Göbeklitepe nedir?

Göbeklitepe nedir? İlk keşfi 1964 yılına dayanan Göbekli Tepe, Urfa şehir merkezine 20 km uzaklıkta, açık havalarda Urfa’dan baktığınızda bile şehrin doğu tarafında görebileceğiniz bir tepedir. Göbekli Tepe’yi keşfeden Klaus Schmidt de bu kazılarda yetişen Alman bir arkeolog. Vatandaşlarımız ise Göbekli Tepe'yi araştırmaya devam ediyor. Şanlıurfa Göbeklitepe’de tapınak girişindeki yürüyüş yoluna beton döküldü. Dünyanın en eski yerleşim yerleri arasında gösterilen Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'nin etrafını çevreleyen ahşap yürüme yolunun değiştirilerek, beton döküldüğü ortaya çıktı. Peki, Göbeklitepe nedir? Nerededir? Önemi nedir? Detayları haberimizde bulabilirsiniz...

Göbeklitepe nerededir? Vatandaşlarımızın merak ettiği soruların cevaplarını haberimizde bulabilirsiniz. Urfa yakınlarında bulunan Göbeklitepe vatandaşlarımız tarafından araştırılmakta. Peki, Göbeklitepe nedir? Geçmiş dönemlerde Göbeklitepe'deki tapınağı ortaya çıkaran Prof. Dr. Klaus Schmidt'in eşi Çiğdem Köksal Schmidt sosyal medya hesabından çalışmayı şiddetle kınadı. Göbekli Tepe’yi 1964’te ilk Amerikalı arkeologlar bir höyük olarak kayda geçiyorlar. 1995-1998 yılları arasında yapılan kazılarda Göbekli Tepe yavaş yavaş ortaya çıkmıştır artık. Peki, Göbeklitepe nedir? Nerededir? Önemi nedir? Detayları haberimizde bulabilirsiniz...

weewGobeklitepe_nedir_Nerededir_Onemi_nedir

GÖBEKLİTEPE NEDİR, NEREDEDİR?

Göbekli Tepe Urfa şehir merkezine 20 km uzaklıkta, açık havalarda Urfa’dan baktığınızda bile şehrin doğu tarafında görebileceğiniz bir tepe. Tepenin ilk keşfi 1964 yılına dayanıyor. Fırat nehri üzerinde Keban, Karakaya, Atatürk, Birecik ve Karkamış barajları yapılacağından o yıllardan bu yana bölge kurtarma amaçlı bir sürü kazı nedeniyle arkeologların hücumuna uğramış bir yer. Göbekli Tepe’yi keşfeden Klaus Schmidt de bu kazılarda yetişen Alman bir arkeolog. Göbekli Tepe’yi 1964’te ilk Amerikalı arkeologlar bir höyük olarak kayda geçiyorlar. Eğer giderseniz görürsünüz tepenin zirve noktasında bir dut ağacı ve altında 3-5 tane Müslüman mezarı halen durur. Burası herhangi bir baraj gölü suları altında kalmayacağından ve Müslüman mezarlığı olarak tasnif edildiğinden sadece kayıtlara höyük diye geçer ve üzerinde çok durulmaz. Arkeolojideki tabulardan biri Müslüman mezarlığının kazılmayacağı yönündedir.

Göbekli Tepe’nin asıl keşfini ise bugün Atatürk Barajı suları altında kalmış başka bir tarih öncesi yer olan Nevali Çori’yi kazan Klaus Schmidt 1994 yılında yapmıştır. Nevali Çori Kürtçe “veba vadisi” anlamına gelir. Yaptığı ilk yüzey araştırmasında tepe üzerinde birçok çakmaktaşından yapılma yontma alet bulur. Bir de çevredeki tepelerin sert kaya iken bu tepenin üst kısmının toprak yığılmış olması garip gelir. Daha sonra köylülerin tarlalarından temizledikleri taşlar arasında özenle o hale getirilmiş ve daha sonra kendisinin de bulacağı T sütunlardan birinin baş kısmını bulur. Henüz buranın ne kadar önemli bir yer olduğunu anlayamasa da kazı yapılması gerektiğine karar verir.

