İstanbul’da bir gece ve ezik playloser manzaraları
Beni bir masaya oturtun, dost muhabbetine doyayım. Bir denizin kenarına koyun, günlerce kıpırdamadan durayım. Deyin ki dağlara tırmanacağız, çölleri geçeceğiz, ormanlarda kaybolacağız; eyvallah ama dumana boğulmuş, yüksek sesli berbat müziklerin kulaklara eziyet ettiği gecelere çıkarmayın beni.
Hatırını kıramayacağım arkadaşım Biricik 40 yaşına basıyordu. Nefes alamamayı göze alıp, Boğaz’da bir mekâna inecektik. Ama illa bir terslik yapacağımız için önce gidip kokoreç yedik, işkembe çorbası içtik bir güzel. Sonra Boğaz’daki duman altı olmuş şık mekânda yerimizi aldık. Sigaradan daha kötü ne var derseniz, puro var azizim puro var!
***
Birbirine çok âşık, sürekli dans edip, öpüşen bir çift dikkatimi çekti. Kadının tek kusuru bana göre platin sarısı saçlarıydı. Masamıza gelip selam veren bir adamın ardından Biricik önemli bir bilgi paylaştı:
“Oğuz! Evlenmek için düzgün bir kadın arıyor.”
Dilimi tutamayıp “Burada mı arıyor?” diye sordum.
Kafamı çevirdiğimde sarışın kadının salına salına tuvalete gittiğini gördüm. Böyle salınan kadınlara hep taç takmak geliyor içimden. Sanki Roma İmparatorluğu’nun taç giyme merasiminde… Alt tarafı tuvalete gidip, klozete oturacaksın; nedir bu afra tafra? Biraz önce dans ettiği adamın ise esmer bir kadınla öpüşmeye başladığını gördüm. Hemen Biricik’e işaret ettim:
“Şunlara bak! Kadın tuvalete gitti sevgilisi ve en yakın arkadaşı ona ihanet ediyorlar. Yuh!”
Biricik de çeşitli kınayan sesler çıkardıktan sonra, iki kart zampara arkadaşını görüp selamladı. Ölmeyi unutmuş ama zamparalığı unutmamış iki adam bizi de alıp, o garip üçlünün yanındaki masaya götürdü. Soda içiyorum diye aşağılandığım için şampanya söyledim (O dönemde yaptığım bir enerji çalışması nedeniyle alkol yasaktı). Birkaç kez neden içmediğimi sordukları için yalancıktan bir iki yudum aldım ve gördüğüm ilk garsona çaktırmadan kadehi alıp götürmesini söyledim. Sersem garsonun anlaması için üç kez tekrar etmek zorunda kaldım. Hiçbir şey içmediğimi gören kart zamparalar bir kadeh şampanya daha söyledi. Ben o kadehi de çaktırmadan önümden kaldırttım.
Sarışın kadın ve sevgilisi tekrar birlikte dans edip, koklaşıyordu. Sonra esmer olan da onlara katıldı. Adam bir sarışını bir esmeri öpüyor, üçü birlikte erotik danslar yapıyordu. Esmer kadın kucak dansı yapmaya başlayınca açıkta kalan sarışın da poposunu var saydığı bir kucakta gezdirdi. Hanımların eskort olduğunu o an anladım.
Kendini ‘playboy’ zanneden o ‘playloser’ı biraz araştırdım. Evinde, otelde veya herhangi bir özel ortamda eskortlarla yapacağı eğlenceyi herkese açık alana taşıyan ‘playloser’ımız topu topu bir oto galeri sahibiydi. Instagram hesabına, kameraya yan çevirdiği yüzüyle pahalı saatlerini ve purolarını gösterdiği fotoğraflar koymuştu bol bol. Bir klasik olarak “Hayırlı cumalar” mesajı yayınlamayı da ihmal etmemişti. O an kendisinin ‘zinadan çekinmezler, gusülsüz gezmezler’ kategorisinden olduğunu da anladım. Dindar göründükten sonra her türlü haltı yiyebilirsin sonuçta!
Önümde içki olmadığını gören kart zamparalar yine şampanya söyledi bana. Allah’tan aynı garsona denk geliyorduk. Suç ortağım, tüm gece 5 kez dolu kadeh kaldırdı önümden.
Ezik ‘playloser’ ve eskortları ateşli danslarını sürdürdü.
Kapıda valeyi beklerken, evlenmek için barda uygun kız arayan Oğuz’un dört ayrı kadınla aynı taksiye doluşup başka bir mekâna doğru sefere çıktığını gördüm.
Gürültülü, sigara dumanı dolu, eskortların masalara çıktığı, kart zamparaların cirit attığı, ‘playboy’lar ile ‘playloser’ların birbirine karıştığı İstanbul geceleri…
***
Ne bileyim eskiden bir terbiye vardı, “Ayıp olur” vardı, saygı vardı. İnsanlar iyi kötü yaşadıklarını kendi mahremlerinde tutarlardı. Teşhircilikte son nokta eskortlarla alenen yapılan partiler olmuş.
Bu zavallı adam neyin peşindedir, hangi ezikliğini giderme derdindedir?
***
Bu yazıyı yazmama neden olan çok satan yazar Keishorne Scott’un sosyal medyada bolca paylaşılan şu açıklaması oldu:
“Eğer bir ilişkiniz varsa Instagram’da yarı çıplak kadınların fotoğraflarını beğenmeyi bırakın. Başka kadınlarla flört etmeyi, yorum yapmayı, emoji göndermeyi ve eğlendirmeyi bırakın. Bu hayatınızdaki kadına karşı saygısızlık ve onun aptal görünmesine neden oluyor. Eğer bağlanmaya hazır değilseniz, gerçek bir erkeğe (o kadın için) şans verin.”
Seçimlerimizin bizi yansıttığı bir gerçek. Dijital çağda kimleri takip ettiğin, kimlerle orada ilişki kurduğun da seçimlerini gösteriyor. İtiraf etmeliyim ki saygın bulduğum pek çok erkeğin eskort veya eskortumsu hesapları takip etmesine, onlarla yoğun yorum ve emoji alışverişine girmesine şaşırıyorum. Teşhircilikte aşırıya kaçmış fotoğraflara gösterdikleri ilgiyi yadırgıyorum, hayal kırıklığı yaşıyorum.
Ah şu dijital çağın insanlara, ilişkilere ve aşklara ettiği! Aslında çağın bir suçu yok. Evet, çağ dikkatimizi dağıtıyor. Evet, çağ daha fazla araç sunuyor. Evet, çağ daha geniş imkanlar getiriyor, seçenekleri artırıyor ama aşk da hep bildiğini okuyor.
Aşkın sahtesi yoktur. Sadece aşk olmayan sahtelikler sayıca artmıştır.
NOT: Yazıda Boğaz’daki mekânda geçen bölüm ‘Aşk Olsun’ isimli kitabımdan bire bir alıntıdır. Bu olay bundan tam bir yıl önce yaşanmıştır.