FETÖ'nün kalemşörleri hakim karşısında! Ali Bulaç savunmasını yaptı...
FETÖ'nün yayın organı Zaman Gazetesi'nin yöneticileri ile bazı yazarlarının sanığı olduğu soruşturmada mahkeme safhası başladı. Aralarında Mümtazer Türköne ve Şahin Alpay'ın da bulunduğu 22'si tutuklu 31 sanık hakim karşısında. Sanıklardan Ali Bulaç savunmasında "Göklerdeki yıldızlara bakarken önümdeki çukuru göremedim. Ama kim gördü ki, ben görecektim?" dedi.
Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yapılan binadaki salonda, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen duruşmaya, bu davanın 21 tutuklu sanığı ile birleşen dosyanın sanığı Zaman gazetesi eski yöneticisi Adil Gülçek olmak üzere 22 tutuklu sanık ve 5 tutuksuz sanık katıldı.AK Parti İstanbul Milletvekili İsmet Uçma, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ile aralarında yabancı gözlemcilerin de bulunduğu çok sayıda kişi, duruşmaya izleyici olarak katıldı.
ALİ BULAÇ SAVUNMASINI YAPTI
Sanıklardan Ali Bulaç savunmasında "Göklerdeki yıldızlara bakarken önümdeki çukuru göremedim. Ama kim gördü ki, ben görecektim?" dedi.
Sanık Bulaç, “Bugün burada 'FETÖ Terör Örgütü'ne üye olmak' ve '15 Temmuz hain darbe teşebbüsüne zemin hazırlamak ve bu yönde algı oluşturmak' suçlamasıyla yargılanıyorum. Benim için istenen ceza 15 yıl artı 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası. Demek ki idam kaldırılmasaydı yine 15 yıl artı 3'er kez idamla yargılanıyor olacaktım. Adalet denen sabır taşı çatlamıyorsa ilahi inayet sonucudur. Çünkü 6 yazısına yapılan atıfla bir yazar için istenen ceza ile 15 Temmuz'u planlayan ve 249 insanı şehit edenler içinde tamı tamına aynı ceza isteniyor" dedi.
“CEMAAT GÜÇ ZEHİRLENMESİNE UĞRADI"
14 aydır tutuklu ve 66 yaşında olduğunu söyleyen Bulaç 50 yıldır yazı yazdığını ve sağlık sorunları olduğunu belirterek, "Bence Gülen hareketi cemaatken iyiydi. Güzel hizmetlere imza atıyordu. Zaman içinde kötüye dönüştü. FETÖ oldu. Onu övenler, destek verenler suç ortakları değil, iyi vasıflarına hizmetlerine teveccüh gösterdiler, destek verdiler. Bir keresinde Cumhurbaşkanı şöyle sitem etmişti; 'Ne istediniz de vermedik?' doğru her istediklerini alabiliyorlardı. Çünkü istedikleri iyi şeylerdi. Fakat cemaat Allah rızasına dönük hizmet yolunda dev adımlar atarken güç zehirlenmesine uğradı. Hormonal büyüme onlarda kibre yol açtı. Her istediğimizi yaparız, yaptırırız vahmine kapıldı" diye konuştu.
“…HAFTALIK RÜYA SEANSLARI UYDURDULAR"
“İyi niyetle onlara bağlananlara 'Büyüğümüz bu hafta yine Hz. Peygamberi rüyasında görmüş' diye neredeyse haftalık rüya seansları uydurdular. Böylece sadık rüya haberini istismar ettiler" diyen Bulaç, kendilerine bağlananlara da darbe yapacaklarını söylemediklerini ve insanları mağduriyete uğrattıklarını belirtti.
