İdrar yaparken yanma yaşıyorsanız dikkat: Böbrek taşı işareti olabilir!
Bel ağrısı ve idrar yaparken yanma yaşıyorsanız ülkemizde sıklıkla görülen böbrek taşı rahatsızlığına yakalanmış olabilirsiniz. Üroloji bölümünden Prof. Dr. R. Gökhan Atış, günümüzde daha çok kadınlar ve çocuklarda görüldüğünü belirterek uyarılarda bulundu.
Tüm Dünyada görülen böbrek taşı rahatsızlığı ülkemizde en çok görülen rahatsızlıkların başında gelmektedir. Her 10 kişiden birinin yaşamının bir döneminde karşılaşabildiği böbrek taşı rahatsızlığının oluşmasında; düzensiz beslenme şekilleri, hareketsiz yaşam, obezite, yaşanılan coğrafi bölgelerin özellikleri, yaş ve genetik faktörler rol alıyor.
Geçmiş dönemlerde erkeklerde görülen bu hastalık günümüzde kadın ve çocuklarda daha fazla görülmeye başladı. Üroloji Bölümü uzmanı Prof. Dr. R. Gökhan Atış, böbrek taşlarının nedenleri ve modern tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Üroloji Bölümü uzmanı Prof. Dr. R. Gökhan Atış, böbrek taşları ile ilgili şu açıklamalarda bulundu:
"Hastanın yaşam kalitesini olumsuz etkileyen böbrek taşlarının en önemli belirtisi ağrıdır. Genellikle gelip giden ağrılara şeklinde kendisini belli eden böbrek taşına bağlı ağrılar bazı hastalarda hiç fark edilemeyecek kadar hafifken, bazılarında ise çok şiddetli olabilmektedir. Hastalar genellikle bu şikayeti "bel ağrısı, yan ağrısı veya böğür ağrısı’’ olarak tanımlarlar. Böbrek taşlarının ağrı dışında görülen belirtileri ise şunlardır;
-İdrarda yanma
-İdrarda kan
-Sık sık idrara çıkma
-İdrar yapma veya idrar yapma zorluğu
-Mide bulantısı ya da kusma
"Ailesinde böbrek taşı hikayesi olan veya taş oluşumuna neden olabilecek sebeplerle yaşamını sürdüren kişilerde bu çözünürlük azalır"
Kandaki bazı mineraller idrardaki belli bir çözünürlük dengesi ile çözülerek vücuttan atılmaktadır. Ancak ailesinde böbrek taşı hikayesi olan veya taş oluşumuna neden olabilecek sebeplerle yaşamını sürdüren kişilerde bu çözünürlük azalır. İdrar yollarında çökerek toplanan bu kristaller büyüyerek taş şeklini alır. Birçok taş tipi olmakla beraber en sık olarak kalsiyum oksalat taşları görülmektedir. Ayrıca enfeksiyona bağlı taşlar, ürik asit taşları, sistin taşları ve kalsiyum fosfat taşları da görülebilir. Böbrek taşı günümüzdeki teknolojik imkanlar sayesinde kolaylıkla teşhis edilebilmektedir. Taş belirtileriyle doktora başvuran hasta için fiziki muayeneden sonra ürolojik röntgen, ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi gibi görüntüleme yöntemleri uygulanır. Bu yöntemlerle taşların tamamına yakını tespit edilebilir. Bunun yanı sıra idrar yolu enfeksiyonlarını veya taşlardan dolayı idrarda kanamayı tespit etmek için bir idrar tahlili ve idrar kültürü yapılır. Ek olarak, taşın neden olabileceği problemleri belirlemek veya bu durumun kaynağını araştırmak için de kan tetkikleri kullanılır.
Böbrek taşı teşhisi konulduktan sonra tedavi planı; taşa bağlı şikayetlerin şiddetine, taşın böbreklere herhangi bir zarar verip vermediğine ve böbrek fonksiyonlarının bozulup bozulmadığına bağlı olarak şekillenir. Tedavinin şekli ise taşın boyutu, bilgisayarlı tomografide ölçülen taşın sertlik derecesi, böbrekteki yeri ve hastaya ait faktörlere göre belirlenir.
2 cm’den küçük boyutlardaki böbrek taşları, vücut dışı şok dalga tedavisi (ESWL) ya da idrar kanalından girilerek böbreğin içine kıvrımlı aletlerle ulaşılan ve taşın lazer ile kırılıp toz haline getirildiği Retrograd intrarenal cerrahi (fleksible üreteroskopi) yöntemi ile tedavi edilmektedir. Eğer taş 2 cm boyutunun üzerindeyse, genellikle bel bölgesinden 1 cm’lik bir kesi ile böbreğin içine girilerek taşları kırılıp dışarıya alınması yöntemi (perkutan nefrolitotomi) uygulanmaktadır. Tecrübeli merkezlerde birkaç seans olmak koşuluyla 2 cm’den büyük böbrek taşları Retrograd intrarenal cerrahi (fleksible üreteroskopi) yöntemiyle de tedavi edilebilmektedir. Ancak bu işlemlerin hangisinin uygulanacağına hastaya ait faktörler de göz önüne alınarak karar verilmektedir.
"Altta yatan metabolik veya hormonal bir neden olup olmadığı araştırılmalıdır"
Tekrarlayan böbrek taşlarında tedavi sonrasında bu taşların altında yatan nedenin belirlenmesi çok önemlidir. Eğer işlem sırasında bir taş parçası alınabilmiş veya hastanın düşürdüğü bir taş mevcutsa, bu taşın laboratuvarda analizi yapılarak içeriğinin ne olduğunun belirlenmektedir. Bunun yanı sıra kan ve idrarda bazı değerler ölçülerek, altta yatan metabolik veya hormonal bir neden olup olmadığı araştırılmalıdır. Bu araştırmalardan sonra hekim kontrolünde taş hastalığının tekrarlamasını engelleyecek ilaçlar kullanılabilir ve taş hastalığının tekrar etmesinin önüne geçilebilir."