Eski TRT Genel Müdürü Şenol Göka SuperHaber'e yazdı
Eski TRT Genel Müdürü Şenol Göka 15 Temmuz darbe girişimini ve hain kalkışmanın geri püskürtülemesinin gelecek nesil üzerinde nasıl izler bırakacağını SuperHaber'e yazdı
- Bir coğrafya ayakta
Hafızalarını yoklayan yaşı uygun olanlarımız hemen hatırlayacaklardır. Bir zamanlar bu memlekette herkesin dilindeydi. Ters giden, istenmeyen her şeyin sonuna eklenirdi “Bizden adam olmaz."
Adeta özdeyiş halini almış bu cümlenin farklı bir söylenişi de "Elin adamı yapıyor" idi.
Biraz hüzün, biraz özlem, biraz isyan içeren bu hayıflanmalar; her hüzünde, her özlemde ve her isyanda olduğu gibi, bir umudu da çağrıştırıyordu...
Kabullenilmiş bir çaresizlikten ziyade "Niçin böyleyiz, hep böyle olamayız" başkaldırısının ters dönmüş ifadeleriydi söylenenler.
Bir gün, bir zaman gelecek, bir şey olacak, bir şey değişecek ve her şey değişecekti.
Ortadoğu'dan Balkanlara, Karadeniz'den Afrika'ya ve Asya'nın içlerine kadar farklı dilleri konuşan, farklı renklerdeki insanların oluşturduğu bir "Millet” in ortak duygusuydu bu, ortak eğilimi ve hatta ortak özlemi...
Gelmiyor muydu gelecek olan? Hep gelecek olanın gelmesini mi bekleyecektik? Diplerdeki dalga yüzde olmayacak mıydı? Siyaset mi, kültür mü, sosyoloji mi, neydi derinlerdekini yüze çıkaracak olan!?
Bu beklentinin hakim olduğu coğrafyada her biri insanlıktan umudun kesilmesinin sembolü olan çocukların isimleri, dualar, niyazlar hep hüznün oluşturduğu gelecek muştusuna dikkatleri yoğunlaştırıyordu. Yıllar sonra gelecek olanın yaklaşmakta olduğunu hissedenler, önce fısıltıyla ardından yüksek sesle kalplerde olanı dillendirmeye başladı.
Kalpten kalbe oluşan koridorlarda rahmet bulutlarını önüne katıp sürükleyen rüzgârlar esti. Kendilerine güvenleri gelmiş, öz saygılarını yeniden kazanmış, çökmüş omuzlarını kaldırmış, bellerini doğrultmuş, dik durmayı yeniden hatırlamış insanlar "haydi" dediler, "Yıllarca bekledik seni, sen de gördük kendimizi, seni biliyoruz kendimizi bildiğimiz gibi"...
Saf saf değiller "yürü" dediler ve eklediler "Yürüyün de bize, milyonlarla yürüyelim düş önümüze."...
Böylece onu kendilerine rehber ederken, kendileri de ona rehber oldular. 100 yıl sonra yeniden sevinç çığlıkları yükseldi mazlum coğrafyada ki kısık seslerden. Kültür, sosyoloji seyisten gelen siyasetle harmanlandı.
Beklenen Anadolu, beklediği evladına kavuşmuştu. Devlet millete, millet devlete sarıldı, sarmalandı. Bu vuslatın ruhu, bir diriliş destanı bekleyen coğrafyada dalga dalga yayıldı, dalgalandı.
"Bizden adam olmaz" diyen millet, "Millet adam yerine konmaz" diyen devlet; asıl adamın millet olduğunu, milletin nasıl adam yerine konduğunu, iyiliğe akıl olmuş adamın adamakıllı duruşuyla bütün dünyaya gösterdi.
Bundan böyle "millet" ve "adam" daima birlikte anılacaktı. Artık her ifadede o Millet Adam'dı.
