"Fırat'ın doğusuna harekat Afrin gibi olmayacak!"

Fırat’ın doğusuna operasyon yaklaşırken ABD’nin son günlerde Türkiye hakkında olumlu açıklamalarına dikkat çeken SuperHaber yazarı Metehan Demir, Suriye sahasında etkin olamayan ABD’nin, Ankara ile Rusya benzeri bir işbirliğinin peşinde olduğu görüşünde.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın birkaç gün içinde Fırat'ın doğusuna harekata başlanacağını duyurması sonrası yapılması planlanan operasyon için geri sayım sürüyor. SuperHaber yazarı Metehan Demir, Fırat'ın doğusunda başlatılacak operasyonun Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl etkileyeceğini RSFM'de Ceyda Karan ile konuştu...

‘BU OPERASYON FIRAT KALKANI VE ZEYTİN DALI HAREKATI'NDAN FARKLI BİR SÜREÇ'

Metehan Demir, Fırat'ın doğusunda gerçekleştirilecek harekatın Fırat Kalkanı ya da Zeytin Dalı'ndan farklı bir süreç olduğuna dikkat çekti. Cumhurbaşkanı'nın operasyon açıklamasını değerlendiren Demir'e göre Erdoğan önceki operasyonlardan farklı olarak ‘ansızın' yerine ‘birkaç gün' diyerek panik halinin canlı tutulmasını hedefledi:

"Burada bazı kavram tanımlamalarını yeniden açıklamamız gerekiyor. Daha önce Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı'ndan farklı bir süreç, farklı bir coğrafya, farklı bir uluslararası devriyeyle karşı karşıyayız. O nedenle herkesin kafasında Afrin benzeri gibi bir şey mi olacak sorusu var. Bana kalırsa böyle bir şey olmayacak. Ama stratejik açıdan önemli bir hareket olmakla birlikte süreci çok iyi analiz etmek gerekir. Birincisi Türkiye aslında yeni bir konsept açıkladı. Fırat'ın doğusunu Fırat Nehri'nden Kuzey Irak'a kadar olan geniş yüzlerce kilometrelik coğrafya ile açmamız lazım. Çünkü Fırat'ın doğusunun nerede başlayıp nerede bittiği çok göreceli. O nedenle Türkiye'nin güvenlik kuşağı oluşturma sınır dışından kendisine gelebilecek tehditleri minimize etme anlamında Hatay sınırından Kandil'e kadar uzanan yani Suriye ve Irak sınırını kapsayan uzun koridorda bu konuda kararlılık politikası var. Bu da adım adım gerçekleştiriliyor. O nedenle Fırat'ın doğusunda bir Afrin benzeri belirli bir alanda ya da Fırat Kalkanı'nda olduğu gibi belirli bir alanda gerçekleştirilecek bir operasyondan ziyade zaman zaman topçu atışlarıyla zaman zaman nokta operasyonların gerçekleştirilmesi ya da yüksek yoğunluklu operasyonların gerçekleştirilmesi olarak bu işi değerlendirmemiz şart. Bunu günler olarak tanımlamanın iki psikolojik algı ve harekât algısı anlamında da uzantısı var. Birincisi bunu Türkçe söyledikten itibaren daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘Bir gece ansızın gelebiliriz' açıklamaları vardı. Ondan sonra Türkiye gerçekten geldi. Şimdi de birkaç gün içinde diyerek farklı bir söylemle Cumhurbaşkanı Erdoğan şunu söylüyor. Şimdi düşünme zamanı karşı tarafta. Şimdi onlar düşünsün denir, o yönde bir algı da yönetiliyor ve karşı tarafta sürekli bir huzursuzluk ve bir panik halinin canlı tutulması hedefleniyor."

‘AMERİKA, MÜNBİÇ MERKEZLİ ÇOK İLGİNÇ ÇIKIŞLAR YAPABİLİR'

DAEŞ'in ABD'nin Suriye'de varlığını sürdürebilmesi için bahane olduğunu savunan Demir, ABD'nin Münbiç merkezli çok ilginç çıkışlar yapabileceğini ifade etti. Demir, ABD'nin geçmiş dönemde yaptığı hatalardan dolayı, Suriye'de etkinlik gösteremediği görüşünde:

"Türkiye'nin şu an Suriye'de Rusya ile oluşturduğu bir eksen var. Amerika Birleşik Devletleri aslında o eksen benzeri bir işbirliğinin peşinde, Ankara ile böyle bir şey tesis etmek istiyor. O nedenle son iki üç günde Amerikan tarafından dikkat çekici açıklamalar var. Dün akşam Pentagon sözcüsünün açıklamasını önemsiyorum. Önceliğimiz Türkiye gibi önemli bir müttefikle beraber çalışmak, onların hassasiyetlerine kulak vermek anlamında ifadeler kullandı. Geçen gün ABD Başkanı Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı telefon konuşmasından sonra da Amerikan tonunda enteresan bir değişme olmaya başladı. DAEŞ bence burada işin bahanesi. Çünkü Amerika'nın orada önemli olan varlığını devam ettirmesi. Bugün Rusya'ya bakıldığında, Türkiye'ye bakıldığında önemli aktörler olarak ön plana çıkan ülkelere bakıldığında çok stratejik pozisyondalar Suriye'de. Ama Amerika belki geçmiş dönemde yapılan hatalardan dolayı, PYD-YPG ısrarından dolayı Suriye'de oyunun içinde olamıyor. Bugün Suriye'nin orta ve ileri vadesinde neler olabileceğini hesaplayan tüm Batılı ülkeler burada. Türkiye ise neden burada? Sadece güvenlik endişeleri nedeniyle sınırlardaki desterilizasyonun kendi içine yansıması endişesiyle ve Afrin, Cerablus bölgesindeki harekatları gerçekleştirdi. O nedenle Rusya benzeri ve stratejik ittifak kurarak burada kalıcı olmak istiyor. Daha önce ne dedi Amerika? ‘PKK'yı YPG'ye vurdurabiliriz' dedi. Burada ciddi bir paradoks var.

Bunun üzerine dikkatlice eğildiğinizde Amerika'nın YPG'yi ne kadar geçici amaçlar için kullandığı bir ara nokta olarak gördüğünü anlayabiliyoruz. Orta ve ileri vadede Amerika'dan Münbiç merkezli olmak üzere çok ilginç çıkışlar, Türkiye ile enteresan ortaklılara gidebilen yeni adımlar bekliyorum. Çünkü Türkiye, Fırat'ın doğusu konusunda her an her çıkışı yapabilir. Fakat biz bu işi Tel Rıfat bölgesi, Fırat'ın batısında Türkiye'nin istikrarda sıkıntı gördüğü, kontrol altında olan bölgeler civarında ve ilerisinde bazı gelişimler olarak da görebiliriz. Yani hem Fırat'ın batısı hem doğusu olarak yeni bir savunma ve güvenlik konseptine geçiyor Türkiye."

‘TÜRKİYE, FIRAT'IN DOĞUSU'NDA ÖSO'YA ÖNEMLİ BİR ROL VERECEK'

ÖSO'nun önceki operasyonlarında hataları olduğunu belirten Demir, Zeytin Dalı'nda önemli aşama kaydederek gelişim gösterdiklerini ifade etti. Demir, Erdoğan yönetiminin Fırat'ın doğusunda başlayacak operasyonda ÖSO'ya çok önemli bir rol vereceğini açıkladı:

"Artık Türkiye'nin harekat kabiliyetinden bahsederken otomatik olarak ÖSO yapısını da bunun içinde görüyoruz. Bunları söylerken aslında ÖSO'yu da içine dahil ederek söyledim. ÖSO, Fırat Kalkanı'nda bazı eksiklikler, bazı hatalar ve eleştirilmesi gereken noktaları vardı. Ama bu Zeytin Dalı'nda kapatıldı, önemli bir aşama kaydedildi. Eğitim seviyesi ve askeri açıdan belli bir noktaya getirildiler. Türkiye tabii ki Fırat'ın doğusu ile ilgili stratejik planlamasında ÖSO'ya çok önemli bir rol verecek. Aslında ÖSO çoktandır başladı. Bir askeri harekattan bahsederken şüphesiz ki harekatın sadece tank, top, tüfek, uçak, askeri güç bölümünü konuşurken onun başarısının temellerinin daha da güçlendirecek olan hususlardan bir tanesi de sosyolojik altyapının sağlanması. Yani o bölgede bir askeri harekat gerçekleştirdiğiniz zaman o bölge halkıyla da uyumunuz, bölge halkını karşınızda görmemeniz çok önemli. Türkiye o açıdan aylardan beri de o bölgede sadece Amerika değil Fransa başta olmak üzere bazı Batılı ülkeleri bunları da bertaraf edip bölge halkını özellikle Arap nüfusunu yanında görmek için çok ciddi sosyolojik altyapı çalışmalarını sivil anlamda yapıyor."

‘SURİYE'DE ARTIK KONJONKTÜREL BİR MÜTTEFİKLİK VAR'

Rusya'dan S-400 hava sistemlerinin satın alınması F-35 uçaklarıyla ilgili sıkıntıları ortaya çıkardığını hatırlatan Demir, bu operasyonun Türkiye-ABD arasındaki krizlerde belirleyici olacağına dikkat çekti. Suriye'nin bölgedeki aktörlerin konjonktürel bir müttefiklik ilişkisi kurmasına sebebiyet verdiğine dikkat çeken Demir, bir gün ABD ile bölgede işbirliği yaparken diğer gün Rusya ile de yapılabildiğini söyledi:

