Eymen'i yaşlandırılmış fotoğrafları ile arıyorlar!
Uslu ailesinin oğulları Eymen 4 yaşındayken evlerinin önünde kayboldu. 14 yıldır hiçbir iz de bulunamadı. Çocuklarını ararken acımasız insanların tuzaklarına düştüler. Ellerindeki tek umut ise polisin yaşlandırma tekniği ile Eymen'in çeşitli yaşlarda hazırlanan fotoğraflar.
Hatice Atıcı ile Önder Uslu’nun 4 yaşındaki oğulları Tarık Eymen Uslu, 20 Mayıs 2005’te Eskişehir’de Yenidoğan Mahallesi Hatırlı Sokak’taki evlerinin önünde oynarken ortadan kayboldu.
Eymen için 2006’da özel bir polis ekibi kuruldu. İhbarlar ayrıntılı şekilde incelendi. Fotoğrafları Türkiye’nin dört bir yanına dağıtılarak bilbordlara, işyerleri ve otobüslerin camlarına asıldı. 50 il ve 100 ilçede şüpheli görülen her yer arandı. Okullar araştırıldı.
DOSYA TEKRAR AÇILDI
Posta'dan Alev Gürsoy Cimin'in haberine göre Eymen’in yaşlarında olan ve 2005’ten bu yana kimlik çıkartılan 400 bin erkek çocuğun nüfus kayıt örnekleri incelendi. Öldürülen tüm çocukların DNA’ları incelendi ama 14 yıldır Eymen’in izine rastlanamadı. Eskişehir Emniyet Müdürlüğü, son 20 yıldır kentte kayıp olarak aranan ve aralarında Eymen’in de bulunduğu 33 kişinin dosyalarını 2018’de yeniden açtı.
18 YAŞINDA OLMALI
Günümüzde 18 yaşında olması gereken oğlunu beklemekten vazgeçmeyen Hatice Atıcı; “Ne olur yavrumu birileri bana getirsin, ölüsüne de dirisine de muhtacım. Eğer ölüm acısı olsaydı bir mezarımız olurdu. Ve belki acımız küllenirdi. Eymen’imden bana tek bir haber getirene, canımı veririm. Hâlâ kapı çalınca, telefon çalınca Eymen’dir belki diye hissediyorum” dedi.
Çocuğunun büyümesini göremediğini, yaşı ilerledikçe nasıl görünüyor olabileceğini ise polisin hazırladığı robot resimler sayesinde bildiğini belirten Hatice Atıcı şöyle dedi:
‘HEP MUALLAKTAYIZ’
“Öldüğüne asla inanamıyorum. Öldürülmüş olsa ya da başına bir şey gelse bugüne kadar ortaya çıkardı. Bu acının tarifi yok, çocuğuma doyamadım, gençliğim acıyla ve bir bilinmezlikle geçti. Ölse öldü der, mezarına gidersin; belki 14 yılda da bu acıyı küllendirirsin ama biz yıllardır hep muallaktayız.” Çocuğunu kaçıranların hayal kurma haklarını da ellerinden aldığını söyleyen Hatice Atıcı şöyle devam etti: "Belki gelir diye yaşama dair hiçbir plan yapamıyoruz, adresimizi, telefonlarımızı bile değiştirmiyoruz. Belki çocuğum çıkar gelir diye. Bunu birileri yaptı bile diyemiyorum. Çünkü ne düşmanımız var ne kan davamız. Ben 14 yıldır bir kez olsun gülmedim, iki çocuğum daha var, onlar da çocukluğunu yaşayamadı, ailemiz darmadağın oldu birileri sesimizi duysun diye yalvarıyoruz.”
FİDYE İSTEDİLER
Kötü niyetli kişilerin acılarını ve umutlarını suistimal etmeye çalıştıklarını anlatan Hatice Atıcı “Bizi hacı hocalara yönlendirdiler, onlar da büyük paralar aldılar, ‘Çocuğunuzu bulacağız' dediler, bizi kandırdılar. Birkaç yıl evvel fidyeciler bize musallat oldu. Çocuğunuz elimizde deyip bizden bir ev parası istediler. Muhtemelen haberlerden ya da internetten bulmuşlardı bizi. Biz polise bildirince yakalandılar. Acımızı yaşamamıza bile izin vermediler. Bunu bile suistimal ettiler. Oysa bizim acımız bize yetiyordu” diye konuştu.
Eymen’in babası Önder Uslu, yaşadıkları acıyı anlatmanın mümkün olmadığını belirterek şöyle konuştu:
“Eymen’in ardından toparlanamadık birkaç yıl içerisinde eşimle yollarımızı ayırdık. Çocuklarımızın da yüzü hiç gülmedi. Büyük bir kaosa sürüklendik. Anneliğimiz babalığımız yok oldu. Bizim şanssızlığımız bir de şuydu; o dönem teknoloji çok gelişmemişti, mobese bile yoktu. Yasalara göre şehir dışına çıkan araçları emniyetin denetleme yetkisi dahi yoktu. Takdir-i İlahi de diyemiyoruz. Keşke bir şahit, bir itirafçı çıksa. Yaramız o kadar büyük ki; yaşadığını düşünsen bulma şansın yok, başına bir şey gelip de öldüğünü düşünsen toprağın yok. Yani büyük bir çıkmaz.”
104 BİN KAYIP BAŞVURUSU
● Türkiye’de 2008-2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk için kayıp başvurusu yapıldı. Bunların 59 bin 435’ini kız, 45 bin 96’sını erkek çocuklar oluşturdu.
● Aynı dönemde güvenlik birimleri 12 bin 951 kayıp çocuğa ulaştı.
● Çocuklar en çok gönül ilişkisi, macera, aile içi şiddet gibi nedenlerle ortadan kayboluyor.
● Kaybolan çocukların yüzde 70’i evde, yüzde 30’u ise yurtlarda kalıyor.
● Kayıpların 98’i hemen bulunuyor.
● Kayıp çocukların bir bölümünün şiddete ve cinsel istismara maruz kaldığı ve ardından cinayete kurban gittiği ortaya çıkıyor.