İbrahim Kalın'dan Neşet Ertaş türküsü!
2. Neşet Ertaş Kültür ve Sanat Festivali'ndeki söyleşiye katılan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın bir sürpriz yaptı. İbrahim Kalın'dan Neşet Ertaş türküsü! Video izle! İbrahim Kalın türkü söyledi! O anlar bu haberde...
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Neşet Ertaş bizlere, 'dostluk, sadakat, kardeşlik, merhamet, sevgi, aşk, ayrılık, doğruluk, dürüstlük, vatana bağlılık ve birbirine saygı' diyor. Bu değerler şüphesiz bizim yazılı ve sözlü kültürümüzün çok önemli bir bölümünü oluşturuyor" dedi. İbrahim Kalın'dan Neşet Ertaş türküsü izle! İbrahim Kalın türkü söyledi! Etkinlikte yaşananlar ve detaylı bilgileri haberimizde bir araya getirdik.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde bu yıl ikincisi düzenlenen Neşet Ertaş Kültür ve Sanat Festivali etkinlikleri kapsamında Neşet Ertaş Kültür Sanat Merkezi'nde söyleşi düzenlendi. Kalın, söyleşide, Neşet Ertaş'ın şiirine ve ozanlık geleneğine bakıldığı zaman, sözün son derece önemli olduğunu, bazen müziğin sözü takip ettiğini gördüklerini belirtti.
'NEŞET ERTAŞ'IN MÜZİĞİ EVRENSEL BİR MÜZİKTİR'
Neşet Ertaş'ın, dillerden dillere dolaşan türkülerinde melodinin, tınının ve tavrının yanında sözlerinin ifade ettiği mananın da kendileri için son derece önemli olduğunu ifade eden Kalın, şöyle konuştu:
"Odur Neşet Ertaş'ı Anadolu topraklarının dışına taşıran, Balkanlara, Avrupa gibi coğrafyalara götüren. Neşet Ertaş'ın müziği de aynı Anadolu müzik geleneği gibi evrensel bir müziktir.
Onun için mahalli, yerel ya da ulusal bir müzik olarak görmek büyük bir burukluk olur. Yani biz bugüne kadar hep Batı müziğini evrensel müzik kriteri olarak algıladık, zihnimizde öyle kodladık.
Ona göre bazı müziklere 'etnik', bazılarına 'yerel müzik' dedik. Bu kategorileri de artık bizim bir kenara koymamız gerekiyor.
Bach, Mozart ve Vivaldi büyük müzisyenlerdir. Çok güzel eserler ortaya koymuşlardır. Keyifle dinlerim ama aynı evrensel değere ve kaliteye sahip olan benim de bir geleneğim var.
Bunun içerisinde Köroğlu, Karacaoğlan, Pir Sultan, Aşık Veysel, Muharrem Ertaş da Neşet Ertaş da vardır. Şimdi bu büyük geleneğin bu yüzyıldaki en büyük icracılarından, bestekarlarından, taşıyıcılarından ve ustalarından biri olan Neşet Ertaş'ı bu büyük fotoğrafın içerisine yerleştirmemiz gerekiyor."
Kalın, Neşet Ertaş'ın, sazının ve sözünün yanı sıra özüyle de aslında gönül dünyalarına misafir olan, insanları sarıp sarmalayan bir ozan, şair ve müzisyen olduğunu aktardı.
'BÜYÜK BİR HİKAYE ANLATICISI'
Ertaş'ın, insanın yeryüzündeki serüvenini en güzel şekilde anlatan büyük bir hikaye anlatıcısı olduğunu vurgulayan Kalın, şunları kaydetti: "İnsan bir zorlukla karşılaştığında, başına bir dert geldiğinde, hangi değerlere sarılarak o zorlukları aşacak, hangi ilkelere, duygulara tutunarak bu zor dönemleri aşacak ve sahile, selamete nasıl ulaşacak? Bu evrensel soruya kendi gönül diliyle, sazıyla ve şiiriyle cevap vermiş bir ozan olduğu için aslında insanlığın yeryüzündeki büyük hikayesini de anlatır.
Neşet Ertaş bizlere, 'dostluk, sadakat, kardeşlik, merhamet, sevgi, aşk, ayrılık, doğruluk, dürüstlük, vatana bağlılık ve birbirine saygı' diyor.
