"Zulüm 1453’te başladı" diyenler için tarih bitti!

İbrahim Karagül: Bugün; Türkiye’yi küçültmeye, lime lime etmeye çalışanların planlarının çöktüğü gündür. Bugün; on binlerce insanın Ayasofya’ya koştuğu, muhteşem bir tarihi bugüne taşıdığı, coğrafya inşa eden siyasi genetiği dünyaya haykırdığı gündür. Osmanlı da “biz”iz Bizans da, Selçuklu da biziz Türkiye de!

Ayasofya Camii 86 yıl sonra Danıştay kararının ardından ibadete açıldı, bugün camide ilk cuma namazı kılındı.

Dün Ayasofya Camii'nde incelemelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan da "Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi" yazan tabelayı açtı.

Bu sabah erken saatlerden itibaren camiye akın eden vatandaşları da bu tabela karşıladı.

Diğer yandan 86 yıl aradan sonra ibadete açılacak olan Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi hazırlıklar ve güvenlik önlemleri dolayısıyla saat 10.00'a kadar vatandaş girişine kapatıldı.

Buna rağmen, mutlulukları yüzlerinden okunan vatandaşlar, bölgeye alınmayınca sabah namazını güvenlik noktalarında kıldı.

"Zulüm 1453’te başladı" diyenler için tarih bitti!

KİM KAZANDI KİM KAYBETTİ

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül de köşesinde bu tarihi gün hakkında okuyanları derinden etkileyen bir yazı kaleme aldı.

"Ayasofya! Son Haçlı seferi de durduruldu. “Zulüm 1453’te başladı” diyenler için tarih bitti" başlığının taşıyan yazısında Bugün; “Zulüm 1453’te başladı” diyenlerin yenildiğini vurgulayan Karagül, "Bugün; İstanbul’a “Endülüs kaderi” biçenlerin kaybettiği gündür. Bugün; Türkiye’yi küçültmeye, lime lime etmeye çalışanların planlarının çöktüğü gündür. Bugün; on binlerce insanın Ayasofya’ya koştuğu, muhteşem bir tarihi bugüne taşıdığı, coğrafya inşa eden siyasi genetiği dünyaya haykırdığı gündür. Osmanlı da “biz”iz Bizans da, Selçuklu da biziz Türkiye de.." ifadelerini kullandı.

Karagül yazısına şu ifadelerle devam etti;

"Bugün sadece Fatih’in değil; bu toprakları vatan yapan, bu milleti güç yapan, bu coğrafyayı kardeş yapan Alparslan’ların, Kılıçarslan’ların, Yavuz’ların, Kanuni’lerin, bu geniş coğrafyanın her karış toprağında kan akıtanların sevindiği gündür.

Bugün; büyük liderler zincirinin Erdoğan’la devam ettiğinin, büyük devletler sürekliliğinin Türkiye ile devam ettiğinin bir kez daha tescillendiği gündür.

Bugün; Osmanlı da “biz”iz Bizans da, Selçuklu da biziz Cumhuriyet de, İstanbul da biziz Kudüs de, Balkanlar da biziz Mezopotamya da, Anadolu da biziz Kafkasya da dediğimiz gündür.

Osmanlı Fetih’le küresel güç oldu. Türkiye Ayasofya ile öyle yapacak.

Çünkü Ayasofya sadece coşku, sadece duygu değil, bir güçtür. Küreselleşen bir güçtür. 567 yıl önce de böyleydi, bugün de böyledir.

Osmanlı; İstanbul’un fethiyle, Ayasofya’nın camiye çevrilmesiyle, Doğu Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla küresel güç, dünyanın en büyük gücü olmuştur.

Bugün Akdeniz’de, Ege’de, Suriye’de, Irak’ta, Libya’da, Basra Körfezi’nde, Kızıldeniz çevresinde varlığımız ne ise, Ayasofya’nın açılması da odur. Hepsi birlikte bir büyük amaçtır.

