Hangi bitkiyi neyle kullanırsanız tehlikeli?

Bitkisel ürün kullanımı son yılların belirgin eğilimlerinden biri. “Doğal olanın zararı yok” inancı, kimyasal ilaçlara güvensizlik ve direnç, çok yaygın bulunması, medya organları aracılığıyla satış ve tanıtım kampanyaları yapılması gibi pek çok neden, bitkisel “ilaç”lara yönlendiriyor.

Türkiye’de bitkilerle “tedavi”, yaygın olarak hâlâ aktarlar, anadan, babadan, atadan öğrenenler ve bu konuda hiçbir eğitimi olmayan akademik unvanlı kişiler tarafından da uygulanıyor. Halbuki hem dünya hem de Türkiye’de bitkilerle uğraşan bilim dalları ve uzmanları var.

Farmakognozi, tıbbi bitkiler, etken maddeleri, etkileri ve kullanışını inceleyen eczacılık meslek bilimi. Fitoterapi ise tıbbi bitkilerin drogları (bitkilerin tedavide kullanılan bölümü) ile hazırlanan ilaçlarla tedaviyi destekleyici uygulamalara deniyor.

“DOĞAL OLAN ZARARSIZDIR” GÖRÜŞÜ YANLIŞ

Farmakognozi ve Fitoterapi Derneği Başkanı Prof. Dr. Ömür Demirezer, bir ürünün “bitkisel”, “doğal” olmasının masum da olduğu anlamına gelmediğini söylüyor. Prof. Dr. Demirezer, “Derneğimizin yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Tayfun Ersöz der ki “Bitkiler masum, suçlu olan ürünler”. Ama buradan da ‘bitkiler masumsa ben ürün değil de bitkiyi alıp kendim hazırlayayım’ sonucu çıkmasın. Bu da çok yanlış” diyor.

Türkiye’de ilaçta reklam yasak. Ancak gıda takviyelerinde serbest. Dolayısıyla üreticiler, tıbbi bitkilerin hiç yan etkilerinin olmadığı mesajını çeşitli kanallardan veriyor. Ancak bitkilerin içinde yüzlerce kimyasalın olduğu bilinmiyor.
Prof. Dr. Demirezer, “Aslında bitkisel üründe kullanılan bitki ‘geleneksel tıp’tan günümüze kadar gelmişse yani ‘halk ilacı’ olarak yüzyıllardır kullanılmışsa, o bitkiler için Faz-IV çalışması yapılmış gibi düşünülür ve güvenilir kabul edilir. Ancak bitki üzerine etki eden pek çok faktör göz ardı edilmemeli. Örneğin günlük ve mevsimsel değişkenlik, bitkide bulunan aktif kimyasal bileşiklerin bitki içindeki miktarı ve kalitesini etkileyebilir. Toprak yapısı, coğrafi bölge, yükseklik, iklim, toplama teknikleri, toplama sonrası ulaşım ve saklama, ürün kalitesine etki eden faktörlerden” diyor.

BİTKİSEL DENİYOR AMA KİMYASAL DOLU

Bitkisel ürünlerin kimyasal içermediği, yan etkisinin bulunmadığı iddiasıyla satışı pek çok kimseye cazip geliyor. Oysa bu iddia çoğu zaman yalandan ibaret. Prof. Dr. Demirezer, “Tamamen doğal olarak lanse edilen özellikle bitkisel afrodizyak (seksüel gücü artırıcı) ve zayıflama ürünlerinde, tek başına ilaç olarak kullanılan sentetik kimyasal maddelere rastlamak mümkün. Yine analizler gösteriyor ki afrodizyaklarda sildenafil, tadalafil, tiyosildenafil, sildenafil citrat, vardenafil hydrochloride, tadalafil ve avanafil gibi sentetik ürünler var.

Bu karıştırılan maddeler, ilaç olarak doktor kontrolü altında kullanılan bileşikler ve bazı kötü yan etkileri olduğunu unutmamak gerekiyor. Zayıflatıcı olarak satılan bazı gıda takviyelerine ise sibutramin veya dezoksi metil sibutramin gibi kimyasal maddeler katılarak sahtecilik yapılıyor” diyor.

