Erdoğan-Trump görüşmesinin şifreleri

Günlerdir beklenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Washington ziyareti ve ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi gerçekleşti. Erdoğan ve Trump arasında baş başa, ardından sürpriz bir şekilde baş başa görüşme sırasında 5 senatörün de katılımıyla gerçekleşen görüşme ve heyetler arası görüşme derken yaklaşık 3 saatlik bir sürecin sonunda Cumhurbaşkanı ile ABD Başkanı kameralar karşısına geçti. Yapılan açıklamalara baktığımızda ise Türkiye’nin ilerlemesini ABD’nin durduramadığı sonucunu çıkardım. Bazıları “Bir şey çıkmadı ama bunu olumlu mu görüyorsun” diye sorabilir. Bende sorulara sorularla karşılık vereyim. Türkiye; 

- S-400 kararından,

- Fırat’ın kuzeyindeki terör örgütü varlığına karşı mücadeleden,

- FETÖ ile mücadeledeki kararlılığımızdan,

-Ermeni soykırımı yalanına karşı duruşumuzdan,

- Savunma Sanayimizi geliştirme konusundaki ciddiyetimizden vaz mı geçtik?

Görünen tablo, ABD’de ziyaret öncesinde gerçekleşen “yaptırım, Halkbank davası” gibi tehditlere rağmen, bu konulardaki kararlılığımızdan kesinlikle vazgeçmedik. Bir başka ifadeyle ABD, Türkiye’ye geri adım attıramadı. 

Hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuları, ABD basını, kamuoyu önünde bir kez daha açıkladı. Ne dedi?

- Sizin Kürtler dediğiniz Kürt kardeşlerimiz değil PKK-PYD/YPG terör örgütüdür.

- Sizin Mazlum Kobani dediğiniz Ferhat Abdi Şahin bir teröristtir ve ABD terör örgütleri listesindeki PKK’nın elebaşının manevi oğludur. CIA’nın belgeleri de bunu kanıtlamaktadır.

- Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yönelik terörle mücadele kararlılığından bir santim sapma yoktur. Hatta “Rakka Deyrizor hattının temizlenmesi” vurgusu yapılarak PYD/YPG terör örgütünün işgal ettiği toprakların bütününün temizlenmesi hedeflenmektedir.

- Ermeni soykırımı iddiaları yalandır. Biz arşivleri, belgeleri açmaya hazırız.

- FETÖ elebaşı ABD’de yaşamaya devam etmektedir ve Türkiye bundan çok rahatsızdır.

Türkiye, S-400 konusunda da, yapılan onca psikolojik baskı yayınına, tehdide rağmen bir adım geriye gitmedi. 

Özetle görüşmede eli güçlü çıkan, politikalarını ABD’nin başkentinde, Amerikan Başkanının yanında dünyaya ilan eden Türkiye oldu. Batılı basın organlarındaki ilk değerlendirmelerden de bu gözlemlenebiliyor.  

Bu durum ilk meyvesini de verdi. Barış Pınarı Harekatı sırasında yaptıklarıyla Türkiye karşıtlığında zirve yapan Senatör Lindsey Graham, 1915 Ermeni olaylarının Senato tarafından "soykırım" olarak tanınmasını öngören bir karar tasarısının oylanmasını bloke etti. Graham, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüştüğü 5 senatörden biriydi.

Önümüzdeki dönemde PYD/YPG terör örgütü de şunu gördü: Türkiye’nin kararlılığı devam ediyor ve son yaklaşıyor. 

Diğer Yazıları