İzzet Çapa ikinci kitabının müjdesini verdi!
'En Çok Ben Eğlendim' isimli kitabı büyük beğeni toplayan SuperHaber yazarı İzzet Çapa, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımla ikinci kitabının müjdesini verdi. Çapa, kitabından bir bölümü de okurlarıyla paylaştı.
Bu yılın başında çıkan 'En Çok Ben Eğlendim' kitabı kısa süre içinde 10. baskısını yapan İzzet Çapa, 'Mimar Sinan’ı anma ve Mimarlar Günü' dolayısıyla yaptığı bir paylaşım ile ikinci kitabının müjdesini verdi.
İşte İzzet Çapa'nın yeni kitabında yer alacak Mimar Sinan ile ilgili olan o bölüm:
BİR ÇOCUK TEDİRGİNLİĞİYLE ÇIKTI SULTANIN HUZURUNA MİMARBAŞI…
"Bab’üs Selam’ın önünde bekleyen kapı kulları, kalfalar, saray hademeleri onu hemen tanıdılar.
Cülus bahşişi bekleyenleri, arz-ı talep sırasındakileri, baldırı çıplak gezinenleri sopalarla uzaklaştırdılar. Sinan’ı içeriye aldılar…
Topkapı Sarayı’nın ikinci avlusunun, ilkine göre bambaşka bir havası vardı. Bab’ı Hümayun
Osmanlı’nın heybetini, Bab’üs Selam ise zarafetini yansıtırdı…
Arz Odası’nın dibindeki gölgeliğe bitişik sedirde dinlendi bir zaman. Buz gibi şıralar, ayranlar ikram ettiler. Haber yollamıştı gelmeden, o yüzden çok bekletmediler. Çıktı huzura çocuk tedirginliğindeki, 60’ını devirmiş Sinan…
Devleti erkanı tahtın etrafında sıralanmış, arzı-ı kelam için bekleyen ihtiyarı süzmekteydi. Ağır ağır kaldırdı başını Sultan Süleyman…
Mimarbaşını görünce, yayıldı yüzüne hemen bir gülümseme. “Söyle bakalım nedir seni huzurumuza getiren? Hayır mıdır, şer midir, dert midir, keder midir?”
Heyecanla başladı anlatmaya… “Hayrı kemiren şerdir Hünkarım. Emrinizle şer olanı söküp atalım, hayra sağlam payandalar vuralım. Atalarımızın nişanesi, Devlet-i Osmaniye’nin zafer simgesi Ayasofya’yı çökmekten kurtaralım.”
Günlerdir binanın içinde, çevresinde araştırmalar yapıyordu. Yapının duvarlarını kemiren nemi, kubbenin müthiş ağırlığı ile eğrilen, içinden yıkılacakmış gibi çıtırtılar gelen duvarları görüyor, çare arıyordu.
Ayasofya’ya dev payandalarla saracak, yıkılmaktan kurtaracak fil ayakları yapacaktı. İşte bunun iznini almak ve vaziyeti anlatmak için gelmişti.
“Derhal başla işe. Kubbemizi çökmekten, namımızı yıkılmaktan, şanımızı kara bulutlardan kurtar!”
Aslında bir şey daha vardı aklında… “Ama hele önce üzerinde bir iyice çalışayım” dedi.
Koskoca padişahı; kim bilir belki de bir masalla, bir efsaneyle oyalamaktan ürktü, imtina etti.
Ama Allah şahitti, bir niyeti Ayasofya’yı yıkılmaktan kurtarmaksa, öteki hayali de bin yıldır kulaktan kulağa fısıldanan o efsanenin gerçek olup olmadığını bulmaktı.
Söylenegeldiği gibi o bin yıldır aranan kutsal, Ayasofya’nın altında mı saklıydı?.."