1995-1998 yılları arasında yapılan kazılarda Göbekli Tepe yavaş yavaş ortaya çıkmıştır artık. Kazdıkça Klaus Scmidt çok farklı ve çok önemli bir yer keşfettiğinin farkına varır. Bugüne geldiğimizde Göbekli Tepe ile ilgili bilgilerimize şöyle bir bakalım:

-Göbekli Tepe MÖ 9600 yıllarına tarihleniyor, yani yaklaşık 12.000 yaşında.

-Göbekli Tepe dünyanın bilinen en eski anıtsal tapınak yapısı.

-Göbekli Tepe bir yerleşim yeri ya da mezarlık değil. Göbekli Tepe bir kült alanı, bir inanç merkezi. Çünkü alanda yerleşim olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunamadı. Zaten yakınlarında herhangi bir su kaynağı da yok. Su olmayan bir yere yerleşim kurulmaz. Mezarlık olması için de insan kalıntıları bulunması gerekiyordu, ama onlar da bulunmadı. Bulunan bütün kemikler yabani hayvanlara aitti. Özellikle de yabani sığır, yabani koyun, ceylan ve toy kuşlarına. Kurban ritüeli olması ziyadesiyle mümkün. Özellikle toy Mezopotamya’dan Anadolu’ya geçmiş kahinlik faaliyetinde bolca kullanılan bir kuş türüdür. Toyun karnı yarılır ve iç organlarının durumuna göre kahin bazı kehanetlerde bulunur. Ya kemiklerden yabani mi evcil mi nasıl anlıyorlar dediğinizi duyar gibiyim. İnsanlar tarafından evcilleştirilen, kültüre alınan hayvanların boyutları yaban atalarına göre her zaman küçülmüşler, insanların onları kullanım amaçlarına göre vücutları deformasyon geçirmiştir.

-Göbekli Tepe uygarlık tarihini yaklaşık 6500 yıl daha geriye öteledi. MÖ 3200’de Sümer’de yazıyla başladığına inanılan uygarlığın çok daha önceleri sandığımızdan oldukça ileri ve sofistike olduğu ortaya çıktı. Göbekli Tepe T sütunları üzerindekiler de bugün anlamını bilmediğimiz bir resim yazı. Tıpkı Sümer yazısı resim yazıdan çivi yazıya evrimleşmeden önce ters delta harfi (pubik bölgesi tüylerle kaplı çıplak bir kadın getirin gözünüzün önüne) şeklinin kadın anlamına gelmesindeki gibi bir resim yazı idi Göbekli Tepe’dekiler.

Gobeklitepe_nedir_Nerededir_Onemi_nedirsfa

-Göbekli Tepe inşa edildiğinde insanların büyük bölümü hala avcı ve toplayıcı idi. Yani yerleşik hayata geçip tarım yapmaya daha yeni yeni başlamışlardı. Kap kacak çanak çömlek yok. 4 metre yüksekliğinde 7 ton ağırlındaki o kireçtaşı T sütunları yapmak için tek alet kireçtaşından daha sert olan çakmaktaşından yapılmış yontu aletleriydi. Yine aynı dönemde evcilleştirilmiş tek hayvan köpekti. Siyez buğdayı (Einkorn) dediğimiz yabani buğday ise kültüre yeni yeni alınıp ekilip biçilmeye başlanmıştı. Bu yabani buğday halen Urfa-Diyarbakır sınırındaki Karacadağ eteklerinde yetişiyor ve bütün dünyaya buradan yayıldı.

-Göbekli Tepe Marksist arkeoloji yaklaşımını yıktı. Bu yaklaşıma göre avcı toplayıcılar tarım devrimi ile yerleşik hayata geçtiler. Tarımla birlikte iş bölümü gerçekleşti. Böylelikle sınıflar ortaya çıkmaya başladı. Üretici köylüler, koruyan askerler, yönetici bürokrasi ve bu topluluğu bir ülkü etrafında toplayan din adamları. Yani avcı toplayıcıların inançlarının olmadığı, dinin yerleşik hayata geçmeyle ve sınıfsal örgütlenmeler sonucu insanlara hükmetmek amacıyla ortaya çıktığı iddia ediliyordu. Oysa Göbekli Tepe bu teoriyi yıktı. Çünkü insanlar önce inanmışlar, inançları uğruna örgütlenmişler, Göbekli Tepe gibi çok sofistike bir inanç merkezi inşa etmişlerdi ve bunu yaparken avcı toplayıcı idiler. Buna rağmen kullandıkları teknoloji ve örgütlenme biçimi sanılandan çok daha gelişmiş idi. Her biri 7 ton ağırlığındaki sayısız T sütunu 500 metre ötedeki taş ocağından kesip, taşıyıp, işleyip, dikmek büyük bir örgütlenme gerektiriyordu.

