Hürriyet yazarlarından Caner Erkin'e tepki yorumları
Beşiktaşlı ünlü futbolcu Caner Erkin’in oğlunun velayetini almak için açtığı davada Asena Atalay’a yönelttiği suçlamaları hafta boyunca gündemdeydi.
Erkin'in iddiaları arasında Atalay’ın hamilelik döneminde zayıflama hapları kullandığı ve striptiz kulüplerinde direk dansı yaptığı da vardı.
Hürriyet yazarları magazin gündeminde olan konularla ilgili şu yorumları yaptılar.
Cengiz Semercioğlu:
Konu ne olursa olsun ben bir erkeğin bel altından vurmasına, kadını ucuzlaştırma çabasına şiddetle karşı çıkarım. Asena direk dansı yaparken, sevgilileriyle yurtdışına giderken sen ne yapıyordun birader? Bu kadının kocası değil miydin? O zaman niye sustun, bekledin de, şimdi kalkmış bunları konuşuyorsun? Caner kendisine yakışmayacak kadar çok ayıp etti.
Evliyken neden sustun
Ömür Gedik:
Her hafta bu konuyu kapatalım, artık sıktı, lütfen sussunlar diyoruz ama ne yazık ki doz artarak devam ediyor. Davaları sürerken gizlilik kararı almalarını öneriyorum. En azından bu rezillikler uluorta konuşulmasın. Ortada bir evlat var diye diye dilimizde tüy bitti. Böyle konuşmaya devam ederlerse zaten o çocuk ikisine de kalmayacak, devlet alacak himayesine.
Melike Karakartal:
Açıkçası bu satırları okuduğumda üzüldüm. Çınar büyüdüğünde Asena ve Caner'in karşılıklı yaşadığı her şeyi, ortaya döktükleri tüm detayları öğrenecek. Geçmişe yönelik konuların, özel hayat detaylarının ortalığa saçılması çok yakışıksız. Ne yaşandıysa yaşandı, bunları halka anons etmeden, birbirlerini yıpratmadan anlaşmazlıklarını çözebilirler. Hiç çözüleceği yoksa bile Çınar için bunu yapabilirler, yapmalılar.
Evliyken neden sustun
Onur Baştürk
Striptiz kulübünde direk dansı olayı saçma ve abartılı geldi bana. Bir kere Türkiye'de öyle kulüpler yok, Paris'te miyiz yani? Ayrıca birçok sosyetik kadın direk dansı ya da esas ismiyle “pole dance”in kurslarına gidip eğitim alıyor. Bu bir trend ve egzersiz/dans biçimi. Ahlaksız bir şey değil. Caner Erkin oğlunun velayetini almak uğruna bu kez bel altı vurmak istemiş anlaşılan. Ve tribünlere oynamış. Bunu herkes yer belki ama biz yemeyiz. Ayrıca ayıp denen bir şey var. İnsan eski eşiyle ilgili böyle şeyler yine de söylememeli. Ne olursa olsun.
LOKOMOTİFE KARŞI HIZLI TREN ÇIKTI
Birlikte program yapacakları yazılınca Bülent Ersoy, “Ben lokomotifim, onlar vagon” diyerek Safiye Soyman'ı kızdırdı. Soyman da “Lokomotif mi kaldı, hızlı tren devrindeyiz artık” diyerek tartışmayı alevlendirdi.
Onur Baştürk: İki tarafın da açıklamaları komik ve eğlenceli. Ama en çok da Bülent Ersoy'unki şahane. “Vagonlar arkamdan gelir” bir klasik artık. Safiye Soyman'ınki altta kalmamak için söylenmiş bir söz sadece...
Melike Karakartal: Bülent Ersoy, içinde bulunduğu her projede kendisini konunun odağı olarak göreceği için onun söylemi anlaşılabilir. Ancak Safiye Soyman'ın dediği gibi artık zaman değişti, televizyon da çağa ayak uydurdu, hiçbir program “Bir star ve çevresinde dönen gezegenler” sistemiyle çalışmıyor. O yüzden Safiye Soyman'ınki doğru bir saptama... Tabii bu koşullarda nasıl birlikte program yapacaklar, orası da bilinmez...
Ömür Gedik: Safiye'yi severim, tam da birlikte yola çıkılacak kadındır. Hiç hak etmediği bir yorumla karşılaşmasına ben de üzüldüm. Ama “lokomotif mi kaldı, hızlı tren devrindeyiz” diyerek verdiği cevap da gayet akıllıcaydı. Tebrik ediyorum kendisini.