Doz kontrolü de yapılmadığı için ölüm olayları meydana geliyor. Örneğin romatoit artritte kullanılan bitkisel ürünlerin çoğunda prednizon ve indometazin gibi ağrı kesici ilaçlara rastlamak mümkün. Belçika’da yapılan bir kalite kontrol taramasında 21 OTC (reçetesiz satılabilen ürünler) ginseng ürününün beşinde klorlu pestisitlerin (bilhassa tarımda zararlı bitki ve hayvanları engellemek için kullanılan bir çeşit zehir) bulunduğu kayıtlara geçmişti.
Prof. Dr. Demirezer, “Tıbbi bitkisel ürünlerin modern tıp uygulamalarına entegre olabilmeleri için kalite, etkinlik ve güvenlilik kriterlerini mutlaka ama mutlaka sağlamaları gerekiyor” diyor.

İNTERNETTEN ALMAK RUS RULETİ OYNAMAK GİBİ

Sağlık Bakanlığı onaylı, tedavi edici özelliği bulunan bitkisel ürünlerin tek yasal satış kanalı eczaneler. İnternet, televizyon, radyo, market vs. kanallardan bu iddiayı taşıyan bitkisel ürün veya çayları satın alarak kullanmanın faturası ise ağır. Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, internetten bitkisel ürün alıp, kullanmayı Rus ruletine benzetiyor.

Fitoterapi bir bilim dalı. Ama ilgisiz pek çok kimse bitkisel tedaviler yaptığını öne sürüyor. Prof. Dr. Yeşilada, şu uyarıları yapıyor:

“Bilimsel anlamda fitoterapi eğitimi sadece eczacılık fakültelerinin farmakognozi anabilim dallarında veriliyor. Yani bu eğitimi sadece eczacılar alıyor. Çünkü bilimsel değerlendirme yapabilmek için bitkileri tanımak (botanik), kimyasal içeriklerini bilmek (fitokimya) ve biyolojik etkilerini (farmakoloji) yorumlayabilmek gerekiyor. Yani çok farklı disiplinlere ait bilgilerin doğru şekilde harmanlanması şart. Bu bilimlerden sadece biri üzerinde bilgi sahibi olan bir kişinin kendini ‘uzman’ olarak görüp yaptığı öneriler gerçekten çok tehlikeli olabiliyor. Kalp ve damar hastalıklarıyla ilgili sorununuz olduğunda bir sağlıkçı olduğum için bana mı ameliyat olursunuz, bir kalp cerrahına mı? Tabii en önemli tehlike, hiçbir bilimsel bilgi birikimi bulunmayan ‘kendilerini uzman hisseden kişilerin’ yazılı ve görsel medyada büyük bilgiçlik edalarıyla yaptığı öneriler.”

KİTAP DA YANILTABİLİR

Bitkilerle tedavileri tarif eden pek çok kitap piyasada. Peki bu kitaplara bakıp, aktarlardan bitkileri almak doğru mu? Prof. Dr. Yeşilada, “En kuvvetli zehirler bitkisel. Önemli olan uygun kalite, uygun miktar ve uygun süre kullanılması.
Benim piyasadaki fitoterapi konusunda yazılmış kitaplardan oluşturduğum bir koleksiyonum var. Yazarları arasında başka mesleklerden profesör unvanlılar da avukat, çiftçi, ev kadını, güzellik uzmanı da bulunuyor. Bu kitaplardaki yanlış tedavi önerileri endişe verici. Bazıları ise komik” diyor.

DIŞLAMAK DA DOĞRU DEĞİL

Yakın Doğu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Filiz Meriçli, hastaların bazen doktorlarından gizli bitkisel ürün kullandığını anlatıyor. Bazen de doktorlar koca-karı ilacı diyerek bu ürünleri dışlıyor, hastalar o nedenle gizliyor.
Prof. Dr. Meriçli, “Bunlar doktorun bir türlü anlam veremediği yan etki ve etkileşimlere yol açıyor. Artık doktorlarımız da özelikle ilaç formunda üretilmiş bitkisel preparatları, bilimsel olarak içeriği, etkisi ve yan etkisiyle tanımalı. Hastalarının bitkisel ürünleri hekimine danışarak, hekim-eczacı gözetiminde kullanmasını sağlamalı. Aksi halde, örneğin bir cerrah kendisine söylemeden, unutkanlığı için ginkgo biloba ekstresi, damarlarını koruduğunu duyduğu için blueberry ekstresi içeren bitkisel ilaçlar alan hastasının bir türlü anlam veremediği kanamalarını durduramayabilir” diyor.

