Erdoğan'dan Büyükada yanıtı! "Adeta 15 Temmuz'un devamı niteliğinde bir toplantı"
G20 Zirvesi için 2 gündür Hamburg'da bulunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirve sonuçlarını değerlendirdi. Yaşanan olaylar karşısındaki gayreti nedeniyle Alman polisine teşekkür eden Erdoğan, zirvenin en önemli konusunun terörle mücadele olduğunu vurguladı. FETÖ'nün batı ülkelerini güvenli liman olarak gördüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı, "Bu tablonun, özellikle 15 Temmuz gecesi demokrasiye canı pahasına sahip çıkan milletimizi rahatsız ettiğini, daha da ötesi rencide ettiğini özellikle belirtmek isterim." dedi... Suriye'de terör adacıkları oluşturulmasına izin verilmeyeceğini belirten Erdoğan, "Meşru müdafaa hakkımızı kullanmakta tereddüt etmeyeceğiz" diye konuştu... Erdoğan mülteciler meselesi konusunda da önemli noktaların altını çizdi... Erdoğan, Büyükadada gözaltına alınan şüpheliler içinse "Adeta 15 Temmuz'un devamı için biraraya gelmişlerdir" ifadesini kullandı...
G20 Zirvesi için 2 gündür Hamburg'da bulunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirve sonuçlarını değerlendirdi. Yaşanan olaylar karşısındaki gayreti nedeniyle Alman polisine teşekkür eden Erdoğan, zirvenin en önemli konusunun terörle mücadele olduğunu vurguladı. FETÖ'nün batı ülkelerini güvenli liman olarak gördüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı, "Bu tablonun, özellikle 15 Temmuz gecesi demokrasiye canı pahasına sahip çıkan milletimizi rahatsız ettiğini, daha da ötesi rencide ettiğini özellikle belirtmek isterim." dedi... Suriye'de terör adacıkları oluşturulmasına izin verilmeyeceğini belirten Erdoğan, "Meşru müdafaa hakkımızı kullanmakta tereddüt etmeyeceğiz" diye konuştu... Erdoğan mülteciler meselesi konusunda da önemli noktaların altını çizdi... Erdoğan, Büyükadada gözaltına alınan şüpheliler içinse "Adeta 15 Temmuz'un devamı için biraraya gelmişlerdir" ifadesini kullandı...
İşte zirve sonuçlarını değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları...
"G20 zirvesinde kapsamlı çalışmalar yaptık. Zirvenin en önemli konusu terörle mücadeleydi.
Küreselleşen terör tehdidiyle mücadelenin terör örgütleri karşısında ilkeli, tutarlı ve kararlı bir duruş sergilenmesinden geçtiğini vurguladık. Terör örgütlerine karşı çifte standardı bırakmadan, uluslararası işbirliği ve dayanışmayı sağlamadan bu konuda mesafe katedemeyeceğimizin altını çizdik.
"FETÖ'CÜLER AVRUPA'YI GÜVENLİ LİMAN OLARAK GÖRÜYOR"
Geçen yıl 15 Temmuz gecesi ülkemizde kanlı bir darbe teşebbüsünde bulunan ve 250 vatandaşımızı hunharca şehit eden, 2 bin 193 vatandaşımızı da yaralayan terör örgütünün militanları, Batı ülkelerini kendilerine güvenli liman olarak görüyorlar. Bu tablonun, özellikle 15 Temmuz gecesi demokrasiye canı pahasına sahip çıkan milletimizi rahatsız ettiğini, daha da ötesi rencide ettiğini özellikle belirtmek isterim.
"TERÖRİSTLERİN SİLAHLANDIRILMASINA TEPKİSİZ KALMAYACAĞIZ"
Sınırlarımızın hemen yanı başında terör örgütlerinin desteklenmesi, silahlandırılması, bölgede terör adacıkları oluşturulmasına kesinlikle sessiz ve tepkisiz kalmayacağız.
"MEŞRU MÜDAFAA HAKKIMIZI KULLANMAKTA TEREDDÜT ETMEYİZ"
Ülke güvenliğimizi tehdit eden oluşumlara karşı meşru müdafaa hakkımızı kullanmakta tereddüt göstermeyeceğiz.
Terör örgütlerine verilen silahları topraklarımızda yapılan eylemlerde ele geçiriyor olmamız, sorunun şimdiden mevcut sınırlarının dışına taşmaya başladığına işaret etmektedir.
Dün bölgede dağıtılan ve bugün namlusu bize yöneltilen silahların yarın dünyanın başka yerindeki eylemlerde kullanılmayacağının garantisi yoktur.
