"Fahişe" dedi, Ayşe Böhürler'in tepesinin tasını attırdı!

Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi için 2011 yılında imzalanan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme tartışmaları devam ediyor. İstanbul Sözleşmesini destekleyen muhafazakar kadınlara "fahişe" diyerek ağzını bozan Abdurrahman Dilipak'a, Ayşe Böhürler'den edep çağrısı geldi...

Türkiye'nin son günlerde kadın cinayetleri ile bir kez daha gündeme gelen önemli tartışma başlıklarından "İstanbul Sözleşmesi" muhafazakar camiayı ikiye böldü.

Özellikle muhafazakar kadınların oluşturduğu bir kesim, kadın hakları bağlamında sözleşmeyi destekler ve uygulamada kalması gerektiğini savunurken, muhafazakar erkeklerin çoğunluğunu oluşturduğu bir grup ise "toplumsal cinsiyet eşitliği" vurgusu ve üzerinden İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kaldırılması gerektiğini savunuyor.

Bu konuda, "toplumsal cinsiyet eşitliği" ile LGBT+ haklarına ilişkin bir atıf olduğu öne sürülerek İstanbul Sözleşmesi'nin altından imzanın geri çekilmesi gerektiği görüşü beyan ediliyor.

AK Parti'nin son MYK toplantısında da bu konu masaya yatırıldı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a İstanbul Sözleşmesiyle ilgili rapor sunuldu.

Toplantıda, AK Parti içinden bazı isimler İstanbul Sözleşmesi'nin kadın hakları konusunda önemli kazanımlar sağladığını belirterek sözleşmeye destek verirken, bir başka grup ise "boşanma davalarının arttığı" argümanı ile sözleşmeye karşı çıktı.

"FAHİŞE" SÖZÜNE ÇOK SERT TEPKİ

İstanbul Sözleşmesi siyasi boyutta tartışılmaya devam ederken, medyada da konuyla ilgili sert bir polemik patlak verdi. Sözleşmeye uzun süredir çok net şekilde itiraz eden Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak geçtiğimiz gün kaleme aldığı köşe yazısında sözleşmeyi destekleyen AK Parti'lilere ağır sözlerle yüklendi.

"AKP’nin papatyaları" başlığını taşıyan yazısında , "ANAP’ı o “Papatyalar”, o “Lale Devri çocukları” bitirdi. AK Partiyi de, bu Erguvani AKP’nin “Papatyaları”(!?) bitirecek bu gidişle." ifadelerini kullandı.

"AKP’nin papatyaları" olarak tanımladığı kesim hakkında çirkin sözler sarf eden Dilipak, "Eskiden ter kokuyorlardı, şimdi parfüm kokuyorlar. Bodrum katlarında rutubet kokan derneklerden çıkıp plazalara taşındılar." diye yazdı.

Hedef aldığı bu kişileri "FETÖ ikizi" gibi davranmakla da suçlayan Dilipak, "FETÖ’cüler 15 Temmuz’da başarılı olsalardı, inanın bugün İstanbul Sözleşmesi konusunda da, aynen içimizdeki AKP’liler gibi yaparlardı." varsayımında bulundu.

Dilipak sözlerine şöyle devam etti;

"Hem uluslararası fonlarla destekleniyorlar hem de kamu fonlarını kullanıyorlar. Malum “Yeşil Sermaye” de bunlara sponsor olabiliyor. Koç kadar, Sabancı kadar, Eczacıbaşı kadar bizim “Yeşil sermaye” davasına sadakat gösterip, bu fahişelere ve onların türevlerine karşı seslerini yükseltebilecekler mi? Konfeksiyoncu, gıda zinciri, finans kuruluşu, ses ver Türkiye! Ne bekliyorsunuz!" dedi.

KADEM VE FATMA ŞAHİN HEDEFTE

İstanbul Sözleşmesi ve benzer protokollerin sorumlusu olarak eski Aile Bakanı, Gaziantep Belediye Başkanı Fatma Şahin'i hedef gösteren Dilipak, "Bu felaketin sorumluları arasında en önemli isim olarak karşımıza hep Fatma Şahin çıkıyor. Şahin hâlâ bu yönde genelgeler yayınlıyor. Toplumdaki öfke konusunda sanırım bilgi sahibi değil. KADEM bir, Fatma Şahin iki. KADEM aile ile yakın ilişkisi sebebi ile daha öncelikli olarak akla geliyor." dedi.

DİLİPAK'A ÇOK SERT TEPKİ VAR!

Yeni Akit yazarı Dilipak'ın bu sözlerine tepki ise gecikmedi. AK Parti'nin kurucu isimlerinden, Yeni Şafak yazarı Ayşe Böhürler, Dilipak'ın üslubuna çok sert tepki gösterdi ve bu sözleri sosyal medyada paylaştığı bir mesaj ile kınadı.

Böhürler, "Fesüphanallah! Edep yahu! Alt üst tarafı bir uluslarası sözleşme... Fahişe mi diyor... Kendi karısı, kızı, gelini aynı fikirde mi acaba? Ayıp ki ne ayıp!" ifadelerini kullandı.

 "Fahişe" dedi, Ayşe Böhürler'in tepesinin tasını attırdı!

 

GÜNÜN VİDEOSU

Zalim ordusu saldırıyor! İsrail Gazze'de “Güvenli Bölge” ilan edilen çadırları vurdu

Gazze’nin Han Yunus şehrinde, İsrail işgal güçleri sivillerin sığındığı çadırları hedef aldı. Bombardımanda çok sayıda masum sivil hayatını kaybederken, yaralıların durumu kritik.