Gara, 13 şehit ve HDP
“HDP Bir Siyasi Parti Değildir” seri yazımın devamını yazacaktım. Ancak sizin de bildiğiniz gelişme üzerine bir yazı ara verdim ve bugünkü yazımı Gara terör bölgesine yönelik Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yaptığı Pençe Kartal 2 Harekatı’na ayırdım. Çünkü anlatacak, konuşacak o kadar çok şey var ki. Çok uzatmadan söze girelim.
Öncelikle başta şehitlerimizin aileleri olmak üzere tüm milletimize başsağlığı dilemek istiyorum. Büyük bir acı. Terör yine alçak yüzünü gösterdi.
Birkaç gündür, Türkiye’yi Dağlıca saldırısı öncesindeki duruma geri götürme çabası gözlemliyorum. O dönemi hatırlayalım… Siyaset, iktidarıyla muhalefetiyle, devletin içindeki mücadelelerle o kadar yoğun bir gerilim içindeydi ki, bu süreçten bölgeyi dizayn etmek isteyenler faydalandı. Siyasi tartışmaları, gerilimi kullandı ve PKK üzerinden adım adım mevzi kazandı. Dağlıca saldırısı sonrasında da kaçırılan 8 asker üzerinden PKK terör örgütü gövde gösterisi yaparak, psikolojik üstünlüğü ele almıştı. Bunda Taraf isimli sözde gazete özde paçavranın ve FETÖ’cü diğer yayın organlarının terör örgütünün psikolojik harekatına desteğinin de etkisi olmuştu. Birkaç gündür aynı senaryoyu görüyoruz. Dağlıca saldırısından farklı olarak, bu sefer operasyonda olan Türk ordusuydu. PKK’nın girilmez denilen yerlerinden biri olan Gara’ya yönelik çok kritik bir nokta operasyon gerçekleştirildi. PKK’lılar imha edildi. Ancak bana Dağlıca’yı hatırlatan, PKK ve FETÖ terör unsurlarının aynen o dönemdeki gibi bir psikolojik harekat gerçekleştirme çabası oldu. Aynısı olur mu? Olmaz. En azından bugün. Güçlü olmazsak, birlik içinde hareket edemezsek ilerleyen dönemde başarırlar. Çünkü büyük darbe yemeye devam ediyorlar, kıskaç altındalar ve bu kıskaçtan kurtulmak istiyorlar.
PKK’yı bilen kaynakların paylaştığı bilgiler de örgütün yediği darbeyi çok net ortaya koyuyor. Örneğin terör örgütünün doğrudan, siyasi ayağı HDP’nin dolaylı olarak ima ettiği “Kaçırılanlar bombardımanda öldü” yalanı yedikleri darbeye karşı ürettikleri yalanlardan biri. Aynen FETÖ gibi kendilerini yalanlarla kurtarmaya çalışıyorlar. Gelin bu yalanı bazı bilgilerle çürütelim. Aktardığım gibi bu yazıyı yazarken PKK terör örgütünü çok iyi bilen kaynakların bilgilerinden, söylediklerinden faydalandım.
***
Terör örgütü PKK, özellikle Türk hava kuvvetlerinin akıllı mühimmatları nedeniyle inlerini, yer altı sistemlerini çok daha korunaklı yapmaya çalışıyor. Zaten bunu yapmasalar, sadece Türk hava kuvvetlerinin yaptığı operasyonlarla örgütte militan kalmazdı.
İkincisi, bilindiği üzere hava bombardımanlarında bombanın ateş gücünden daha ciddi bir şekilde basınç gücü etki yapar. Buna Blast Etkisi denir. Herhangi bir patlamada (doğalgaz vs.) olacağı gibi uçak bombalarından tutun da nükleer bombaya kadar bütün bombalarda şiddeti değişecek ölçüde bu etki vardır. Bunu bilen örgüt de inlerini bu basınç dalgasını kıracak şekilde zikzaklı yapar. Ayrıca bu inlerde bu tedbire ek olarak yine basıncı kırması için birden çok çelik kapı da yapılır. Yani örgüt çok ciddi tedbirler alır.
