İbrahim Karagül uyardı: Sina Yarımadası'nda terör kampı kurulduğu iddiası var
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, 15 Temmuz darbe girişimi ve Katar krizinden de adı sık sık gündeme gelen Muhammed Dahlan hakkında çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
Dahlan'ın Türkiye'yi hedef alan büyük ve kirli bir planın parçası olduğunu vurgulayan Karagül, "DEAŞ içinde terör ve suikast timleri oluşturup bunların bir kısmını Türkiye’ye sevkeden Dahlan ve Muhammed bin Zaid’in bu kadarla yetinmediği, Sisi ile birlikte Sina’da özel bir terör eğitim kampı kurduğu, bütün bölgeyi etkileyecek örtülü operasyonlara başlayacağı, birçok ülkeyi hedef alacak bu saldırıların ana hedeflerinden birinin Türkiye olacağı açıkça ortada." diye yazdı.
İşte o köşe yazısı;
- Emir’in ve Dahlan’ın yeni terör timleri Türkiye’ye mi sızdı?
Bugün bütün bölgeyi etkileyecek yeni bir oluşumdan, bir kirli senaryodan, kapılarımızı çalacak yeni terör organizasyonundan, bu terör timlerinin sahiplerinden, Türkiye ve bölgenin açık düşmanı olan iki kişiden bahsetmek istiyorum:
Onu “Ortadoğu’nun Kiralık Katili” olarak tanımladık. Bugün bölge genelinde yürütülen örtülü operasyonların, faili meçhullerin, cinayetlerin, terör organizasyonlarının birçoğunda onun imzası var.
Bölge dışı güçlerin kirli işlerini yürüten, istihbarat ağlarının taşeronluğunu yapan, Sudan’dan Suriye’ye, Filistin’den Basra Körfezi’ne ve Türkiye’ye kadar eli her bölgeye uzanan bir kişidir o.. Kara para aklayan, terörizmin finansmanını organize eden yani o trafiği yöneten, bölgedeki rejim değişikliği projelerinde rol alan, 15 Temmuz işgal ve iç savaş girişiminde olduğu gibi Türkiye karşıtı bütün operasyonlarda yer alan bir isim o..
Arafat’ı zehirleyip öldüren onlardı..
Eğer bugün bölgesel terörizmin merkezinde kim var desek aklımıza ilk gelen kişi Muhammed Dahlan olacaktır.
Filistin lideri Yaser Arafat’ın zehirlenip öldürülmesinden bu yana Dahlan ismini yakından izlemeye çalışıyorum. İlk rejim değişikliği projesi Filistin’de uygulanmış, öncelikle Arafat devreden çıkarılmıştı. İsrail istihbaratı ve Dahlan’ın adamları, Arafat’ın evine kadar girip yakın korumalarını kafalarından vurmuştu.
Arafat tehdit altındaydı çünkü o varken Filistin’de İsrail’in istedikleri tam olarak uygulanamıyordu. Muhtemelen Dahlan’ın aldığı ilk terör ihalesi Arafat’ın devreden çıkarılması olmuştu. Ariel Şaron’la işbirliği yapmış, Arafat zehirlenmiş, uzunca bir hastalık döneminden sonra vefat etmişti.
İstihbarat merkezi her şeyi ele verdi
Gazze’yi işgal edip Hamas’ı devreden çıkarmaya dönük ilk girişimde de Dahlan vardı. Ama Hamas erken hareket etmiş, Gazze’de denetimi ele almıştı. İşte orada Dahlan’ın istihbarat merkezi ele geçmiş, korkunç gerçekler gün yüzüne çıkmıştı. Dahlan, İsrail istihbaratı ve Mısır istihbaratı arasındaki ilişkilere dair sayısız belge ele geçti.
Gazze’ye yönelik İsrail saldırısı Dahlan ve Mısır istihbaratının destekleriyle yapılıyordu. İsrail, Mısır ve Dahlan Gazze’de katliamlar yapıyor, açıktan silah sevk ediliyor, ABD özel birlikleri de aynı anda örtülü operasyonları yürütüyordu. Filistin halkının kanı üzerinden projeler uygulanıyor, korkunç bir kıyım yapılıyordu.
Ariel Şaron’un çiftliğindeki gizli görüşme ve suikastler
Coğrafyanın tarihini bu tür karanlık ilişkileri çözdüğünüz kadar anlarsınız. Mesela Ariel Şaron’un çiftliğinde yapılan bir gizli görüşmeden sonra Şeyh Yasin’in sabah namazında füze ile şehit edilmesi, ardından Hamas liderlerinin ardı ardına suikaste uğraması gibi.
Acaba Şaron’la o gizli görüşmeyi yapan kişi şimdi neler hissediyor? Acaba bugün Mescid-i Aksa’da tertiplenen yeni senaryoya, hangi gizli görüşme ile karar verildi? O görüşmeye kimler katıldı, nasıl bir kirli ve kanlı ortaklık kuruldu?
15 Temmuz’dan doğrudan sorumlu
Dahlan, Türkiye’ye yönelik 15 Temmuz saldırılarının arkasındaki isimlerden biridir. Yani taşerondur, yani ihale almıştır, yani efendileri ona yeni görevler vermiştir. Erdoğan’ı ve AK Parti’yi devirmeye dönük küresel projede kendisine verilen rolü oynamıştır, Türkiye içindeki darbecilerin fonlanmasında rol almıştır, aylarca bunun için hazırlıklar, toplantılar yapmıştır. Bu yönüyle Dahlan, 15 Temmuz saldırılarından doğrudan sorumlu kişilerden biridir.
