Filistin ablukaya alındı, sıra İran'da...
Ortadoğu'yu İsrail'e verme planı bu akşam Trump tarafından açıklandı. Peki, ABD Başkanı'nın 'Yüzyılın Barış Planı' olarak sunduğu plan gerçekten ne anlama geliyor. İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Naim Babüroğlu, planın aslında bir süredir uygulamaya konulan stratejinin 4. adımı olduğunu belirtti. Filistin'in bu planla adı bağımsız ama aslında ablukaya alınmış bir devlet olacağını belirten Babüroğlu, "Trump sıranın İran'da olduğunu cümlelerinin arasında söylemiş oldu." dedi.
ABD Başkanı Donald Trump aylar önce bugün yaptığı sözde "Yüzyılın barış planı"nı duyurmuştu. Sonrasında İsrail gazetelerinde planın detayları ortaya çıkmış, büyük tepkilere neden olmuştu.
Trump yanına sadece Netanyahu'yu alıp bu akşam planını açıkladı. Trump Kudüs'ün bölünmez bir şekilde İsrail'in başkenti olduğunu söyledi. Filistin için bağımsız devlet olacak ifadesini kullandı. Ve plana ilişkin özet bilgiler paylaştı. Peki, gerçekten aslında olan ne?
1947 yılından bu yana İsrail ile Filistin arasında bir çatışma yaşandığını hatırlatan İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Naim Babüroğlu Trump'ın açıkladığı planın aslında ne ifade ettiğini ve sonuçlarını değerlendirdi.
1947 yılından bu yana süren çatışma içinde üç arap ülkesi bulunduğunu bunların da Libya, Irak ve Suriye olduğunu hatırlatan Babüroğlu, "Ve bu üç ülkede şu anda iç çatışma yaşıyor. Dolayısı ile bu planla İsrail'in karşısında olan 3 ülkenin durumu düşünüldüğünde bir paralellik, bir plan ve strateji var. Trump bu konuyu hızlandırdı. Daha önceki başkanlar bu konu masalarında olmasına rağmen bir çalışma yapmadılar.
Clinton döneminde yapılan anlaşmalarda başkanın bir tarafından Filistin temsilcisi, diğer yanında ise İsrail Başbakanı bulunurdu ve anlaşmalar o şekilde açıklanır ya da imzalanırdı.
Trump'ın yanında İsrail Başbakanı Netanyahu var. Yani aslında Filistin burada değil. Bu demektir ki burada bir anlaşma yok. Demekki Filistin bu anlaşmayı tanımıyor." dedi.
"FİLİSTİN'İN EGEMENLİĞİ İSRAİL'İN ELİNDE"
Filistin'in uzun süredir bağımsızlığı için mücadele ettiğini hatırlatan Naim Babüroğlu, "Ama şimdi Trump sözde bağımsız bir Filistin'den bahsetti. Şöyle anlamamız lazım, Kudüs'ün bölünmez bütünlüğü İsrail'in başkenti olarak açıklanıyor. Doğu Kudüs de Filistin'in başkenti. Bu Kudüs'ün tümünün egemenliği İsrail'in elinde demek. Trump'ın söz etmediği ancak cümlelerin arasında bir ayrıntı var. Ablukaya alınmış bir ülke görüntüsü ortaya çıkıyor. Dış sınırlarının güvenliği ve emniyeti İsrail devleti tarafından sağlanacak. Hava sahasının kontrol ve denetimi de yine İsrail tarafından yapılacak. Bir de egemenliği olmayan bağımsız bir devletten bahsediyoruz. Egemenliği olmayan bir devlet de bağımsız bir devlet olmaz." ifadesini kullandı.
"Eğer sınır güvenliği bir başka devlet tarafından yapılıyorsa, dış politikası başka bir devlet tarafından belirleniyorsa, hava sahası başka bir devlet tarafından yönetiliyorsa bu sadece ablukaya alınmış bir devlet olur." diyen Babüroğlu sözlerine şöyle devam etti:
"Dolayısı ile bunu Filistin'in kabul etmesi mümkün değil. Zaten Filistin Devlet Başkanı Abbas da buraya gelmedi. Yakın zamanda da Filistin'in bunu kabul edeceğini zannetmiyorum.
Trump 4 yıllık bir süreçten bahsetti. Bu kriz yaratarak, bir tarafa üstünlük sağlamak demek uluslararası ilişkilerde. Filistin bunu 4 yıl içinde kabul etmeyince provokasyonlar başlayacak. Tabi ki bundan İsrail yararlanacak.
Bu plan bir anda çıkmadı. Önce Kudus İsrail'in başkenti ilan edildi. Sonra İsrail'in işgal ettiği Suriye'ye ait Golan tepeleri İsrail'in toprağı ilan edildi.
Sonra da Batı Şeria'nın yüzde 60'ı İsrail'in oldu.
4. ve zincirin tüm halkalarını kapsayan ise bu yüzyılın planı denilen anlaşma.
Filistin bunu kabul edemez ama ne yazıkki körfez ülkeleri dediğimiz, bu planın finansmanını da sağlayan S. Arabistan, BAE ve Bahreyn gibi ülkelerden anlaşma halinde madde destek verilecek.
Trump'ın Filistin'de refah artacak demesinin altında yatan ise bu aktarılacak maddi kaynak var."
KRİZ ARTACAK
Açıklanan planın krizi bitirmeyeceğini vurgulayan Naim Babüroğlu, "Ben bu planın krizi donduracağını değil artıracağını düşünüyorum. Kriz artınca Trump ya da Netanyahu vazgeçecek mi tabi ki hayır. Seçimlere hazırlanan Trump, Kasım Süleymani'yi öldürmekle bir iki puan kazanmıştı. Bu planla da tam bir altın vuruş yaptı seçimi kazanmak için. Bir iki puan daha ileri gitti. Netanyahu ise savcılıkla ilgili bir soruşturma var. Netice de ikisi de puan kazanmış oldu. Burada olan Filistin'e, Ortadoğu'ya oldu." diye konuştu.
SIRA İRAN'DA
Babüroğlu Trump'ın asıl niyetini ise şu sözlerle açıkladı:
"Aslında Trump açık açık olmasa da sıranın İran'da olduğunu cümlelerinin arasında söylemiş oldu."