Güle güle Binali Bey…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olunca TBMM Başkanlığı’ndan istifası gerekir mi, gerekmez mi tartışmaları başladı.
Cumhur İttifakını oluşturan partilerin görüşleri istifanın gerekmediği yönünde idi.
Konunun uzmanları genel olarak istifanın gerekliliğinde buluştular.
Millet İttifakı partileri de bu konuda ortamı sürekli geren açıklamalara yöneldiler. Sonuçta Binali Yıldırım adaylığının kesinleşeceği gün istifa edeceğini kamuoyu ile paylaştı.
Keşke tartışmaların uzamasına ve ağzı olanın konuşmasına müsaade etmeden istifasını açıklasaydı. TBMM Başkanlığı makamını da, kendisini de bu gereksiz tartışmaların uzağında tutsa idi.
Geçtiğimiz hafta idi, Türkiye Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık) Kurumu’nun 6. Yılı dolayısıyla düzenlenen Sempozyumu’nun konuşmacılarından birisi olarak TBMM’de idim ve TBMM Başkanı Sayın Binali Yıldırım’ın açılış konuşmasını dinledim.
Esprili, hoşgörülü, olgun bir siyaset ve devlet adamının tüm özelliklerini yansıtan bir konuşma yaptı. O kadar yoğun gündemi arasında Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu hakkında gerçekten nitelikli bilgilere sahip olduğunu gösteren bir içerikte idi konuşması.
Binali Yıldırım’ı dinlerken AK Parti’nin kuruluşundan günümüze geçen yılları bu yıllar içinde kendisinin yaptığı görevler bir film şeridi gibi gözümün önünde aktı gitti…
Siyasetçidir, elbette tenkit edilecektir.
Sevenleri olacaktır, sevmeyenleri olacaktır.
Yaptıklarını veya yapamadıklarını dile getirenler olacaktır.
Birilerinin çok iyi bulduğu, büyük hizmet olarak değerlendireceği icraatları, diğerleri kıyasıya eleştireceklerdir.
Bunların hepsi hayatın olağan akışı içinde normaldir.
Benim gözümde Binali Yıldırım, Cumhuriyet tarihinde eşine az rastlanır şekilde pek çok üst siyasi makamda bulunmuş, bulunduğu her yerde de iz bırakmış bir insandır.
Ulaştırma Bakanlığı döneminde yapılan devasa işleri tek tek sıralamaya kalkışsak bu yazı için ayrılan sütun yetmez.
Cumhuriyet tarihinin son Başbakanı olması ise başlı başına önemli bir olaydır.
Şimdi ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için TBMM Başkanlığı görevinden ayrılmaktadır.
Kendisi ile yapılan röportajlarda bu kadar önemli görevlerden sonra neden Belediye Başkanlığı için ayrıldığı soruluyor, insanlar haklı olarak Bakanlık, Başbakanlık, TBMM Başkanlığı yapmış birinin neden belediye başkanlığı yapmak istediğini merak ediyor… O da çocuk yaşlardan itibaren yaşadığı İstanbul için yapacakları olduğu için bu görevi istediğini söylüyor.
Dünyanın sayılı büyük ve karmaşık şehirlerinden birisi olan İstanbul’un belediye başkanı olmak kolay bir iş değildir.
Kanımca bu kadar büyük deneyimlerden sonra ancak hakkıyla yapılabilecek bir iştir.
Binali Bey’in üstlendiği onca önemli görevden ve başardığı, neticelendirdiği büyük projelerden edindiği deneyimlerle İstanbul’a faydalı olacağı açıktır.
Önceden bir başarısı olmayan, irili ufaklı projelerle deneyim kazanmamış insanların İstanbul’un üstesinden gelmesi zordur.
İstanbul ufuklu siyasetçi ve yönetici isteyen bir şehirdir.
Herkesin yönetebileceği, başarılı olabileceği bir yer değildir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı bir siyasetçi için çok onore edici, mühim bir görev ve makamdır ama TBMM üyeleri arasından pek çok kıymetli isim bu görevi üstlenebilir, layıkıyla yapabilir. Nitekim Binali Bey sonrasında ismi geçenlere bakıldığında bu konuda hiçbir eksiklik hissedilmeyeceği anlaşılmaktadır.