FETÖ’cülerle hiçbir ilişkimiz yok

Merkez Valisi Yasemin Özata Çetinkaya, “ne ben nede eşimin bu hain yapı ile hayatımızın hiç bir döneminde çakışan tek bir saniyemiz bile yoktur” dedi.

Sinop'ta FETÖ'den tutuklu bulunan Albay Temel Çetinkaya ve eşi Merkez Valisi Yasemin Özata Çetinkaya'nın avukatının, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Kamil Erkut Güre'nin eşi Birsel Balta Güre’nin olduğunun öne sürülmesi ile ilgili Merkez Valisi Yasemin Özata Çetinkaya şu açıklamayı yaptı:

15 Temmuz gecesi ülkemize yönelik olarak gerçekleştirilen hain darbe girişimi sırasında şahsım Yasemin ÖZATA ÇETİNKAYA Sinop Valiliği, eşim Temel ÇETİNKAYA Sinop Garnizon Komutan Vekilliği görevlerini yürütmekteydik. Bu hain darbe girişimi sonrasında bize yönelik kişisel kin ve husumetleriyle hareket eden biri tarafından haksız yere suçlanarak, tamamen hukuksuz bir şekilde hem şahsım hem de eşim tutuklandık ve kamuoyuna tamamen gerçeğe aykırı şekilde baş fetöcüler olarak lanse edildik.

Her ikimizde bütün hayatımız boyunca gerek özel yaşamımızda, gerekse yürüttüğümüz görevler esnasında bu yapıyla ilintili hiçbir kişi, kurum yada kuruluş ile temas etmedik. Hain darbe girişimi gecesinde de olayı ilk öğrendiğimiz andan itibaren koyduğumuz teşhis ve bu teşhis doğrultusunda sergilediğimiz tavır sayesinde Sinop’ta darbe girişimi anlamında en ufak bir vukuatı bırakın, kimsenin aklından böyle bir şeyin geçmesine dahi müsaade etmedik.

105 gün süren tutukluluğumun ardından şahsımın, eşim ve diğer mesai arkadaşlarımızla, tüm gece beraber olduğumuz ve hep beraber darbeye karşı tavır alarak hareket ettiğimiz ortaya konularak malum kişinin şahsıma yönelik iddialarının tamamen asılsız olduğu ortaya çıkmıştır. Bakanlığımın yaptığı tahkikat sonucunda da yukarıda bahsettiğim gibi hayatımın hiçbir döneminde FETÖ ile en ufak bir ilintimin dahi bulunmadığı ortaya konularak 3 Kasım 2016’da tahliye kararım verilmiş olup halen merkez valisi olarak görev yapmaktayım.

O gece Sinop Garnizon Komutan Vekili olarak görev yapan eşimle tüm gece beraber olmamıza ve birlikte hareket etmemize ve FETÖ/PDY terör örgütü ile onun da tüm hayatı boyunca en ufak bir ilintisi dahi bulunmamasına, bu durumun hakkında devam eden yargılama dosyasında da tüm açıklığı ile ortaya çıkmasına rağmen kendisi bir yıldır tutuklu bulunmakta olup bu durum kendisiyle ilgili bir sıkıntıdan değil fetö ile mücadelenin doğasından kaynaklanmaktadır.

Bu olayların başımıza geldiği ilk dakikadan itibaren her fırsatta ve her ortamda bizlerin hiç bir suçumuzun olmadığını, hakkımızda yapılan işlemlerin tamamen hukuksuz olduğunu, isnat edilen suçlamaların tamamen iftira ve gerçek dışı olduğunu dile getirerek bununla ilgili şikayetlerimizi resmi olarak da ilgili yerlere ulaştırdık. Rabbime şükürler olsun ki bugün artık başımıza gelenlerin bizlerle kişisel husumeti olan birisinin tamamen kafasında kurguladığı ve 16 Temmuz sabahının kaos ortamını kullanarak hayata geçirdiği bir kumpas olduğu tüm yetkililerce de anlaşılmıştır.

Sitenizde dün yer verdiğiniz hakkımızdaki tamamen uydurma haberde ismi geçen Hüseyin YÜKSEK’de bu kapsamda bize kurulan kumpasta üstlendiği aktif rol dolayısıyla şikayetlerimiz sonucu aleyhinde dava açılan biri olup maalesef bu şekilde sizler üzerinden şimdiye kadar hep yaptığı gibi 15 Temmuz sonrasında Ülkemizde başlatılan fetö ile mücadele duyarlılığını süistimal etmek süretiyle kamuoyunu yanlış bilgilendirerek hakkında başlayan hukuki süreci başlatan bizler ve çok değerli avukatımıza saldırarak bu yargılamadan kurtulmak istemektedir.

