HAYIRDA YARIŞALIM, KARDEŞLİKTE BULUŞALIM…
Pek çok afete, depreme şahit oldum, yaşadığım süre içinde. Bir kısmı küçük, bir kısmı orta ölçekli idi. Marmara ve Düzce depremleri ise büyük ölçekli idi. Daha genç olduğumuz yıllara denk geldi, fiziken de yardım için gönüllü oldum. Üzüntü ve göz yaşları ile afetzede kardeşlerimizin yarasını sarmak için çaba gösterdim. Şimdi nöbeti çocuklarım devraldı. Afet bölgesinde ve enkaz altındaki kardeşlerimize yardım için çırpınanlarla beraber… Hem evlatlarımla hem de aziz milletimizin her ferdi ile gurur duyuyorum.
Bu zor günleri aşacağız. Atlatacağız. Kolay olmayacak. Ama inşallah geride kalacak.
Kahramanmaraş merkezli iki depremin Marmara depreminden daha yıkıcı olduğu her an netleşiyor. Ama milletçe çok büyüğüz. Bir araya gelince sorunları aşabiliyoruz. Bunun içindir ki aşacağız diye inanarak söylüyorum.
Aziz milletimizin merhameti ve hamiyeti en üst seviyede. Herkes birşeyler yapabilmek için seferber halde. Her çaba da takdire şayan. Bu nedenle hiç kimsenin çabasını küçümsemek, yok saymak veya farklı şekillerde değerlendirmek doğru değildir.
Marmara depremi olduğu zaman organizasyon sıkıntıları yaşadık. Beklenen bir şey değildi. Ölçek büyüktü ve var olan organizasyonlar yetmiyordu. AFAD teşkilatı işte bu deneyimle kuruldu. KIZILAY yetersiz kalmıştı, yeniden organize edildi. Sivil toplum kuruluşlarının önemi ortaya çıktı. Arama kurtarma faaliyetlerinde sürekli organizasyonların ne kadar gerekli olduğu yine bu süreçlerde anlaşıldı.
Geldiğimiz noktada pek çok resmi ve sivil toplum organizasyonu var. Gönüllüler var. Çok şükür. Ancak büyükten de büyük felaket olabileceğini bu vesile ile bir kez daha gördük. Şimdi birbirimize düşmek, eleştirmek yerine, önümüzdeki meseleye var gücümüzle odaklanmak, akabinde de yine olabilecek afetler için daha ne tür organizasyonlara, hazırlıklara gerek var, var olanları nasıl geliştirebilir ve daha etkin, fonksiyonel kılabiliriz ona bakmak gerek.
Hepimizin bulunduğu yerden haklı olarak gördüğü ve tenkit edeceği pek çok husus var. Haklıyız da. Mamafih haklı olmamız sorunları hızlı çözmemize şu aşamada bir katkı sağlamıyor.
Bundan birkaç önce, Üniversitemizde Fakültemde Afet ve İletişim Çalıştayı gerçekleştirdik. Çalıştaya pek çok kurumu davet ettik. GSM operatörleri ve AFAD’ı da. Davetlilerin büyük çoğunluğu katıldı ama üzüntüyle ifade edeyim ki esas katılması gereken bu kurumlardan katılım olmadı. Biz yine de bir rapor hazırladık ve özellikle GSM şirketlerinin afet ve acil durum hallerinde yapmaları gerekenlere odaklandık. Hiçbirinden para pul istemedik, katkılarını sadece o günün hazırlıkları arasında önerileri, beklentileri, yapacaklarımız olarak arzu ediyorduk. Üniversite ve Fakülte olarak bizim, bilim adamı olarak şahsen benim bu bir sorumluluğum idi.
Geldiğimiz noktada maalesef eksiklikleri daha iyi görüyoruz. Bu kaydı bozgunculuk için düşmedim. Bir aydın sorumluluğu ile buraya dercettim. Bu ülkeyi seven bir insan olarak ifade ettim.
Birbirimize düşmeyelim. Gereksiz tartışmaların, politik açıklamaların, tavır almaların şu anda hiçbir yararı yok.
Birliğe, beraberliğe ihtiyacımız var. Yarış ve rekabetimiz dayanışma, yardımlaşma ve hayır faaliyetleri için olmalı.
Birbirimizi iterek, kakarak olmaz. İtham ve ilzam ile olmaz. Sivil toplum kuruluşlarının şevklerini kırmayalım. Kaynakların etkin ve verimli kullanılması için AFAD ile koordineli olmalarını sağlayalım. Sosyal medyada olumsuz görüntüler var, koordinasyonsuzluk nedeniyle. Ancak bunların da münferit olduğunu bilelim. AFAD koordinasyonu işte bu bakımdan da önemli.
Dezenformasyona itibar etmeyelim. Bu dönemlerde resmi açıklamalar önemlidir. Resmi kaynaklardan teyitli olmayan bilgileri asla paylaşmayalım.
Panik yapmayalım. Ölenleri geri getiremeyiz doğru, ancak milletçe kudretimiz yaraları sarmaya elverir, bunu da unutmayalım.
Akıl ve sağduyu, kardeşlik bu dönemde en fazla ihtiyaç duyacağımız şeylerdir.
Son söz, AFAD’da, KIZILAY’da, AHBAB’da, tüm sivil toplum kuruluşları da bizimdir. Allah hepimizin yardımcısı olsun.