazgeçmeye razı olamadı, elinden gelmiyordu. Galatasaray kongresi, iş kendisine gelince, bu iki emektar arkadaşın duygularını coşkuyla karşıladı, her ikisini de kulüplerine bağlılık açısından haklı görerek güzel bir sonuca vardı:
Emin de, Asım da Galatasaray’ın 2 numaralı üyesi sayılacak; 3 numara kimseye verilmeyecekti. Fakat gerçekte öyle olmadı, Emin’in asil ruhundan boş kalan yeri bir tek kişi değil, bütün GalatasaraylIlar bir anda duygularıyla doldurdular.”

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.