Gazetecilerden kelepçeli gözaltıya tepki!
Gelecek Partili Taha Ün'ün gözaltına alınmasına gazetecilerden tepki geldi. Ün'ün yapılmayan bir suç duyurusu gerekçe gösterilerek gözaltına alındığı ortaya çıkarken, birçok gazeteci kelepçeli gözaltıyı sosyal medyada ve köşelerinde eleştirdi.
Gelecek Partili Taha Ün önceki gün gözaltına alındı. Ün'ün elleri kelepçeli gözaltı görüntüleri de sosyal medyada paylaşıldı.
Yaşadığı gözaltı sürecine ilişkin Twitter hesabından bilgi veren Taha Ün, kendisine Memur-Sen'in hakkında suç duyurusunda bulunduğuna ilişkin bilgi verildiğini belirtti.
Ancak bir süre sonra Memur-Sen sosyal medya hesabından bir paylaşım yaparak böyle bir suç duyurusunda bulunmadığını duyurdu.
Taha Ün, serbest bırakılmasının ardından "Hakkımda olmayan bir suç duyurusunu evvela varmış gibi işleme koyan, ardından da başkasının işlediği bir suçu bana mal ederek hakkımda yakalama ve ev araması kararı veren adli merciler hakkında; kaçma şüphem olmamasına rağmen ailemin önünde bana kelepçe takan, corona şartlarında hiçbir sosyal mesafe ve hijyen kurallarına riayet etmeksizin aldığı bu sözde “tedbiri” uygulayan kolluk kuvvetleri hakkında suç duyurusunda bulunacağım" ifadelerini kullandığı bir açıklama yaptı.
Ün'ün açıklaması şöyle:
KELEPÇELİ GÖZALTIYA TEPKİ
GazetecilerCom'dan Pınar Hilal Balta'nın haberine göre, Taha Ün'ün kelepçelenerek gözaltına alınmasına bazı gazetecilerden tepki geldi. Kimi sosyal medya hesabından, Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur ve Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca ise köşelerinden uygulamayı eleştirdi.
YILDIRAY OĞUR: BU BOŞLUĞU AÇAN ADALET SİSTEMİNİN KENDİSİ
Karar Gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, bugün köşesinde kaleme aldığı "Müge Anlı nasıl en ‘güvenilir’ yargı kurumu haline geldi?" başlıklı yazısında Taha Ün'e uygulanan gözaltı işlemine dikkat çekti. Oğur, "Hukuk sistemimiz artık hakkında şikayetçi olunmayan birini bile bir soruşturmaya ekleyip hakkında yakalama ve ev arama kararı çıkarabiliyor, bileklerine kelepçe vurabiliyor" sözleri ile yaşananları eleştirdi. Oğur, şunları kaydetti:
"Taha Ün halen Gelecek Partisi’nin İletişim Ajansı’nın başkanı. AK Parti’ye, özellikle Pelikan olarak anılan çevreye karşı açık ve isim vererek eleştiriler yapıyor. Bu yüzden hakkında açılan davalarda bir kez ifade verdi, geçen ay da Gelecek Partisi’nin genel merkezinin açılışı için gittiği Ankara’da kaldığı otelden gözaltına alındı. Halbuki yine ifadeye çağrılmamıştı, kendisine bir tebligat yapılmamıştı. Üst üste iki kez ve ikisi de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturmalarda, iktidardaki güçlü bir çevreyi eleştirileriyle rahatsız eden birine karşı bu açık hukuksuzluk tesadüf olmasa gerek...
Maalesef bu boşluğu açan adalet sisteminin kendisi. Eskiden bu boşluğu mafya doldururdu, şimdi televizyonlar ve Twitter dolduruyor. Yargı mensupları herhalde bugün Türkiye’de en güvenilir yargı kurumu neden Müge Anlı ile Tatlı Sert programı diye arada düşünüyorlardır."
KARACA: HUKUK GÜVENİLİRLİĞİ ASGARİ DÜZEYİN ALTINDA
Nihal Bengisu Karaca ise köşesinden gözaltıya ilişkin "Faili bulamadık mağduru gözaltına alalım" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Karaca şunları kaydetti:
"Yanlış anlaşılma olmasın. Son zamanlarda hem yazarlar, hem siyasi konularda muhalif paylaşım yapan sosyal medya kullanıcıları pek çok kez hukukun silah olarak kullanılmasından zarar gördü. Ancak şikayet edilmediği halde, sanığı zanlısı şüphelisi olmadığı bir soruşturmadan dolayı, sabaha karşı gözaltına alınıp evi aranan ve kelepçelenerek adliyeye götürülen ilk kişi Taha Ün olabilir...
Gerek Ankara cumhuriyet Başsavcılığı gerekse bir adama zanlısı olmadığı bir dosyadan dolayı yakalama kararı verebilen 3. Sulh Ceza hakimliği tek bir olayda birden fazla hukuk skandalını birleştirip tespih yapmayı başarabildi.
Şimdi en baştan itibaren düşünün. Mesai saatleri dışında hakkında şikayet olmayan bir adamın kapısına dayanılıyor. O kişi AK Parti’den koparak kurulan Gelecek Partisi'nin iletişim ajansının başkanı, eşi Sema Ün, Gelecek Partisi’nin kurucu üyesi. O kişi, zanlı değil, sanık değil, hatta o hakaret hadisesinde mağdur durumda olan biri ama kelepçelenip adliyeye sevk ediliyor. Hakaret soruşturmasında ev araması yapılmaz, ama yapılıyor. Ev didik didik aranıyor, herhalde hakaretten arda kalan bir malzeme varsa, huni olur, ıslak mendil olur delil olarak alınmak isteniyor, kim bilir? Allahu alem. Demem o ki, vatandaşın hukuk güvenliği asgari düzeyin altında..."