Herpes virüsü nedir, tedavisi var mı?
Ünlü oyuncunu Jim Carrey'in iki yıl önce intihar eden eski sevgilisinin ipad'ine yazdığı notlar ortaya çıkarıldı. Genç kadının oyuncuya yönelik "Beni hayattan soğuttun, hastalık bulaştırdın" yazdığı notları şoke edici. Peki, Jim Carrey'in sevgilisine bulaştırdığı herpes virüsü nedir? Hastalığın hangi yollarla bulaştığı, korunmak için neler yapılabileceği merak konusu. Peki, virüsün tedavisi var mı? Hastalığın Hastalıkla ilgili bütün detaylar haberimizde...
Dünyaca ünlü aktör Jim Carrey'in intihar eden eski sevgilisinin notları ortaya çıktı. Cathriona White'ın "Beni hayattan soğuttun, hastalık bulaştırdın" diyerek Jim Carrey'i suçladığı ortaya çıktı. Bu bilgilerin gün yüzüne çıkmasından sonra insanlar, herpes virüsünün ne olduğunu araştırmaya başladı. Peki, herpes virüsü nedir? Virüsün tedavisi var mı? Hastalıkla ilgili bütün detaylar haberimizde...
HERPES VİRÜSÜ NEDİR?
Herpes Simpleks ya da Uçuk hastalığı, Herpes Simpleks Virus denilen virüsün neden olduğu cilt ve mukozalarda gözlenen içi su dolu keselerden ibaret bulaşıcı bir hastalıktır. Herpes Simpleks virüsünün sekiz tipi olup, klinik olarak en sık üç tipine rastlanmaktadır.
EN SIK RASTLANAN 3 TİP
HSV 1 daha çok ağız, burun ve çevresinde izlenirken, HSV 2 genital bölgede yerleşmektedir. HSV 3 ise Zona denilen rahatsızlığa yol açan, sinirlerde yerleşen tipidir. Bu tip diğerlerinden farklı olarak içi su dolu keseler şeklinde değil, kızarıklık ve iğne batması şeklinde hissedilen diğerlerinden daha keskin ağrılar yapan bir tipidir. Kuşak şeklinde belirli bir alanı tutar ve öncelikle ağrılar başlar. Daha sonra ağrı duyulan alanlarda nokta nokta kızarıklıklar başlayarak sınırlı ve belirli bir alanı kaplayan döküntü oluşur. Virüsün tuttuğu bölgeye uyan cilt bölgesinde yerleşir. Bir süre devam ettikten sonra öncelikle ağrılar, ardından döküntü iz bırakmadan iyileşir.
HERPES'İN ORGANLARA ETKİSİ
HSV 1 ise yüz, dudaklar, burun ve ağız içinde içi su dolu kabarcıklar oluşturur. Bu kabarcıklar çok kısa süre içerisinde açılıp üzerleri ülserleşir ve yakınlarındaki diğer küçük ülserlerle birleşme eğilimi gösterirler. Ardından üzeri sulanan bu yaralar kabuklaşır. Kabuklar sarı beyaz renktedir. Daha sonra kabuklar kendiliğinden yumuşayarak düşerler. İlk başta yerlerinde kahverengi bir leke bırakır. Daha sonra kahverengi bir ize dönüşür. HSV 2 ise genital bölgeyi tutar. Kasıklar, kadında vajina dış dudakları, iç kısmı, anüs ile vajina arasındaki bölgeyi, rahim ağzını, erkekte penisin özellikle gövdeye yakın kısmını, nadiren penis başı ve testisleri, kalçaları tutabilir.
HERPES NASIL BULAŞIR?