Üçüncü olarak da, teröristler yine hava harekatının kendileri açısından yıkıcı etkisinden kurtulmak amacıyla inlerini vadilerin en derin bölgelerinde oluştururlar. Böylece inlerinin/yer altı sistemlerinin akıllı mühimmatlardan korunması amaçlanır.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in açıkladığı mağaradaki sistem incelendiğinde, teröristlerin bu mağaradaki sistemi bir bombardımandan etkilenmeyecek şekilde kurdukları anlaşılıyor. Zikzaklı tüneller, 7 adet demir kapı, derinlik gibi gerçekler örgütün “bombardımanda öldüler” yalanını gözler önüne seriyor.
***
Peki Gara neden bu kadar önemli? Yine PKK’nın deyim yerindeyse ciğerini bilen kaynaklarım bu konuda özel bilgiler verdi.
Son yıllarda, özellikle 2015 tarihinde belirlenen devletin terörle mücadele stratejisi kapsamında PKK-KCK terör örgütlenmesine yönelik hem yurt içinde hem yurtdışında/sınır ötesinde çok etkili operasyonlar yapıldı. Bu operasyonlarda terör örgütüne karşı, mücadele tarihinin en başarılı sonuçları elde edildi. PKK sınır hattında 20 kilometre derinlikli Hakurk-Xınere-Zap-Haftanin gibi sahalarda oluşturduğu askeri kuşakta tutunamayınca militan güçlerini ağırlıklı olarak Kandil’e taşıdı. Ancak Kandil’e yönelik operasyon tartışmaları artınca da güçlerini 35 kilometre içerdeki Gara sahasına transfer etti. Bu açıdan bakıldığında Gara, son dönemde PKK-KCK terör örgütünün Türk devletinin başarılı operasyonları karşısında ayakta kalmak ve tasfiye olmamak için oluşturduğu güvenli bir korunak olmuştu. Son operasyon bu sahanın da hedef olabileceğini, buranın da örgüt mensupları için korunaklı bir yaşam alanı olamayacağını gösterdi. Özellikle uçar birlik harekatıyla bölgeye Türk ordusunun seçkin unsurlarının indirilmesi, örgütün artık Gara’da güvenli olmadığını çok net ortaya koydu.
***
Bu çerçevede harekatı da incelemek gerekiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, terör örgütünün son yıllarda korunma-barınma havzası haline getirdiği Gara kampına yönelik Pençe Kartal 2 operasyonu 3 gün sürdü. Operasyon Siyane bölgesi olarak tanımlanan, Gara’nın en korunaklı, coğrafi açıdan da en sert bölgesinde, derin bir vadinin yamaçlarına inşa edilen oldukça büyük bir mağaraya karşı düzenlendi. Önce Türk Hava Kuvvetleri, bölgeyi havadan vurarak yumuşattı. Ardından da helikopterlerle söz konusu lokal sahaya havadan uçar birlik harekatı gerçekleştirdi. Uçar birlik harekatı hava araçlarıyla genellikle düşman hatlarının gerisine veya operasyon yapılacak noktaya TSK’nın özel kuvvet personellerinin indirilmesi olarak kısaca tanımlanabilir.
***
Burada bir detaya dikkat çekmek gerekir. Operasyonun askeri boyutunun yanı sıra çok başarılı bir istihbari boyutu olduğu gözden kaçırılmamalı. Çünkü, oldukça geniş bir sahada tutulan kamu görevlilerin bulunduğu yerin son derece spesifik ve net bir şekilde belirlenmesi, istihbarat birimlerimizin PKK içine ciddi sızma yaptığını, kamu görevlilerinin ele sağ geçen veya teslim olan militanların sorgularını başarılı bir şekilde yapabildiğini, TSK’nın havadan yer ve konum tespit eden teknolojik imkan ve kabiliyetler eşliğinde “imkansızı gerçekleştiren” bir donanıma erişebildiğini göstermektedir. Yani operasyona kaynak bilgilere çok net bir şekilde ulaşılması ve bilgilerin iletilmesi istihbarat, terörist hedeflerin imhası askeri başarıdır.
Bu türden bir operasyonu dünya çapında gerçekleştirebilecek ülke sayısı son derece sınırlıdır. Operasyon bölgesinin sert kış koşullarının hemen öncesine denk getirilmesi de, operasyon zamanlamasının da çok başarılı şekilde belirlendiğini göstermektedir.