Cengiz Semercioğlu: Ben bu polemiğe Faik'in dahil olup “Bülent Ersoy'u Turgut Özal başımıza bela etti” demesini sevmedim. Lokomotifi, vagonu tartışabiliriz ama Bülent Ersoy'un “başımıza bela edilmiş bir isim” olduğunu söylemek çok yanlış oldu. Bu program bu kadroyla yapılamaz artık...
ROMANTİK SARP
Sarp Akkaya, Fenerbahçe-Olympiakos basketbol maçında skorboard'a “Sinem benimle evlenir misin” yazdırarak sevgilisine evlenme teklif etti. Sizce bu evlenme teklifi romantik mi? Duyduğunuz daha güzel bir örnek var mı?
Onur Baştürk: Köprünün altına lazerle “Benimle evlenir misin?” yazdıranları anımsattı bu bana. Açıkçası romantik değil. Ya da bir kadına romantik geleceğini pek düşünmüyorum.
Ömür Gedik:
Öyle deme Onur, klişe gibi görünseler de şaşaalı teklifler kız tarafının her zaman hoşuna gider. İki yıl önce evlilik teklifi için E-5 karayolunu kapatanını bile görmüştük. Konu evlilik teklifi olunca limit gökyüzü ne de olsa...
Cengiz Semercioğlu:
Doğru, gökyüzünde pankart uçuranlar, denizin dibine inenler de var da Sarp'ınki çok denenmiş bir yöntem. Neyse ki, Fenerbahçe'nin Krasnodar'a elendiği futbol maçında yapmadı, tribündeki küfürlerden nasibini alırdı yoksa...
Melike Karakartal:
Ben Sarp Akkaya'nın bu jestini romantik buldum. Kadınlar bence bu konuda ikiye ayrılıyor, kimileri herkesin önünde gerçekleşen evlenme tekliflerinde, utanmaktan mutluluk hissini doya doya yaşayamayacağını düşünürken kimisi de böyle büyük kararlarda büyük jestleri olmazsa olmaz olarak görüyor. Ben emin değilim, her ilişkinin dinamiğine göre farklı ilerliyor bu işler.
Bu gazla rekor gelir
“Recep İvedik 5” ilk hafta sonunda 2 milyon 882 bin seyirciye ulaştı. Şahan Gökbakar, “Recep İvedik 4”e ait olan 7.369.098'lik rekoru kırabilir mi? Şahan'ın gişe başarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ömür Gedik:
“Recep İvedik 5”, Recep İvedik sosuyla birlikte Türk milli takımının olimpiyatlara katılmasını işleyerek milliyetçilik duygularını da okşadığı için daha geniş kitlelere ulaşacaktır diye düşünüyorum. Bu gazla rekor gelir.
Melike Karakartal:
Kıracak gibi görünüyor. Bunun birkaç nedeni var, birincisi Şahan Gökbakar bugünün yoz kültürüne derinliksiz iletişim diline, sosyal değişime ayna tutan bir karakter yarattı aslında. Bu gözle bakınca “kıssadan hisse” aslında Recep İvedik. İkincisi, sinemaların çoğunda Recep İvedik hakimiyeti var, başka seçenek mi kalıyor izleyiciye?
Cengiz Semercioğlu:
Sırf gişe yaptı, herkes izliyor diye Recep İvedik'in tartışılmasının bile önü kesiliyor artık... Koca koca yazarlar bile popülizmin esiri oldu, kimse bir şey söylemesin, alkışlayalım diyorlar. Alkışlayalım alkışlamasına da, sinemadan beklentimiz TV skeçlerinden fazlası değil mi?
Onur Baştürk:
“Ezel”deki Dayı'nın ağzıyla konuşursam: O rekoru kırması ya da kırmaması değil mesele yeğen... Mesele Recep İvedik mizahına teslim olan toplum. Mesele o mizahtan bir gıdım öteye geçemeyişimiz. Mesele özgür mizahın olmayışı. Mesele çok ama çok derin! Boş verin gişeyi!
Sanatçıdan dost olmaz mı?
Almeda Abazi, düğünü için kendisini kutlamayan arkadaşlarına sitem etmiş. Bir gün önce de Hande Yener, Hülya Avşar'ın “Sanatçıdan dost olmaz” sözünü hatırlattı. Sanat camiasında dostluklar yalan mı gerçekten?
Ömür Gedik:
Sanatçıdan dost olur, neden olmasın ki? Sanatçıdan olmazsa, gazeteciden, doktordan, bankacıdan da olmaz o zaman. Dostluklar insanına bağlı. İyisi kötüsü hamurla ilgili, ki o hamur da sağlamsa mesleklerin getirip götürdükleriyle bozulmuyor. Onur Baştürk: Sanat camiasında dostluklar yalan tabii. Çünkü hiçbiri gerçek anlamda diğerinin başarısını istemez. Bu da bana doğal geliyor. Asıl doğal gelmeyen yapmacık davranmaları. Çok dostmuş gibi davranmaları. Bu anlamda Demet ve Hande'nin çekişmesini mesela, doğal ve içten buluyorum.