weGobeklitepe_nedir_Nerededir_Onemi_nedir

-Göbekli Tepe yaklaşık 1000 yıl kadar kullanıldıktan sonra üzeri bilinçli olarak insanlar tarafından toprakla kapatılmış. Zaten 12000 yıl sonra bize bu kadar korunmuş bir şekilde ulaşmasını da bu toprak örtü sağlamış durumda. Doğal koşullar ve insan tahribi nedeniyle bugüne gelmesi imkansızdı. Henüz üzerinin neden kapatıldığına dair bir teori yok ve bu gizem hala Göbekli Tepe’nin en büyük sırlarından.

-Göbekli Tepe’de kazılıp ortaya çıkarılmış ortada 2 büyük T sütunun olduğu ve etrafının 1Stitched Panorama2 adet T sütunla çevrildiği elips biçimli 4 adet yapı var. Fakat tepe üzerinde yapılan jeomanyetik araştırmalar daha bu elips şekilli mekanlardan en az 20 kadar daha olduğunu gösteriyor. Bu ortada karşılıklı konumlanan, diğer sütunlara görece büyük, üzerlerinde el ve kol kabartmaları olan bu iki T sütunun kadın ve erkeği sembolize ettiğine hiç şüphe yok.

-T sütunların üzerinde mükemmel bir sanatçılıkla işlenmiş tilki, turna, kara leylek, yaban domuzu, ceylan, aslan / leopar, örümcek (ama 6 bacaklı, normalde 8 bacaklıdırlar), toy, ördek, yaban eşeği, yabani sığır, yılan, kırkayak, yaban keçisi / koyunu, H biçimli işaretler, insan el ve kolları, yatay ve dikey durumda yarımaylar mevcut. Göbekli Tepe’deki bütün bu semboller bilinmeyen bir resim yazı dilinin repertuarı ve içeriğine sahip.

Batılı arkeologlar uygarlığın ortaya çıktığı yeri hep Aşağı Mezopotamya’da arıyordu. Fakat 1960lı yıllarda değerli arkeoloğumuz Prof. Dr. Halet Çambel ile Güneydoğu Anadolu’da kazılar yapan Robert ve Linda Braidwood uygarlığın ilk izlerini güneyde değil, Kuzey Mezopotamya’da yani Güneydoğu Torosların eteklerinde aranması gerektiğini, çünkü doğal kaynaklarla ve yabani hayvanlarla dolu bölgenin burası olduğunu iddia ediyorlardı. Göbekli Tepe’nin keşfi ile bu teorileri kanıtlandı ve uygarlık tarihi Sümerlerden çok önceye, bir resim yazı dilinin taşlarına işlendiği Göbekli Tepe ile birlikte 6500 yıl geriye gitti. Bu arada Robert Braidwood meşhur Indiana Jones filmlerinde Harrison Ford’un canlandırdığı karakterin yaratımında ilham alınan kişidir. Diyarbakır – Çayönü ören yeri kazı evinde hala şapkası, kıyafetleri halen durur.

