İlker Başbuğ’dan, Salih Müslim açıklaması...
Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ, PYD-YPG’nin 2002’de PKK’nın 8’inci kongresinde kurulduğunu, Salih Müslim’in, KCK’nın, PKK’nın yürütme organı içindeyken Suriye’ye gönderildiğini belirterek, "YPG-PYD, PKK’nın Suriye kolu bu kadar basit" dedi.
Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) 4’üncü olağan toplantısının konuğu oldu. Başbuğ, Ortadoğu ve Türkiye başlıklı bir konuşma yaptı.
'SALİH MÜSLİM PKK’LI'
PYD’nin siyasi parti, YPG’nin ise silahlı unsuru olduğunu anlatan İlker Başbuğ, PYD-YPG’nin 2002’de PKK’nın 8’inci kongresinde alınan kararla kurulduğu bilgisini verdi. Konuşmalarında PYD’yi kullanmadığı, YPG’yi kullandığını ve ikisinin de aynı kapıya çıktığını belirten Başbuğ, "PYD eşittir YPG, eşittir PKK, eşittir KCK. Niye, 2002 yılında PKK’nın 8’inci kongresinde alınan kararla kurulmuştur. Yapılanma 2003’te. Başına kimi veriyorlar? Salih Müslim. 2003’te Salih Müslim, KCK’nın yürütme organı içinde, PKK’nın asli yapılanmasında yer alan birisi. Ona diyorlar ki ‘Sen git kardeşim Suriye’de bir parti oluştur vesaire.’ 2003’te adam geliyor bu yapılanmanın başına geçiyor" dedi.
'YPG-PYD, PKK’NIN SURİYE KOLU'
Salih Müslim’e tam olarak güvenilmediğini, bu nedenle askeri yapılanmada, Suriye’de PYD ve YPG’nin kontrolünün Sofi Nurettin diye PKK’nın lider kadrosundan birinin gönderildiğini ifade eden Başbuğ, "Kim bu Sofi Nurettin? PKK’lı. Bizim Güneydoğu’da falan çatışmalardaki adam. Hala orada bu Sofi Nurettin. Şimdi 2003’te başlayan bir yapılanma var. YPG-PYD, PKK’nın Suriye kolu, bu kadar basit. Biz bunu gördük mü, ne kadar anlatabildik? Salih Müslim PKK’lı adam. Özellikle PYD-YPG’yi bazı ülkeler terör örgütü olarak tanımlıyor. Ama PKK, başta Amerika olmak üzere birçok ülkenin terör listesinde" diye konuştu.
SURİYE’NİN KUZEYİNE ÖCALAN TALİMATI
2013 sonlarına doğru ise Abdullah Öcalan’ın, ‘Hemen Suriye’nin kuzeyinde kantonları, özerk bölgeleri kurun’ dediğini belirten İlker Başbuğ, Rojova, Afrin, El Cezire ve Fırat’ın doğusundaki özerk bölgelerin o zaman kurulmaya başlandığını dile getirdi. Başbuğ, "2015’te gördüğünüz resim şu; PKK sizin hudutlarınız boyunca bir devletleşmeye, yapılanmaya gidiyor. Böyle bir şeyi Türkiye kabul edebilir mi? Mümkün mü? Nasıl yapılanma? Toprak kontrolü Suriye’nin neredeyse üçte biri. Yönetimi var, silahlı kuvvetli gücü var, 40-50 bin diyen var. Devletleşmeye giden bir yapılanmayla karşı karşıyasınız. Türkiye’nin böyle bir şeyi kabul etmesi mümkün mü? Elbette değil” dedi.
‘TERÖR ÖRGÜTÜ SINIRDA KORİDOR OLUŞTURUYOR’
Bu nedenle ilk olarak 2016’da Fırat Kalkanı operasyonunun başladığı ve ardından İdlib operasyonunun ve şimdi de Afrin operasyonunun başladığından ve devam ettiğinden bahseden İlker Başbuğ, "Bunlar doğru. Bir noktada bu operasyonları yapmazsanız, Fırat’ın doğusunda kontrolü elinde tutan PYD-YPG Fırat’ın batısında da birleşerek bir terör örgütü koridoru oluşturuyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bunu yabancı devletler niye anlayamıyorlar? Bir tarafta bir terör örgütü uzantısı sizin sınırlarınız boyunca bir yapılanmaya gidiyor, siz bunu seyredeceksiniz. Böyle bir şey olabilir mi, mümkün değil. Dedim ki Amerikalılara, ‘Sizin Meksika sınırınıza bir terör örgütü gelse, hudut boyunca yapılanmaya gitmeye müsaade eder misiniz?’ Türkiye’nin sorunu bu, tam hudutlarınız boyunca bir terör örgütü oluşuyor, buna müsaade edemezsiniz" dedi.
