1. Kızgın Boğa - 1980 (Raging Bull) Yön.: Martin Scorsese
Ortasıklet dünya şampiyonu Jake LaMotta’nın ringlerdeki yükseliş ve düşüş hikâyesi... LaMotta ringde başkalarıyla, gerçek hayattaysa kendi ruhuyla dövüşür. Kompleksleri ve özgüvensizliği nedeniyle evliliğinde bir türlü huzur bulamaz; profesyonel hayatını çıkmaza sokar. Scorsese’in başyapıtı olarak kabul edilen filmde Robert De Niro, müthiş bir performans çıkarır.
2. Ben, Tonya - 2017 (I, Tonya) Yön.: Craig Gillespie
Tonya çocukluğunda göremediği sevgiye bir sporcu olarak kavuşmak ister ama buz pateni dünyası onu bir türlü sevmez. Tonya, mükemmel olmayı başarsa da, imaj düşkünü hakemleri ve federasyonu aşamaz. Tarihe geçen o muhteşem üçlü Axel bile kurtaramaz onu. Kurgusu, ritmi ve mizah duygusuyla özündeki umutsuzluğu çok belli etmeyen bir spor filmi.
3. Ateş Arabaları - 1981 (Chariots of Fire) Yön.: Hugh Hudson
1924 Paris Olimpiyatları’na hazırlanan iki Britanyalı atletin hikâyesi... Biri, Hıristiyan değerlerine bağlı İskoç kökenli bir dindar; diğeri ise ötekileştirilmenin dezavantajlarını koşarak aşmaya çalışan bir Yahudi... İngiltere’deki keskin sınıf ayrımını yansıtan film, Vangelis’in olağanüstü müziği, nostalji duygusu ve koşu sahneleriyle tam bir klasik. 4 Oscar kazanmıştı.
4. Rocky - 1976 Yön.: John G. Avildsen
Yalnız boksör Rocky Balboa, şampiyon Apollo Creed tarafından rakip olarak seçilir. Kazanmak için değil rezil olmamak için çıkacaktır ringe. Tek hedefi serseri değil boksör olduğunu ispat etmektir. Motivasyonunu ise sevdiği kadından alır. Serinin ilk filmi hüzünlü, romantik ve aynı zamanda heyecan verici. Stallone, oyunculuğuyla kalbimize dokunmayı başarır.