Ancak ne yaparsa yapsın kimleri kullanırsa kullansın şimdiye kadar fetö ile mücadele adına bizler gibi hayatı boyunca fetö ile kıl kadar bile ilişkisi olmayan bizlere ve bizler üzerinden Ükemizdeki fetö ile mücadeleye verdiği zararın hesabını verecek ve bu Ülke gerçek fetöcülerle hiç kimseler ortada yokken fetö ile mücadelede eden bizler gibi insanların nasıl kirli kumpaslarla fetöcü ilan edildiğini görecektir.

Hüseyin YÜKSEK 2009-2014 yılları arasında Sinop’ta Dikmen ilçesi belediye başkanlığı yapmış ancak bir sonraki seçim döneminde partisi aday göstermediği için Sinop’u terketmiş halen İstanbul da yaşayan biridir. Birbuçuk yıl devam eden Sinop Valiliğim sırasında çok ilginçtir ki kendisi ile bir kez bile görüşmedim, hiç tanışmadım hatta adını bile duymadım. Bizlerin 15 Temmuz sonrasındaki kaos ortamından faylalanılarak tamamen boş dosyalarla tutuklanmamızın telaşına düşen birileri tutuklanmamızın hemen ardından bu haksız ve hukuksuz tutuklamayı bir temele oturtabilmek adına hakkımızda bir kamuoyu yaratmak amacıyla maalesef çok kirli bir kampanya yürütmüştür. Valiliğim döneminde haklı olduğum her konuda işimin gereğini hiç çekinmeden yaptığım için menfaatleri zarar gören ve bizlere husumeti olan birilerine yalancı şahitlikler yaptırılarak diğer yandan gerek yerelde gerekse ulusal basında kimilerine maddi menfaat sağlanarak H. YÜKSEK gibi kimilerine ise birtakım siyasi ikballer vaad edilerek hakkımızda bir karalama kampanyasına girişmişlerdir.

Ancak aradan geçen bir yıl boyunca hakkımızda devam eden yargılama sürecinde ortaya çıkan bu kişiler ve yalanları nedeniyle haklarında açtığımız davalar sonrasında yargılanma ve hesap verme sırası kendilerine geldiği için maalesef sadece Ülkemizde yaşanan fetö ile mücadele süreci ile ilgili hassasiyeti kullanarak yalanlarına ve karalamalarına devam etmeye çalışmakta ve bu haberlerle mahkemeleri, avukatlarımızı ve ailelerini, bizleri baskılayarak yıldırmaya hesap vermekten kurtulmaya çabalamaktadırlar.

Tabi şu anda Hüseyin YÜKSEK için hakkında açılan dava kapsamında gidip mahkemeye hiç tanımadığı bir kere bile görmediği benim hakkımda, adını bile bilmediği eşim hakkında 21 Ağustos 2016 tarihinde bir Tv kanalına çıkarak ağız dolusu hakaretleri nasıl yaptığı, düşünmesi bile iğrenç iftiraları bizlere nasıl attığını anlatmak zor olsa gerek.

Ayrıca kendisi İstanbul da yaşayan bir Sinoplu’dur, o gece TV kanalında hakaret ettiği, iftira attığı bizler Sinop’ta görev yapan insanlarız. Yani ne bizlerin ne de kendisinin hayatlarımızın hiçbir döneminde Giresun’la bir işimiz olmamıştır. Peki neden kendisi Giresun’a giderek böyle bir programa katılmıştır, Giresun’daki bir tv kanalı neden kendisini konuk etmiş ve Sinop’ta İstanbul’da o kadar yayın organı varken neden Giresun’da bir tv kanalı bu olaya müdahil olmuştur.

Ayrıca 15 Temmuz gecesi bizler devletimizden aldığımız talimatlar gereğince ilk dakikadan itibaren görevlerimizin başındayken H. YÜKSEK o gece sabaha kadar kiminle hangi pastanede neler konuşmuş, nelerin değerlendirmesini yapmıştır. O gecenin sabahında H. YÜKSEK neden twetter hesabındaki 15 Temmuz öncesi tüm twetlerini silmiştir.

Evet Hüseyin YÜKSEK şikayetimiz üzerine hakkında açılan davada bu ve buna benzer daha nice soruya muhatap olacaktır ve kendisinin bunlara verecek cevabı da yoktur. Haberinizde adı geçen Avukat Birsel GÜRE ne eşimin ne de benim fetö davalarımızdaki avukatımız değil sadece haberinizdeki açıklamayı yapan Hüseyin YÜKSEK’e karşı açtığımız ve şu anda yargılaması başlayan davadaki avukatımızdır. Fetö davasında bizleri savunan hem Sinop’ta hem Ankara’da başka avukatlarımız vardır. Bu davayı Birsel Hanımla yürütmemizin tek sebebi ise Hüseyin YÜKSEK’in bizlerle ilgili iftira attığı aynı programda Sinop 25. Dönem AK Parti Milletvekili Cengiz TOKMAK ve MÜSİAD Sinop Şube Başkanı A. Hilmi GÖKMEN’e de aynı şekilde hakaretler edip iftiralar atması ve onların bizden önce açtıkları şikayet davalarında Birsel Hanım’a vekalet vermeleri ve Birsel Hanımın H. Yüksek’le ilgili epey bir hazırlık yapmış olmasından kaynaklanmaktadır.

