FETÖ elebaşı Gülen ile Altaylı asker arkadaşıydı!

Akşam gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, bugünkü yazısında FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile Enver Altaylı arasında sanılandan daha derin bir ilişki olduğunu kaleme aldı. İki ismin asker arkadaşı olduğunu belirten Kekeç, hem Gülen'in hem de Altaylı'nın Talat Aydemir'in darbe girişiminde er olarak yer aldığını belirtti.

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu'yu FETÖ mensubu olmakla suçlamıştı. Özdağ, bu iddiasını Buğra Kavuncu'nun dayısı olan, FETÖ'den tutuklu Enver Altaylı'ya dayandırdı.

Bu açıklamaların ardından Altaylı ile ilgili dikkat çeken bilgiler ortaya çıkmaya başladı.

Akşam gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, FETÖ elebaşı Fethullah Gülen ve Enver Altaylı'nın derin ilişkisini yazdı.

İşte Ahmet Kekeç'in çarpıcı yazısı:

"İki darbe mağlubu... (Mağduru değil.)

İlki, Harbiye Öğrencisi Enver Altaylı...

İkincisi er Fetullah Gülen.

İrfan Ülkü’nün “Büyük Oyundaki Türk, Enver Altaylı” adlı kitabında okumuştum. İkinci baskı olacak ama bazı durumları aydınlatacaktır?

İlginç bir kitaptır.

Daha doğrusu, başarılı bir Enver Altaylı güzellemesidir...

Kitap, aklımda yanlış kalmadıysa, 2009 yılında elime geçmişti.

Büyük bir merakla ve açlıkla okuduğumu hatırlıyorum.

Kitap, Altaylı ailesinin Türkiye’ye geliş macerasını ve küçük Enver’in kendisini gerçekleştiriş hikâyesini anlatıyor.

1960’ların başı...

Türkiye, 60 darbesinde aldığı yaraları sarmaya ve siyaseten toparlanmaya çalışıyor.

Genç Enver, o yıllarda Harp Okulu öğrencisidir.

Birden, bir nümayiş içinde bulur kendini.

60 darbesinin getirdiklerini yeterli bulmayan Talat Aydemir bir darbe planlar. İlk girişiminde başarılı olamamıştır. İkincisini dener. Ama başarılı olamaz. Yakalanır, yargılanır ve idam edilir.

Genç Enver de, diğer Harp Okulu öğrencileriyle birlikte, o girişimin içindedir. Darbeye iştirak ettiği gerekçesiyle muhakeme edilir ve TSK’dan atılır.

Şimdi dikkat!

Bu darbeye iştirak eden (ama “er” olduğu için herhangi bir ceza-i müeyyideyle karşılaşmayan) biri daha vardır:

Fetullah Gülen.

Önce Latif Erdoğan’ı dinleyelim: “Bu adam hasta... Sürekli darbe düşünür. Bir darbenin lideri olmak ister. Hayatı böyle hayaller kurmakla geçmiştir. Bu adamı zapturapt altına alıp tedavi etmek lazım...”

Demek ki bir “haris kişilik” olarak Fetullah Gülen darbelere hep sıcak bakmış, hep işlev yüklemiş.

Bir konuşmasında (Youtube kanalından ulaşabilirsiniz) şunları söylüyordu: “İşte bu ehli dünya ahmaklar da bizi anlamadıklarından Türkiye’de iktidara talip olduğumuzu söylüyorlar. Deli mi bu adamlar... Böyle küçük şeylerle uğraşacağım... İktidar dediğin ne ki? Ben 20 yaşında onu devireceğimi, yerine başkasını koyacağımı planlamış bir insanım.”

Fetullah Gülen 20 yaşında darbeyi nasıl planlamış olabilir?

Kendisi planlamadı...

Daha doğrusu, Fetullah Gülen 20’li yaşlarındayken “birileri” bir darbe planladı, harekete de geçti ama başarıya ulaşamadı.

Talat Aydemir’in darbesinden söz ediyorum.

Fetullah Gülen, bu darbenin bir neferiydi.

Latif Erdoğan’a dikte ettiği anılarında Aydemir darbesindeki rolünü şöyle anlatıyor: “Bir ay evvelinden hazırlıklara başlandı. Bize hakiki mermi verdiler. Son gece hepimiz pür heyecandık. Radyo evini bir onlar, bir bizim taraf teslim alıyordu. Önce ihtilâl ilan ediliyor, ardından ‘asiler bastırıldı’ deniyordu. 28. Tümen hükümet tarafındaymış. Üzerimizde uçaklar uçmaya başladı. Bizim taraf teslim oldu. Ceza olarak silahlarımızın mekanizmalarını aldılar. Elimizde sadece boru gibi bir demir parçası kalmıştı.”

Burada, belki, Fetullah Gülen adına bir böbürlenmeden söz edebiliriz.

Başkasının darbesi içinde yer aldığı halde, bunun kendi darbesi gibi anlaşılmasını sağlayan bir böbürlenme... “İktidar dediğin ne ki? Ben 20 yaşında onu devireceğimi, yerine başkasını koyacağımı planlamış bir insanım.”

Fetullah bu “böbürlenme”siyle, ayrıca, iktidara talip olmak gibi süfli işlerin peşinde olmadığını anlatmaya çalışıyor. Yani, “Devlete sızıp, onu içeriden dönüştürmek varken, ne diye iktidarı ele geçirmek gibi ahmakça ve zahmetli işlere gireceğim ki?” demeye getiriyor.

İktidara talip ama bunun “zahmetsiz” olmasını istiyor.

15 Temmuz, bir bakıma “çaresizliğin” verdiği bir darbeydi. Çünkü Fetullah Gülen, başkalarının darbesinden umut kesmiş, sahneye çıkmak zorunda kalmıştır.

Enver Altaylı’ya gelince...

60’lı yıllardaki silah arkadaşlığını ilerletti, Fetullah Gülen’in de üyesi bulunduğu casusluk ağına dâhil oldu.

Ortaya çıkan gerçek şu:

İkilinin ilişkisi, sanıldığından daha “derin..."

YAZININ ORİJİNAL METNİ İÇİN TIKLAYINIZ

GÜNÜN VİDEOSU

Zalim ordusu saldırıyor! İsrail Gazze'de “Güvenli Bölge” ilan edilen çadırları vurdu

Gazze’nin Han Yunus şehrinde, İsrail işgal güçleri sivillerin sığındığı çadırları hedef aldı. Bombardımanda çok sayıda masum sivil hayatını kaybederken, yaralıların durumu kritik.