Erdoğan'dan Tahran dönüşünde kritik İdlib mesajı!
Tahran’daki üçlü zirve dönüşü uçakta gazetecileri yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’de oldubittilere izin vermeyeceğini kanıtladığını söyledi. Erdoğan, "Sivillere saldırıları kabul edemeyeceğimizi ifade ettik" dedi. Erdoğan ABD’nin gündeme getirdiği “Suriye yönetimi İdlib’de kimyasal silah kullanabilir” iddiası için, “Kör bahane” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’de oldubittilere izin vermeyeceğini kanıtladığını bu kararlılığı bir kez daha Tahran’daki üçlü zirvede muhataplarına ilettiklerini belirterek, “Nusra gibi unsurlar bahane gösterilerek sivillere yönelik saldırıları kabul edemeyeceğimizi ifade ettik” dedi.
Erdoğan, silahların bırakılması noktasında “Putin’le, başa baş görüşmemizden sonra, bir kere daha ayrıca konuştum ayrılırken. Kendisinden bunu rica ettik. İnşallah inanıyorum ki sözlerinde duracaklardır” dedi. Diplomatik sürecin devam edeceğini Rusya Devlet Başkanı Putin ile tekrar bir araya gelebileceğini vurgulayan Erdoğan, “Ateşkes rejiminin sürdürülmesi konusunda mutabakat önemli. Mutabakat, inşallah böyle bir şeyi getirir” dedi.
Erdoğan, zirvede sivillerin ve teröristlerin tahliyesine yönelik bir konuşma geçmediğini söyledi. Cumhurbaşkanı, Hollanda’nın ardından 2013’ten bu yana ilişkilerin maslahatgüzar seviyesinde sürdüğü Mısır’da elçilik noktasında bir sıkıntı olmadığını ifade etti.
‘KRİTİK ZAMANDA OLDU’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, müzakere kısmı canlı yayınlanan Tahran’daki üçlü zirveyi Türkiye yolunda değerlendirdi. Uçaktaki sohbete Savunma Bakanı Hulusi Akar ile Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da katıldı. Cumhurbaşkanı’nın Suriye’deki gelişmeler odağında Tahran zirvesinden beklentileri ve sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
OLDUBİTTİLERE İZİN VERMEYİZ
Astana sürecinin 3. Liderler Zirvesi’ni Tahran’da gerçekleştirdik. Bu zirve, özellikle Suriye’deki siyasi çözüm arayışları ve İdlib’deki gelişmeler bağlamında kritik bir zamanda yapılmış oldu. Zirvedeki konuşmamda da ifade ettiğim gibi biz Suriye’de askeri değil siyasi çözümden yanayız. Bunun için Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, terör unsurlarının etkisiz hale getirilmesi ve oldu bittilere izin verilmemesi gerekiyor. Suriye’de 7 yıldır devam eden savaşın daha büyük insani dramlar üretmesine müsaade etmemeliyiz.
Üç garantör ülke olarak bunun üzerinde hassasiyetle durmamızın gereğini ortaya koyduk.
Tabii biz Suriye’de DEAŞ ve PYD-YPG başta olmak üzere bütün terör örgütlerinin temizlenmesinden yanayız. Sahada oldubittilere izin vermeyeceğimizi Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla da ortaya koyduk. Bu çerçevede İdlib’deki gelişmeler endişe verici bir hal almıştır. Zirvede de bu konuyu Sayın Ruhani ve Sayın Putin’le ikili görüşmelerimizde ayrı ayrı ele aldık. Ayrıca zirvede müzakeremizi en iyi biçimde yaptık. Müzakere de televizyonlardan zaten canlı olarak yayınlanmış. Zirve sonuç bildirgesinin 3. maddesi bu hususun altını çizmektedir. İdlib, üzerinde daha önce mutabık kaldığımız dört çatışmasızlık bölgesinden biridir. Diğer üç bölge zaten ortadan kalktı. Artık geriye sadece İdlib kaldı. İdlib’te malum 3.5 milyon insan yaşıyor. Bizim burada 12 askeri gözlem noktamız var.
SİVİLLERE SALDIRIYI KABUL ETMEYİZ:
Halep, Doğu Guta gibi yerlerden gelen ılımlı muhalifler de şu anda İdlib’te bulunuyor. Nusra gibi unsurlar bahane gösterilerek sivillere yönelik saldırıları kabul edemeyeceğimizi ifade ettik. Bu, büyük bir insani drama ve yeni bir göç dalgasına da neden olur. Türkiye bunun bedelini ödemek durumunda kalmamalıdır.
