Hıncal Uluç, Engin Ardıç ve Haşmet Babaoğlu'nu çok kızdıracak!
Sabah Gazetesi'nde yine ortalık karışacak! Hıncal Uluç'un, köşe komşuları Engin Ardıç ve Haşmet Babaoğlu'na "Erdoğan'ı neden yazmıyorsunuz!" çıkışı yeni bir polemiğin habercisi...
Sabah yazarı Hıncal Uluç, bugünkü köşe yazısında kendi gazetesinin iki önemli yazarını ele aldıkları konular nedeniyle sert bir dille eleştirdi.
Engin Ardıç'ın yazılarında "kolaya kaçtığını" belirten Uluç, "Yani ya birine, bir şeye sövüyor ya da klişe konuları bininci defa yazıyor. Dün bir milyonuncu kez, "yılbaşı" yazmış. Yahu yılbaşını, Noel'i yıllardır tartışanlar, güneşin altında söylenmedik laf bıraktılar mı?. Yazında tek kelime, ezberlenmemiş bilgi, yepyeni bir görüş var mı?." ifadelerini kullandı.
Uzun süredir aralarında gerginlik olan Haşmet Babaoğlu'nu ise Çin konusunda yazdığı makalesi nedeniyle hedef tahtasına oturtan Uluç, "Yazısında "kaynak" yok. Allah Allah.. Yabancı medyayı izliyorum üstelik. İlk defa Haşmet'te okudum." diye yazdı.
Uluç her iki isme de, "Engin ile Haşmet'in o yazılarının olduğu gazetemizin kapağında, Pirinkayalar Tüneli'nin açılışında konuşan Başkan Erdoğan manşet.. Pirinkayalar Tüneli nedir, nerdedir, anlamı nedir, hiç merak edip okudunuz mu?. Bu tünelin anlamını açıklayan bir yazı kaleme alıp, milletin içini gurur ve umutla doldurmayı düşündünüz mü?. Daha ne muhteşem eserler var, son yıllarda, dünyaya meydan okurcasına.. Tek satır ettiniz mi?." diyerek çıkıştı.
İşte Hıncal Uluç'un "Yılbaşı ve kıyamet üzerine yazmanın doyumsuzluğu..." başlığını taşıyan o köşe yazısı;
"Engin Ardıç kardeşim, bu gazetenin en keyifli yazılarını yazabilecek çaptadır; çünkü sadece okuyarak değil, gidip görerek edindiği emsalsiz bir bilgiye, kültüre ve de mizahı fevkalade kuvvetli, akıcı bir kaleme sahiptir.. Ama nedense o kalemi o yönde kullanmıyor. Kolaya kaçıyor..
Yani ya birine, bir şeye sövüyor ya da klişe konuları bininci defa yazıyor.
Dün bir milyonuncu kez, "yılbaşı" yazmış. Yahu yılbaşını, Noel'i yıllardır tartışanlar, güneşin altında söylenmedik laf bıraktılar mı?. Yazında tek kelime, ezberlenmemiş bilgi, yepyeni bir görüş var mı?.
Yahu sebebi isterse yalan, isterse sahte, isterse rezil olsun, hemen tüm dünya insanlarını bir araya getiren ve ortak neşeyle coşkuyla kutlanan bir güne sahip olmanın zararı ne?.
Dünya kaç bloka bölünürse bölünsün, hemen hepimiz kutluyoruz. Kanlımız, kan düşmanlarımız dahil.. Çok mu görüyorsun insanlığa?.
Ağaç süslemelerine ilgi varmış. Hindiye ilgi varmış.
Kırmızı çamaşıra ilgi varmış. Restoranlarda yer ayırmaya ilgi varmış.. Varmış da varmış..
Peki Engin hiç düşündün mü, o yılbaşı gecesi evlerimizde, tüm aile, hem de büyük aile toplanmışken önümüze gelen hindi kaç kişinin evine ekmek girmesine sebep oluyor?. O hindi, tavuk fabrikasında kaç işçi, memur çalışıyor?. O hindileri tüm yurda kaç kamyon taşıyor. O kamyondan şoförler başta, kaç kişi yemek yiyor?. Paketleme servislerinde, paketleri kamyonlara, kamyonlardan satış noktalarına kaç hamal taşıyor?. O satış noktalarında kaç kişi o hindiler sayesinde, yılbaşında sofrasına iki satır değişik şeyler koyabiliyor?.