Herpes virüsü temasla bulaşır. Öpüşme, cinsel ilişki, aynı havluyu kullanma gibi virüsü taşıyan birey ile temas doğrultusunda virüsler alınır. Virüsler deri ve/ veya mukozalardaki çatlaklardan vücuda girerler. Sinir hücrelerini tutarak bu sinirlerin lifleri boyunca ilerlerler. Liflerin ganglion denilen ana merkezlerine yerleşirler. Ardından o bölgeye ait cilt ya da mukoza bölgesinde lezyonlarını oluşturmaya başlarlar. Virüsler yerleştikleri yerde ölmezler. Yapılan tedaviler de virüslerin yok edilmesini değil hastalık oluşturmalarını önlemek ya da en azından azaltmak amacıyla yapılabilmektedir.
GENİTAL BÖLGE UÇUKLARI İÇİN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?
Genelde Herpes Simpleks virüs bulaştığında her iki tipi de alınabilmektedir. Ayrıca özellikle HSV 2 denilen genital bölge uçuklarında cinsel temas ile virüs alındığı unutulmamalı ve yine cinsel temasla bulaşabilecek başka hastalıklar da akla getirilmelidir. Zira, HSV 2 virüsü kadar kolay bulaşabilen ve tehlikeli seyreden başka bir takım virüs hastalıkları da aynı kişiden alınmış olabilir ( Sarılık, AİDS, Frengi gibi…). Bu nedenle HSV 2 görülen bireylerde diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların da testler ile taranması doğru olacaktır.
HERPES ENFEKSİYONU YAYGIN MIDIR?
Herpes Simpleks infeksiyonunun bireylerde saptanarak çok doğru bir yaygınlık rdml taraması yapmak zordur. Bu zorluğun en önde gelen nedenlerinden bir tanesi infeksiyonun hastalık alındıktan sonra belirti ortaya çıkarmadan kalarak taşıyıcılık oluşturmasıdır. Hastalığa sahip bireylerin yarısından fazlası ( ~% 65 i) hastalığa sahip olduklarını bilmezler. Ayrıca HSV 2 ile temas etmiş bireylerde hastalık oluşsa bile korku ve utanç gibi nedenlerle hastalıklarını saklamaları gibi bir durum da söz konusudur. Bu nedenle hastalık hakkında başvuru aslında virüsü taşıyan birey sayısından çok daha azdır. HSV infeksiyonu toplumlar arasında da farklı oranlarda görülmektedir. ABD’de % 20’lerde olan bu oran, İsveç’te % 35’lerde, Brezilya’da % 40’lardadır. Ülkemizde ise ne yazık ki bilimsel bir istatistik bulunmamaktadır. Ancak tahmin edilen oran % 30’lardadır. Sosyokültürel seviyesi düşük toplumlarda daha sık izlenmektedir. Gelir ve eğitim düzeyi düşük populasyon da hedef noktasıdır.
HSV-2 ENFEKSİYONUNA YAKALANMADA RİSK FAKTÖRLERİ
Cinsel partner sayısının artması
Yaşın ilerlemesi
Düşük gelir
Eğitim seviyesinin düşük olması
Siyahi ya da Hispanik etnik kökenli olma
Kadın olma
Erkek eşcinsel faaliyet
HIV enfeksiyonu
Hastalık nasıl oluşmakta ve seyretmektedir?
Virüs alındıktan kısa bir süre sonra ( 2- 12 gün kadar zaman aralığında) içi su dolu keseler ve kaşıntılı lezyonlar oluşmaya başlar. Hastanın bağışıklık durumunun kuvvetine göre bir miktar yayılır. Virüsle temas eden bireylerin yarısından fazlasında ise herhangi bir şikayet olmamaktadır. Hasta hastalık nedeni olan virüsü vücuduna almış, sinir sistemine yerleşmiş vaziyettedir. Cinsel ilişkiye girdiği bireylere virüs bulaştırmaktadır. Bağışıklık sistemi baskılandığı herhangi bir durumda ise hastalık belirtileri ortaya çıkacaktır. Bazen bu süreci hasta hiç yaşamaz.Ancak virüsü taşıyıcılığı devam etmektedir.Bazen de yılda en az dört ayrı atak yaşarlar.
HASTALIK HANGİ DURUMLARDA KENDİNİ GÖSTERİR?
