İsrail Suudi Arabistan ilişkileri ve Türkiye...
Araplarla amca çocukları olan İsraillilerin ilişkilerini anlamak mümkün değil. Malum, dünya yüzeyine yayılmış ve yurtsuz Yahudiler, bir devlet kurmak amacıyla büyük paralar karşılığı II. Abdülhamit’ten alamadıkları toprakları, küçük küçük paralar karşılığı daha sonra Arap ahaliden toplayarak, sonrasında savaş ve işgal yoluyla, kesinlikle sistematik, büyük ve zorlu çabalar sonucunda bir İsrail devletine ulaştılar.
Günümüzde de bazen yükselen, bazen düşen tansiyonla sürdürülen Arap-İsrail ilişkileri var. Mısır ve Suudi Arabistan genellikle İsrail ile iyi ilişkileri tercih eden bir çizgidedir. Ancak, Mısır ve Suudi Arabistan dahil tüm Arap ülkelerinin beklentisi Türkiye-İsrail ilişkilerinin mesafeli olmasıdır…
Suudi Arabistan müftüsü ve ulema heyeti başkanı Abdülaziz Al-i Şeyh, bir televizyon kanalında katıldığı programda İsrail’e karşı savaşmanın caiz olmadığını ve Hamas’ı da terör örgütü olarak gördüğünü, Hizbullah’a karşı İsrail ordusuyla işbirliği yapılabileceğini ifade etti.
Şimdi Türkiye’deki İslamcılar sanki bu çok yeni bir düşünceymiş gibi veryansın ediyorlar. Müftüye ve Suudi Arabistan’a söylenmedik söz bırakmıyorlar. Müftünün sözlerini okuyorum, bir yanlış göremiyorum. Hizbullah terörist değil mi? Hamas terörist yöntemlerin dışında mı? Bunlar her fırsatta, Türkiye aleyhine olmuyorlar mı? Nerede ve ne zaman Türkleri ve Türk milletini desteklemişler? Türkiye onların yanında durdu diye ne zaman müteşekkir olmuşlar? Yaptıkları her eylem İslam’a ve islam alemine zarar vermiyor mu?
Türkiye, Mehmet Akif’in söylemiyle, İslam aleminin mihveridir. Türkiye çökerse İslam alemi kalmaz. Akif ki, şu dünyanın gelmiş geçmiş en samimi ve sadık islamcısıdır. Türkiye’yi düşünmeden, Türkiye’nin yararları gözetilmeden yapılan islamcılık sakattır. Yanlıştır. Bizdeki islamcılar, islamcı gibi değil, Araptan fazla Arapçı davranıyorlar…
Türkiye’nin milli menfaatlerimizi ve dini hassasiyetlerimizi dikkate almak kaydıyla resmen tanımış olduğu, içinde pek çok kendi vatandaşı yaşayan İsrail devleti ile iyi ilişkiler içinde olması kuşkusuz ki önemlidir. Kategorik bir Yahudi ve İsrail düşmanlığı, insanlık düşmanlığıdır. Biz yapamayız. Ortadoğu’da tüm savaşların sona ermesi ve barışın egemen olması mutlak arzumuzdur. Bu barışın tüm ülkeleri, dinleri, mezhepleri, milletleri kapsaması elzemdir. Türk devleti olarak İsrail ile çıkarlarımız çatıştığında elbette ki Türkiye’nin çıkarlarını korumak ve bu yönde hareket etmekle ödevli ve görevliyiz.
Ancak, Arap-İsrail konularında da, Arapların kendi aralarındaki ihtilaflarında da tarih bize göstermiştir ki, açık, anlaşılabilir bir menfaatimiz yoksa kesinlikle taraf olmamak lazımdır. Türkiye, bu konularda taraf olduğunda Türkiye’den destek ve yardım bekleyen Araplar genelikle Türkiye’ye haber bile vermeden hemen durumlarını ve duruşlarını değiştirip İsrail ile veya birbirleriyle iyi ilişkiler gerçekleştirebiliyor ve Türkiye çoğu kez açıkta kalıyor. Keza Türkiye Filistin davasında büyük bir tutarlılık içinde hareket etmesine, bu davanın önde gelen isimlerine kucak açmasına rağmen onların Türkiye’ye karşı pek çok oluşumda yer almaktan çekinmedikleri, hatta PKK ile, Esed ile, Ermenistan ile iç içe ilişkiler sergiledikleri de açıktır.
Madem Suudi Arabistan bile İsrail ile iyi ilişki diyor, madem Mısır İsrail ile zaten iyi gidiyor; üstelik onların dini otoriteleri bile bu ilişkileri meşru ve olumlu bir şekilde değerlendiriyor, kuşkusuz bu değerlendirmeler, dini değil siyasidir; Türkiye neden İsrail ile sorunlu olmaya devam edecek… İsrail düşmanımız değildir. İsrail halkı ise Türkiye’ye dost olmuştur,
Türkiye’den de dostluk görmüştür. Türkiye’nin birtakım uç fikirlere sahip odaklara göre değil, kendi menfaatleri ne ise o yönde hareket etmesi lazımdır…