Yılbaşı süslemeleri mi?. 20 senedir ayni salonda yaşıyorum. Yılda bir defa o salonum değişiyor, süsleniyor..
Şimdi sen otur hesapla.. Bir yılbaşı ağacından, ister gerçek, ister plastik olsun bir yılbaşı ağacından kaç kişi hayatını kazanıyor?. Ya süslemelerden..
Alkent'in tam karşısında yazın sıcağı, kışın soğuğu, yağmuru karı demeden sabahın köründen, gecenin geç saatlerine oturan bir yaşlı teyze var. Hatice Teyze diyelim..
En çok parayı yılbaşı öncesi kazanır.
Çünkü o yeşil yapraklı, kırmızı çiçekli yılbaşı süs bitki demetlerini bol bol satar ve belki o da yılbaşı gecesi, çocukları ve torunlarını toplayıp önlerine bir hindi koyacak parayı bile bulur.
Ya restoranlar, kafeler, kulüpler?. Buralarda yüz binlerce aile, babanın ya da anne, ağbi, ablanın getirdiği bahşişlerle yaşıyor. İki yıldır borç harç idare ediyorlardı.
Bu yılbaşı ilk defa ellerine doğru dürüst para geçecek, Engin.. Ahçı, garson, yamak ve temizlikçiler, güvenlik ve valeler iyi bahşişler alacaklar ilk defa.
Sen bakma Haşmet'in pandemi başından beri yazdığı komplo teorileri ve kıyamet senaryolarına..
Ona göre Kovid'i laboratuvarda yaratıp dünyaya yayan Çin, şimdi buğday, pirinç başta, her saklanacak yiyecek maddesini depolamaya başlamış, dünyadan satın alarak.. Yazısında "kaynak" yok. Allah Allah.. Yabancı medyayı izliyorum üstelik. İlk defa Haşmet'te okudum.
"2022'de gıda enflasyonundan kaçınmak imkânsız" diyordu, dün.. Yani o iki gün sonra gireceğimiz yeni yılda açlıktan öleceğiz..
Gıda ve içme suyu konusunda en umutsuz bilim adamlarının çizdiği haritalarda bile Türkiye, içme suyu ve yiyeceği kendi kendisine yeterli ülkeler arasında görünüyor.
Rengimiz kıpkırmızı değil, ama pembe..
Yani Haşmet'in dedikleri doğru bile olsa, bizim için korku, dehşet ve panik sebebi yok!.
Engin ile Haşmet'in o yazılarının olduğu gazetemizin kapağında, Pirinkayalar Tüneli'nin açılışında konuşan Başkan Erdoğan manşet..
Pirinkayalar Tüneli nedir, nerdedir, anlamı nedir, hiç merak edip okudunuz mu?. Bu tünelin anlamını açıklayan bir yazı kaleme alıp, milletin içini gurur ve umutla doldurmayı düşündünüz mü?. Daha ne muhteşem eserler var, son yıllarda, dünyaya meydan okurcasına..
Tek satır ettiniz mi?.
Ne diyor Başkan, hem de sizin "umutsuzluk" içeren yazılarınızın olduğu gazetenin manşetinde..
"Dünyanın en modern altyapısı Türkiye'de!." Erdoğan konuşmasında, "Hedefimiz Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapmak" diyor..
Bir o sözlere bakın, bir de "Hindi niye..
2022'de Türkiye'yi gıda enflasyonu bekliyor" diyen size..
Hayır dostlarım! Umutsuzluğa, paniğe kapılmaya gerek yok. Size katılmıyorum.
Yeni yılınızı imkânlarınız ve Kovid kuralları, aşı ve MMT'ye dikkat ederek kutlayın, sevgili okurlar.. Çünkü..
Çünkü 2022, ülkemizin ve ulusumuzun "Yeni Umutlar" yılı olacaktır."
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN...