Fatih Sultan Mehmed'in annesi Hüma Hatun kimdir?
Mehmed Bir Cihan Fatihi salı akşamları izleyiciler ile buluşuyor. Kısa bir süre önce yayın hayatına başlayan dizi hayranlıkla izleniyor. Fatih Sultan Mehmed'in yaşamının yer aldığı dizide detaylar merak ediliyor. 2. Murat'ın eşi Hüma Hatun vatandaşlar tarafından araştırılıyor. Fatih Sultan Mehmed'in annesi olan Hüma Hatun'un yaşamını sizler için araştırdık. Peki Hüma Hatun kimdir? Tarihte nasıl öldü? Fatih Sultan Mehmed'in annesi Hüma Hatun'un yaşamı detayları ile haberimizde...
Kanal D ekranlarında yayınlanmaya başlayan Mehmed Bir Cihan Fatihi reyting yarışında birçok yapımı geride bırakarak zirvenin sahipleri arasında yer alıyor. Oyuncu kadrosu ve hikayesi ile herkes tarafından hayranlıkla takip ediliyor. Dizide detaylar merak ediliyor.Fatih Sultan Mehmet'in annesi, 2. Murat'ın eşi Hüma Hatun'un kim olduğu merak ediliyor. Peki Hüma Hatun kimdir? Tarihte nasıl öldü? Merak edilen soruların cevapları detayları ile haberimizde...
Kanal D ekranlarında yayınlanmaya başlayan Mehmed Bir Cihan Fatihi reyting yarışında birçok yapımı geride bırakarak zirvenin sahipleri arasında yer alıyor. Oyuncu kadrosu ve hikayesi ile herkes tarafından hayranlıkla takip ediliyor. Dizide detaylar merak ediliyor.Fatih Sultan Mehmet'in annesi, 2. Murat'ın eşi Hüma Hatun'un kim olduğu merak ediliyor. Peki Hüma Hatun kimdir? Tarihte nasıl öldü? Merak edilen soruların cevapları detayları ile haberimizde...
HÜMA HATUN
Osmanlı padişahı II. Murat'ın eşi ve Fatih Sultan Mehmed’in annesi.
Hakkındaki bilgiler çok sınırlıdır. Mezarı Bursa'dadır ve Hüma Hatun veya Hatuniye Kümbedi olarak bilinmektedir.Bu türbenin 1449 tarihli (hicri 853) kitabesinde isim belirtilmez ama yapının II. Mehmed (Fatih) tarafından annesi için yaptırıldığı yazılıdır. Bursa'daki bir mahkeme kaydında ise Fatih'in annesinin ismi Hüma Hatun olarak geçmektedir.
Babasının ismi bilinmemektedir. Yalnızca bir vakfiyede Hatun binti Abdullah, "Abdullah kızı" olarak geçer. Bu ibare, onun mühtedi (İslâmiyet’i sonradan kabul eden) olduğuna delil olabilir. Zira, o dönemde mühtediler asıl babalarına değil, "bin Abdullah" veya "binti Abdullah" şeklinde, jenerik isim olarak Abdullah’a (Allah’ın kulu) isnad edilirdi.
Bazı kaynaklarda Fatih Sultan Mehmet’in annesinin Fransız olduğu, bazı batılı kaynaklarda ise bunun Fransız asıllı bir Yahudi olan Ester Stella olduğu kayıtlıdır.
Tarihçi Babinger ve yazar Lord Kinross’a göre Fatih'in annesi gayrimüslim bir köledir. Yine Babinger’e göre ölümünden sonra Türk-Acem efsanelerindeki cennetkuşu hümadan esinlenilerek Hüma Hatun olarak adlandırılmıştır.Türk tarihçi Halil İnalcık'a göreyse Fatih'in annesi cariye ve hıristiyandı.Bursa'da bulunan türbesindeki kitabede Ağustos 1449 yazmakta olup, bu ölüm tarihi mi yoksa türbenin yapılış tarihi mi olduğu bilinmediğinden bu tarihte ya da daha önceki bir tarihte öldüğü düşünülmektedir.