Emir’in suikastçileri Türkiye’ye mi sızdı?
18 Temmuz 2017’de burada yazdığım Emir’in Suikastçileri başlıklı yazı yeni bir durumu haber veriyor, Dahlan’ın yeni suç dosyasını açıyordu. Yeterince dikkat çekmese de, Dahlan’ın DEAŞ içine adamlar sızdırdığı, örgüt içinde birimler kurduğu, bölgede yeni bir terör denklemi oluşturduğu tezi hafife alınacak bir durum değil tam tersine korkunçtu.
Acaba bu yeni terör ağının Türkiye içindeki etkileri nelerdi? Dahlan’ın terör timlerinden, suikast timlerinden ne kadarı ülkemize sızmış ve ne tür saldırı hazırlıklarına girişmişti? Bu durum, 15 Temmuz sonrası yeni bir dalga mıydı, hangi çokuluslu operasyonun parçasıydı?
Ama Dahlan bir kiralık katildi. Patronu ise, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Genelkurmay Başkanı ve Abu Dabi Veliahtı Muhammed Bin Zaid el Nahyan’dı. Bölgedeki bütün kirli operasyonların merkezindeki kişi Muhammed Bin Zaid’di. Açık bir Türkiye düşmanlığı yürüten, Mısır’dan Ermenistan’a kadar Türkiye karşıtı herkesi fonlayan, DEAŞ içindeki yeni terör timlerinin de sahibi olan kişi buydu. Dahlan’ın ipleri asıl bu kişinin elindeydi.
Mescid-i Aksa krizi bu şer şebekesinin ürünü
Son Katar krizi de bunların eseriydi. S. Arabistan’ı oyuna getiren, ciddi anlamda riske sokan, Basra Körfezi’ni çatışma alanına çeviren bunlardı. Muhammed Bin Zaid, bütün bu operasyonların merkezindeki adamdı, Batılı istihbarat servisleriyle işleri yürüten kişiydi.
Son Mescid’i Aksa krizi de “muhtemelen” bunlarla İsrail istihbaratı arasındaki bir işbirliğinin parçasıydı. Gazze’ye saldırı hazırlıkları yapıyor, Filistin yönetimini değiştirmeyi ve Dahlan’ı Gazze’nin başına geçirmeyi planlıyor, Hamas’ı haritadan silmeyi amaçlıyor, bunun için askeri birlik dahil her türlü alt yapıyı hazırlıyorlardı.
Yeni terör kampı.. Türkiye de hedef..
İşte tam bu yeni senaryo ile bağlantılı bir haber yayınlandı bugünkü Yeni Şafak’ta. Yılmaz Bilgen’in haberinde, Sina Yarımadası’nda yeni bir askeri hareketlilikten, bir terör eğitim merkezinden söz ediliyor. İşin başında yine Dahlan var, arkasında yine Muhammed Bin Zaid var.
Burada yüzlerce kişinin DEAŞ adı altında eğitildiği, bu kişilerin Gazze’ye saldırtılacağı, ardından da İsrail ve Dahlan ekibinin senaryosunun uygulanması için ortamın hazırlanmış olacağı belirtiliyor. Sina’daki terör kampında eğitilenlerin bir kısmı ile de Türkiye ve Katar’da provokatif saldırılar yapılacağı iddialar arasında.
Bölgeyi teröre boğacak bunlar!
Aslında burada çok tehlikeli bir gelişmeden söz ediyoruz. DEAŞ içinde terör ve suikast timleri oluşturup bunların bir kısmını Türkiye’ye sevkeden Dahlan ve Muhammed bin Zaid’in bu kadarla yetinmediği, Sisi ile birlikte Sina’da özel bir terör eğitim kampı kurduğu, bütün bölgeyi etkileyecek örtülü operasyonlara başlayacağı, birçok ülkeyi hedef alacak bu saldırıların ana hedeflerinden birinin Türkiye olacağı açıkça ortada.
Bütün bunlar ne için yapılıyor, biliyor musunuz? Batılı ordular yeni ülkeler işgal etsin, Suriye sonrası birkaç ülkede daha iç savaş çıksın, Türkiye, S. Arabistan ve İran için yeni cepheler açılsın, “terörle savaş” söylemi ile birçok yeni şehir harabeye dönsün diye.
Tehlike çok büyük, ihanet çok büyük..
Bütün bunlar, çokuluslu saldırıları, savaşı İslam’ın, Müslümanların kalbine yerleştirmek için yapılıyor.
Senaryo çok büyük, ihanet çok büyük, tehlike çok büyük.
Muhammed Dahlan ve Muhammed Bin Zaid, bölgeye yerleştirilen çokuluslu terör aygıtlarının iki yöneticisi, çokuluslu işgalin iki iç işgalcisi. Bundan sonraki her terör saldırılarından bu kişiler sorumlu tutulacak, onlarla Batılı efendileri arasındaki ilişki hedef alınacaktır.
Türkiye, bu yeni tehlikeye karşı dikkatli olmalıdır. BAE açıkça terör finansmanından ve organizasyonundan sorumlu tutulmalıdır.