İdlib’deki terör unsurlarının etkisiz hale getirilmesini şüphesiz ki biz de destekliyoruz. Burada atılacak her tür adımın Astana sürecinin ruhuna uygun olması ve üç garantör ülkenin de mutabakatına dayanması gerekir. Bu adımları koordine etmek için teknik heyetler temaslarına devam edecekler. Ayrılırken sayın Putin’le de konuştuk. Hatta, “Bu heyetler aralarında görüşsünler, sonra da biz bir araya gelerek bu konuda nihai kararı veririz” dedik. Bizim beklentimiz bu çerçevede ilerleme kaydedilmesidir. Bütün dünyanın yakından takip ettiği İdlib konusunda olumlu bir netice alacağımıza inanıyorum.
Fırat’ın doğusu
KARARLILIĞIMIZI SÖYLEDİK:
Suriye’nin yanı sıra Sayın Ruhani ve Sayın Putin’le yaptığım görüşmelerde ikili ve diğer bölgesel konuları ele aldık. Son olarak dini lider sayın Hamaney’i ziyaret ettik. Suriye başta olmak üzere bölgesel ve küresel konularla ilgili görüşlerimizi ve hassasiyetlerimizi de kendilerine aktardık. Bunlar da Türkiye’nin özellikle son dönemlerdeki duruşu üzerinde olumlu yaklaşımları var. Bundan dolayı da memnuniyetlerini bana ifade ettiler. Biz de kararlılığımızı, bölgede olması gereken ne ise bunu iyi düşünerek, tartarak adımlarımızı attığımızı söyledik.
GELİŞMELER NE GÖSTERİR BİLEMİYORUZ:
(Zirvede İdlib’den 3.5 milyon mülteci akını olabileceği endişenizi dile getirdiniz. Oradan olası bir mülteci akınının, gerek Türkiye’ye, gerek Batı’ya etkileri neler olur?): Bunu gelişmelere göre değerlendirmek lazım. Şu anda değil. Gelişmeler ne gösterir bilemiyoruz. (Zirvenin Türkiye açısından en olumlu, en memnuniyet verici boyutu nedir?): Ateşkes rejiminin sürdürülmesi konusunda mutabakatın oluşması. Bu 12 maddelik ortak açıklamaya da yansıdı. Özellikle 3. ve 4. maddelerin altını çizmek lazım. Açıklamada, silahların bırakılmasına işaret ediliyor. Metinde tabii ki diplomatik bir dil kullanılıyor. Ama bunu, silahların bırakılması veya ateşkes gibi bir ifadeyle ortaya koyarsak, o zaman daha iyi anlaşılır. Bölgeye çok daha iyi mesaj olur.
KONSOLOSLUK AÇMA NİYETİMİZ YOK:
(Çatışmasızlık bölgesinde Rusya bir iki operasyon yaptı, sonra durdu. Bundan sonrası için vakit kazanıldığını söyleyebilir miyiz?) Sayın Putin’le bunları hem ikili görüşmede, hem üçlü zirvede çok açık, net konuştuk. (Esad’ın operasyona hazırlandığı söyleniyor. PKK, Türk solunun marjinal gruplarından da isimler telaffuz ediliyor. Konuşmanızda siz Fırat’ın doğusundan bahsederken Ruhani bu yaklaşıma olumlu bakıyor gibi görünüyor. Yani Fırat’ın doğusunun temizlenmesine dair… Bu çelişki nasıl aşılacak?) İran’ın Fırat’ın doğusu ile ilgili beklentileri daha farklı. Bizim orada konsolosluk açma suretiyle süreci hızlandıralım diye beklentileri var. Ama bizim şu anda oralarda konsolosluk açma niyetimiz yok.
‘Rejimle söz konusu değil’
SADECE SURİYE HALKIYLA İLİŞKİMİZ VAR:
(Ruhani, Suriye’deki mevcut yönetimle işbirliği yapılması yönündeki beklentilerini ifade etti. Bizim yaklaşımımız nedir? Çözümün, mevcut Suriye hükümetiyle görüşülerek üretilmesi gerektiğinden söz etti..) Yani bu sadece Rusya ile İran’ın yaptığı bir iş. Bizim şu anda rejimle böyle bir şey yapmamız söz konusu değildir. Bizim sadece Suriye halkıyla ilişkilerimiz var. Bunlar da ağırlıklı olarak ılımlı muhaliflerdir. Ilımlı muhalifler ile bizim ilişkimiz var. Ama terör gruplarıyla değil. Rejimle ise zaten söz konusu değil. Ha, seçim yapılır, yeni anayasa ile beraber halkın seçtiği bir iktidar iş başına gelir, o ayrı mesele..