FATİH SULTAN MEHMED
Osmanlı İmparatorluğu'nun yedinci padişahı. Tarihî kaynaklarda ismi Muhammed şeklinde geçer. İlk olarak 1444-46 yılları arasında kısa bir dönem, daha sonra 1451'den 1481 yılında ölümüne kadar 30 yıl boyunca hüküm sürdü.
II. Mehmed, 21 yaşında İstanbul'u fethederek 1000 yıllık Bizans İmparatorluğu'na son verdi ve bu olay birçok tarihçi tarafından Orta Çağ'ın sonu Yeni Çağ'ın başlangıcı olarak kabul edildi. Fetih'ten sonra Fethin Babası anlamına gelen "Ebû'l-Feth" Osmanlı Türkçesi ile ابو الفتح, daha sonraki dönemlerde ise "Çağ Açan Hükümdar" ve "Kayser-i Rûm" (Roma İmparatoru, Osmanlı Türkçesi: قیصر روم) unvanları ile anıldı.
Fatih, İslam Peygamberi Muhammed'in bir hadisine nâil olduğu için günümüzde Türkiye ve İslam dünyasının geniş bir kesiminde "kahraman" olarak kabul edilmektedir.
ŞEHZADELİĞİ
İstanbul'un limanı, haritası ve onun surları.
27 Receb 835 (30 Mart 1432) Pazar günü şafak vaktinde, devletin başkenti olan Edirne'de, II. Murad'ın dördüncü oğlu olarak dünyaya geldi. Annesi Hüma Hatun, tarihçi Babinger ve yazar Lord Kinross’a göre gayrimüslim bir köledir. Yine Babinger'e göre, ölümünden sonra İran efsanelerindeki cennetkuşu hümadan esinlenilerek Hüma Hatun olarak adlandırılmıştır..
Mehmed iki yaşına kadar Edirne'de kaldıktan sonra 1434’te sütninesi ve küçük ağabeyi Alâeddin Ali ile birlikte 14 yaşındaki büyük ağabeyi Ahmed’in Rum sancakbeyi olduğu Amasya'ya gönderildi. Burada ağabeyi Ahmed'in erken yaşta ölmesi üzerine Mehmed altı yaşında Rum sancakbeyi oldu (İnalcık'a göre şüpheli). Diğer ağabeyi Alâeddin Ali ise Manisa'da Saruhan sancakbeyi oldu. İki yıl sonra babaları II. Murad'ın talimatıyla iki kardeş yer değiştirdiler ve Mehmed Saruhan sancakbeyi oldu.
Mehmed’in eğitimi için babası çeşitli hocalar görevlendirdi. Ancak zeki olduğu kadar hırçın bir çocuk olan Mehmed’in eğitilmesi kolay olmadı. Sonunda babası heybetli ve otoriter bir alim olan Molla Gürani’yi görevlendirdi. Anlatılana göre Murad, Gürani'ye bir değnek vermiş ve Mehmed itaatsizlik ederse kullanmasını söylemişti. Molla Gürani Mehmed’e, dersini dikkate almayan bir öğrencinin hocası tarafından dövülmesi ile ilgili edebi bir cümleyi inceletmiş, Mehmed durumun ciddiyetini kavrayarak eğitimine önem vermeye başlamıştır.
Şehzade Mehmed'in medrese kökenli hocalarının yanı sıra bilgi edindiği Batılı şahsiyetler de bulunmaktaydı. Saruhan (Manisa) sarayında İtalyan hümanisti Anconalı Ciriaco ve saraydaki başka İtalyanlar onun Avrupa tarihi ile Antik Yunan filozoflarının hayatlarıyla ilgili kitaplar okumasına önayak olmuştu. Bu durum Şehzade Mehmed'e çok-kültürlülük kazandırmıştır. Topkapı Sarayı arşivinde bulunan II. Mehmed'in şehzadelik yıllarına ait olan karalama defterinde Latin harfleri, Arap harfleri, Roma büstlerini andıran insan çizimleri ve Osmanlı figürleri bulunmaktadır.[22][23]Ayrıca Fatih Sultan Mehmet'in Arapça ve Farsça'nın yanı sıra Latince, Yunanca ve İtalyanca bilmesi bu dönemdeki münasebetlerine dayandırılmaktadır.
