Uğur MELEKE | HÜRRİYET: Bir hafta önceki maçın sonunda "Bu eşleşme 180 dakikada bitmez" demiştim. Gerçekten de bitmedi. Toplam 210 dakika iki deneyimli hocanın satranç müsabakası gibi geçti. Maalesef sonunda da oyuncu değişikliği hamlelerini doğru yapan Lucescu’nun kazandığı bir satranç müsabakası. Fenerbahçe, 2008'de Şampiyonlar Ligi'nde son kez boy gösterdiğinde ben de o sezonu stadyumlardan takip etmiştim; Alex’li-Roberto Carlos’lu o kaliteli Fenerbahçe'nin de Devler Ligi’nde Kadıköy’deki ilk maçı Dinamo Kiev’le idi. O gün de maçın favorisi Fenerbahçe görünüyordu. O gün de Fenerbahçe’nin hocası Dünya çapındaydı, Luis Aragones daha 3 ay önce İspanya’yı Avrupa şampiyonu yapmıştı. Ancak yine makine düzeninde bir takım olan Dinamo Kiev, 180 dakikanın sonunda Fenerbahçe’ye 1-0'lık üstünlük sağlamıştı.
Fenerbahçe'nin Kiev'e kaybetmesinin sebebini söyledi: Jorge Jesus; büyük hoca, ama Tanrı değil
UEFA Şampiyonlar Ligi 2. Ön Eleme Turu rövanş maçında sahasında Ukrayna temsilcisi Dinamo Kiev'i ağırlayan Fenerbahçe, rakibine 2-1 yenilerek Devler Ligi'ne bu turda veda etti. Spor yazarları da karşılaşmayı değerlendirirken çarpıcı ifadeler kullandı. Yazısında Fenerbahçe'deki forvet sıkıntısından bahseden Şansal Büyüka, "Bunu bağırmaktan dilimizde tüy bitti. Jorge Jesus; büyük hoca, ama Tanrı değil... Biz her yaptığını kutsar olduk" analizini yaptı.
Gürcan BİLGİÇ | FOTOMAÇ: Böyle bir maçı anlatmak o kadar zor ki... Dinamo'nun kaleyi tutan tek şutu gol hanesinde... O ana kadar ceza alanına bile girmemişlerdi. Öncesinde Rossi'nin altı pastan dışarı giden, İrfan Can'ın direkte patlayan net pozisyonları vardı. King'in kaleciyi geçemediği veya kaleci Bushchan'ın kurtardığı penaltı veya 90'dan aldığı Szalai'nin kafa vuruşu. Bütün bunlardan sonra çıkıp, "Lucescu'nun planları tuttu, kurt hoca" falan diye de yorumlar yapılır. Yukarda bahsettiklerimizden bir tanesi farklı olsaydı, "bunalım yaratma" uzmanı bu teknik adamın, tek planı raflardaki tozlu yerine kalkacaktı. Güzel bir gala gecesi olacaktı halbuki. 50 bin hırslı taraftar, yeni hoca, yeni oyuncular, yepyeni bir heyecan. Önce daha şanslı olan, sonra da daha akıllı olan takımdı Dinamo Kiev. Elindeki turu ikram etti Fenerbahçeli oyuncular. Yazık...
Ömer ÜRÜNDÜL | SABAH: Fenerbahçe ilk yarım saat oyunu tamamen karşı alana yıktı. Futbolcular hırslıydı, önde etkili baskı yapıyorlardı. Ancak üçüncü bölgede üretkenlik için gereken aksiyon çok yetersizdi. Valencia, Joshua King birbirlerini tanımadıklarından aralarında olumlu bağlantıyı kuramıyorlardı. Rakip kenarları yardımlaşmalı, iyi kapattığından kanatlar işlemiyordu. Devrenin son 15 dakikasında Dinamo Kiev Fenerbahçe'nin baskısını kırdı. İkinci yarı yine Fenerbahçe atak başladı ama 4 dakika içinde her şey ters yüz oldu. Önce İsmail ikinci sarıdan kırmızı gördü, bana göre hakemin kararı çok ağırdı. Yoruma açık olmaması lazım. Kırmızıdan kısa süre sonra da Dinamo Kiev skor avantajı yakalayınca işler çıkmaza girdi. Gelelim Jorge Jesus'a; dün gece çok kötü bir teknik direktörlük sınavı verdi. Fizik gücü çok yetersiz İrfan Can ile ilk yarıyı takıma bir kişi eksik oynattı. Takımın en güçlü ve etkili prescisi genç İsmail, ama sarı kartı olduğundan bence devrede Crespo'yla değiştirmeliydi. Lincoln yerine de takımı tanıyan Zajc'ı almalıydı ki bunlar çok ciddi hatalar.
Şansal BÜYÜKA | MİLLİYET: Rossi seviyesinin çok altında iki berbat vuruş yapmasa, Valencia uygun durumda kafayı üstten dışarı vurmasa, İrfan Can’ın şahane frikiği direkte patlamasa, en önemlisi Fenerbahçe'nin iyi bir santrforu olsa, daha ilk yarıda tabelada dört gol, tribünde ve ekran başında Fenerbahçe'ye gönül verenler zevkten dört köşe olurdu. Ama golcü yok golcü... Bunu bağırmaktan dilimizde tüy bitti. Jorge Jesus; büyük hoca, ama Tanrı değil... Biz her yaptığını kutsar olduk. Fenerbahçe kalesine gelmeyen Dinamo Kiev karşısında iki ön stoper Arao ve İsmail Yüksek ile oynadı. İkisi de rakibi bozan oyuncular. Oysa Fenerbahçe'nin oyunu kuran futbolcuya daha fazla ihtiyacı var.