Yeterli beslenememe durumunda, aşırı A vitamini alındığında, aşırı alkol tüketiminde, yoğun stres dönemlerinde, grip vs. gibi bağışıklık sistemini yoran bazı hastalıklarda, adet dönemlerinde, sık cinsel ilişkiye girildiği dönemlerde, kişisel hijyen bozukluğunda hastalık tekrarlamaya başlar. Belirtiler en şiddetli ilk infeksiyonu aldığında görülse de bağışıklık sistemi burada ana rol oynadığından herhangi bir nüksde de şiddetlenebilir. Hastalık belirtileri 20 gün kadar sürebilmekte ve kadınlarda bu dönemde rahim ağzında olabilen yaralar yüzünden akıntı, ağrılı cinsel ilişki gibi şikayetler belirebilmektedir.
GEBELİKTE HASTALIKLA İLGİLİ NE YAPILABİLİR?
Hastalık gebeliğin ilk üç ayında geçirilirse fetus üzerinde çok ciddi hasar oluşturması iddia edilmiş olsa da bu konu da bilimsel veriler bulunmamaktadır. Ayrıca bu hasarların ultrason ile tespiti de mümkün olmayabilir. Bu nedenle tüm gebeler gebeliğin ilk döneminde bu infeksiyonun geçirilip geçirilmediği yönünde taranmalıdır. Virüsün yeni alındığı aktif infeksiyonun geçirildiği vakalarda gebeliğin sonlandırılması düşünülebilir. Hastalığı daha önce almış ve bağışıklanmış bireylerde fetus açısından bir tehlike bulunmamaktadır. Bu gebelerin gebelikleri sırasında hastalığın nüksünü yaşamaları durumunda herhangi bir tedavi uygulanmamakta sadece destek yaklaşımları benimsenmektedir. Doğuma yakın genital uçuk geçiren gebelerde ise eğer lezyonlar mevcutken doğum başlarsa bu gebelerde bebeğin temas ederek virüsü almalarını engellemek için sezaryen tercih edilmelidir. Ayrıca bebeğin doğum sonrasında da bu virüsle temasını en aza indirmek için çok dikkat edilmelidir.
HERPES VİRÜSÜN TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜDÜR, NELER YAPILABİLİR?
Herpes Virüsünün tam bir tedavisi mümkün olmamaktadır. Bu nedenle öncelikle virüsü kapmamaya özen göstermek gerekmektedir. Yabancılar ile temastan kaçınmak, cinsel ilişkide prezervatif kullanmak, ortak havlu vs. kullanımından uzak durmak gerekmektedir. Virüsü aldığımızı düşündüğümüz bireyi mutlaka bu durum hakkında bilgilendirmeli, kendisinin hastalık ihtimali hakkında dikkatini çekmeliyiz. Hastalığı kapma halinde veya nüksü önlemek için de bağışıklık sistemini güçlendirmeli, aşırı alkol, aşırı yorgunluk, beslenme bozukluğu, stres gibi durumlardan uzak kalmaya özen göstermeliyiz. Hastalık lezyonlarının en büyük sıkıntılarından biri de kolayca bakteri ile tekrar infekte olabilerek daha derin, daha geniş ve daha çok iz bırakan ülsreler haline gelebilmeleridir. Bu nedenle el ile temastan olabildiğince uzak durmalı, aktif lezyonların olduğu dönemde kağıt havluları tercih etmeli ve temastan kaçınmalıyız. Bakteri varlığında doktor kontrolünde antibiyotikleri kullanmalıyız. Genital bölgede yer alan bütün yaralar önemlidir. Burada en korkutucu olanı, başka hastalıkların herpes zannedilerek atlanması ihtimalidir. Bu nedenle her genital bölgede izlenen yara da mutlaka doktor muayenesi gerekmektedir. Ayrıca bir diğer önemli husus da, herpes infeksiyonu varlığında olası diğer cinsel yolla bulaşan hastalıkların da alınmış olma ihtimalidir.