İran İstihbaratı Afrin Operasyonu’nu sabote edebilir mi?
Kafkassam internet sitesinin İran masasından Çağatay Balcı, Türkiye'nin gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Operasyonu'na İran'ın bakış açısını analiz etti.
Balcı yazısında önemli tespitlerde bulundu.İşte o yazı...
Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyindeki YPG/PYD terör yapılanmasına yönelik Zeytin Dalı” operasyonu bölgede ve uluslararası kamuoyunda ciddi bir etki yaratmış durumdadır. Türkiye’nin ulusal güvenlik gerekçeleri ile başlatmış olduğu harekata yönelik olarak farklı taraf ve devletlerden farkı tutum ve tepkiler ortaya konmuştur. Söz konusu tepki ve tutumların bir kısmı Türkiye’nin ulusal güvenlik gerekçeleri doğrultusunda yürüttüğü bu operasyonun meşruiyetine vurgu yaparak destek sergileyen bir niteliğe sahipken diğer tepki ve tutum biçimleri bu harekatın gayri meşru olduğu yönündeki vurgular zemininde kendisini göstermektedir.
Harekatın gayrimeşru olduğu yönündeki tutumun odağı bölgesel düzeyde İran’dan kaynak bulmaktadır. Zira İran, Türkiye’nin Afrin harekatını başlattığı ilk günden itibaren gerek resmi açıklamalar ve gerekse yayın organları aracılığıyla bu harekatın gayrımeşru olduğunu, Türkiye’nin bu harekatla Suriye’nin egemenliğini ihlal ettiğini, bu harekatın bölgenin güvelik ve istikrarına daha fazla zarar verebileceğini ve terör gruplarının bu süreçte güç kazanabileceğini savunmuş ve ifade etmiştir.
Türkiye’nin hem kendi güvenliğini hem de bölgesel güvenliği tehdit eden YPG/PYD ve DAEŞ terör örgütlerine karşı başlatmış olduğu harekatın İran açısından gayrımeşru ve bölgesel güvenliği tehdit edebilecek bir süreç olarak nitelendirilmesi şaşırtıcı bir durum değildir. İran, Suriye krizi sürecinde bölgede elde ettiği etki alanını korumak, Türkiye’nin bu süreçte karşı karşıya kaldığı baskı ve ulusal güvenlik risklerinin devamını arzulamaktadır. Bu şekilde İran bölgede son 4-5 yıl içerisinde kazandığı ve Türkiye ile rekabetinde kendisini öne taşıyan avantajını yitirmemeyi hedeflemektedir. Türkiye’nin bu bölgede terör örgütlerini bertaraf etmesi ve hem ulusal güveliğini hem de bölgesel güvenliğin sağlanmasında ön plana çıkan bir aktör haline gelmesi İran’ın son yıllarda elde ettiği “bölgede terör örgütlerine karşı güvenliği sağlayan aktör/öncü” imajını yitirmesi anlamına gelecektir.
Bu bağlamda, Türkiye’nin Afrin operasyonu sürecinde önemli kazanımlar elde etmesi ve bölgede nüfuzunu artırmasının önüne geçilmesi İran açısından hayati önemdedir. Bu amaçla harekatın ilerleyen safhalarında ve ilerleyen süreçte İran istihbaratının bölgede mevcut olan unsurları YPG/PYD ve DAEŞ başta olmak üzere farklı terör hücreleri vasıtasıyla bu süreci durdurma hamlesini gerçekleştirebileceklerdir. Bu durumda;
• Türkiye’nin Afrin operasyonunun, bölgede tekfirci terör gruplarının güç kazanmasına yol açtığı yönünde propaganda ortaya çıkacak
• İran bölgede güvenliği sağlayan aktör imajını pekiştirebilecek ve hatta bölgeye doğrudan dahil olarak yeniden inşa edebilecek
• İran rejiminin, Aralık ayının son günlerinde ortaya çıkan halk hareketi sürecinde karşı karşıya kaldığı güvenlikçi ve sınırdışında savunma politikalarına yönelik eleştirilere karşı haklılık ve meşruiyet algısı oluşturabilmesinin önü açılabilecektir.