Haşmet Babaoğlu siyasi terminolojiye yeni bir kavram kazandırdı: Muhafazakar Michael Jackson'lar!
Sabah gazetesi yazarı Haşmet Babaoğlu bugünkü köşe yazısında, Batı özentisi Oryantalist çevrelere sert eleştiriler yöneltti.
Bu kişilerin üretmeyen, ülkeye katma değer sunmayan kişiler olduğunun altını çizen Babaoğlu, "Nasılsa bazıları devlet tarafından zenginleştirilmiş, geri kalanları da memur maaşına statü seçkinciliğiyle tatmin edilmişti." diye yazdı.
"Solculuğun" da bu zümre tarafında kullanılan bir enstrüman olduğunu ancak artık işe yaramadığını vurgulayan Haşmet Babaoğlu, "Bu yüzden de korkularını sosyal medyadan milletin dinine, imanına, hayatına, siyasal ve kültürel tercihlerine ve yedi sülalesine küfrederek bastıracaklarını sanıyorlar." dedi.
Sabah yazarı, köşe yazısının devamında ise çok çarpıcı bazı ifadeler kullandı.
İşte o köşe yazısı;
* “Hayır”cılar ve muhafazakâr Michael Jackson’lar!
Sabah akşam "adamlar yapıyor abi!" diye konuşurlardı.
Öyle kasılarak, gıdıları çıkartıp böbürlenerek...
Sanırsın ki, o "adamlar" kendileri!
Oysa kastettikleri Amerikalı, İngiliz, Alman, Fransız falandı.
Kendileri mi?
Yan gelip yatıyorlardı...
Nasılsa bazıları devlet tarafından zenginleştirilmiş, geri kalanları da memur maaşına statü seçkinciliğiyle tatmin edilmişti.
Çocuklar "iyi okullar"da okusun, ecnebiye hayran olsun, insan başka ne isterdi!
Elbet bir gün Mars'a gidilecek ve onlar maalesef burada kalacaklardı ama olsun!
En azından gidecek olanlara hayrandılar, eh bu da az "ilericilik" değildi.
Gerisi neydi?
Köylük arazilerde geçen bir TRT belgeseli...
Disiplin içinde TRT korosuna hapsedilmiş bir türkü...
Hepsi o kadar.
***
Sonrası hiç hesap etmedikleri gibi geldi.
Bizim "paşa çayı"yla dünyaya korku saldığını sanan yönetici elitlerimiz ve şakşakçı memur tayfası ihtiyarlayıp sahillerdeki yazlıklar ve lojmanlara çekilirken çocukları sahneyi aldı.
Babalarının (tam bir sömürgeci gibi) "arazi" gözüyle baktıkları o coğrafyada adına millet denen ve 15 Temmuz'da görüldüğü üzere "şahlanabilen" bir kalabalık gördüler.
Gördüler ama gördüklerinden hiç hazzetmediler.İnsanın tanımaya yanaşmadığı şeyden korkması normal!
Solculuk, bu korkuyu evcilleştirmek için devreye sokulmuş bir enstrümandı ama artık işe yaramıyor.
Bu yüzden de korkularını sosyal medyadan milletin dinine, imanına, hayatına, siyasal ve kültürel tercihlerine ve yedi sülalesine küfrederek bastıracaklarını sanıyorlar.
***
Bazı arkadaşlar referandum için "hayır" kampanyalarının yalanlar üzerine kurulu olmasına şaşırıyorlar.
Haklılar!
Anayasa maddeleri diye sokaklarda dağıttıkları broşürler baştan aşağı, yalan ya... Yuh artık, diyorlar.
Oysa bu tuhaf değil, tabii sonuç!
Kendilerinin burada, bu ülkede yaşıyor olmasında "yanlışlık" bulanın siyasal propagandada "doğru"ya ne ihtiyacı olur ki!
Bana soracak olursanız...
Artık muhafazakâr Michael Jackson'lar üzerinde durmalıyız.
"Hayır!" derse veya iki seçenek üzerinde yeterince dans ederse hayattaki duruşunun "enternasyonal bir beyazlık" kazanacağını düşünen dünün bazı esmerlerinden bahsediyorum, anlamışsınızdır.
Merak ediyorum...
Onlar için gurbet ne yana düşüyor usta, vatan ne yana acaba?