Dilerim bu toplantı, terörün, dini, dili ve ırkı olmaksızın hepimizi hedef aldığının kabul edilmesi bakımından bir kırılma noktası olur. Yine ümit ederim ki yeni acılar yaşanmadan terörü ve terörizmin finansmanını engellemede başarıya ulaşabiliriz.
"MÜLTECİLER KONUSUNDA AÇIK KAPI POLİTİKASINI SÜRDÜRECEĞİZ"
Mülteciler için açık kapı politikasını sürdüreceğiz. AB, bize (söz verilen 3 milyar euro'dan) sadece 800 milyon euro verdi. Mülteciler konusunda yükümüz paylaşılmalı. AB bize verdiği sözleri tutmadı.
"KATAR'IN EGEMENLİĞİNE SAYGI DUYULMALIDIR"
Katar'a yönelik ithamları haksızlık olarak değerlendiriyor, yaptırımları da doğru bulmuyoruz. Dünyadaki her ülke gibi Katar'ın da egemenliğine saygı duyulmalıdır. Daha önce de ifade ettiğim gibi, kardeş kavgasının kazananı olmaz.
Körfez'deki bütün kardeşlerimizin güvenliği, huzuru ve istikrarı, en az kendimizinki kadar önemlidir. Bunu tehlikeye atacak adımlardan imtina edilmelidir. Bu konuda, bölgenin büyüğü olarak gördüğümüz Suudi Arabistan başta olmak üzere tüm ülkelerin en kısa sürede makul bir çözüm üzerinde anlaşmalarını arzu ediyoruz. Kışkırtmalara asla prim verilmemesini istiyoruz.
"KIBRIS KONUSUNDA ISRAR ETMENİN ARTIK ANLAMI YOK"
Tüm gayretlerimize rağmen Kıbrıs Konferansı'nın 28 Haziran'da başlayan ikinci oturumu sonuçsuz kaldı. Türkiye'nin ve Türk tarafının özverili çabaları, samimi ve ılımlı tavrı hak ettiği karşılığı görmedi. Açıkçası sonuçtan büyük bir üzüntü duyuyoruz. Uzun çabalardan sonra geldiğimiz bu tablo, Kıbrıs sorununa Birleşmiş Milletler iyi niyet misyonu parametreleri çerçevesinde bir çözüm bulunmasının imkansızlığını ortaya koymuştur. Artık bu parametrelerde ısrar etmenin bir anlamı yoktur.
"KIBRIS İÇİN B VE C PLANLARI DÜŞÜNÜLMEYE BAŞLANABİLİR"
Türkiye, sorunun çözümüne farklı parametrelerle katkı sağlama çabalarını yine sürdürecektir. Aynı tutumu ilgili tüm taraflardan bekliyoruz. Olmadığı takdirde şüphesiz ki B planı, C planı, bunlar da düşünülmeye başlanacaktır. Elbette bu konuda gereken değerlendirmeleri yapacak, sonucu kamuoyu ve muhataplarımızla paylaşacağız."
Cumhurbaşkanı bu açıklamaların ardından soruları yanıtladı... İlk soru Deniz Yücel ile ilgili oldu... Erdoğan bu soruya şöyle yanıt verdi;
" Basın mensupları herhalde sınırsız özgürlüğe sahip değildir. Basın mensupları da suç işler. Öyle olursa da yargı gerekli değerlendirmeyi yapar. Ben şiir okuduğum için cezaevine girmiş bir insanım. O yüzden fikir özgürlüğünü iyi bilirim. Bu noktada çok hassasım. Bütün yasalarımız bu şekilde hazırlanmıştır. Basın mensupları dediklerinizin çoğu teröre yardım ve yataklık yapmıştır. Yargı bu konuda gerekli kararları verir.
ERDOĞAN'IN KONUŞMASINA İZİN VERİLMEMESİ
Almanya'da 3 milyon soydaşım var. Onlarla bir salon toplantısı yapmak istedim. Ancak Alman yönetimi buna müsaade etmedi. Buna tahammül edemediler.
Bunu hangi özgürlük anlayışıyla bağdaştıracağız. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'na konuşma izni vermeyenler, özgürlüklerden bahsedemezler.
Bu bir siyasi intihardır. Şu anda bir telekonferansla bile konuşma arzumuza dahi tahammül edememişlerdir. Ancak PKK'nın dağdaki eşkiyalarına müsade etmişlerdir. Onları polis kordonu altında yürütenler, buradaki meşru derneklere müsade etmiyorlar.