“MEŞRU İKTİDARI VE SAYIN ERDOĞAN'I KORUDUM"
Hüküm kurarak 17-25 Aralık'ın 'rüşvet ve yolsuzluk' olduğunu yazmadığını belirten Bulaç, “AK Parti'yi yolsuzluk yapmakla suçlamadım. Genel üslubuma uygun ve gündemle ilgili tarihi, sosyolojik ve fikri değerini araştıran yazılar yazdım. Eleştirilerimi cemaat adına veya onlara paralel doğrultuda yapmadım. 2007 yılında verilen e-muhtırada Ak Parti'nin yanında durdum. 2008 yılında Ak Parti'nin kapatılmak istenmesine karşı çıktım. Sayın Erdoğan'ı hedef alan tek bir eleştiri yazım olmadı. Erdoğan'ın önerdiği Başkanlık sistemine karşı çıkmadım. Ak Parti'nin doğru bulduğum politikalarını destekledim. Gezi olaylarının başlamasından 2-3 gün sonra hükümete karşın kalkışmaya dönüştüğünü, şiddet ve terörün bu işe bulaştığını yazdım. Meşru iktidarı ve Sayın Erdoğan'ı korudum. 11 Nisan 2016'da 'Darbecilik alçaklıktır' diye yazdım. Darbeye zemin hazırlayan kişi böyle bir yazı yazar mı?" ifadelerini kullandı.
“ALGI MÜHENDİSLİĞİ YAPMADIM"
Bulaç, “Ne yasa dışı bir fiilim oldu ne FETÖ ne de başka yasadışı örgüte üye oldum. Benim FETÖ tarafından üyeliğe kabul edilmem mümkün değildir. Gazetedeki köşemde ve yeri geldiğince konuşmalarımda Milli Görüş çizgisi ve Rahmetli Erbakan'ı savundum. Bu yapı ile bu çizgi arasında doku uyuşmazlığı olduğu herkesin malumu. FETÖ'nün beni örgüt üyesi yapması darbe teşebbüsünde bana rol vermesi hayatın olağan akışına aykırıdır. 50 yıl fikir ve yazı hayatımda her din, inanç, etnik grup, mezhep ve sosyal sınıftan insanların özgürce, ahlaki dürüstlük hak ve adaletle barış içinde bir arada yaşayabileceği idealini dile getirdim. Darbelere, askeri vesayete, ihtilallere, şiddete ve teröre, otoriter ve totaliter rejimlere karşı oldum. Yazılarımın tamamının hesabını vermeye hazırım. Tekrar ediyorum yazılarımda Recep Tayyip Erdoğan'ı, Ak Parti'yi veya bir başkasını yolsuzluk yapmakla suçlamadım. Algı mühendisliği yapmadım. Darbe sempatisi duymadım. Varsa delil iddia makamı göstersin" diye konuştu. Medya sektöründeki FETÖ içinde önemli sayılacak birçok kişinin aylar öncesinden pılını pırtını toplayıp yurt dışına çıktığını anlatan Bulaç, geriye amele hükmünde kullanılan, her şeyden habersiz kimselerin kaldığını iddia etti.
“HUKUKA GÜVENİYORUM"
15 Temmuz şehitlerine Allah'tan rahmet dileyen Bulaç, “Allah bize bir daha böyle bir musibet yaşatmasın. Darbeci katil örgütü lanetliyorum. Ben onlardan beriyim. Onlar da benden beri olsun.Kendime ve adalete güvenerek kaçmadım. 27 Temmuz 2016'da Vatan Emniyete teslim oldum. Hukuka güveniyorum" diyerek tahliyesini ve beraatini istedi. Duruşma sanık savunmalarıyla devam ediyor.
KİMLER VAR?