Gelelim ilk Göbekli Tepe’de yapılmış olması ihtimali mevzusuna. Dedik ya Göbekli Tepe bir yerleşim yeri değil, bir kült merkeziydi, inanç merkeziydi. Klaus Schmidt’in teorisine göre yılın belli zamanlarında yaklaşık 200 km çapında yerleşik ya da avcı toplayıcı olarak yaşayan insanların törensel bir faaliyette bulunmak için buraya geliyordu. Urfa merkez, Nevali Çori, Çayönü, Sefer Tepe, Karahan Tepe ve Körtik Tepe Göbekli Tepe’nin çağdaşı taş çağı yerleşimleri ve bu 200 km’nin içinde. Ki Urfa merkezde, hemen Balıklıgöl’ün yanıbaşında 80li yıllarda bir yol genişletme kazısı esnasında bulunan ve dünyanın en eski heykeli ünvanına sahip Urfa heykeli – bugün Şanlıurfa müzesinde sergileniyor – Göbekli Tepe’den de eski. 13.500 yıllık. Buranın kült merkezi olup törensel ayinler düzenleniyor olmaması imkansızdı. Göbekli Tepe’de böyle ayinler yapıldığına kanıt sayısız hayvan kemiği (muhtemelen kurban ritueli) ile kültüre alınmış arpa, buğday kalıntıları bulundu. Yapılan testler bunlardan bir kısmının fermente olduğuna dair bilgiler de verdi. İşte ilk bira Göbekli Tepe’de yapıldı / içildi tezinin ortaya çıkması böyle oldu. Yani bugünden baktığımızda o yapılana belki bira diyemeyiz ama 12000 yıl öncesi standartlarında yapılmış olan o şey pek hala da biraydı. Ki daha Ortaçağda bile tatları sirkemsi ve çok kötü olduğu için şarap sulandırılıp içilen birşeydi.

Bu muazzam yeri görmenizi ve geçen sene açılan ve Türkiye’nin en büyük müzesi olan Şanlıurfa Müzesi ziyareti ile birleştirmenizi öneririm. Müzede de Göbekli Tepe’nin D yapısının bir replikası ile Göbekli Tepe’den sayısız buluntu mevcut. Resmen kendi kendinize yapılacak bir yolculuk. Ben kimim, neyim, nerden geldim sorularına cevap arayacağınız bir yer Göbekli Tepe. Yalnız elinizi çabuk tutun. Bu yazdan itibaren yaklaşık 1,5 yıl üst örtü inşaatı nedeniyle ziyarete kapanacak.

Son olarak Göbekli Tepe UNESCO Dünya Kültür Mirası geçici listesinde. 2017 ya da en geç 2018’de tam listeye girecek. Böylelikle dünyanın EN ESKİ İLK İKİ UNESCO Dünya Kültür Mirası ülkemizde olmuş olacak. -BirGrupYazar sitesinden alınmıştır...

Gobeklitepe_nedir_Nerededir_Onemi_nedir

GÖBEKLİTEPE SON HALİ

Sabah'ın haberine göre, dünyanın en eski yerleşim yerleri arasında gösterilen Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'nin etrafını çevreleyen ahşap yürüme yolunun değiştirilerek, beton döküldüğü ortaya çıktı.

Geçmiş dönemlerde Göbeklitepe'deki tapınağı ortaya çıkaran Prof. Dr. Klaus Schmidt'in eşi Çiğdem Köksal Schmidt sosyal medya hesabından çalışmayı şiddetle kınadı. Kazı alanında yapılan beton yolun fotoğraflarını paylaşan Schmidt, "Benden başka kimsenin canı acımıyor mu? Burası Göbeklitepe. Taze beton dökülen alanın yanı başında görülen Kaya Tapınağı adını verdiğimiz alan, üzerinde iş makinelerinin eze eze bitiremediği alan da hemen bu neolitik döneme ait mimari kalıntıların üç metre ilerisinde... Orada yüzeyde bir şey görmeyince altında da bir şey yok sanıyorlar ama orada da 15 cm. derinlikte anakaya üzerinde neolitik döneme ait izler var" dedi.

Ahşap yürüme yol projesinin 2013'te başladığını belirten Schmidt mesajında, "Ahşap yürüme yolu projesinin bir kısmını sökmüşler, neden başka bir güzergah saptamışlarmış. Yeni saptanan güzergah tam da Klaus'un ziyaretçi yoğunluğu yönelmesin diye ferah tuttuğu bir alanda. Klaus hayattayken 'eski tren yollarından kalma ahşaplarla yürüme yolunu aşağıdaki ziyaretçi merkezinin oraya kadar kesintisiz yapacağız, SİT alanına kesinlikle beton dökmeyiz, asfalt yapmayız' demişlerdi. Onun yapılmasını istemediği, Göbeklitepe'yi tahrip edeceğini bildiği her şeyi koştura koştura yapıyorlar. Bu sabah Göbeklitepe'yi ziyaret ettiğimde nasıl hızlı bir tahribat vardı anlatamıyorum" ifadelerine yer verdi.

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.