Bir işgal denemesi olan 15 Temmuz darbe kalkışmasının aklı, bu dönüşümü ve dirilişi ve dönüşümü hesap etmemişti, edememişti. Millet, herhangi bir siyasetçi, herhangi bir lider veya yöneticiye değil, Cumhurbaşkanı'na yapılan saldırıyı kendi varlığına, birliğine, bütünlüğüne yapılmış bir saldırı olarak gördüğü için o gece, nesilden nesile aktarılacak bir kahramanlık destanı yazdı.
"Bu millet adam olmaz" denilen günleri hatırlayan ve bu sözleri hatırlatanları samimiyetle dinleyip onaylayan herkes bu destanın kahramanıydı. Allah hepsinden razı olsun.
Şimdi bir şey daha yapmak, bir durumu iyi tespit edip devinimi sürdürmek için daha ileriye bakmak gerekiyor.
"Bu millet adam olmaz, adam yerine konmaz" dan "Adam Millet" e ulaşmak ve mazlum coğrafyanın ruhunu sarsarak uyandırmak aşağı yukarı 25 yaş üstü ve orta yaş grubunun özlemi, gayreti, azmiydi. Her geçen günü "Çok şükür bugünleri de gördük, ölsek de gam yemeyiz" diyerek geçmişle bugünü kıyaslayıp geri kalan ömrünü gururla yaşayabilecek olan bu yaş grubunun denetiminde yeni yaş gruplarının yeni başarılara ve kahramanlıklara hazırlanması kaçınılmazdır.
Yeni yetişen nesillerin gayreti, bir öncekinin gençleri gibi memleket olsa da özlem ve bu özlemlerine ulaşmak için kendilerini aşmak zorunda hissettikleri engelleri farklı olacaktır. Onlara zaman zaman köprüler, tüneller, yollar, okullar, hastaneler anlatılsa da yeni başarılar için farklı şeyler söylemek, göstermek, sunmak gerekir. Bir önceki yaş grubunun hayallerini süsleyen, azimle ulaşılan ve "Elhamdülillah"la noktalanan hedefler, yeniler için "Bismillah"la başlanan yerlerdir.
Tarih, geriye ve ileriye bakmak için çıktığımız yükseklik kadardır. Her yeni bilgiyle iyi bir gelecek inşa edebilmek için, tarih duygusunu daha sağlıklı yaşatabilecek yüksekliğe tırmanmak gerekir.
İnsanımız değişiyor, yönetim yeri özelliği taşıyan şehirlerimiz gelişiyor. Meşhur olmanın, göze girmenin, başarmanın şehirden kaynaklandığını bilen gençlerimiz istiyor. Diriliş ruhunu canlandıran hareketin başlangıcından bu yana ülkemizde büyük bir şehirleşme yaşandı. İnsanımızın kahir ekseriyeti şehirlerde yaşıyor. Geri kalanın önemli bir bölümü de az çok şehirlerdeki imkanlara sahip.
Muhafazakarlarımız da, liberallerimiz de şehirlerdeki geniş ilişkiler ağı içinde birbirleriyle daha sık karşılaştı ve değişti. 15 yıl önce işe koyulurken çekilen besmelenin kapsadığı gayretle, bugün çekilecek besmelenin kapsadığı gayret arasında dağlar kadar fark var. Gelinen noktada elde edilen başarıların herkesin istifadesine sunulduktan sonra, yeni başarıların sağlam temeller üzerine oturtulması için daha büyük gayret gerekiyor.
Genç insanımız yeni özlemler için yeni zorunluluk oluşturuyor.
Zaman, ittifak halinde olmadığımız müttefiklerimizin ürettiği "Altın Nesil"e karşı "Üstün Nesil" olmak isteyen gençlerimize, memleketleri ve milletleri adına peşine düşecekleri başarılar için yeni şeyler söyleme zamanıdır.
Şenol Göka