"İslam ve medeniyetinde bu kötülüklere izin yok!"
Demirören Medya Grubu CEO’su Mehmet Soysal'dan sosyal medya eleştirisi...
Demirören Medya Grubu CEO’su Mehmet Soysal, Milliyet gazetesinde kaleme aldığı köşe yazısında sosyal medyanın topluma yaydığı nefret söylemini masaya yatırdı.
Sosyal medyanın, "kara cahil" kalabalılar için provokasyona açık bir alan oluşturduğuna dikkat çeken Soysal, "Dünyanın en etkili gazetesi fısıltıdır... Ve bu güç artık keşfedilmiştir. Teknoloji kılıflarına sarıp milyarlarca insana bu salgın hastalığı bulaştırmışlar. Bu salgın hastalığın adı sosyal medyadır..." diye yazdı.
İşte o köşe yazısı;
* İtibarsızlaştırma oyunları
Eski yıllarda halk yalan ve iftiralara aldanarak saraya karşı isyan edermiş. İsyanı körükleyenler ise zaaflarına yenik düşerek yaşayan ne kadar kara cahil varsa hepsini vakti geldiğinde kullanırmış...
Ve üç beş akçeye isyan oyunları sahneye konulurmuş...
Kalabalıkların arasına sızan kara cahillerin bir günde üç beş kahvehaneyi dolaşması yetiyormuş bile...
***
Dünyanın en etkili gazetesi fısıltıdır...
Ve bu güç artık keşfedilmiştir.
Teknoloji kılıflarına sarıp milyarlarca insana bu salgın hastalığı bulaştırmışlar.
Bu salgın hastalığın adı sosyal medyadır...
***
Zaaflarına düşkün ne kadar kara cahil varsa hepsinin ellerinin altında artık harflerin tuşları...
Harami sessizliğiyle hayatımızın hemen her yerinde karşımıza çıkan bu öfkeli, hesaplı kitaplı, uzaktan kumandalı kalabalık itibarsızlaştırma ve terör oyunlarını çok iyi sahneliyor.
Gerçeklerden uzak, kimliği bilinmeyen, yüzü gözükmeyen milyarlarca insanla karşı
karşıyayız.
***
İslam ülkelerinin halkları da bu salgına yakalanmış.
Hoşgörünün çok uzağında geziniyorlar.
İslam ve medeniyetinde bu kötülüklerin hiçbirine izin yoktur.
Biz bir zamanlar hiç böyle değildik!
“Hiçbir din hoşgörüsüzlükten soyutlanmış değildir, ama iki ‘rakip’ dinin bir bilançosu yapılacak olsa İslam hiç de fena görünmez” diyen Amin Maalouf’un sözleri aklımıza düşüyor...
Diyor ki:
- Eğer atalarım Müslüman orduları tarafından fethedilen bir ülkede Hıristiyan olmak yerine, Hıristiyanlar tarafından fethedilen bir ülkede Müslüman olsalardı, onların inançlarını koruyarak on dört yüzyıl köy ve kentlerinde yaşamaya devam edebileceklerini sanmıyorum. İspanya’daki Müslümanlara ne oldu? Ya Sicilya’daki Müslümanlara? Yok oldular, katledildiler, sürgüne zorlandılar ya da cebren Hıristiyan edildiler.
***
Lübnanlı Hıristiyan yazar Amin Maalouf bile nereden nereye geldiğimizin tarifini belki bugün yapmakta zorlanıyordur.
Taraflı akıl yürütmelerin, fanatizmin zirvelerinde gezinenlerin tek adresi sayılan sosyal medyadan uzak durmaya çalışan akıllı insanlar ise sisli, bulanık suların aktığı bu nehirden, itibarını koruyabilmek adına uzak durmaya çalışıyor.