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından İsmet Bozkurt tarafından hazırlanan iddianamede, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Ali Bulaç, Ahmet Metin Sekizkardeş, Ahmet Turan Alkan, Alaattin Güner, Cuma Kaya, Faruk Akkan, Hakan Taşdelen, Hüseyin Belli, Hüseyin Turan, İbrahim Karayeğen, İsmail Küçük, Mehmet Özdemir, Murat Avcıoğlu, Mustafa Ünal, Onur Kutlu, Sedat Yetişkin, Şeref Yılmaz, Yüksel Durgut ve Zafer Özsoy tutuklu sanık, Ahmet İrem, Ali Hüseyinçelebi, Süleyman Sargın, Osman Nuri Arslan, Osman Nuri Öztürk, Lalezer Sarıibrahimoğlu, Nuriye Ural ve Orhan Kemal Cengiz ise tutuksuz sanık olarak yer alıyor.
İddianamede, sanıklar hakkında "anayasal düzeni, TBMM ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçlarından üçer kez ağırlaştırılmış müebbet, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan da ayrı ayrı 7,5 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyor.
17-25 ARALIK DARBE TEŞEBBÜSÜNDE ZAMAN GAZETESİ
İddianamede, 2013 yılı Nisan ortalarından itibaren FETÖ/PDY'nin medyada görevli üyelerinin bilinçli ve sistemli s¸ekilde 17-25 Aralık 2013'te sözde "yolsuzluk" adı altında gündeme getirilecek iddiaların bir kısmını sosyal medyada şifreli ve imalı bir biçimde işlemeye başladığı, Mehmet Baransu, Emre Uslu, "Şefkat Tepe" adlı dizi, Abdülhamit Bilici, Bülent Korucu, Zaman Gazetesi Washington Temsilcisi Ali Aslan'dan verilen örneklerle anlatılıyor.
Zaman gazetesinde köşe ve haber yazarlarının da 17-25 Aralık sürecinde olaya müdahil olarak algı mühendisliğine katkıda bulunduğu da iddianamede yer alıyor.
FETÖ'NÜN, MEDYA POLİTİKASI
Örgüt medyasının, yıllardır sözde yayın politikalarına, ideoloji ve görüşlerine karşı olduğu Cumhuriyet, Radikal ve Aydınlık gazeteleri dahil olmak üzere diğer medya kuruluşlarıyla dirsek temasına geçtiğinin anlaşıldığı belirtilen iddianamede, 7 Aralık 2013'te gerçekleştirilecek kumpas ve komplolarla bas¸latılacak operasyonlara dair sinyallerin Can Dündar'ın 3 Aralık 2013'te Cumhuriyet gazetesindeki kös¸esinde sarf ettiği sözlerin dirsek temasını tartışmaya yer bırakmayacak şekilde kanıtladığı vurgulanıyor.
İddianamede, "FETÖ/PDY'nin bundan sonra gerçekleştireceği yasa dışı operasyonlar dikkate alındığında, bu ifadelerin tahmin ya da öngörü s¸eklinde kabul edilmesinin imkansız olduğunu normal zekaya sahip bir insan rahatlıkla degˆerlendirebilir." ifadelerine yer veriliyor.
FETÖ/PDY üyelerinin, sözde Selam Tevhid-Kudüs Ordusu sorus¸turmaları kapsamında yaptığı usulsüzlüklerin basın tarafından gündeme getirilmesi üzerine Zaman gazetesinin harekete geçtiği belirtilen iddianamede, 25 Şubat 2014'te "Bu andıcın hesabı sorulsun", "Hoca Efendinin Avukatı Albayrak: Bunlar kara propaganda metodu", "Suçlanan Savcı Çimen, bu şerefsizliktir" bas¸lıklı haberlerin içeriklerinde, örgüt liderinin söylemlerini sütunlarına taşıdığı, kamuoyunda Gülen ve örgütü aleyhine ortaya çıkan tepkileri hafifletmeyi amaçladığı ve iddiaları savunan bir müdafi rolü oynadığı anlatılıyor.
Kapatılan Zaman gazetesinin eski yöneticilerinden Adil Gülçek ise yakalandıktan sonra sevk edildiği hakimlikçe tutuklanmış, Gülçek hakkındaki dosya bu davayla birleştirilmişti.