PUTİN’LE TEKRAR GÖRÜŞME:
(Bu zirve sonrasında İdlib’de sivillere yönelik katliam olabileceği endişemiz tamamen ortadan kalktı mı?) Ateşkes rejiminin sürdürülmesi konusunda mutabakat önemli. Mutabakat, inşallah böyle bir şeyi getirir. Tabii bizim çok daha farklı bazı düşüncelerimiz de var. Bunları gerek Dışişleri Bakanımız, gerek Savunma Bakanımız gerek İstihbarat, Rusya tarafının ilgili heyetiyle inşallah yoğun görüşme halinde olacaklar. Biz de Almanya seyahatinden sonra sayın Putin’le tekrar bir araya tekrar gelebiliriz. (Rusya, Türkiye, Almanya ve Fransa’nın İstanbul’da gerçekleştireceği bir zirve söz konusu idi) Bu ayın 14’ünde 4 ülkenin temsilcileri İstanbul’da bir araya gelecek. Ön hazırlıkları yapacak. Daha sonra da inşallah 4’lü olarak bizler, liderler olarak bir araya geleceğiz.
İNŞALLAH SÖZLERİNDE DURURLAR:
(3. ve 4. madde Türkiye’nin taleplerini yansıtıyor. Devam edecek teknik görüşmelerin kapsamı ne, içeriği ne olacak? En azından bombardımanın durması anlamında..): Silahların bırakılması dediğimiz ne? Bu... Bunu da Putin’le, başa baş görüşmemizden sonra, bir kere daha ayrıca konuştum ayrılırken. Kendisinden bunu rica ettik. İnşallah inanıyorum ki sözlerinde duracaklardır. (Terör örgütlerine dair bir liste söz konusu mu görüşmelerde gündeme gelen?) El-Kaide, Nusra ve benzeri örgütler...
‘Bir an önce başlasın’
BİZ ESAD’I FALAN KONUŞMUYORUZ:
(Suriye’de seçimden bahsettiniz... Seçime Esad da girer ve kazanırsa o zaman bizim tavrımız ne olur?): Biz tabii Esad’ı filan hiç konuşmuyoruz. Bütün mesele, oradaki seçmen potansiyelini ortaya çıkarmak. Suriye’nin içindeki seçmenler var, dışındaki seçmenler var, oluşacak seçmenler var... Bu yapı nasıl teşekkül edecek, bunu bir defa görmemiz lazım. Temennimiz odur ki inşallah Suriye’nin çilesi biter..
ABD İLE TÜMÜYLE AYNI SAFTA DEĞİLİZ:
(Rusya’nın bölgedeki YPG varlığına yönelik tavrında bir değişiklik var mı? Ayrıca, ABD ile Türkiye uzun süredir ilk kez İdlib konusunda aynı safta yer alıyor gibi gözüküyor. Acaba iki ülkenin oradaki öncelikleri örtüşüyor mu birbiriyle?) İdlib konusunda şu an itibarıyla ABD ile tümüyle aynı safta yer aldığımızı söyleyemeyiz..
CANLI YAYIN İSABET OLMUŞ:
(Zirvenin içeriğine kadar canlı yayınlanması da dikkati çekti. O anda mı canlı yayın kararı verildi, önceden planlama var mıydı?) Canlı yayınlanacağından haberimiz yoktu. Ama hayırlısı olmuş, isabet olmuş..
DOĞU AKDENİZ’DE OYNUYOR:
(Suriye’nin başına gelenlerin arka planında ABD’nin bölgede hakim olma, Rusya’nın bölgede kalma hesapları, bir de sanki yeni bulunan Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerinin geleceği de büyük rol oynuyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?) Tabi Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleriyle ilgili herkes bir şeyler söylüyor. Biz de bir şeyler söylüyoruz. Yani, buradaki rezervin miktarı, şudur, budur.
