Erdoğan'dan ABD'ye sert Kudüs tepkisi!
İngiltere'de bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan Chatham House'da katılımcılara hitap etti. Gündeminde Ortadoğu'daki gelişmeler ve Türkiye'nin terörle mücadelesi ile dış politikadaki etkin ve insani bakışını anlattı. Erdoğan, ABD'nin İsrail Büyükelçiliğini Kudüs'e taşımasıyla ilgili olarak da sert ifadeler kullandı. Yaşananları 2. Dünya Savaşı'nın karanlık günlerine benzeten Erdoğan, ""Son adımıyla ABD, çözümün değil sorunun bir parçası olmayı tercih ederek, arabuluculuk rolünü yitirmiştir." dedi.
Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle;
Suriye'de yıllardır gözlerinin ününde çocukları katledilen annelere bakıp da dünyanın çivisi çıktı demekten başka ne söylenebilir?
Uluslararası toplum henüz terörle mücadelede ortak hareket etmeyi başarmadı.
Türkiye Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği konusunda en samimi ülkedir. DAEŞ'e en büyük darbeyi biz vurduk.
6 bin 200 kişiyi sınır dışı ettik. Bizim karşımızda bir başka terör örgütü daha var. PYD/YPG teröristlerine karşı mücadelemizde karşımıza güya müttefikimiz çıkıyor
Sığınmacılar için 31 milyar dolar harcadık. Sığınmacılar için AB ve düğer kurumlardan ciddi bir destek alamadık.
Suriye'de insanlar karşılarındakilerin DEAŞ'lılar gibi eli kanlı teröristler odluğunu biliyor, güvende hissetmediği için geri dönmüyor, bu terör örgütünün içinde Batı'nın birçok ülkesinden insanlar var ama adı Kürtçülükle kamufle ediliyor.
FETÖ ÜYELERİNİN İADELERİNİ BEKLİYORUZ
Biz terör örgütleriyle mücadelemizi ilkeli şekilde sonuna kadar sürdüreceğiz. Kararlı mücadelenin hedeflerinden biri de FETÖ'dür. FETÖ'nün işlediği suçlar buzdağının görünen yüzüdür, ülkemizde bu örgütle ilgili kapsamlı davalar açılmış adli takipler başlatılmıştır. Bu örgütün ihtirasları tüm dünyayı tehdit edecek sapkınlıklara sahiptir. Ülkemizde davalar açılmıştır. İngiltere dahil bütün ülkelerden sınırları içinde örgüt üyelerinin ülkemize iadesini bekliyoruz.
SİVİLLERE ZARAR VERMİYORUZ
İnsani yardımda Türkiye olarak açık ara öndeyiz. Türkiye olarak girişimci ve vicdani bir dış politika izliyoruz. Çok taraflı işbirliği önemlidir. Türkiye olarak hem bölgemizde, hem de dünyada dostluklarımızı kazan-kazan ilkesiyle yönetiyoruz. Sekizinci yılına giren Suriye ihtilafı, siyasi, insani, güvenlik ve ekonomik boyutlarıyla 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmemiş yıkıma neden olmuştur. Cenevre sürecine dahil olduk ve Astana'da büyük çaba sarf ettik. Sahada gerilimin azaltılması için her türlü inisiyatifi aldık. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatıyla 4 bin kilometrekarelik alanı teröristlerden temizledik. İdlib bölgesinin güvenliği için Rusya ile yaptığımız çalışmaları önemli noktalara getirdik. Doğu Guta ve Duma'da vahşeti önleyemediğimiz için derin bir üzüntü içerisindeyiz. Sivilleri kendilerine kalkan yapan teröristler karşısında, gerekirse biz kayıp veriyoruz ama sivillere zarar vermiyoruz.
İRAN İLE DİYALOĞUMUZ YARARLI
Son günlerde giderek tırmanan başka sorun alanı da İran konusudur. İran'ın yapıcı katkılarından istifade etmekte yarar görüyoruz. İran ile siyasi diyaloğumuzun uluslararası toplumun da yararına olduğunu düşünüyoruz. Seçimlerin yeni yapıldığı ülkede uzlaşmacılık çerçevesinde bir hükümetin kurulmasını bekliyoruz.Başka bir sorun Yemen ve Libya'daki gelişmelerdir. Türkiye olarak Yemen'in toprak bütünlüğü temelinden yanayız. Libya da normale dönmeyi hak eden bir ülke.
2. DÜNYA SAVAŞININ KARANLIK GÜNLERİ GİBİ
Kudüs'ün statüsünü değiştirmeye yönelik adımlar itirazlara rağmen bugün hayata geçiriliyor. Kendimizi 2. dünya savaşının karanlık günlerinde hissetmekten alamıyoruz!
Dayatılmaya çalışılan bu tabloya biz itiraz ediyoruz. Biz BM'nin 5 daimi üyeyle yönetilmesini kabul etmiyoruz. BM'nin 196 üyesi dönerli bir şekilde Güvenlik Konseyi'nde görev almalıdır.Eğer adaleti arıyorsak BM adalet üzere tesis edilmişse bunun gereğini yapmalıyız. Dünyanın çivisi çıktıysa o çiviyi yerine koyacak sert bir çekiç darbesi değildir, umuttur, paylaşmaktır. Bir seçim yapmak gerekiyor ya birbirimizin kurdu olup birbirimizi yiyip tüketeceğiz ya da birbirimize derman olacağız.
ABD'YE KUDÜS TEPKİSİ
Son adımıyla ABD, çözümün değil sorunun bir parçası olmayı tercih ederek, Ortadoğu barış sürecindeki arabuluculuk rolünü yitirmiştir.
Uluslararası hukuku çiğneyen, BM kararlarına aykırı bu kararı bir kez daha reddediyoruz.
Bu atılan adımın bölgeyi karıştırmak için adeta bir fitil ateşlemesi olduğunu hatırlatmak isterim.
Uluslararası toplum bir an önce üzerine düşeni yaparak, İsrail'in artan saldırganlığını sona erdirmek için süratle harekete geçmelidir.
AB ÜYELİK SÜRECİ SİYASALLAŞTI
Türkiye'nin Avrupa ile bağları tarihidir. AB'ye tam üyelik her şeye rağmen stratejik hedefimiz olmayı sürdürüyor. Ancak teknik bir konu olan üyelik süreci siyasileştirilmiştir.
KIBRIS UYARISI: AÇIKCA SÖYLÜYORUM...
Kıbrıs meselesine değinmek istiyorum. KKTC, yarım asırdır sorunun çözümü için çaba harcamıştır. Rum tarafı Doğu Akdeniz'de faaliyetlerine devam ederse, bölgedeki güvenlik ve istikrar sürekli tehlikede olacaktır. Bunu açıkça söylüyorum."