KILIÇDAROĞLU'NUN YÜRÜYÜŞÜ
Türkiye'de böyle bir yasak yok. Şu anda Türkiye'de, işte neredeyse 20 günü aştı, anamuhalefet partisinin düzenlemiş olduğu sözde bir adalet yürüyüşü var. Devam ediyor. Halbuki sözde adalet yürüyüşünü yapanlar partilerinin içinde genel başkanlığa aday olanlara adaylık hakkı vermiyorlar. Bu tür gariplikleri yaşıyoruz fakat bunların hepsini aşacağız.
KUZEY IRAK'TA BAĞIMSIZLIK REFERANDUMU
Erdoğan'a Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi tarafından düzenlenecek bağımsızlık referandumu da soruldu. Erdoğan bu soruya, "Referandum konusuna Irak'ın yarınları açısında doğru bakmıyorum. Bunu sayın dostum Barzani'ye ilettik. Bunun yanlış bir yol olduğunu söyledik. Bunun bedelini ödemek zor olacaktır. Şu anda hangi konumda olduklarını bilmiyorum. Temenni ederim ki bundan vazgeçerler. Bunda direnmeleri onlara kaybettirir diye düşünüyorum. Bizim için Irak'ın birliği, beraberliği bizim için önemlidir." şeklinde yanıt verdi...
"CERABLUS'U DEAŞ'TAN TEMİZLEDİK"
Suriye'de bağımsız bir Kürt devleti kurulmasına yönelik bir soru üzerine Cumhurbaşkanı, "Bizim muhattabımız her zaman insandır. Eğer bizim sınırlarımızda, bizi tehdit eden bazı oluşumlar olursa biz bu oluşumlara haddini bildiririz. Kuzey Suriye'de bir Kürt devletine müsade etmeyiz. Oradan ülkemize olan tehditleri asla affetmeyiz. Fırat Kalkanı Harekatı bunun bir ifadesidir. Gaziantep'te DEAŞ'ın saldırısında 53 vatandaşımız şehit oldu. Ölenlerin neredeyse tamamı Kürt'tü. O andan sonra sabretmedik. Cerablus'a girdik. 2000 kilometrekarelik bir alanı DEAŞ'tan temizledik. Afrin konusu bizim için hep bir tehdittir. Bu tehdit olduğu sürece biz angajman kurallarını uygulamak suretiyle gerekli dersleri vermeye devam edeceğiz." diye konuştu.
"BİRLİKTE BEREKET VARDIR"
Irak'taki referandum konusunda bir diğer soruya ise Erdoğan, "Eğer Irak'ta bölünme başlarsa, bir taraftan Türkmenler bir taraftan Araplar başlar. Irak paramparça olur. Bunun bir de mezhebi boyutu var. Bir taraftan Haşdi Şabi kendine yer arıyor. Öbür taraftan Sünniler var. Bu parçalanmaya müsade mi edelim? Şu ana kadar Barzani'ye en büyük desteği biz verdik. Ama diyoruz ki bölünmeyin, birlikte bereket vardır." sözleri ile yanıt verdi.
"TERÖRİSTLERİ CEZAEVİNDEN BIRAKMA YETKİSİ BİZDE DEĞİLDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a HDP eski eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılıp bırakılmayacağı soruldu... Erdoğan bu soru üzerine, "Teröristleri cezaevlerinden bırakma yetkisi bizde değildir. Söylediğiniz kişi bir teröristtir. Öyle bir teröristtir ki, bütün Kürt kardeşlerimi sokağa döküp, 53 Kürt kardeşimi öldürten bir teröristtir. Bunlar bizim arkamızda PKK var, YPG var diye meydan okuyan kişilerdir." dedi.
Erdoğan, Büyükada'da İnsan Hakları örgütleri adı altında toplanan terör örgütlerini destekleyen dernek ve grup temsilcilerinin gözaltına alınmasıyla ilgili gelen soruya yanıt verdi.
"15 TEMMUZ'UN DEVAMI NİTELİĞİNDE"
Toplantıdaki kişilerin gelen istihbarat üzerine gözaltına alındığını belirtilen Erdoğan, "İnsan hakları savunucusu dediklerinin benimle ilgili yapmış oldukları açıklamanın neticesi ne oldu? Neticesi benim 4 ay 10 gün hapiste yatmış olmamdı. Yaptığım sadece bir şiiri okumaktı. Söyledikleriniz Büyükada'da niye toplanmıştı? Onlar adeta 15 Temmuz'un devamı niteliğinde bir toplantı için bir araya gelmişlerdir. Gelen istihbarat üzerine gözaltına alınmıştır. Buradan bir yargı süreci başlayabilir. Onların yapmış oldukları çağrıyı, şu anda da yapıyorlar. Siz de bu soruyu sorarak bu çağrıya destek veriyorsunuz. Ama benim bir tasarrufum yok. Kararı yargı verecektir." dedi.