"Ha Fransızlara yapılan, ha bize yapılan..."
Habertürk yazarı Sevilay Yılman, İzlanda'da A Milli Takım'a yapılan saygısızlığı değerlendirirken, "Kimse kusura bakmasın ama… Ha Konya’da Fransa Milli Marşı’na yapılan terbiyesizlik! Ha İzlanda’da bizim milli takımımıza yapılan terbiyesizlik! Aynı şey." dedi.
Yılman'ın yazısı:
"Siz deyin tevafuk… Ben diyeyim tesadüf…
Her neyse ne ama bakın Allah’ın işine…
Bir grup Konyalı seyircinin Milli Marşlarını yuhalayarak protesto edilmesine üzülen Fransa İstanbul Başkonsolosu’na “Pardon Monsieur” dediğim için beni boydan boya fırçalayanlara derdimi anlatmak gayesiyle yazdığım yazının yayına girmesine birkaç saat kala İzlanda’da A Milli Takımımıza yapılan rezil muameleye dair haberler düştü gündeme.
Kimse kusura bakmasın ama…
Ha Konya’da Fransa Milli Marşı’na yapılan terbiyesizlik!
Ha İzlanda’da bizim milli takımımıza yapılan terbiyesizlik!
Aynı şey.
Elbette ki iki terbiyesizlik oranı eşit değil.
Çünkü Konya’da kontrol imkanı mümkün olmayan topluluğun ansızın gösterdiği reaksiyonun yarattığı ve bu ülkenin yöneticilerinin hiç de arzulamadığı, tasvip etmediği durumdan kaynaklı terbiyesizlikti…
Diğeri ise tamamen İzlanda Hükümeti’nin, polisinin, istihbaratının kontrolünde, gözleri önünde, bilgileri dahilinde yapılmış bilinçli terbiyesizlikti.
Mutlaka UEFA İzlanda’dan, yetkililerinden, sorumlularından Türkiye’ye yapılan bu son derece çirkin hareketin hesabını soracaktır.
Ancak bilinçli ya da bilinçsiz…
Kontrollü ya da kontrolü imkansız da olsa…
Nihayetinde her iki hareketin yarattığı sonuç aynıdır.
Neden?
Çünkü terbiyesizlik ölçüsü eşit olmasa da, o iki hareketin sonucunda o takımların arkasında duran milyonlarca insanın milli gururu incinmiş, rencide olmuştur.
Hülasa… Özellikle de Fransız Milli Marşı’na yapılan o yuhalamaları ve ıslıklamaları sert tonda eleştirip, bunun ev sahibi kültürümüzle asla bağdaşmadığını söylediğim için beni yerden yere vuran o sevgili okurlarıma sesleniyorum…
Demek ki neymiş olay?
“Kendine yapılmasını istemediğin bir hareketi başkasına da yapmayacakmışsın!”
Dünyanın neresinde olursa olsun… Hangi sebep ya da gerekçe sunulursa sunulsun…
Kimse benim Milli Marşı’mın çalındığı sırada yuhalayarak, ıslıklayarak terbiyesizlik yapamaz.
Bu ülkede de kimse başka ülkelerin, hele de ev sahipliği pozisyonunda iken milli marşına karşı böyle bir saygısızlıkta bulunamaz.
Çünkü marşlar o ülkeyi yönetenlerin, idare edenlerin değil, milletindir, halklarındır!
***
80 dakika ne eyy İzlanda?
Bu arada Türkiye Milli Takımı’mıza havaalanında yapılan çirkin muameleyle ilgili İzlanda’dan dün resmi bir açıklama yapıldı.
İzlanda Havaalanı operasyonlarını yöneten İsavia isimli kuruluşa göre, A Milli Takım'ın iddia edildiği gibi Keflavik Havaalanı'nda 3 saat beklemediğini, uçak iniş yaptıktan 80 dakika sonra havaalanından ayrıldığını belirtmiş.
Okuyunca bu açıklamayı… Dedim ki kendi kendime; “Nasıl yani bizimkiler mi 3 saat bekletildik diye yalan söylüyor?”
Tam emin olmak için hemen eski komşum da olan Sevgili Burak Yılmaz’ın havalimanında basın mensuplarına yaptığı o ilk açıklamayı buldum ve birkaç kez izledim.
Ve gördüm ki kesinlikle bir yalan falan yok!
3 saat mi bekletilme süreleri totalde, değil mi bilmiyorum.
Belki o an Burak’ın ağzından öfkeyle 3 saat çıkıverdi.
Ama her neyse ne… Defalarca izlediğim o görüntülerden anladım ki… Burak’ın halinden, kullandığı ifadelerden…
Kesinlikle normalin çok üzerinde bekletilmişler ve de kesinlikle çok aşağılayıcı bir muameleyle maruz bırakılmışlar.
Kaldı ki diyelim İzlandalı yetkililerin açıkladığı gibi 80 dakika bekletilmiş A Milli Takımımız…
Yani 1 saat 20 dakika!
Peki bu süre normal mi?
Elbette ki değil.
Ben değil çoğunuz biliyorsunuz dur ki; normal şartlarda, havaalanları en yüksek güvenlik tedbirleri ile korunan Amerika başta olmak üzere hiçbir ülkede böyle bir bekleme süresi olmaz!
Olur ama anormal durumlarda…
Veya işte böyle gittiğin ülkenin kapısındaki görevlilerin seni ırkından, milletinden, renginden, dininden dolayı aşağılama durumlarında.
Benim de böyle bir anım var.
Yıllar evvel Almanya’ya ilk gidişimde birkaç arkadaşımla beraber benzer şeyler yaşadık.
Sırf Türk olduğumuz için üstümüz başımız didik didik aranmış ve 1 saatten fazla haybeye alıkonulmuştuk havalimanında.
Düşünün… Görevli polisin sadece pasaportlarımızı inceleme süresi bile yarım saat sürmüştü.
Haydi orada amaç belliydi…
Nihayetinde memleketlerine yeni Türk mülteci, göçmen gelmesin diye bin bir türlü zorluk çıkartıyorlardı.
Peki eyy İzlanda?
Senin derdin neydi de Milli Takım oyuncularımızı 80 dakika beklettin!
Ne için korktun her biri milyonlarca Euro değerinde bonservise sahip Milli Takım yıldızlarının gelip senin ülkende göçmen statüsüne geçeceğini mi sandın!"