HDP'den 2. Kobani ayaklanması girişimi
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin başarıyla yürüttüğü Barış Pınarı Harekatı PKK sempatizanlarını oldukça rahatsız etti.
PKK'nın siyasi uzantısı HDP, Ayn El Arab'ın TSK ve SMO (Suriye Milli Ordusu) tarafından ele geçirilmesinin ardından terör örgütüne Türkiye sınırları içinde yeni mevziler kazanmak için provokasyon girişimlerine başladı.
HDP, 2014 yılında Selahattin Demirtaş önderliğinde yapılan "Kobani ayaklanması" çağrısına benzer bir çağrıyı yineledi ve halkı bir kez daha sokağa çağırdı.
Kobani protestolarının yaşandığı 6-8 Ekim olayları, Yasin Börü'nün de aralarında bulunduğu 54 kişinin ölümüne neden olmuştu.
İŞTE HDP'NİN YAPTIĞI O ÇİRKİN TAHRİK;
Gençliği faşizan saldırılara karşı direnişi büyütmeye çağırıyoruz
Yüz yıllık bir zihniyetin savunucusu olarak kendini savaş ve katliamlarla var etmeye çalışan mevcut iktidar bloku, Rojava’da halkların öncülüğünde gelişen büyük kazanımlara karşı açık bir savaş açmıştır. Büyük bedeller ödeyerek yeni bir yaşamı inşa eden, ahlaki ve politik toplum değerlerini esas alan, evrensel değerleri savunan, insan emeğini merkeze alan, çoğulcu ve demokratik bir ulus modeli etrafında kenetlenen barışçıl bu yapıyı hedef almak açık bir işgal saldırısıdır.
Son demlerini yaşayan AKP-MHP faşist zihniyeti iktidarını ve diktatörlüğünü biraz daha ayakta tutabilmek için sözde “Barış Pınarı” adı altında insanlık tarihi açısından anlamı kutsal olan “barış” kelimesini kanla, savaşla yan yana getirip, içini boşaltıp Rojava halklarına ve onun evrensel kazanımlarına karşı kirli bir maske olarak kullanmıştır. Tüm dünyanın gözü önünde Suriye Gelecek Parti Eşbaşkanı Hevrîn Xelef ve Serêkaniyê’de sivil bir konvoy hedef alınarak 11 sivil katledilmiş, onlarcası da yaralanmıştır. Bu açık bir savaş suçudur.
Sivillere yönelik bu katliam, Rojava’ya yönelik işgal girişiminin bir dışavurumu olarak dünyanın dört bir yanında kınanmış, insanlığın vicdanında mahkum edilmiştir. Rojava’daki bu insani kıyım durdurmak için “savaşa karşı barışı savunmak” şiarıyla yapmak istediğimiz Beşiktaş yürüyüşümüze müdahale edilerek 9 arkadaşımız tutuklanmıştır. Toplumsal barışı ve güvenli bir geleceği savunmanın yasak sayıldığı bu tutuklamalarla bütün topluma savaş dayatılmaktadır. Türkiye halkları adeta bir şiddet cenderesine alınmak istenmektedir. Savaş kışkırtıcılığının yükseltildiği, barış çağrılarının suç olarak değerlendirildiği bu anlayışın Türkiye halklarına verebilecek hiçbir şeyi kalmamıştır. Kendi savaşlarını sürdürmek için “Barış Pınarı Harekatı’na engel teşkil edecek eylemsellikleri önlemek” gibi bir bahane uydurularak hukuk ayaklar altına alınmış, savaş kışkırtıcılığı kutsanmıştır.
Alınan bu karar barıştan ziyade savaşın hayatın her alanına yaygınlaştırıldığını göstermektedir. Bununla birlikte; 9 Ekim’den bu yana İstanbul ve Amed başta olmak üzere MYK ve Gençlik Yürütme Kurulu üyelerimiz, HDP Gençlik Meclisi üyelerimiz birçok kentte gözaltına alınmıştır. Mardin Gençlik Meclisi üyelerimiz gözaltında insanlık dışı uygulamalara maruz bırakılmıştır. İstanbul’da yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan Gençlik Meclisi üyelerimizden 7 arkadaşımız tutuklanmıştır.
İktidar bloku en çok korktuğu gençlik mücadelesine darbe vurmak için gözaltı, tutuklama ve tehdit gibi yöntemlerle gençliği teslim almak ve yıldırmak istemektedir. Bu faşizan saldırılara karşı direnişi büyütme kararlılığımız daha da artacaktır. Bizler HDP Gençlik Meclisleri olarak bu faşizan politikalara karşı asla bir adım dahi geri atmayacağımızı belirtiyoruz. AKP-MHP faşizminin bu politikalarına her yerde karşı çıkacağımızı ifade etmek istiyoruz.
Bizler bu kirli politikalara, insanlık dışı uygulamalara cevap olacağımızı belirtiyor, bu temelde barışa duyarlı tüm gençleri, HDP Gençlik Meclisleri olarak Rojava Devrimi’nin yarattığı kazanımlarına sahip çıkmak için alanlara çağırıyoruz.
Halkların Demokratik Partisi
Gençlik Meclisleri
15 Ekim 2019