Bu değerler şüphesiz bizim yazılı ve sözlü kültürümüzün çok önemli bir bölümünü oluşturuyor. Bunu bu incelikte, duygusal yoğunlukta ifade edebilmek Neşet Ertaş'ın ozanlık yeteneğinin önemli göstergelerinden bir tanesidir.
Bunun yanında mütevazı hayatı, kendisinin her alanda gösterdiği doğal tevazusu da zannediyorum bizi bir yerimizden yakalayan bir diğer özelliğidir."
Kalın, Neşet Ertaş'ın vefatından önce kendisiyle görüştüğünü ve onun sazını, sözünü dinlediğini anlattı.
Ertaş'ın, arkasında taşıdığı büyük geleneği, oturmasına, konuşmasına, yemesine ve içmesine yansıttığına dikkati çeken Kalın, şöyle devam etti: "Onu gördüğünüz zaman ister istemez sizin gönül dünyanıza da bir iz bırakıyor. Bu iz, insanı hep daha iyi olmaya, daha güzel işler yapmaya sevk eden bir niteliğe sahip. Neşet Ertaş'ın, sazında, sözünde, şiirinde ve türküsünde ifade ettiği güzellik aynı zamanda ilahi olanla hep irtibatı muhafaza etmiş bir güzelliktir. Birçok şiirinde ve türküsünde nerede insani aşktan ilahi aşka geçiyor şaşırırsınız.
'TAKDİR ETMEMİZ LAZIM'
O geçişkenlikler o kadar doğaldır, o kadar güzeldir ki. Bunlar aslında bizim şiir geleneğimizin, metafizik geleneğimizin çok normal unsurlarıdır. Modern dönemde biz bunları kaybettiğimiz için aralarına böyle büyük mesafeler koyduk. Ertaş'ın sanatında bu geçişkenliklerin ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. Ertaş gibi akademik eğitim almamış, tamamen sözlü geleneğin içinden el alarak bir ozan haline gelmiş kişinin aslında özü taşımak için nasıl bir özen gösterdiğini, nasıl üzerine titrediğini bizim de takdir etmemiz lazım. Yani bazen akademik formasyon işin hakikatini deforme edebilir, eğer doğru eğitim verilmiyorsa. Maalesef bunu bizler yaşadık."
Kalın, şunları kaydetti: "Müzik, sanat eğitimi veya başka alanlarda biz zaman zaman o geleneğin asli unsurlarının perdelendiğini, gölgelendiğini, başka şeylerin altında ezildiğini, başka büyük hikayelerin birer dipnotu haline getirildiğini gördük. Avrupa merkezciliğiyle kastettiğim de budur işte. Maalesef zaman zaman kendi müziğimizi, sazımızı, sözümüzü ve geleneğimizi hor gördüğümüz ve görmezden geldiğimiz dönemlerimiz oldu ama artık bunlar aşıldı. Hamdolsun artık Türkiye'de bunları biz mesele olarak bile tartışmıyoruz.
'TÜRK MÜZİĞİNİ KÜÇÜMSEMEYE YOL AÇACAK TARTIŞMALAR YAŞANDI'
O yüzden bizim müziğimizin, kültürümüzün iddiasını da çok güçlü bir şekilde ortaya koyması lazım. Yıllarca bize çok sesli müzik, tek sesli müzik gibi tutarı olmayan müzik ve kültür açısından saçma sapan bir tartışmayı getirip gündemimize soktular ve bunun üzerinden Türk müziğini küçümsemeye yol açacak tartışmalar yaşandı.
Tam tersine Türk müziğinin öyle tınıları ve ara sesleri var ki hiçbir dünya müziğinde yoktur. Başka müziklerde de başka artılar vardır. Biz bunların hepsini takdir edelim, sevelim ve dinleyelim ama bir hiyerarşi kurmaya çalışmayalım. Ertaş gibi formel eğitim almamış, tamamen sözlü gelenek üzerinden eskilerin tabiriyle badeli bir ozanın bu eserleri ortaya koyması üzerinden bizim çok iyi üzerinde düşünmemiz lazım."
'NEŞET ERTAŞ BUGÜNE VE YARINA ÇOK SÖYLÜYOR'
Kalın, "Neşet Ertaş bugüne ve yarına çok şey söylüyor. Geleneğin içinde henüz söylenmeyeni bulup onu yine geleneğe yaslanarak söyleyen, bunu yaparken de geleneği yaşatan bir usta olması onun en önemli farkı. Neşet Ertaş üzerinde daha fazla çalışmaların yapılması lazım.
Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi bu süreçte çok önemli bir rol oynayacak. Bugüne kadar tamamen alaylı olarak devam eden bu geleneği, aynı zamanda mektepli kısmını da gözeten çalışmalar inşallah bundan sonra yapılacak." diye konuştu.
NEŞET ERTAŞ
Neşet Ertaş, 1938'de Kırşehir - Çiçekdağı'nda doğdu, 25 Eylül 2012'de İzmir'de yaşamını yitirdi. Türk halk ozanı ve halk müziği şarkıcısı. Abdallık geleneğinin son büyük temsilcisi. Yaşar Kemal, Ertaş'ı "Bozkırın Tezenesi" olarak adlandırmıştır.
Çocukluk dönemi (İlk yılları)
Babası bağlama ustası Muharrem Ertaş, annesi Döne Ertaş'tır. 8 yaşına kadar doğduğu köy olan Kırtıllar Köyü'nde yaşamış, sonrasında ailesi ile birlikte İbikli Köyü'ne yerleşmişlerdir. 12 yaşındayken annesi Döne'yi kaybetmiştir. Babası Muharrem Ertaş, Yozgat'ın Kırıksoku Köyünden Arzu isminde bir kadınla evlenince bir süre bu köyde yaşadıktan sonra Yozgat'ın Yerköy ilçesine yerleşmişlerdir.
Ertaş, ilkokula gittiği yıllarda önce keman, sonra da bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte yörenin düğünlerinde sazı ile türküler söylemeye başladı. Ertaş, etkilendiği tek kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söyler. Bu durumu şu şekilde ifade eder; "Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız."
Sanat hayatı
Neşet Ertaş, Kırşehir ve ardından 2 yıl da Kırıkkale'de bulunduktan sonra 1957 yılının sonunda İstanbul'a gelerek Şen Çalar Plak'ta ilk plağını Neden Garip Garip Ötersin Bülbül adı ile babası Muharrem Ertaş'a ait bir türküyle çıkarır. Halk tarafından çok beğenilen bu plağı diğer plak, kaset ve halk konserleri takip eder. 2 yıl İstanbul'da çalıştıktan sonra Neşet Ertaş Ankara'ya yerleşir ve sahne hayatına burada devam eder. 1962'de İzmir Narlıdere'de askerliğini yapar. Askerliğini yaptıktan sonra Ankara'da çalıştığı gazinoda Leyla isminde bir kızla tanışır ve hemen evlenir. Babası Muharrem Ertaş, Neşet'in bu evliliğine şiddetle karşı çıkar. Bu olaylardan sonra Neşet Ertaş ve Muharrem Ertaş uzun yıllar konuşmazlar. Neşet Ertaş ve Leyla Ertaş'ın bu evlilikten Döne, Canan adında iki kız ve Hüseyin adında bir erkek çocukları olur. 7 yıl evli kaldıktan sonra 1970'lerin başlarında ayrılırlar. 1978 yılında alkol ve sigara kullanımından dolayı parmaklarından felç geçirir ve işsiz kalır. Kardeşinin daveti üzerine Almanya'ya gider. Tedavi olur. Çocuklarının eğitimi ve sanatsal çalışmalarından dolayı uzun bir süre Almanya'da kalan sanatçı, 2000 yılında İstanbul'da verdiği konserle sahne hayatına geri dönmüştür.
Demirel zamanında kendisine sunulan 'devlet sanatçılığı' unvanını; "O dönem Süleyman Demirel cumhurbaşkanıydı. Devlet sanatçılığı bana teklif edildi. Ben, 'hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor' diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım." diyerek geri çevirmiştir. Halk bu tavra destek vermiş ve Neşet Ertaş âdeta yaşayan bir efsane olmuştur. Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında yapılan ulusal envanterlerden Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanterine alınarak yaşayan insan hazinesi kabul edilen Ertaş, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Devlet konservatuvarı tarafından fahri doktora ödülüne layık görülmüş, bağlamadaki tavrı ve türküleri konservatuvarlarda ders olarak okutulmuştur. Hayatı ve eserleri Doç. Dr. Erol Parlak tarafından iki ciltlik bir kitap hâlinde yayımlanmıştır.