  1. Yüksek ve onu bu işe azmettirenlerin tüm çırpınışları fetö ile mücadele ediyormuş maskesi ardına gizlenerek ne yapıp ne edip asıl hayatı fetö vb. tüm terör örgütleri ile mücadele ile geçen bizleri ve aleyhlerine karşı açtığımız hakaret, iftira ve suç uydurma davasında avukatımız olan ve tek ortak noktamız Ülkemize karşı faaliyet gösteren terör örgütleri ile samimi mücadele etmek olan Birsel Hanımefendiyi, konu ile hiç alakası olmayan çok değerli eşini bile alçakça işin içine katarak bu mücadelemizden vazgeçirmek ve yargılamadan kurtulmaktır.

Ülkemizde bir yıldır fetö ile mücadelede yaşanan süreç göstermiştir ki; H. YÜKSEK ve ardındaki kişiler gibi fetö ile mücadeledeki sahte kahramanların gerçek yüzlerinin bu şekilde haklarında açılan davalarla ortaya çıkarılması hayati bir konudur. Fetö ile mücadelede bizler ve haberinizde yıpratılmaya çalışılan avukatımız ile çok değerli eşi gibi bu mücadeledeki asıl samimi kişilerin fetö ile girişilen mücadeledeki toplumumuzun gösterdiği duyarlılığı kullanarak bu sahte kahramanların bu şekildeki tehlikeli kurgularıyla hiç düşünülmeden ve araştırılmadan yıpratılması son derece yanlış olup bir yıldır devam eden bu mücadelede istenilen yolun alınamayışının altında da tamamen bu husus vardır.

41 yıllık ömrümde, 21 yıllık devlet hizmetimde, 18 yıldır bir askerle devam eden evlilik hayatımda bu yapının tamamen karşısında birisi olarak Ülkemizin başına bela olan bu yapının sebep olduğu acıları, hasarları, Ülkemize ve Devletimize verdiği zararları çok iyi bilen birisi olarak bu beladan temelli kurtulmak üzere başlatılan topyekun mücadelenin de ne kadar zorlu olduğunu, bu sürecin ne kadar hassas ve dikkatli bir şekilde yürütülmesi gerektiğini en iyi bilen kişilerdenim.

21 yıldır Ülkemizin çok değişik bölgelerinde yürüttüğüm mülki idare amirliği mesleğim sırasında aldığım devlet terbiyesi gereğince; Ülkemizin ve Devletimizin çıkarları söz konusu olduğunda bizlerin kişisel çıkarlarının, Ülkemizin ve Devletimizin istikbali söz konusu olduğunda bizlerin kişisel ikballerinin hiçbir anlamı ve değeri yoktur. Bu bağlamda bu süreçte yaşadıklarımızla ilgili gerek şahsımın gerekse eşimin adli merciler nezdinde yaptığı suç duyuruları ve idari merciler nezdinde yaptığımız başvurularımız dışında haklılığımızı ortaya koymak ya da karşı tarafın haksızlığını kanıtlamak anlamında herhangi bir çabamız ya da girişimimiz olmamıştır. Ülkemizin FETÖ/PDY terör örgütü ile ilgili yürüttüğü mücadele süreci kapsamında bizim bu başvurularımız da birer birer sonuçlanacak, bize bu iftirayı atanların gerçek yüzleri, FETÖ/PDY terör örgütü ile ilgili gerçeklerle birlikte ortaya çıkacaktır diyerek sabredip bekledik.

İşte şu anda tam da bu zaman gelmiştir. Ancak karşı taraf en başından beri hep olduğu gibi şu anda da zerre kadar fetö ile mücadele kaygısı taşımamakta olup tek derdi kendi paçasını kurtarma çabasıyla halen bizlere ve bizler üzerinden bu memleketin kurtuluşu için namussuzları kadar cesur olabilen ve maalesef sayıları çokta olmayan bir avuç namuslusuna saldırmaya devam etmektedirler. Bizlere yaptıkları tüm haksızlıklara karşı ise kendilerinden, bu alçakça saldırılarına son verip gidip yargı önünde hesap vermelerinden başka bir talebimiz yoktur. Kamuoyuna duyurulur.

GÜNÜN VİDEOSU

Kazakistan'da düşen uçağın içinden canlı yayın yapmıştı! O yolcu sağ kurtuldu...

Azerbaycan Hava Yolları'na ait bir uçak, 'SOS' sinyali vermesinin ardından Kazakistan'ın Aktau Havalimanı'na acil iniş yapmaya çalışırken düştü. Kazada 38 kişi hayatını kaybederken, kaza anında uçağın içinden 'Allah-u Ekber' diyerek video çeken kişiden haber var. O yolcunun sağ kurtarıldığı öğrenildi.