Hangisi daha dindar İnönü mü Seyyid Hafız Kılıçdaroğlu mu?

Prof. Dr. Metin Hülagü

Prof. Dr. Metin Hülagü

Hangisi daha dindar

İnönü mü Seyyid Hafız Kılıçdaroğlu mu?

 

Gündemin konusu Kılıçdaroğlu’nun hafız olduğu yolunda…

CHP'li eski Milletvekili Ensar Öğüt, katıldığı canlı yayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun hafız olduğunu söylemiş: "İnanın samimi söylüyorum Kuran-ı Kerim'i ezbere biliyor. Ayetleriyle birlikte ezbere biliyor" diye belirtmiş.

Daha evvelce Kılıçdaroğlu’nun bizzat kendisi de “seyyid” olduğunu yani Hz. Muhammed soyundan geldiğini ve ilgili belgenin müftülük arşivinde bulunduğunu söylemişti.

Tarih tekerrür ediyor olsa gerek.

Yaklaşık yüz yıl öncesinde de iktidar olma arayışı içerisindeki İsmet İnönü için benzer şeyler yazılıp konuşulmuştu.

Hem de etkili ve yetkili makamlarca.

ABD Ankara sefiri tarafından kaleme alınıp ABD hariciyesine gönderilen raporlarda İsmet Paşanın oldukça dindar, mutaassıp bir Müslüman olduğuna değinilmişti.

Amerika Birleşik Devletleri 1938’de, Atatürk’ün ölüm döşeğinde yattığı bir zamanda, iki şeye ciddi ciddi merak salmıştı: Atatürk ölürse yerine kim geçecekti. Ve halefi olacak isim dindar biri olursa mevcut rejim geleceğe nasıl evrilecekti.

İngiliz belgelerinde Fevzi Paşa’nın biraz gelenekçi biri olduğu ifade edilmişken ABD diplomatlarından Wallace Murray gibi Charles S. Berrill’in değerlendirmesine göre de Cumhurbaşkanlığı görevi için en güçlü iki aday durumundaki, hem Mareşal Fevzi Çakmak hem İsmet İnönü çok dindar Müslüman olarak anılmışlardı. Dahası her iki ismin de İslam’ın tüm detaylarına titizlikle riayet ettikleri yazılıp rapor edilmişti.

Yine ABD belgelerinde konuya dair yer alan bir başka bilgiye göre İsmet İnönü, Atatürk’ün hilafına, daha bir dindar Müslümandı. Dindarlık, Mustafa Kemal’in en göze çarpan hususiyetlerinden biri değildi.

ABD belgelerine göre Fevzi Çakmak veya İsmet İnönü’nün Atatürk’ün halefi seçilmesi halinde Atatürk’ün militan laikliğinden rahatsızlık duyan ve dolayısıyla kendisine olan tutkusu en azından bir kırgınlık duygusuyla bütünleşmiş bulunan kitlenin çeşitli muhafazakâr unsurlarının yeni kurulacak hükümete destek vermesi mümkün hale gelebilecekti. Böyle bir durum/sonuç belki olumlu olarak ele alınabilirdi ama nihayeti itibarıyla rejim ne olacaktı!

İngiliz arşiv belgelerinde yer alan bilgilere göre İsmet İnönü 1880’de İzmir’de doğdu. 1920’de Mustafa Kemal’e katıldı. Askerlik günlerinde oldukça kabiliyetli bir asker, mücadeleci ve bir noktaya kadar da 1922’de Yunanlılara karşı kazanılan zaferde geniş derecede payı olan biri olarak kabul edildi. Lozan müzakerelerinde kendisini inatçı, fakat iyi bir müzakereci olarak tanıttı. Kibar, fakat zaman zaman işine gelen sağırlıktan mustarip biriydi. Milliyetçi liderler arasında Mustafa Kemal’in güvenine ilk mazhar olan ve bu güveni Gazi’nin sağ kolu olarak uzun bir müddet sürdürebilen sadece İsmet Paşa olmuştu.

Karakterinin tespiti konusunda Halide Edip’i referans gösteren İngiliz belgelerindeki bilgiye göre İsmet Paşa:

Kendini tamamıyla Gazi’nin emrine adayan ve sadece herkesi asmak isteyen biriydi.

İngiliz belgelerinde Halide Edibe’e atfen ayrıca:

Şüphesiz ki İsmet, karakterinde sertlik olan birdir. Gazi ile birlikte imrenilir bir birlik oluşturmaktadırlar. İsmet her zaman için reformların icracısı olmamış, fakat zaman zaman da şefinden bile daha reformcu olmuştur

tespit ve tanılamasında bulunulmuştu.

ABD’li diplomatlar İsmet İnönü’yü kaleme aldıkları raporlarında muhafazakâr bir Müslüman olarak görmüş ve cumhurbaşkanlığı makamına geçmesi halinde Türkiye’de İslam’ın yeniden yeşermesine imkân bulmasından endişe duymuşlarsa da gerçekte böyle bir durum hiçbir zaman vaki olmamıştı. Aksine, İsmet İnönü idaresi Türkiye’de İslam inancı adına mahrumiyetlerin kol gezdiği bir dönem olarak öne çıkmıştır.

Atatürk’ün vefatı sonrasında İnönü’nün potansiyel adaylar arasından sıyrılarak cumhurbaşkanı seçilmesi ve uygulamaları ile kendisinin oldukça çetin bir ceviz olduğunu ortaya koyması, karakteri konusundaki değerlendirmelerinde bazı ABD’li diplomatları yanıltmışsa da Halide Edib’i asla yanıltmamıştır.

İnönü ABD’li diplomatlar tarafından her ne kadar dindar biri olarak lanse edilmişse de o ne dindar ne de Türkçü olmuş, diktatoryal devletçiliği hiçbir surette elden bırakmamıştır. 

26 Aralık 1938 günü yapılan ilk olağanüstü kurultayda devletin tek partisi, idarecisi ve yönlendiricisi konumunda olan CHP’nin "Değişmez Genel Başkanı" olarak seçilen ve “Milli Şef” olma sıfatı kazanan İsmet İnönü’nün ne derece dindar olduğuna esasen yakın tarih icraatları itibarıyla gün be gün şahittir.

 

Diğer Yazıları