Fatih Erkoç: Allah affeder mi diye korktum!
11 yıl Norveç'te yaşayan müzisyen Fatih Erkoç, Sabah Gazetesi'nden Tuba Kalçık'ın sorularını yanıtladı
İşte o röportaj:
-Müzikte bu sene 50'nci yılınız. Neler hissediyorsunuz?
Sahneye çıktığım ilk günü çok iyi hatırlıyorum. Konservatuvarda okurken Karaköy'de bir düğünde tromboncu olarak sahneye çıkmıştım. Çok heyecanlanmıştım, ilk paramı da o gün kazanmıştım. O günden sonra da müzisyen olarak uzun yıllar sahne aldım. Altı yıl devlet memuru olarak TRT'deydim. Çok önemli sanatçıların orkestralarında çalıştım. Çok uzun süre müziğin içinde olsam da 1992'deki 'Ellerim Bomboş' albümümle halk tarafından tanınmaya başladım.
POP ALBÜM DÜŞÜNMEMİŞTİM
-Şöhret size geç geldi değil mi?
Evet, öyle oldu. Bu kadar tanınacağımı hayal bile edemiyordum. 1992'deki 'Ellerim Bomboş' albümüm bir milyon civarında sattı. Aslında 'Ellerim Bomboş' benim ikinci albümümdü. İlk albümüm çok duyulmadı ve içeriği de farklı türleri barındırıyordu, satmadı da zaten. Ama şevkimi kırmadı bu durum. İkinci albüm çalışmasında aslında ben pop albüm yapmayı hiç düşünmüyordum; ud ağırlıklı bir projenin hayalini kuruyordum ama Koral Sarıtaş'ın önerisiyle pop albüm çıkardım. Bu albüm de insanların kalbine dokundu.
-Günümüzde yapılan pop müziği nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pop müzik iyi bir noktaya doğru gitmiyor bence. Pop müziği sanat olarak görmüyorum. Pop müzik yapmak için müzikal açıdan bilgili olmaya gerek yok, sadece teknolojik açıdan bilgili olman yetiyor. Klasik batı müziği, Türk müziği, caz gibi müzikler varken popu sanata sokmak ayıp olur. Pop müzik popülerlik içerdiği için bugün var, yarın yok. Popu da tümden kötülemek istemiyorum. Sonuçta ben de 'Ellerim Bomboş' gibi pop bir şarkıyla tanındım. Sezen Aksu da çok önemli pop besteler yaptı. Bunlar da popun yüz akları zaten.
KEŞKE GİTMESEYDİM
-Çok uzun bir süre yurt dışında kaldınız. Gurbette yaşamak sizi nasıl etkiledi?
Müzisyen olarak 11 yıl Norveç'te yaşadım. Türkiye'yi hep özledim. Annem ve babam buradaydı çünkü. Yıllar geçince ve onlar bu dünyadan gidince daha iyi anlıyor insan bir şeylerin kıymetini. Keşke Norveç'te 11 yıl kalacağıma hiç gitmeyip onlarla daha çok vakit geçirebilseydim. Norveç'te yaşadığım yıllarda belirgin biçimde bir dışlanma hissetmedim. Belki de müzisyen olduğum için böyleydi ama şimdi gitsem böyle olmayabilir. Çünkü Batı gittikçe çoğalan bir biçimde Türkiye'yi dışlıyor.
-Batı'nın bu tavrı karşısında siz neler hissediyorsunuz?
Batı'nın bizi dışlaması benim çok gücüme gidiyor. Bir keresinde Yunanistan vizesi almak için başvurdum mesela, bana Kıbrıs'a gittiğim için vize vermediler. Kıbrıs, bizim yavru vatanımız. Bu tavırları çok içime dokundu. Bir de bir sürü evrak istediler. 'Siz sanatçısınız ve sizi tanıyoruz' demelerine rağmen böyle yapmaları çok üzücü. Batı, Türkiye'ye karşı böyle bir tavır sergilerken, ülke olarak biz birbirimize daha çok kenetlenmeliyiz. Kızgınlıkları, önyargıları, fikir ayrılıklarını falan bir tarafa bırakmamız gerekiyor. Kurtuluş Savaşı'nda nasıl kenetlenmiştik, nasıl birlikte tek yürek olarak mücadele etmiştik ülkemiz için, şimdi de öyle yapmalıyız. Başka savaşlara gerek kalmadan bu kenetlenmeyi başarabiliriz.
-Devletin organizasyonlarına katılan sanatçılar sosyal medyada çok eleştiriliyor; ne düşünüyorsunuz?
Eleştirsinler ama hakaret olmamalı. Ben de Cumhurbaşkanlığı'nın ve devletin birçok etkinliğinde yer aldım. Özellikle de AK Parti döneminde. Yabancı devlet adamları için müzik yaptım. Benim mesleğim bu. Ülkemi böyle temsil etmek beni mutlu ediyor. Mesleğimi icra ettiğim için, bir partiye hizmet etmiş olduğumu düşünmüyorum. Sanatımla, devletime hizmet veriyorum.
BEYİN GÖÇÜ OLMASIN AKLIMIZI TÜRKİYE İÇİN KULLANALIM
-Beyin göçü uzun süredir Türkiye'de tartışılan bir konu. Siz de 11 yıl Norveç'te kalmış biri olarak bu konuya nasıl bakıyorsunuz?
Bu ülkede doğup büyüdüğümüz için biz Türkiye'ye aitiz. Ülkemiz için bir misyonumuzun olması gerekiyor. Biz Türk'üz ve bu topraklara karşı vazifelerimiz var. Gençlerimiz, yurt dışına gidip en iyi şekilde eğitimlerini alsınlar ama sonra dönüp Türkiye'de çalışsınlar, buraya fayda sağlayacak işler yapsınlar. Beyin göçünün olmamasını istiyorum. Çok akıllı bir milletiz. Aklımızı ülkemizin yararı için kullanmalıyız. Ben de müzisyen olarak ülkeme katkıda bulunmaya çalışıyorum. Türkiye'mi en iyi şekilde temsil ettiğimi düşünüyorum.
5 VAKİT NAMAZ KILAMIYORUM ALLAH AFFEDER MI DİYE KORKTUM
-Zor bir hastalık atlatınız...
Hastalığımı ilk duyduğum an çökmüştüm. Tedavi sürecinde neler yaşayacağımı bilmiyordum çünkü. Ama halk konserleri ve onların sevgisi beni motive etti. Çalışmak beni hayata bağladı. Evde otursaydım iyileşemezdim. Eşim de beni yalnız bırakmadı. Bu hastalık bana yaşamın ne kadar değerli olduğunu gösterdi.
-Ölümden korktunuz mu hiç?
Koktum tabii. Asıl korkum öbür tarafa gittikten sonra ne olacağıydı. Allah'ın istediklerini tam olarak yerine getiremiyorum. Keşke yapabilseydim ama beş vakit namaz kılamıyorum. Aslında çok inançlıyım, 'Allah beni yapamadıklarımdan dolayı affeder mi?' diye düşünüyordum ama ya affetmezse diye de korkuyordum. Hâlâ var o korku tabii.