İstiklal Caddesi'ndeki saldırının şifreleri
Ceyhun Bozkurt yazdı...
Üç gündür Düşük Yoğunluklu Çatışma ve PKK terör örgütü ile ilgili kitapları önüme yığmış, günümüzdeki bazı “açılım/çözüm süreci” tartışmalarına da yanıt niteliği taşıyacak ve siteniz SüperHaber’de yayınlanacak bir dosyaya çalışıyordum.
İstiklal Caddesi’ndeki saldırıyı da çalışırken öğrendim. Hemen bilgilere ulaşmaya çalıştık. Ancak teyide muhtaç olduğu için paylaşmadık. Gazeteci olarak da bu tür olayların, saldırıların provokasyona ne kadar açık olduğunu bildiğimiz için emniyetin araştırmalarının sonuçlarını ve resmi açıklamaları beklemenin doğru olduğuna inanıyorum.
Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ilgili ve yetkili isimlerden açıklamalar geldi. Terör saldırısı üzerinde duruluyor. İlk akla gelenler,
- Yurt içi ve yurtdışında büyük darbeler yiyen KCK terör yapılanmasına bağlı PKK/PYD terör örgütleri,
- Türkiye’nin yurt içinde ve Suriye’de büyük darbeler indirdiği DEAŞ terör örgütü,
- Aktardığımız terör örgütleriyle de bağlantılı/birlikte hareket eden diğer terör örgütleri.
Biraz tarama yaptığımızda KCK terör örgütünün alt kanadının son dönemlerde hareketliliği dikkatimizi çekmekte. 26 Eylül’de Mersin’de Polisevi’ne yapılan terör saldırısını PKK terör örgütü gerçekleştirmişti.
İstiklal Caddesi’ndeki saldırıda da PKK’nın izleri var mı yok mu, bakalım istedik. Madde madde sorgulayalım:
- Örgütün elebaşları ve taşeron yapılanmalarından son dönemlerde “metropol” olarak tanımladıkları Büyükşehirleri hedef gösteren yayınlar ve açıklamalar yapıldı. Örneğin terör örgütünün kadın örgütlenmesi KJK elebaşlarından Bese Erzincan kod adlı terörist, 27 Ekim’de örgütün yayın organına yaptığı açıklamada, Mersin’deki saldırıyı gerçekleştiren kadın militanları örnek göstererek “YJA Star’ın (PKK’nın kadın örgütlenmesi-CB) kendisi bir fedai örgütüdür. (...) savaş sadece dağlarda, tünellerde değil, metropollerde de yürütülmelidir” demişti. Yine terör örgütünün alt örgütlenmelerinden benzer açıklamalar yapıldı.
- Saldırıyı gerçekleştirenin bir kadın olduğu yönünde açıklamalar yapıldı. Aynen Mersin’deki gibi kadın militanın öne çıkması söz konusu.
- Saldırı, Pazar günü, zaten işlek olan caddenin çok daha işlek olduğu bir gün ve saatte gerçekleştirildi. İstiklal Caddesi, sadece Türkiye’nin değil, Avrasya coğrafyasının en önemli ve işlek caddelerinden. Turizm açısından da son derece önemli. Yani saldırıyı gerçekleştir(t)en güç, Türkiye’ye hem psikolojik hem de ekonomik anlamda zarar verebilecek bir eylem hedefi taşıyor.
- Geriye ana seçenek PKK terör örgütü kalıyor. Yurtiçinde ve sınır ötesinde hareket kabiliyeti son derece kısıtlanan, Türk istihbaratı tarafından tam 75 elebaşının etkisiz hale getirildiği terör örgütü, bireysel eylemlerle, hem kendisine çıkış yolu arıyor hem de psikolojik olarak çöküntüde olan örgüt tabanına moral depolamak istiyor. Yukarıda aktardığımız nedenlerle PKK terör örgütünün öne çıkması muhtemel.
- En nihayetinde PKK bir taşeron örgüt. Son yıllarda kim kullanmak istiyorsa, o istihbarat servisine yanlayan bir örgüt. Ama en çok ABD… PKK/PYD terör örgütü şu an ABD’nin en önemli aparatı. ABD’nin ve yanındaki müttefiklerinin Türkiye’nin son yıllarda izlediği bağımsızlıkçı politikadan, Rusya’yla gelişen diplomasiden/işbirliğinden, Mavi Vatan’dan, KKTC’nin bağımsızlığını tanıtma politikamızdan, terörle mücadelemizden, Karabağ vatan savaşımızdan, savunma sanayimizdeki gelişmelerden vs. rahatsız olduğu malum. Son olarak Türk Devletleri Teşkilatı, KKTC’yi gözlemci üye statüsüyle teşkilata davet etti. Bu da birilerini çıldırtacak nitelikte. Bu politikalardan şu sıralar zor günler geçiren İran’ın da rahatsız olduğunu hatırlatalım. Öyle bir an gelir ki, ABD ile İran ortak bir şekilde Türkiye’nin manevralarına karşı birleşebilir. Irak’ın işgalinde gizli bir işbirliği yapmaları gibi…
Peki bu saldırının arkasında PKK terör örgütü çıkarsa, bu durum örgütün siyasi ayağına nasıl yansır? Onunla ilgili de düşüncelerim şöyle: Selahattin Demirtaş, cezaevinden attırdığı twitlerde saldırıyı “terör eylemi” olarak niteledi. Örgütün yayın organlarında, Ekim ayında Demirtaş için “İslam dinine mensup görünüp özünde İslam olmayanlar” için kullanılan Münafık kelimesi kullanılmıştı. Yani Kandil ile Demirtaş arasında bir süredir problemler var. HDP ise bu konuda dengeyi kurmaya çalışıyor. Ancak haklarındaki kapanma davası, terör örgütünün organizasyonu içindeki yerlerinden uzaklaşamama HDP’yi zorluyor. Bu saldırı PKK terör örgütü tarafından yapıldıysa, bu süreçte siyasi ayak ve siyasi ayakla yan yana durmak isteyenler de epey zorlanacak gibi duruyor.