İstanbul Şehir Üniversitesi kapatılıyor mu?

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun kurucuları arasında yer aldığı İstanbul Şehir Üniversitesi zor zamanlardan geçiyor!

Danıştay 13’üncü Dairesi, Mimarlar Odası'nın açtığı dava sonucu, Kartal’da bulunan, TEKEL’e ait 297 bin metrekarelik kıymetli taşınmazın, bedelsiz olarak İstanbul Şehir Üniversitesi’ne devrinin yürütmesini durdurmuştu.

Bu gelişmenin ardından Halkbank, İstanbul Şehir Üniversitesi'nin tüm varlıklarına tedbir koydu.

Üniversiteden yaşanan sürece ilişkin, "Burada amaç, alacaklarını temin etme konusunda sorun yaşamayacak olan bankanın çıkarlarını korumak değil, başarılı bir yükseköğretim kurumunu çalışamaz hale getirmektir" açıklaması geldi.

Eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kurucularından olduğu Bilim ve Sanat Vakfı’na ait İstanbul Şehir Üniversitesi'nden yapılan açıklama şöyle;

"2008 yılında Bilim ve Sanat Vakfı tarafından kurulan İstanbul Şehir Üniversitesi binlerce öğrencisi ve yüzlerce öğretim elemanı ile ülkemizin en güzide yükseköğretim kurumları arasındadır. Bugün Üniversitemizi mali zafiyete düşürerek çalışamaz hale getirmeyi amaçlayan kasıtlı girişimler nedeniyle kamuoyuna aşağıdaki açıklamayı yapmak zorunluluk haline gelmiştir."

İstanbul Şehir Üniversitesi’nin temelleri, kuruluşu 1986’ya giden Bilim ve Sanat Vakfı yöneticilerinin, mensuplarının ve bağışçılarının büyük fedakarlığı ile atılmıştır. Böylesi büyük bir hayal kurarken amaç, ülkemize yüksek kalitede, memleketimizin değerleri ve evrensel ilkeler çerçevesinde eğitim veren küresel çapta bir yükseköğretim kurumunu hayata geçirmekti. Nitekim İstanbul Şehir Üniversitesi bugün 1105 ön lisans, 5069 lisans, 859 yüksek lisans ve 47 doktora olmak üzere toplam 7080 kayıtlı öğrencisine eğitim hizmeti vermektedir. Bunlar arasında %15’lik grubu oluşturan 1064 uluslararası öğrencimiz 87 farklı ülkeden gelerek İstanbul Şehir Üniversitesi’ni tercih etmişlerdir. Böylesi bir çeşitlilik ülkemizde çok az eğitim kurumunda mevcuttur. 302 tam zamanlı akademik, 254 idari personeli bulunan üniversitemizde 556 tam zamanlı 202 yarı zamanlı toplam 758 çalışan bulunmaktadır. ŞEHİR öğrenci ve mezunları, farklı alanlarda yapılan KPSS, ALES, ÜDS, YÖKDİL sınavlarında Türkiye’deki tüm üniversitelerarasında ilk ona, belli branşlarda ise ilk beş ve ilk üç arasına girmektedir. Türkiye’de en fazla Erasmus hibe desteği alan birkaç üniversiteden biri İstanbul Şehir Üniversitesi’dir. ŞEHİR aynı zamanda ulusal çapta yapılan öğrenci memnuniyet anketlerinde de en iyi üniversiteler (A+) arasındadır.

Üniversitemiz, kuruluşundan bu yana geçen kısa zaman içinde 2972 mezun vermiştir. Okulumuzun yüzlerce mezunu Avrupa ve ABD’nin en iyi üniversitelerinde ve ülkemizin önde gelen üniversitelerinde yüksek lisans ve doktora yapmaktadırlar. Aynı şekilde mezunlarımız ulusal ve uluslararası birçok resmi ve özel kuruluşta çalışmaktadır. Mezunlarımız bulundukları yerlerde sadece ŞEHİR’i değil, Türkiye’yi temsil etmektedirler. İstanbul Şehir Üniversitesi her yıl Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından denetlenmiş, bu denetimlerden başarılı ile geçmiş, 2019 yılında ise Yüksek Öğretim Kalite Kurulu’nun 4 yıllık dış değerlendirmesini resmi değerlendirme raporuna yansıyacak şekilde en iyi neticeyle tamamlamıştır.

"AMBARGO UYGULANDI" İDDİASI

Üniversitemiz, ülkemizin en güzel eğitim kampüslerinden birine 2017 yılında taşınmıştır. ŞEHİR; daha önce fabrika olarak kullanılan 410 dönümlük bir araziyi, koruma altındaki 5500 ağaç ve yine endüstri mirası kapsamındaki fabrika binaları ile birlikte muhafaza ederek kamu hizmetine kazandırmıştır. Kampüsteki 22 bina yenilenmiş, peyzaj alanları düzenlenmiş, doğal çevre korunmuştur. Söz konusu kampüs alt yapısı ve inşaatı için Bilim ve Sanat Vakfı’nın ve bağışçılarımızın yaptığı çok önemli katkılara ilave olarak birçok başka vakıf üniversitesinin yaptığı gibi yatırım kredisi kullanılmıştır. Halkbank’tan temin edilen bu kredi için mevcut kampüs alanı ve Tuzla’da bulunan arazimiz teminat olarak gösterilmiştir.