Ayasofya’yı Kilise, İstanbul’u Endülüs yapacak bir imha planı hazırladılar.

Dört yıl önce Türkiye’yi parçalamaya dönük bir çokuluslu müdahale yapıldı. Bu başarılsaydı bugün Ayasofya, müzeden kiliseye çevrilecek, İstanbul’u Anadolu’dan koparmanın en önemli adımı atılmış olacaktı. İşte o zaman “Endülüs kaderi” harekete geçecekti.

İran-Doğu Akdeniz hattından, Akdeniz’in tamamından, Ege’den çevrelenecek, kuşatılacak ve kovulacaktık. Şimdilerde uğraştıkları gibi Ermenistan’ı Azerbaycan’a saldırtarak Doğu Kapısı’nı da kapatacaklardı. Bu; Orta Asya’ya geri gönderme değil, bir imha planıydı.

Dört yılda bir tarihi tersine çevirecek tek millet biziz. Onların çevreleme yaptığı bütün alanlara girdik, kuşatmaları yardık, şimdi merkezde çok büyük bir güç inşa ediyoruz. Bunlar olduğu için, yapıldığı için Ayasofya kararı alınabildi.

Bütün coğrafya bir büyük sevinç yaşıyor.

Bugün 24 Temmuz 2020:

Bugün bütün Anadolu, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, Güney Asya, Afrika, Arap coğrafyası, rejimleri ne derse desin, bir büyük sevinci yaşıyor.

Yüz yıldır sadece acı yaşayanlar bir coşkuyu yaşıyor. Yüz yıldır yenilgi üstüne yenilgi yaşayanlar bir zaferi yaşıyor.

Bugün; Osmanlı’nın çöküş dönemine, 20. yüzyılın vesayet dönemine başkaldırıdır, meydan okumadır. O tarihi, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde tersine çevirmedir. Gerileme ve vesayet döneminin kapanmasının, yeni yükseliş döneminin başlamasının ilanıdır.

Bin yıllık tarih masaya serildi

Bir ülkenin, milletin, devletin son bin yıllık tarihi yeniden açması, masaya sermesi, hesaplarını yeniden kurmasıdır.

Artık “cephe ülke”, “garnizon ülke”, “köprü ülke” Atlantik cephelerinin “ileri karakolu ülke”, “yeşil kuşak” teorilerini duymuyorsunuz. Bir daha hiç duymayacaksınız.

Bunlar Türkiye’de çok dar bir çevrenin zihinlerindeki, ezberlerindeki kuruntulardan başka hiçbir anlam ifade etmeyecek.

Son savunma direndi, Son Haçlı seferi yine Anadolu’da durduruldu. Üçüncü büyük şok bitti.

Coğrafyanın son savunma hattı direnmiştir. Son kalesi ayakta kalmıştır. Şimdi bu kaleyi merkeze alan bir güç alanı inşa ediliyor. Bu konjonktürel bir durum değil, bir tarih akışıdır.

Son Haçlı seferi yine Anadolu’da durdurulmuştur. Soğuk Savaş döneminden sonra, İslam’la savaş doktrinini küresel hedefe dönüştürenlere, İsrail aşırı sağı ve neoconlar üzerinden yeni tür “Haçlı Savaşı” başlatanlara karşı, coğrafyanın “üçüncü büyük şok”tan sonra “üçüncü büyük yükseliş”i başlatılmıştır.

Kutlu olsun, mübarek olsun..

İstanbul’un fethinin sembolünü Cumhuriyet’in ilk döneminde nasıl müzeye çevirmişlerse, nasıl bunu dayatmışlar ve başarmışlarsa, bugün bu dayatmaların, zorlamaların bittiği gündür.

Zafer bizimdir ve biz zaferlere alışkın bir milletiz. Yenilgilere mahkûm edildiğimiz son yüz yıl parantezi kapanmıştır.

Kutlu olsun, mübarek olsun..

“Zulüm 1453’te başladı” diyenler nasıl da ayrıştı! Ama onlar için tarih bitti."

 

 

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.