SAĞLIK BAKANLIĞI RUHSATLILAR GÜVENLİ

Türkiye piyasasında iki tip ürün bulunuyor. Bunlardan bir kısmı tüm analizleri yapılarak Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından Geleneksel Bitkisel Tıbbi ürün olarak ruhsatlandırılıyor ve sadece eczanelerde satılıyor. Bunları güvenle kullanabilirsiniz.

Gıda (besin) takviyeleri içinse Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na başvuruyor. Bakanlık herhangi bir analiz istemiyor, firmanın beyanı yetiyor. Kısacası ürünün içeriği, üreticinin insafına kalıyor. Gıda desteklerini de eczanelerden alın. Bitki çaylarını yine eczane veya marketlerden, güvenilir markaların paketli ürünlerinden edinin.

İnternette satılan ürünlerde herhangi bir denetim bulunmuyor. Dolayısıyla bunları kullanmak riskli. Ayrıca bazı ucuzluk marketlerinde Omega-3 gibi bazı besin destekleri çok ucuza satılıyor. Eczanelerde 50-60 lira olan ürün, 10-15 liradan veriliyor. Ucuz olan ürünler Çin’de internet sitelerinde bulunan en kalitesiz, en ucuz hammaddeyle yapılıyor. Zarar verebiliyor.

BİTKİLER KOLAY KARIŞIYOR VE ZEHİRLİYOR

Prof. Dr. Meriçli’nin verdiği bilgiye göre sık tüketilen bazı bitkilerin istenmeyen etkileri şöyle:

- Öksürük ya da boğaz ağrılarında gıcık ve ses kısıklığında iyi gelen meyan kökü, günde 2.5 gramdan fazla kullanılırsa tansiyonu yükseltir.

- Unutkanlık, denge bozukluğu ve kulak çınlamasında yararlı olan ginkgo biloba yapraklarıyla hazırlanan çay aslında etkisiz. Çünkü etkili bileşenleri suya geçmez. Yapraklardan ilaç formunda hazırlanmış ürünlerse aspirinle birlikte kullanılmamalı. Kanamaya yol açar. Ameliyat olacaklar en az bir hafta önce ginkgo preparatı almayı bırakmalı.

- Avokado yaprakları idrar söktürür, böbrek taşı düşürmeye yardımcı olur. Ancak yaprakların etken maddeleri kontrol edilmeden kullanılmamalı. Metil kavikol içeren yapraklar kanserojen.

- Karaciğer koruyucu etkili bileşiklere sahip enginarın toprak üzerindeki rozet yapraklarından özel işlemlerle preparatlar hazırlanıyor. Ancak enginar yapraklarından çay yapılmaz!

- Özellikle hepatitte, alkol kullananlarda, kimyasal maddelerle çalışanlarda karaciğer koruyucusu olarak önerilen deve dikeninin (silybum marianum) meyveleri (tohumları) başka dikenli bitkilerin tohumlarıyla kolayca karıştırılıyor.

- Bağışıklık sistemini kuvvetlendirici olarak özellikle kronik soğuk algınlığı ve idrar yolları enfeksiyonlarında önerilen ekinezya preparatlarını MS ve tüberküloz hastaları kullanmamalı. Ayrıca 8 haftadan uzun süre alınmamalı.

- Sarı kantaron adıyla bilinen hypericum perforatum bitkisi antidepresan etki gösterir. Ama kolesterol düşürücü vastatin grubu ilaçlarla kullanılması çok sakıncalı. Yine sarı kantaron alanların güneşte açık tenle dolaşmaları sakıncalı, cilt zarar görebiliyor.

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.