"S-400 füzelerinin Rusya'dan alım meselesi de sıkıntı yaşatıyor. F-35 uçaklarının süreci sıkıntı yaşatıyor. Hala Amerikalılar bazı konsolosluk çalışanlarının Türkiye'de içeride olmasından dolayı Dışişleri Bakanlığı'na girişimlerde bulunuyorlar. Amerika'nın aynı zamanda İran ambargosuyla ilgili Türkiye'ye yönelik bir muafiyeti söz konusu olsa da bundan sonra Ankara'nın nasıl bir politika izleyeceği merakla bekleniyor. Bunları yan yana koyduğumuzda bu sorunların aynı anda çözülmesi neredeyse imkansız gibi. Öncelikle Fırat'ın doğusu ve batısı Amerika ile ilişkilerin seyrini ciddi anlamda belirleyecektir. Rahip Brunson krizi vardı. Brunson'ın tahliyesi ile bittikten sonra belli bir seviyeye düştü kriz. Ama bu zaman zaman inişli ve çıkışlı olarak Türk-Amerikan ilişkilerinin karşısına çıkacaktır. Geçtiğimiz yıllarda çok ciddi Türk-Amerikan krizleri görünen ve görünmeyen olarak yaşandı. Ama hepsi birden aynı anda çalışan birer yüksek devinimli makine gibi Türk-Amerikan ilişkilerini rahatsız ediyor. Türkiye, Suriye'de yaşananlardan sonra şöyle bir konseptle karşılaştı. Bir konjonktürel müttefiklik var artık Suriye'de. Bir gün Amerika ile iyi bir iş yapabiliyorsunuz ama öbür gün Rusya ile yapabiliyorsunuz.

Bir gün hem Amerika ile hem Rusya ile yapabiliyorsunuz. Suriye'de iyi bir politikanın gereklerinden biri de galiba böyle bir konjonktürel müttefiklik gibi bir şeyi beraberinde getirdi. Bu açıdan bakıldığında Türk-Amerikan ilişkilerinin inişli çıkışlı olduğu bir dönemde iki tarafın da dengeler açısından neler sağlayıp sağlamayacağına bakacağı bir pragmatik süreç olacağı kanaatindeyim. Özellikle Obama yönetimi döneminden kalan çok ciddi krizleri Trump yönetimine taşınmaya çalışılıyor.Bir şekilde bazılarına çözüm bulunmaya çalışılıyor ya da bazı krizler tırmandırılıyor. Ankara şunu düşünüyor; ‘Biz hangi Amerika ile konuşuyoruz?'. Çünkü Pentagon var, CIA var, Trump yönetimi var. Bazen Ankara'daki yetkililerle konuştuğumuz zaman ‘Kendi rahatsızlıklarımızı seslendirdiğimizde birbiriyle çelişen cevaplar alıyoruz. O nedenle Amerika'ya karşı birden fazla politika yürütmenin de gereğini görüyoruz' diyorlar.Albayın Türkiye'yi terörist gibi gösteren tweeti gerçekten askeri açıdan kabul edilecek bir durum değil Türkiye nezdinde. Hemen ardından o tweeti atması askeri görüşünü ortaya koyuyor. Ama sonrasında özür dilemesi Türkiye'yi önemli atfeden cümleler kullanması birden fazla Amerikan politikası olduğunu bize teyit eder şekilde. Dünyada herhangi bir ülkeden bahsederken o ülkenin angajmanları karşımıza çıktığında şaşırıyoruz. Her ülkenin o ülkeyle ilgili enteresan bağlantıları olduğunu görüyoruz. Ankara da bunu yaşayarak canlı örnekleriyle tecrübe ediyor. Onun için ben Sudan'dan Suudi Arabistan'a, Suudi Arabistan'dan Washington'a kadar olan eksende herhangi bir ülkeyi atladığınızda yapılacak hatada sonrasında bunun nelere mal olduğu görüldüğü için ben Ankara'nın yeni dış politika kavramında bütün ülkelerle etkileşim anlamında belli bir politika yürütmek istediğini görüyorum.

Çünkü resim o kadar karışık ki Suriye bu bölgedeki politika denklemleri baştan sona değiştirdi. Her ülkenin aslında bir şekilde yolu bir yerden Suriye'ye, Ortadoğu'ya, uluslararası dengelere, hatta ekonomik dengelere kadar çıkıyor. Bu açıdan bakıldığında Suriye'nin uzantısında Türkiye'nin tüm bu ülkelere bakışının bu yönde olduğunu düşünüyorum. Herhangi bir ülkede bir oyundan çıktığınız zaman o ülke ile ilgili politikalarda bir süre sonra hiç umulmadık bir resim ile karşı kaşıya kalabiliyoruz. Ben karşı karşıya gelme anlamında Fırat'ın doğusunda bir sıkıntı doğacağını sanmıyorum. Çünkü Amerikan'ın son günlerde yaptığı açıklamalar oldukça dikkat çekici ve Ankara tarafından da merakla beklenen şekilde izleniyor."

GÜNÜN VİDEOSU

Zalim ordusu saldırıyor! İsrail Gazze'de “Güvenli Bölge” ilan edilen çadırları vurdu

Gazze’nin Han Yunus şehrinde, İsrail işgal güçleri sivillerin sığındığı çadırları hedef aldı. Bombardımanda çok sayıda masum sivil hayatını kaybederken, yaralıların durumu kritik.