İmamoğlu neden 'Kayak g**üne girsin' dedi?
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, grup başkanları tarafından yapılan konuşmalar sırasında AK Partili Güngören ve İBB Meclis Üyesi Mehmet Akif Aşıkkutlu’nun oturduğu yerden “Kayak nasıldı” sözlerine Ekrem İmamoğlu'nun verdiği karşılık üzerine "küfür" krizi yaşandı.
Küfür konusunda sicili kabarık olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’nun, mikrofon kapalıyken, salondakilerin duyamayacağı şekilde "Kayak g....ne girsin" diye küfür ettiği iddia edildi.
İmamoğlu, küfür ettiği ileri sürülen meclis üyesiyle konuyu dışarıda görüşeceğini söyledi ancak özür dilememekte diretti. AK Parti'den gelen ısrarlar üzerine ise İmamoğlu sadece, “Üzüntümü dile getiriyorum” demekle yetindi.
O KÜFÜR PR ÇALIŞMASI MI?
Bugün ise küfür kriziyle ilgili yeni bir gelişme yaşandı. Akşam Gazetesi yazarı Turgay Güler, İmamoğlu'nun neden yine ağzını bozup, küfür ettiği hakkında önemli bir iddia gündeme getirdi.
İmamoğlu'nun PR çalışması kapsamında bu yola başvurduğunu dile getiren Güler, "Her ay çuval çuval para ödemek zorunda kaldığın ajansının ‘kayak meselesini bir daha açarlarsa küfür et’ tavsiyesine uyarsan. Küfür ettiğinde bir daha bu meselenin açılmayacağına inanırsan. Bu vesileyle bir taşla iki kuş vurup; hem yüzde 35’lik zalimce zammı hem de kayak meselesini unutturacağını sanırsan. Kibarca söyleyeyim, yanılırsın." ifadelerini kullandı.
Turgay Güler AK Parti grubuna da bir tavsiyede bulunarak şu ifadeleri kullandı;
"Tevfik Göksu’ya bir tavsiye. İBB grubundaki arkadaşları bu kayak takımı yüzünden küfür yedi ya! Küfürbaz da ‘üzüldüm’ diyerek geçiştirdi ya. Dahası özür bile dilemedi ya. Bir sonraki grup toplantısına lütfen bir çift kayak takımıyla katılsın. Özür dileyinceye kadar da o kayak takımlarını sırasının üzerinden kaldırmasın. Aylar, yıllar sürse bile."
İşte Turgay Güler'in o köşe yazısı;
- O kayak takımları
İnsanlar enkaz altında ölüm kalım savaşı verirken.
Sağ kurtulanlar sokaklarda tir tir titrerken.
Onlarca insanın cansız bedenleri enkaz altından çıkartılırken.
Bütün Türkiye seferber olmuş çırpınırken.
Sen o kayak takımlarını kapıp depremin vurduğu illerin hemen yanı başında keyifle tatil yaparsan; dahası yetmezmiş gibi pişkince bir de savunursan taraftarlarının bile hışmına uğrarsın.
‘Nasıl olsa ben 2023’ün cumhurbaşkanı adayıyım, ne yanlış yaparsam yapayım bana yarar’ şımarıklığıyla özgüven patlamasının zirvesine ulaşırsan.
Beceriksizliğini, edepsizliğini, iş bilmezliğini ‘Cumhurbaşkanı adayı olacağım ya o yüzden bana saldırıyorlar’ yalanının arkasına gizlemeye kalkarsan.
O kayak takımları var ya o kayak takımları, işte böyle ayağına dolanır.
Aile gibi kutsal bir kavramı, deprem gibi bir felaket sonrası yaptığın işgüzarlığı savunmak için meze yaparsan.
Deprem bölgesinde, -10 derecede enkaz altından yaralı kurtarmak, depremzedelere çadır kurmak, yemek pişirmek için çabalayan yüzlerce kişinin sanki çoluğu çocuğu yokmuş gibi davranırsan.
O kayak takımları var yo o kayak takımları, sürekli yüzüne vurulur.
Her ay çuval çuval para ödemek zorunda kaldığın ajansının ‘kayak meselesini bir daha açarlarsa küfür et’ tavsiyesine uyarsan.
Küfür ettiğinde bir daha bu meselenin açılmayacağına inanırsan.
Bu vesileyle bir taşla iki kuş vurup; hem yüzde 35’lik zalimce zammı hem de kayak meselesini unutturacağını sanırsan.
Kibarca söyleyeyim, yanılırsın.
Ve son bir not.
Tevfik Göksu’ya bir tavsiye.
İBB grubundaki arkadaşları bu kayak takımı yüzünden küfür yedi ya!
Küfürbaz da ‘üzüldüm’ diyerek geçiştirdi ya.
Dahası özür bile dilemedi ya.
Bir sonraki grup toplantısına lütfen bir çift kayak takımıyla katılsın.
Özür dileyinceye kadar da o kayak takımlarını sırasının üzerinden kaldırmasın.
Aylar, yıllar sürse bile.
KÜFRET ÜZÜL
Küfür etmek bir hak değil edepsizliktir.
Şayet bu edepsizliğin mimarıysanız, az sonra gelen tepkiler üzerine istemeye istemeye, yalandan ‘üzüntü’ beyan edemezsiniz.
Zira o edepsizliği yapan olarak üzülme hakkınız ancak samimi bir özrün ardından pekiştirme amaçlı olabilir.
Lütfedin de küfrü yiyen üzülsün!
Siz ancak özür dilemekle mükellefsiniz.
Gelelim küfrü yiyen tarafa.
Şayet bir edepsizin küfrü ile muhatap olmak zorunda kalırsanız behemehâl özür talep etmelisiniz.
Hukuki haklarınız saklı kalmak kaydıyla, özür dileyinceye kadar meşru dairede mücadele etmelisiniz.
Konu kapansın, uzamasın ‘üzül affedeyim’ gibi izahı güç bir beklenti içerisinde olursanız; yapanın yanına kar kaldığı yetmezmiş gibi, başka zamanda daha çirkin bir küfre muhatap olabilirsiniz.
Kusura bakmayın zira bu tavrınız edepsizi cesaretlendirir.
Şayet küfürbaz özür dilememekte ısrarcıysa, onunla aynı mekânı paylaşmamak yapılacak en onurlu davranıştır.
Buna rağmen aynı ortamda kalacaksanız hiç değilse küfre misliyle mukabele etmek en doğru yol olacaktır.
Bakın bakalım bir daha edebiliyor mu?
Hülasa; olmadı beyler!