Kaçırılan askerlerimiz, polislerimiz, vatandaşlarımızın şehit edilmesi, terör örgütünün alçaklığını göstermektedir.
***
Gelelim insanlarımızın beynine bir zehir olarak zerkedilmeye çalışılan “operasyon gerekli miydi” sorusunun yanıtına. Şunu öncelikle yazalım: Hani deniyor ya, “ne yaptınız bunca zaman”. İşte yukarıda aktardığım bilgiler çerçevesinde çalışmalar yapıldı. İstihbarat bu konuda çalıştı ve bilgileri topladı. Türk ordusu da bu bilgiler çerçevesinde harekete geçti. Çünkü hiçbir devlet, kamu görevlilerinin, vatandaşlarının bu şekilde bir terör örgütünün elinde rehin kalmasına razı olmaz.
Ayrıca oldukça uzun süren, iç kamuoyuna yönelik etkileme amaçlı kullanılan rehin tutma vakasının sonlandırılması devletin öncelikli hedefleri arasındaydı. Ancak bugüne kadar hem rehin tutulan kamu görevlilerimizin ve vatandaşlarımızın dağınık olması, hem seyyar vaziyette sık sık yerlerinin değiştirilmesi, bazen de konumlarının belirlenmemesi yüzünden devlet harekete geçememişti. Kamu görevlilerimizin ve vatandaşlarımızın bulunduğu yere ilişkin ilk somut bilgi ve konum verileri gelince operasyon için düğmeye basılmış oldu. Ancak terör örgütü kaçırdığı vatandaşlarımızın, görevlilerimizin sağ olarak kurtarılmasının getireceği örgüt içi psikolojik yıkımın önüne geçmek için alçakça infaz gerçekleştirdi.
***
Örgüt içi psikolojik yıkım demişken, kaynaklarıma “Bu harekat örgüt içinde nasıl bir etki yapar” sorusunu da yönelttim. Zaten örgütün arka arkaya yediği darbelerden dolayı yaşadığı yenilgi psikolojisi biliniyor. Bir de Gara gibi “girilemez/ulaşılamaz” dedikleri bir bölgeye operasyon yapılmasının etkisini merak etmiştim. Yaptıkları değerlendirmeyi madde madde aktardılar:
- Örgüt en mahrem stratejik yerlerin bilgisinin dahi devletin eline geçmesinin önüne geçememiştir.
- Örgüt çok iyi korunan bir coğrafi alanda, insanın dahi ayakta duramayacak kadar dik bir yamaçta operasyon düzenlenmesinin şokunu yaşamış, tüm şartların lehine olduğu kendi sahasında ağır bir güvenlik zaafiyeti sergilemiştir.
- Örgütün kamu görevlilerini sağlık açısından son derece anti hijyen koşullarda tuttuğu, gün ışığından mahrum bıraktığı, yer altı rutubetinde adeta ölüme terk ettiği anlaşılmıştır.
- Nokta operasyonunda devletin mağaranın içine kadar girmesi, örgütün bu girişi engelleyememesi, üstüne üstlük 2 örgüt mensubunun sağ ele geçmesinin örgüt içinde çok ciddi yankıları olacaktır. Kamp sorumluları ve mağaranın güvenliğini planlayan kişilerin soruşturmaya alınması, hesap sorulması kuvvetle muhtemeldir.
Özetle Gara Operasyonunun bazı temel boyutları bu şekilde. Örgüt açısından büyük bir yenilgi, bizim açımızdan askeri/istihbari anlamda büyük başarı var. Ancak yine bizim açımızdan örgütün tarih boyunca yaptığı alçaklığı yine yapmasından dolayı acı da söz konusu. Yüreğimiz yanıyor. Şehitlerimizin intikamının da daha da etkili şekilde alınacağı bir dönemdeyiz. PKK terör örgütüne, FETÖ terör ve casusluk örgütüne, yandaşlarına ve bunların arkalarındaki asıl güçlere karşı bilincimizi, hıncımızı diri tutarak bir gün Türkiye’nin bu belayı defedeceğine inanıyorum.
Tekrardan başımız sağolsun.