Melike Karakartal: Sanat, müzik gibi yaratıcı konularda kendi biricikliğini algılayamamış, yapılan her işin parmak izi kadar farklı olduğunu kavrayamamış, dolayısıyla çevresindeki herkesi rakip gören insanlara söylenmiş bir söz olabilir bu ancak. Hülya Avşar bu durumun, yani kendi benzersizliğinin ve biricikliğinin farkında olan bir kadın, bunu çevresindekilere yönelik söylemiş olabilir. Almeda Abazi'nin durumu ise gençlik naifliği. İnsan evlendiği gün başkalarının yapmadıklarına değil, kendi mutluluğuna odaklanmalı...
Cengiz Semercioğlu: Sadece sanat camiasında değil iş dünyasında hangi sektörde dostluklar sahici ki? Hepimiz medyanın, müziğin, televizyonun içindeyiz, hangi dostluklar gerçek söyler misiniz bana? Herkes bir hesapla ilişkilerinde adım atıyor, düşmanlık ve dayanışma kuruyor. Gerçek dostlukta bunlar olmaz.
Kayıkçı kavgası mı?
Hande Yener-Demet Akalın arasında yıllardır bitmeyen polemik ‘kayıkçı kavgası' mı? İki taraf da bu işten nemalandığı için mi sürüyor bu gerginlik ya da ikiliden hangisi bu kavganın ekmeğini daha çok yiyor?
Ömür Gedik: Bence ikisi de zaman zaman zarar görüyor, zaman zaman da nemalanıyor bu kavgadan. Biz alıştık, satranç oyununda hamleleri izliyoruz sadece.
Melike Karakartal: Ben artık bu işin karakter yapılarından kaynaklandığını düşünmeye başladım. Her ikisi de akıllarından geçen düşünceleri filtrelemeden söyleyen insanlar, dolayısıyla her ikisi için de hesapçılık olarak değerlendiremem bu durumu.
Onur Baştürk: Bu gerginlik artık kimseyi ilgilendirmiyor ne yazık ki... Onlara soru soran gazeteciler de neden hâlâ bu soruyu soruyorlar, vazgeçsinler. Dünyanın en sıkıcı polemiği bu. Barışmasınlar ama birbirlerini iğnelemeyi bıraksınlar.
Cengiz Semercioğlu: Yeni bir reklam filmi gelse de, yeniden barışsalar. Yıllar içinde gördük ki bu kavganın tek ilacı para. Önlerine yüklü bir meblağ konsa yeniden yan yana gelmezler mi? Düet bile yaparlar. Bakın bu hiç fena fikir olmadı ha, Hande ve Demet düet yapsınlar, paraya para demezler.
39 YILLIK ELEKTRİK FATURASI
Ali Ağaoğlu'nun kendisinden 39 yaş küçük sevgilisi Duygu Su Gülpınar “Elektrik faturamı düşünürken yanımda yoktunuz” diyerek ilişkisini savundu. Konsey ne diyor Duygu Hanım'ın bu çıkışına?
Ömür Gedik: Ya böyle bir cümle olabilir mi Allah aşkına? Ali Ağaoğlu'nun değil, bankadaki parasının, cüzdanının sevgilisiyim diyor açıkça. 39 yaş farkının başka bir açıklaması olamazdı belki ama bunu duymasak da olurdu.
Melike Karakartal: Daha önce onu dikkate almamış insanların şimdi onu eleştirmesini anlayamadığını söylüyor olmalı diye düşünmek istiyorum, ancak konuya elektrik faturasından girince başka şey anlaşılıyor. Bu durumu, dünyanın en sık rastlanan magazin olayıymış gibi yorumlayamayacağım.
Onur Baştürk: Benim devrelerim yandı Duygu Hanım'ın o bol sitemli açıklamasını okuyunca... Kalakaldım, hangi boyuttayım dedim... Neyse ki faturamı ödediğim aklıma geldi, rahatladım! Valla Duygu Hanım faturaları dert etmesin. Hep beraber, tüm ülke, elbirliğiyle öderiz ne olacak? Bu kadar sıkıntı, strese gerek yok. Rica edeceğim...
Cengiz Semercioğlu: “Ben bu adamı sevdim” de, “Beraber çok iyi vakit geçiriyoruz” de bunların hepsini anlarım. Ama 39 yıllık elektrik faturası olmadı ya... “Para için her yol mubah” demenin itirafı bu...