Bu kadar hamle ettiklerine göre herhalde gaz bol... Biraz bol, öyle görünüyor. ABD buranın üzerinde oyun oynuyor. İsrail, Fransa oynuyor. Biz de kendi değerlendirmemizi yapıyoruz elbet. Şu anda tabii Rusya’nın oradaki tatbikat meselesi de var.. Biliyorsunuz Rusya’nın 5 tane üssü Suriye’de Batı tarafında. Ayrıca Akdeniz’e gelen gemileri de orada. Çin’le yapacakları tatbikat da çok büyük. Savunma Bakanımız Hulusi Bey’den bilgi alalım.
Akar: Davet ettiler
HULUSİ AKAR: Önümüzdeki günlerde Vostok 2018 tatbikatı yapacaklar. Ona Türkiye’yi de çağırdılar. Değerlendiriyoruz. Doğu bölgesinde yapacaklar. Denizde yapılan başladı. 25 gemi, 30 noktadan, üzerlerinde canlı mühimmat da var. 20-25 kilometre civarında menzile sahip füzeler. Amerika da bunu görüyor. Yani, tatbikat önem taşıyor.
AKDENİZ DOĞAL GAZINDA MALİYET ÖNEMLİ:
(Doğu Akdeniz doğal gazının Akdeniz üzerinden Yunanistan ve oradan Avrupa’ya götürülme ihtimalinin zor olduğu söyleniyor. Berat Bey (Albayrak) konuyu iyi biliyordur. Burada tek çare olarak Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye gelmesi ve Avrupa’ya gönderilmesi ihtimali var. Doğu Akdeniz’deki gaz, Türkiye’yi çok daha önemli hale getiriyor... 2-3 trilyon dolarlık bir rezervden bahsediliyor) Tabii böyle bir yatırıma mutlaka niyetlendikleri zaman, maliyeti ne olursa olsun deniz altından bir hatla doğrudan Yunanistan üzerinden taşımayı da tercih edebilirler. Bu onların bileceği bir şey... Veya tankerler vasıtasıyla da taşıyabilirler. Mesela İsrail, bizim üzerimizden düşünüyordu ilk görüştüğümüz zamanlarda: Türkiye üzerinden Avrupa’ya açılmak... Orada Amerika’nın, Fransa’nın, İsrail’in tavırlarının yanı sıra maliyet de belirleyici olacaktır. Berat Bey’den de dinleyelim.
Albayrak: Fizibil değil
BERAT ALBAYRAK:
Orada hem Mısır’ın yeni gaz keşifleri oldu, hem İsrail’in gazı... Orada pazar, Türkiye üzerinden Avrupa... Tabii, Türkiye de pazar... Deniz altından yaparlar ama Türkiye’ye yapılacak olan altyapı yatırım maliyetinin neredeyse en az 4-5 katı maliyet olur. Geri dönüşü 40-50 yıl. Dolayısıyla fizibil değil. Ha, zarar etme pahasına yaparlar mı? Halka açık hiçbir şirketin hissedarları buna olumlu bakmaz. Ben hep bunu söyledim. Onun için Türkiye’nin bir şekilde devrede olması söz konusu...
Ayrıca, bizim yeni sahalarla ilgili sondaj çalışmaları başlatma olayımız ciddi bir şekilde ses getirdi. Yani, Akdeniz’de bir-iki ay içerisinde kazılacak olan ilk kuyu sonra ikinci kuyu, dolayısıyla Türkiye bölgede gaz-petrol bulamamış tek ülke olarak, bölgede en çok tüketen en büyük ülke olarak, böyle bir durum olursa, onlarda böyle bir kaygı var. Ben açıkçası denizin altından götürmenin ne ekonomik, ne siyasi açıdan geçerli olduğunu düşünmüyorum.
‘Susması bile önemlidir’
(Suriye’deki terörist grupların silah bırakma işi nasıl olacak? Silahları Özgür Suriye Ordusu mu toplayacak? Bu konuda sizin zihninizdeki model nedir? Suriye’de Anayasanın oluşturulması hususu. Halihazırdaki durum nedir?) Anayasanın oluşturulması süreciyle ilgili olarak rejim, ılımlı muhalifler, ayrıca ülkedeki STK’lar 50’şer isim vermişlerdi. Bunların içinden bir ekip belirlenecek. Temennimiz bu işin bir an önce başlaması. Yol haritası oluştuktan sonra, karşılıklı bir araya gelişlerle tecrübeleri paylaşmak ve seçim takviminin ortaya çıkarılması önemli olacak. Biz orada ateşkes ifadesini kullandık. Onlar silah bırakma olarak ifade ettiler. Bizim temennimiz, bir silah bırakma eyleminin inşallah başlamasıdır. İdlib’te en azından silahların belki susması bile şu anda önemli bir gelişmedir.
TAHLİYE KONUŞMADIK
(İdlib’de sivillerin tahliyesi söz konusu mu? Tahliye, nereye, nasıl olacak?) Tahliye mi? Böyle bir şey konuşmadık.. (Bölgenin teröristlerden temizlenmesi nasıl olacak?)
Teröristlerin tahliyesine yönelik de bir konuşma olmadı.
‘DOĞRU YAKLAŞIM DEĞİL’
(ABD de rejimin ve Rusya’nın müdahalesine karşı çıkıyor. O anlamda) Oradan değil, onların kör bahaneleri var. Nedir o kör bahane? ‘Kimyasal silah kullanırsanız, biz şöyle yaparız, böyle yaparız’ diyorlar... Bize göre, sadece kimyasal silah tehdidi üzerinde durmak, konvansiyonel silahlarla yol açılan ölümlere aldırmamak doğru bir yaklaşım değil. Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki süreçte ortaya çıkan, sadece kimyasal silah odaklı o yaklaşımın güncellenmesi lazım. Bu hususta Rusya’ya büyük görev düştüğünü de ifade ettik. “BM Güvenlik Konseyi’ndesiniz. Bunu gündeme getirin, bu işi BM’de çözmek lazım” dedik. ABD, Suriye’de olup bitenleri şu anda tamamen tribünden seyreden bir seyirci konumunda. Hiçbir sözünün arkasında değil. Münbiç’te sözünü tuttu mu? 90 gün dedi, geçti 90’ı...
Şimdi yeniden terör örgütlerini oraya sokmanın gayreti içerisinde. Aynı şeyi Deyrizor’da yaptı. Deyrizor’dan şu anda terör örgütlerini, PYD’yi, YPG’yi besliyorlar. Neyle? Petrolle... Orada çok ciddi petrol gelirleri var terör örgütünün. 300 milyon dolarlık ham petrol geliri söz konusu terör örgütlerinin. İşlenmiş halini düşünün. Herhalde 700-800 milyon doları bulur. Ben bu rakamı Putin’e söyledim, şaşırdı. Yani, adamlar kaynakları böyle üretmişler onlara. Onun için de şu anda Amerika orada sadece o iki terör örgütünü besliyor. Onları maşa olarak kullanıyor. Çok daha ilginci geçen gün yine Hulusi Bey’le (Akar) de konuştuk. Yani, şu anda 18 bini aşkın TIR Suriye’nin kuzeyine silah, mühimmat taşımış vaziyette. 3 bin kadar da kargo uçağı yine aynı şekilde her türlü silahı, mühimmatı oraya götürüyor. Tabi orada kurulmuş üsler var. Ve bu üsler, bunlarla besleniyor. Yani, gerçeği görmemiz lazım.
‘MISIR’DA ELÇİLİK SIKINTIMIZ YOK’
(Hollanda ile büyükelçilerin atanması ile bir yere geliniyor. Acaba diğer bazı normalleşme beklenen ülkelerde de bir adım gelebilir mi? Mesela İsrail konusunda, belki Mısır’la...) Hollanda’da karşılıklı oldu... Mısır’da da şu anda elçilik noktasında sıkıntımız yok.* Bakanlar seviyesinde de yok. Sadece bizim seviyemizde var... Olmayacak diye bir şey olmaz. Gelişmelere göre Avusturya ile de olabilir... Yeter ki muhataplarımız müspet bir yaklaşım içinde olsunlar...
(* Mısır ile ilişkiler 2013’ten bu yana maslahatgüzar seviyesinde yürütülüyor.)
‘F-16 İLE İNİŞE KATILABİLİRİM’
(İstanbul’daki üçüncü havalimanının açılışının bir ay ertelenmesi talebi geldi mi önünüze?) Erteleme mi? (İnşaat, hizmete açılacak bölümün yakın çevresinde devam edecek, oluşacak tozun uçakların motoruna girmesinin söz konusu olabileceği açısından...) Benim önüme öyle bir talep gelmedi. Yalnız ayın 23’ünde orada Teknofest çerçevesinde önemli bir gösteri olacak. Orada F-16’yla uçulacak. Milli Savunma Bakanımız Hulusi Bey ve Hava Kuvvetleri Komutanımızla birlikte F-16’yla yapılacak inişe programım elverirse ben de katılabilirim.