‘KESİNLİKLE HAKLI BİR OPERASYONDUR’
Fırat Kalkanı ve İdlib operasyonlarında da Afrin ve Menbiç’e girme ihtimallerinin olduğunu da anlatan İlker Başbuğ, "Fırat Kalkanı Operasyonu esnasında ilk önce Afrin’e girmede düşünüldüğünü tahmin ediyoruz, hatta o operasyondan sonra Menbiç’e gitme ihtimali de vardı. Engellediler, kim engelledi, Amerika, Rusya engelledi. İdlib’den sonra Afrin’e bir operasyon bekleniyordu. En son Afrin operasyonu da başladı, devam ediyor. Kesinlikle haklı bir operasyondur. Türkiye bu operasyonda uluslararası hukuk açısından da bir sıkıntısı yoktur, haklıdır. Afrin Hatay’ın dibinde PYD-YPG, PKK var. Afrin’de bizzat PKK’da var. Bunun yanında IŞİD unsurlarının da olduğu istihbarat raporlarında ifade ediliyor" dedi.
‘HAREKATIN DETAYLARININ TARTIŞILMASI DOĞRU DEĞİL’
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 2015’te özellikle Güneydoğu’da meskun yerlerdeki terör örgütüne yaptığı mücadeleyle tecrübe kazandığını kaydeden İlker Başbuğ, "Orada üstün bir tecrübe kazandı ve şimdi bu tecrübeye dayalı olarak teknolojik imkanları da var ve Afrin operasyonunu en iyi şekilde planladıklarını ve icra etmeye çalıştıklarını görüyoruz. Yalnız bu harekatın fazla detayına girip tartışılmasına gerek yok. Bırakalım silahlı kuvvetler, asker bunu en iyi şekilde planlamıştır. En dikkatli şekilde icra edecektir, ediyordur. Dolayısıyla bunların verdikleri bilgilerle yetinelim, onların dışında yok şöyle olacak böyle olacak harekatın detaylarının tartışılması doğru değil. Biraz sabırlı olmamız lazım" diye konuştu.
‘ZOR BİR HAREKAT, İKİ ŞEY ÖNEMLİ’
Zor bir harekat ve iki şeyin çok önemli olduğuna da vurgu yapan İlker Başbuğ, şunları söyledi:
"İki şey önemli, bir mümkün olduğunca en az şehit vererek bu harekatı götürme zorunluluğunuz var ve bunun için yavaş, dikkatli gitmek gerekiyor. Bazen televizyonlarda da yanlış yorumlar var. Vay efendim niye hızlı gitmiyorlar. Bu ayrı bir harekat, meskun mahaller, insanların yaşadığı coğrafyadasınız. İkinci önemli noktada, orada yaşayan masum insanlara zarar vermemeniz lazım. Bunun için de dikkatli olmanız, yavaş ve planlı hareket etmeniz gerekiyor. Bu vesileyle Afrin operasyonunda verdiğimiz şehitlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Ailelerinin acıları büyük ve paylaşıyoruz."
BU ORDU MUSTAFA KEMAL’İN ORDUSU
Afrin sonrasında Menbiç’in tartışıldığına da işaret eden İlker Başbuğ, sözlerini şöyle tamamladı:
"Esas sorun Fırat’ın doğusunda. Esas buz dağının altındaki bölüm Fırat’ın doğusu. Bunları biraz zamana bırakacağız. Zaman bize gösterecek neler olacağını. Bu konuyla ilgili son sözümüz şu olmalı; Türk Silahlı Kuvvetleri’ne güvenin. Tabi Türk Silahlı Kuvvetleri çok acılar çekti, özellikle 2007-2014 döneminde ama bu ordunun mayası sağlam, çok sağlam, bütün acılara rağmen, onlara görev vazife verildiğinde onları bir tarafa bırakıp, yüreğine basıyor, canı pahasına o görevi yerine getirmek için çalışıyor. Şehitler kolay bir olay değil. Tecrübeli, teknolojik imkanları da en iyi seviyede. Dolayısıyla biz Türk ordusuna güveneceğiz. Çünkü Türk ordusu Mustafa Kemal’in ordusu. Bu orduyu kuran Mustafa Kemal. İstiklal Savaşı’nda kurulan bir ordudan bahsediyoruz, Cumhuriyeti kuran bir ordudan bahsediyoruz. Bu ordunun canı pahasına vatan ve milletine hizmet etmek var, bu mayayı, eğitimi almış bir ordu var. Dolayısıyla onlara güvenerek, maddi ve manevi her türlü desteği de vererek gelişmeleri sakinlikle takip etmek ve sabırlı izlemek durumundayız."