TMMOB tarafından kampüs arazisinin devri ile ilgili açılan kasıtlı dava üzerine Halkbank üniversitemize tahsis ettiği kredi limitlerinin kullanılmasına izin vermemiştir. Bununla birlikte geçen yıl yaşanan ekonomik kriz ve ülkemizin içinden geçtiği olağanüstü şartların da etkisi ile ödeme takviminde kısa süreli bir aksama yaşanmıştır. Ödeme planında meydana gelen sorun üzerine banka ile yapılan görüşmelerde önemli bir ilerleme sağlanmıştır. Üniversitenin bankaya verdiği gelecek projeksiyonu ve ödeme planıyla ilgili kredi borcunun ödenebileceği anlaşılmış ve iki kurum yetkilileri bu konuda 09.10.2019 tarihinde fikir birliğine varmıştır. Hal böyle iken sadece iki gün sonra, 11.10.2019 tarihinde Halkbank, dürüstlük ilkesine aykırı şekilde Üniversite’nin bankalardaki tüm varlıklarına tedbir koydurmuştur. İyi niyetten uzak bu girişim neticesinde ortaya çıkan bu durum, bir hukuk devletinde yaşanmayacak boyutlar içermektedir.

Üniversitemizin hesaplarında tüm ihtiyaçlarını görecek, tüm ödemelerini yapacak, sorumluluklarını yerine getirecek kaynağı vardır. Nitekim bugüne kadar üniversitemiz gerek eğitim-öğretimin sürdürülmesi gerekse mali yükümlülüklerini yerine getirmesi konusunda herhangi bir aksaklık yaşamamıştır. Burada amaç, alacaklarını temin etme konusunda sorun yaşamayacak olan bankanın çıkarlarını korumak değil, başarılı bir yükseköğretim kurumunu çalışamaz hale getirmektir.

İstanbul Şehir Üniversitesi kimseye değil halkımıza aittir. ŞEHİR’e baskı kurmak, meşru haklarını ihlal etmek önce bu ülkenin öğretim görevlilerinin, parlak gelecek hayali kuran gençlerinin sonra da bu ülkenin eğitimine güvenerek gelen uluslararası öğrencilerimizin haklarını ve eğitim idealini gasp etmektir. Kimsenin bir üniversiteye ve öğrencilerine bunu yapmaya hakkı yoktur.

Kamu bankaları ülkenin ekonomik hayatının devamını sağlamak yanında eğitim sisteminin desteklenmesi için vardır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiçbir üniversitede öğrenciler, öğretim elemanları, öğrenci aileleri finansal bir anlaşmazlık nedeniyle cezalandırma yoluna gidilmemiştir. Bu sadece mali bir karar değil, aynı zamanda eğitim-öğretim hayatına vurulmuş bir darbedir. Bugüne kadar mukayese edilemeyecek kadar zor durumda olan başka eğitim kurumları haklı bir şekilde korunmuş, mali yükümlülüklerini yerine getirememelerine rağmen eğitim hayatlarına devam etmeleri için her türlü adım atılmıştır. Ekonomik kriz sebebiyle zor duruma düşen birçok şirketin, spor kulübünün ayakta kalması için kimi zaman mali imkanları zorlayan koruyucu adımlar atılırken İstanbul Şehir Üniversitesi’nin maruz kaldığı haksız uygulama kabul edilemez. Üstelik yakın zamanda çıkarılan kanun ile tanınan yeniden yapılandırma hakları da üniversitemize kullandırılmamaktadır.

Şunun bilinmesini özellikle isteriz: Tüm hayatı boyunca bilim, araştırma ve eğitim için çalışmış, ülkemizin gençliğine daha kaliteli şartlarda eğitim-öğretim sağlanması için mücadele etmiş bir topluluk olarak her şeyimizden kıymetli öğrencilerimizin üniversite hayatlarının sorunsuz bir şekilde devam etmesi bizim için her şeyin üzerindedir. Böylesi olağanüstü şartlarda ayakta kalan, eğitim veren, küresel çapta ülkemizi temsil eden bir yükseköğretim kurumunu hedef alanlar gerek gerek hukuk nezdinde gerek toplum vicdanında yaptıklarının hesabını verecektir."

 

GÜNÜN VİDEOSU

Dilan Polat'ın hayranı pes dedirtti: Cezaevine girdiğinizde kalp krizi geçirdim!

Dilan Polat cezaevine girince kalp krizi geçirdiğini söyleyen hayranı, Polat ile bir araya gelince ağladı.