FETÖ gerilerken Fetullahçılık yayılıyor! Peki nedir "Fetullahçılık"?

AK Parti Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal FETÖ ile mücadele konusunda çok önemli tespitler yaptı

15 Temmuz darbe girişiminin püskürtülmesi ile Türkiye'yi işgal girişimi akamete uğrayan terör örgütü FETÖ ile mücadelede önemli adımlar atılıyor.

Devletin ilgili organları, örgüt üyelerinin tespiti için çalışmalarını ara vermeden sürdürüyor.

Ancak AK Parti Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal sadece "FETÖ" ile mücadelenin yeterli olmadığını savundu.

Bugün köşesinde çok önemli tespitler yapan Ünal, "FETÖ gerilerken Fetullahçılık hızla yayılıyor" diye yazdı.

"Fetullahçılık" tanımını okuları ile ayrıntılı şekilde paylaşan Ünal, "FETÖ’nün boşalttığı alanı “elimi öpen Cennet’e gider”, “bunu giyeni cehennem ateşi yakmaz” diyen yeni Fetullahçılar, ahlaksızlığı din gibi gösteren zındıklar, cemaat görüntüsü altında para ve rant peşinde koşan sapkınlar doldurmadan sahih din anlayışı doldurmalı." diye yazdı.

İşte o köşe yazısı;

- FETÖ tamam, ya Fetullahçılık?

FETÖ ile mücadelemiz en kararlı şekilde ve hız kesmeden sürüyor. Mücadelede karşılaştığımız çok sayıda zorluk var. Bu zorluklardan biri, belki de en önemlisi, “Fetullahçılık” akımının görmezden geliniyor, hatta fark edilemiyor olması.

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile “Fetullahçılık” birbirinden ayrı kavramlar. Bunu, örneğin, komünizm ile DHKP-C terör örgütü arasındaki ilişkiye benzetebiliriz. Komünizm, bir ideoloji, bir duruş şekli, insanlığın sorularına ve sorunlarına verilmiş (elbette yanlış) cevaplar manzumesi. DHKP-C ise, komünizm ideolojisini benimsediğini ve bu uğurda mücadele ettiğini iddia eden dünyadaki binlerce komünist örgütten biri.

Benzer şekilde Fetullahçılık bir akım, FETÖ ise o akımın doğurduğu bir terör örgütü.

Komünizm gibi, öyle ya da böyle dünya tarihini ve milyonlarca insanı etkilemiş, iflas etmiş olsa da arkasında tarihin en büyük yıkımını bırakmış bir ideolojiye benzeterek Fetullahçılık’a paye veriyor değilim. Aslında sorun sadece isimlendirme sorunu.

Fetullahçılık; Haşhaşilik, Batınilik, İsmailiyye, Melahide, Zındıklık, Talimiyye gibi İslam dünyasındaki sapık akımların ya da Opus-Dei, Tapınak Şövalyeleri gibi Hristiyani akımların günümüzdeki tezahürü. Yani, bugün için Fetullahçılık olarak isimlendirdiğimiz akımın kökleri bin yıl öncesine gidiyor. Fetullah Gülen, bu sapık akımın kurucusu, mucidi değil; olsa olsa bu sapıklığı yeniden dirilten, ona modern bir çehre kavuşturan örgüt elebaşı.

FETÖ ile mücadele ederken, FETÖ’yü doğuran bu eski ve tehlikeli akımla da mutlaka mücadele etmek gerekiyor. Neden mi? Çünkü bütün dil ve tavırlarıyla Fetullahçı olanların FETÖ ile mücadeleye kalkıştığını görüyoruz. FETÖ ile mücadeledeki işte en büyük zorluğumuz da mücadeleyi zehirleyen Fetullahçılar.

Fetullahçılık akımının tarihi kökleri ve mahiyeti daha çok akademinin konusu. Geçmişte FETÖ baskısıyla bu alanda çalışmalar yapılamıyordu. 15 Temmuz’dan sonra ise az da olsa güzel makaleler yayınlanmaya başladı. Bu yazı için de istifade ettiğim Prof. Dr. Mustafa Öztürk’ün çalışmaları özellikle dikkat çekici. Ancak daha çok çalışmaya ihtiyacımız var.

Kişi FETÖ’cü olmayabilir; FETÖ ile örgütsel bağ kurmamış, FETÖ’nün hiyerarşisinde yer almamış, dershanelerine gitmemiş, dergi-gazetelerine abone olmamış, Bank Asya’ya para yatırmamış, ByLock yüklememiş olabilir. Ancak kişi, örneğin, cemaatinin ya da örgütünün liderine, aklı bir kenara bırakarak sorgusuzca bağlanıyor, sorgusuzca itaat ediyorsa, örgüt liderinin talimatlarını Kur’an ve Hz. Peygamber’in sünnetinin üzerinde görüyorsa, liderin emriyle anne-babasına, yakınlarına, milletine savaş açabiliyorsa, yalanı, hırsızlığı, ahlaksızlığı, alkolü, fuhuşu davası adına helal görüyor, gayri meşru olanı meşrulaştırıyor, helali haram, haramı helal yapıyorsa, örgütün ikbali için birilerine iftira atmayı mübah, birilerinin ayağını kaydırmayı caiz görüyorsa, örgütünün veya şahsının çıkarı için yaptığı her iğrenç eylemi, her alçaklığı, şerefsizliği dini bir kılıfa büründürüp “cihat, hizmet, direniş, mücadele” gibi kavramlar maskesi altında kutsallaştırabiliyorsa, hedefine ulaşmak için her yolu, her yöntemi meşru sayıyorsa, “düşmanı kendi silahıyla vurmak” bahanesi altında her türlü ahlaksızlığa tevessül ediyorsa, temiz insanlara çamur atıyor, kendinden olmayana yaşam hakkı tanımıyor, örgütünden olmayanı insan yerine koymuyorsa, yaptığı alçaklıklar, hırsızlıklar, yolsuzluklar, kirli operasyonlar, ithamlar, iftiralar sonrasında, vicdanı sızlamak bir kenara, “davama hizmet ettim” anlayışıyla, “Cennet’i garantiledim” duygusuyla vicdanı rahat gezebiliyorsa, şahsı ve örgütünün ikbali için ilke, sınır, çerçeve tanımıyor ve bunları da din adına, -haşa- İslam adına yaptığını iddia ediyorsa… O kişi, FETÖ’cü olmasa dahi Fetullahçıdır.

“FETÖ ile mücadele ediyorum” diyerek FETÖ’nün kullandığı ne kadar iğrenç, alçakça, ahlaksızca ve insanlık dışı yöntem varsa kullanan kişi, bir FETÖ’cüden daha fazla Fetullahçı’dır.

Devlet FETÖ ile mücadele eder ve ediyor; ama Fetullahçılık’la mücadeleyi tek başına devlet yapamaz. FETÖ gerilerken Fetullahçılık hızla yayılıyor ve bunun önüne geçecek olan da akademisyenlerimizdir, üniversitelerimiz, ilahiyat fakültelerimizdir, kanaat önderleridir, samimi cemaatlerdir, en çok da Diyanet İşleri Başkanlığı’dır, imamlarımızdır.

FETÖ’nün boşalttığı alanı “elimi öpen Cennet’e gider”, “bunu giyeni cehennem ateşi yakmaz” diyen yeni Fetullahçılar, ahlaksızlığı din gibi gösteren zındıklar, cemaat görüntüsü altında para ve rant peşinde koşan sapkınlar doldurmadan sahih din anlayışı doldurmalı.

Haşhaşilerden FETÖ’ye kadar tarih boyunca sapkınlık, zındıklık Müslümanlara çok ağır maliyetler yükledi, nice nesiller heba olup gitti. Buna tekrar müsaade etmeyelim. FETÖ ile mücadeleden Fetullahçı kafaları ayırmak bir ilk adım olabilir. FETÖ ile mücadele ederken aman Fetullahçılık’ı ıskalamayalım.

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.