HDP normal bir siyasi yapı değildir...
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu “Kürt sorununun çözümünde HDP’yi muhatap alacaklarını” söyleyince, ilk itirazlar HDP içinden geldi ve İmralı ve Kandil işaret edildi.
Akabinde tartışmalar büyüdü ve İYİ Parti’den “HDP Meşru bir siyasi partidir” çıkışı geldi.
Bu tartışmalar kamuoyunda yankılanırken MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’da aynı noktada buluştukları açıklamalar yaptılar, “Türkiye’de bir Kürt meselesi olmadığını ve terör sorunu olduğunu” belirttiler.
En son DEVA Partisi Genel Başkanı Sayın Ali Babacan bir televizyon kanalında “Çocukların oynadığı alanlarda panzerler geziyorsa, yoğunlukla Kürt vatandaşlarımızın yaşadığı şehirlerde belediyelere kayyumlar atanıyorsa, ülkemizde hâlâ ana dili hakkı tartışılıyorsa bir mesele var demektir. Bu meselenin adı da Kürt meselesidir.” dedi…
Konuya “bir mesele var mıdır yok mudur?” ekseninde eğilmekten ziyade kuşkusuz ki, esas üzerinde durulması gereken yer “muhatap kim?” noktasında olmalıdır…
İşte soru buna dönüşünce en temel hatadan kurtulmak mümkün olur.
Ülkemizde var olan her türlü sorunun, yapılması gereken işin muhatabı sivil siyaset ve siyasi partilerdir. Buna “Kürt sorunu/meselesi” “terör meselesi” de dahildir…
Bir siyasi parti, kendisini temsil makamında görmüyor ve bir diğerine o misyonu tamamıyla havale ediyorsa, kendisinde bir sorun var ve Türkiye’nin tüm meselelerini kucaklayamıyor demektir.
Türkiye’de bizim bilmediğimiz bir şey mi oluyor, siyasi partiler temalara göre mi örgütlenip ortaya çıkıp insanlardan oy alıyor?
Neden sadece HDP, bu meselenin patronajını elinde bulunduruyor da, diğer siyasi partilerimizin hiç birisi bu konuda temsil yetkisini haiz olmuyor? Bu işte ve bu minvalde açıklamalarda bir gariplik yok mu?
CHP, Türkiye’nin her sorununun çözümüne talip olduğunu söyleyip oy isterken, neden bu konudan ustalıkla sıyrılmak ve konuyu HDP’ye yüklemek istiyor?
Sorunun kaynağı olarak hiç akıllarına bizatihi bu yapılanmanın terörle içiçe olması gelmiyor mu?
Sayın Babacan’ın açıklamalarına bakınca bunca yıl Hükümette bulunmuş olmanın kendisine kazandırmış olduğunu umduğumuz bilgi birikimi ve deneyimi görememek ise ayrıca acı verici…
Sadece Hükümet’e muhalefet için konuşunca da ortaya çok sakil bir durum çıkıyor…
Sanki HDP denilen yapı çok masum, teşkilatları terörist yapılanmanın insan kaynakları merkezi gibi çalışmıyor, çocuk yaştaki ana kuzularını dağa kaçırmıyor, çocukların oyun alanları dediği yerleri mayınlarla doldurmuyor, kazandığı belediyenin imkân ve araçlarını terörist yapılanmanın çukurları ve barikatları için kullandırtmıyor, oralarda özerklik ilanına kalkışmıyor gibi aman bir masumlaştırma, bir sempatikleştirme çabası…
Ana dilde yayın ve eğitim yokmuş gibi gereksiz ağız dolusu mugalatalar ile olayı bir hak arayışına dönüştürme gayretkeşliği…
Bu kafayla mı üniter yapıyı koruyacağız, ülkeyi terörden uzaklaştıracağız.
Türkiye bu günlere kolay mı geldi, bu sorumsuz tutum ve davranışlarla ve HDP ile ittifak için sergilenen aymazlıklarla daha ne kadar vatan evladını şehit vereceğiz?
Şayet soruna çözüm olarak ifade ettiğiniz hususlar arasında HDP’nin istediği gibi Türkiye’nin eyaletlere bölünmesi, özerk yapılar oluşturulması da varsa bunu da hiç kimse evelemeden gevelemeden söylesin…
Bizler de oyumuzu ona göre belirleyelim…