Halkı Çinlileştirme politikası: Çin, Uygurlar için katlı mezarlar inşa ediyor
Çin, son senelerde Doğu Türkistan'daki Uygur Türkleri başta olmak üzere halkı Çinlileştirme politikası ile birlikte İslam dinini Çince sosyalizme uydurma siyasetini yoğunlaştırdı. Son zamanlarda Uygurlar için yapılan ve İslami norm ve geleneklere aykırı olarak inşa edilmekte olan katlı mezarlar sosyal medyada gündem oldu.
Çin, son senelerde Doğu Türkistan'daki Uygur Türkleri başta olmak üzere halkı Çinlileştirme politikası ile birlikte İslam dinini Çince sosyalizme uydurma siyasetini yoğunlaştırdı.
Bu kapsamda Doğu Türkistan'da çok sayıda Cami ve kutsal mekanlar yok edilerek haritadan silindi. Son dönemde Çin kaynaklı sosyal paylaşım sitelerinde dolaşımda olan kısa videolarda, Uygurlar için yapılan ve İslami norm ve geleneklere aykırı olarak inşa edilmekte olan katlı mezarlar dikkatlerden kaçmadı.
Kamp Tanığı Zumret Davut Hanımın paylaştığı görüntü kayıtlarında Doğu Türkistan’daki belirli bölgelerde devasa alanda yapımı tamamlanmış veya inşaat halinde olan tuğla ve beton malzemeler kullanılarak yapılmış katlı mezarlar tüyleri ürpertiyor.
Geçmiş asırlardır Doğu Türkistan'ın hiçbir yerinde bu tarz mezarlara rastlanmamıştı. Fakat Çin komünist partisinin kişi bilgileri veya İslam’ı sembolize eden hiçbir emarenin olmadığı ve dönüşümlü kullanılabilen bu tarz mezarlar inşa etmesi, Müslüman Uygur Türklerini, kültür medeniyetini tarhın dibine gömme kötü niyetini bir kez daha gözler önüne seriyor.
ÇİN, DOĞU TÜRKİSTAN’DA SOYKIRIM SUÇU İŞLİYOR
Uzmanlara göre ÇKP, Doğu Türkistan’da yaşananların BM Soykırım Sözleşmesi’nde yer alan şartları karşılamadığını gündeme getirenlerle birlikte ağır bir diplomasi ve propaganda mekanizması yürütüyor. BM Soykırımın Önlenmesi Sözleşmesi'ne göre, soykırım olarak nitelendirilebilmesi için sözleşmede suç olarak kabul edilen beş maddeden sadece birinin olması yeterli kabul ediliyor. Uygurların durumu beşini de hatta daha fazlasını barındırıyor. Ayrıca beş maddeden birinde “Soykırım yapmak için garazlı olması lazım” niteliklerini Çin komünist partisi son 4 yıldır sürdürdüğü sistematik baskı uygulamalarıyla açık bir şekilde gösteriyor.
Daha önceki raporlar ve Uygur Mahkemesinde ifade veren tanıkların beyanlarına göre Çin'in Uygur mezarlıklarındaki islam-i sembollerin kubbe ve hilalin kaldırıldığı, cenaze namazlarının kılınmasına izin vermediğini doğruluyor.
Gözlemciler ise, bu tür mezarların aslında Çin'in sözde "İslam'ı Çinlileştirme" politikasının bir sonucu olduğunu ve çok katlı mezarlığın inşa edilmesinde asıl amacın dönüşümlü olarak kullanmak olduğunu kaydederken son zamanlarda Doğu Türkistan'da mezar talebinin arttığına da işaret etti.
ÇİN DOĞU TÜRKİSTAN’DA DİN DÜŞMANLIĞI YAPIYOR
Çin, Doğu Türkistan'da İslam karşıtı terör politikaları uygulamaya başladığından bugüne kadar 16.000'e yakın cami yıkıldı veya ağır biçimde bozguna uğradı.
Kültür yıkımından sağ kalan camilerin bazıları Bar, turizm cazibe merkezi, iş yerleri ve atölye hatta tuvalete dönüştürülmüş Çinlilerin kullanımına sunulmuş vaziyette. Ayrıca tüm dini faaliyetler tamamen yasaklandığı gibi insanlar İslam'dan vazgeçmeye zorlanıyor.
İşkence kamplarında tanınmış binlerce dini ulema şehit edildi ve sırf dini vecibeleri yerine getiren milyonlarca Müslüman hala işkence görüyor.
8 MİLYON İNSAN TOPLAMA KAMPINA ALINDI
Birleşmiş Milletlerin resmi verilerine göre, işgalci Çin hükümeti Doğu Türkistan’daki toplama kamplarında en az 2 milyondan fazla Uygur Türkünü rızası dışında zorla tutuyor. Bu sayı, Kamp tanıkları ve Çin kaynaklı belgelerde ise 8 milyon insanın dönüşümlü olarak alıkonulduğunu gösteriyor.
Şu ana kadar Çin'in, Uygur Türklerine yönelik zulüm politikaları ABD, Hollanda, Kanada, Belçika, Çek, Litvanya Almanya İngiltere tarafından “İnsanlığa Karşı Suç” ve “Soykırım” olarak kabul edildi ve daha pek çok ülke Çin’in eylemlerinden ciddi bir şekilde rahatsız olduğunu belirtiyor. Hemen bütün Uluslararası kuruluşun gündemine giren Doğu Türkistan'daki facia, hala bazı ülke tarafından görmezden geliniyor.
BM yetkililerinin ve uluslararası örgütlerin doğrudan bilgi almak amacıyla bölgede serbestçe inceleme yapma talebini sürekli olarak reddeden Çin makamları ise, kendi belirlediği birkaç kampın az sayıda yabancı diplomat ve basın mensubu tarafından kısmen görülmesine izin vermiş gibi yapıyor.