TAHTA İKİNCİ ÇIKIŞI
II. Murad, 3 Şubat 1451'de günü öldü. Mehmed babasının ölüm haberini Sadrazam Halil Paşa’nın özel ulakla Manisa’ya gönderdiği mektupla aldı. Anlatılana göre "Beni seven ardımdan gelsin!" diyerek atına atlayıp, kuzeye doğru yola çıkmıştı. Mehmed 19 Şubat 1451’de Edirne’de ikinci kez tahta çıktı.[46]Çandarlı Halil Paşa’yı sadrazamlık makamında tuttu, İshak Paşa’yı da Anadolu Beylerbeyi olarak atadı ve babasının cenazesine eşlik etmek üzere Bursa’ya gönderdi. Daha sonra babasının İsfendiyaroğulları beyinin kızından olan sekiz aylık oğlu Küçük Ahmed’i boğdurttu. Bu şekilde kardeş katli yasası da uygulamaya konmuş oldu. Ahmet Çelebi'nin cenazesi de babası Murad'ınkiyle birlikte Bursa'ya gönderildi.
Mehmed her ne kadar Çandarlı Halil Paşa’yı görevinde bıraktıysa da artık gerçek iktidar kendisiyle birlikte lalaları Şahabeddin Paşa ve Zağanos paşaların başını çektiği savaşçı kesimin eline geçmişti. Mehmed’in amacı Tuna’nın güneyindeki Balkan toprakları ile Fırat'ın batısındaki Anadolu topraklarını alarak büyük dedesi Yıldırım Bayezid’in oluşturmaya çalıştığı merkeziyetçi imparatorluğu kurmaktı. Ancak Bayezid'in aksine bunu yapmak için önce Konstantinopolis’i alması gerektiğini düşünüyordu.[48]Öte yandan gerek batıda ve gerekse de Doğu Roma'da yeni padişah genç yaşı ve tecrübesizliği dolayısıyla ilk başta önemli bir tehdit olarak algılanmamıştı. Bu görüş Mehmed’in 1451’de Venedik, Ceneviz Cumhuriyeti, Macaristan ve Sırp Despotluğu ile babasının yapmış olduğu anlaşmaları yenilemesiyle pekişmişti.Mehmed Doğu Roma’ya da babası dönemindeki dostane ilişkileri devam ettireceğini ve Süleyman Çelebi’nin Konstantinopolis'teki oğlu Orhan için yıllık 300 bin akçe ayırdığını bildirmişti.
Mehmed’in yetersiz bir hükümdar olduğunu düşünen yalnızca Hristiyanlar değildi. Tahta geçmesinin ardından Karamanlılar yerel beylikleri yeniden diriltmek üzere ayaklandılar ve Seydişehir ile Akşehir’i ele geçirdiler. Bunun üzerine 1451’in yazında Mehmed Anadolu'ya geçti ve kısa sürede bu isyanı bastırdı. Bu sırada Mehmed’in Anadolu’da bulunmasını fırsat bilen Doğu Roma İmparatoru Konstantinos ulakları vasıtasıyla Süleyman Çelebi’nin torunu Şehzade Orhan’ın ödeneğinin yapılmadığını, ödeneğin ikiye katlanmaması halinde Orhan’ın Osmanlı tahtında hak iddia etmesine izin vereceği tehdidinde bulundu. Mehmed sorunu çözeceğini söyleyerek elçileri gönderdi ancak Edirne'ye döndükten sonra Orhan için ayrılmış olan gelirlere el koydu ve Konstantinopolis’in ablukaya alınmasını emretti