Fıstık gibi tarım
Aztek krallarının içkisi ile Mezopotamya’nın yeşil altını buluşmuş, ağzımda eriyor. Gaziantep’te fıstık gibi bir gün… Barak Ovası’nda uzun ömürlü olsunlar diye 40’ı çıkan bebeklerin gölgesinde uyutulduğu Antep fıstığı ağaçlarının meyvesini topluyorum. Onlar uzun ömürlü ağaçlar…
İyi şeyler de oluyor. İyi şeyler de yapılabildiğine kendi gözlerimle şahitlik ediyorum.
TEMA’nın toprak ve ağaç sevdasını biliyoruz. Antep fıstığının tüm dünyadaki haklı şöhretini biliyoruz. Dünyanın ilk fıstıklı çikolatası Damak’ın Türkiye’de üretildiğini biliyoruz. Ama ben Antep fıstığı üreticisinin Antep fıstığını bilmediğini, yanlış uygulamalarla düşük verim aldığını, hatta toprağa ve ağaca zarar verdiğini bilmiyordum. Ta ki 73 yaşındaki Fıstık Dede Metin Şenol ile tanışana kadar. TEMA’nın proje koordinatörü kendisi. Fıstık sevdası uğruna 8 yıldır Gaziantep’te yaşıyor.
Fıstık Dede’nin eli, Nestle Damak ve TEMA Vakfı işbirliğinde 2011’den bu yana yürütülen ‘Fıstığımız Bol Olsun’ projesinin üzerinde.
Fıstık Dede’nin en büyük şaşkınlığı, bölge halkının fıstık üretimiyle ilgili bilgisinin yetersiz, kafasının ise karışık olmasıymış.
Çiftçilerin güvenini kazanmanın çok zor olduğunu anlatan Fıstık Dede, 8 yılını şöyle özetliyor: “Çiftçiler kandırılmış hep. Yanlış bilgi verip bolca zirai ilaç satmışlar. Gereksiz gübre satmışlar. Aşılamayı çok geç yaptıkları için burada ‘Fıstığı baba diker, oğul yer’ diye bir deyim bile var. Meyve vermiyor diye erkek ağaç dikmedikleri için de döllenme olmamış ve verim azalmış.”
Her savaşçı gibi Fıstık Dede de yılmamış. Çiftçilerin güvenini kazanmış. Yılda 10-13 kez yapılan tarla sürümünü 2’ye düşürmüş. Fazla sürümden zarar gören toprak ve ağaç kurtulmuş. Çiftçi hem daha az zaman ve emek harcamış hem de mazottan tasarruf etmiş. Aşılama ağaç gençken yapılarak, daha erken ürün alınmış. Bunun anlamı kim dikerse ağacı, meyvesini o yer! Doğru budama teknikleri öğretilmiş. 2000 erkek ağaç dikilmiş. Çiftçiye sadece eğitim verilmemiş, malzemeler de tedarik edilmiş.
Peki, ne olmuş? ‘Fıstığımız Bol Olsun’ projesinin iki fazı bittiğinde verim yüzde 49 artmış. Fıstık kalitesinde önemli bir gösterge olan çıtlama oranı ise yüzde 24 yükselmiş. Bu, çerez tabağında elinize kapalı Antep fıstığı gelmemesi demek.
Örnek bahçeler, çiftçiye örnek olmuş. Fıstık Dede, ilk örnek bahçeleri herkes görebilsin diye yol kenarındakilerden seçmiş.
210 bin kişinin geçimini Antep fıstığı üretiminden sağladığını biliyor muydunuz?
Mezopotamya’da ‘yeşil altın’ olarak anılan bu meyvenin ana vatanının Türkiye, İran ve Afganistan olduğunu muhtemelen biliyorsunuz. İran’daki verim Türkiye’dekinden hayli yüksek. Sürdürülebilir tarım uygulamalarına iyi bir örnek olan ‘Fıstığımız Bol Olsun” ile yakalanan verim devam edecek gibi görünüyor.
Nestle tarafından aldığım bilgiye göre, bugüne kadar projeye 3 milyon TL harcanmış. Küçücük bir bütçeyle yaratılan büyük fark… Proje tamamlanmış ancak alınan sonuçlardan hem projeyi hayata geçirenler hem de çiftçiler o kadar memnun ki sürdürülmesine karar verilmiş. Hatta bu kez aileleri içine alacak şekilde sosyal yanları da güçlendirilmiş projeye benzer miktarda kaynak aktarılması değerlendiriliyor.
Aztek krallarının kutsal içkisi kakao çikolataya dönüşüp hayatımıza girdiğinden beri belki de en romantik buluşmasını Antep fıstığı ile yaptı. İlk kez 1930 yılında Türkiye’de üretilen Antep fıstıklı çikolata Avrupa’ya ihraç edilirken, Türkiye’de Damak’ın pazara sunulması 1960’ları bulmuş. Çikolata ve fıstığın aşkı diyorlar onlara. Nestle, bu projeyle bir aşka hürmetini de göstermiş oluyor.
Ve son olarak… En çok şaşırdığım bilgilerden biri ise Antep fıstığının sakız, menengiç ve mango ağaçlarıyla akraba olması… Dünyada öğrenilecek ne çok şey var!