25 Eylül 2012 tarihinde İzmir'de tedavi gördüğü hastanede ileri evrede prostat kanseri nedeniyle yaşamını yitirmiştir. enazesi Kırşehir Bağbaşı Mezarlığında toprağa verilmiştir. Mezarı ise babası Muharrem Ertaş'ın yanındadır. Mezar taşında ise ''Sakin ol ha, insanoğlu. İncitme canı, her can bir kalp, Hakk'a bağlı. İncitme canı, incitme.'' yazılıdır.
Neşet Ertaş’ın adı Kırşehir'deki caddelerde, okullarda bulunmaktadır, ayrıca babası Muharrem Ertaş’la birlikte bir de anıtı bulunuyor.
Dünyada robot heykeli yapılmış ilk saz sanatçısıdır. Android heykeli dünyaca ünlü heykel sanatçısı Adil Çelik tarafından yapılmış, Kırşehir Neşet Ertaş Gönül Sultanları Kültür Evi'nde yerini almıştır.
Diskografi
Tek parçalar
1957 - Neden Garip Garip Ötersin Bülbül Çoban
1957-1979 Yılları arasında Kendisinin bile bilmediği birçok plak albüm yapmıştır. Bazıları şunlardır;
Hareli Gelin
Diloylu Halay Havası
Varıp Bir Kız On Yaşına Değince
Şeytanın Atına Binip Yeldirme
Bir Leyla Misali
Yardan Tatlısı Bulunmaz
Engeller Koymuyor Yar Sana Varsam
Ceylan
Vefasız Yar Aşkına (vay bana vah bana)
Kıbrıs Destanı (Kıbrıs Barış Harekatından Sonra Yazmış Olduğu Türküsü)
Giyindim Kuşandım Gittim Düğüne
Aşk Elinden Ağlayan
Sar Leyla Leyla(ayrıldığı karısına yazmıştır)
Hasta Düştüm
Tor Şahin Misali
Uyma Sakın
Albümleri
1957 - Neden Garip Garip Ötersin Bülbül
1960 – Gitme Leylam
1979 – Türküler Yolcu
1985 - Sazlı Oyun Havaları
1987 - Türkülerle Yaşayan Efsane Deyişler Bozlaklar Türküler
1988 – Gönül Ne Gezersin Seyran Yerinde
1988 – Kendim Ettim Kendim Buldum
1988 – Kibar Kız
1989 – Hapishanelere Güneş Doğmuyor
1989 – Sazlı Sözlü Oyun Havaları
1990 – Gel Gayri Gel
1992 - Şirin Kırşehir
1993 – Kova Kova İndirdiler Yazıya
1995 – Seçmeler 2
1995 – Seçmeler 3
1995 – Seher Vakti
1995 – Altın Ezgiler 3
1995 – Benim Yurdum
1997 - Nostalji 1
1998 - Ölmeyen Türküler 2
1999 - Ölmeyen Türküler 3
1998 – Gönül Yarası
Neşet Ertaş Külliyatı (15 serilik)
1999 – Zülüf Dökülmüş Yüze 1 Kayıt tarihi:1969-1974
1999 – Gönül Dağı 2 Kayıt tarihi: 1969-1974
1999 – Mühür Gözlüm 3 Kayıt tarihi: 1969-1974
1999 – Zahidem 4
1999 - Neredesin Sen
2000 - Garibin Dünyada Yüzü Gülemez 5 Kayıt tarihi: 1969-1974
2000 - Niye Çattın Kaşlarını 6 Kayıt tarihi: 1969-1974
2000 - Çiçekdağı 7 Kayıt tarihi: 1969-1974
2000 - Ayaş Yolları 8
2000 - Sevsem Öldürürler 9 Kayıt tarihi: 1974-1986
2000 - Ağla Sazım 10 Kayıt tarihi: 1974-1986
2000 - Hata Benim 11
2001 - Dostlara Selam 12
2001 - Sabreyle Gönül 13
2002 - Yar Gönlünü Bilenlere 14
2002 - Vay Vay Dünya 15
2003 - Gurban Olduğum
2008 - Neşet Ertaş 2008
Belgesel
Can Dündar, Garip: Neşet Ertaş Belgeseli, Kalan Müzik
TRT İç Yapım, Bozkırın Tezenesi, TRT
Cine5 İç Yapım, Portreler Neşet Ertaş belgeseli, Cine5