Erdoğan'dan TUSAŞ yorumu: Verilmek istenen mesajı çöpe attık
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine toplantısı sonrası önemli açıklamalarda bulundu. TUSAŞ'a gerçekleştirilen hain terör saldırısına değinen Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti olarak bu alçak saldırıyla verilmek istenen mesajları buruşturup çöpe attık. Bizim terörden, canilerden, mankurtlaşmış maşalardan ve onları kullanan patronlarından alacağımız bir mesaj da zaten olamaz" dedi.
Toplantıda TUSAŞ’a yönelik terör saldırısı bütün boyutlarıyla değerlendirildi, ayrıca saldırıyı takiben Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü PKK hedeflerine yapılan operasyonlar masaya yatırıldı.
14 Ekim'den sonra yeniden toplanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan alınan kararlar hakkında açıklama yaptı.
Toplantıda TUSAŞ’a yönelik terör saldırısı bütün boyutlarıyla değerlendirildi, ayrıca saldırıyı takiben Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü PKK hedeflerine yapılan operasyonlar masaya yatırıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;
85 milyonun refahı, huzuru, mutlu ve müreffeh geleceğinin önünde hiçbir engel tanımıyoruz. İhanetlerin, sabotajların, alçak ve kalleş saldırıların irademizi örselemesine, bizi hedeflerimizden alıkoymasına müsaade etmiyoruz. Bugünkü kabine toplantımızda yine çok geniş bir yelpazede ülkemizin ve bölgemizin gündemindeki meseleleri ele aldık.
'GÜNEY KAFKASYA'DA KALICI BARIŞA YÖNELİK EŞSİZ BİR FIRSAT YAKALANDI'
Güvenlikten terörle mücadeleye, ulaştırmadan dış politikaya, her konuda kabine üyelerimizle kapsamlı değerlendirmelerde bulunduk. Meydanlarda aziz milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmek, ülkemizi menzili maksuduna ulaştırmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz. 18 Ekim'de İstanbul'da gerçekleştirilen Bölgesel İşbirliği platformu kapsamında Azerbaycan, Ermenistan, İran ve Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanlarını ülkemizde misafir ettik. Bölgesel sahiplenme anlayışımızın en somut örneklerinden olan platformun önemli bir ihtiyacı giderdiğini müşahede ediyoruz. Önümüzdeki dönemde bu mekanizmayı kurumsal bir yapıya kavuşturmak arzusundayız. 44 gün süren vatan muharebesi sonrasında Karabağ'da 30 yıllık işgalin sona ermesiyle birlikte Güney Kafkasya'da kalıcı barışa yönelik eşsiz bir fırsat yakalandı.
Bir dönem acıyla, işgalle, çatışmalarla anılan bu coğrafyada şimdi barış rüzgarları esiyor. Can Azerbaycan ve Ermenistan'ın bu doğrultuda gösterdikleri samimi çabaları yakından takip ediyoruz. Temennimiz süreci sabote etmeye çalışan odaklara fırsat verilmeden müjdeli, güzel ve hayırlı haberleri bir an önce almaktır. Türkiye olarak Azerbaycanlı kardeşlerimizle koordinasyon içinde inşallah kalıcı barış için çalışmaya devam edeceğiz. Bu yıl 51. Genel Kurulu'nda iş dünyamızla bir araya geldik.
'VATANDAŞIMIZIN HELAL LOKMASINA GÖZ DİKENLERE KESİNLİKLE GÖZ AÇTIRMAYACAĞIZ'
İş dünyamızın ekonomi politikamıza desteğinin sürdüğünü görmek, bizleri ayrıca mütehassıs etti. İnancımızı daha da perçinledi. Küresel ekonomideki tüm belirsizliklere, bölgemizde artan çatışmalara ve gerilimlere, gelecekle ilgili çizilen kötümser senaryolara rağmen ekonomimizin temel göstergelerindeki iyileşme kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Merkez Bankamızın rezervlerinden ihracata, turist sayısından istihdama kadar her alanda gözle görünür artış söz konusu. Avrupa ve Amerika dahil tüm dünya ile birlikte ülkemizin de baş ağrısı olan enflasyonda düşüş başladı. Faiş fiyat köpüğü belli başlı sektörlerde ortadan kalktı ve kalkıyor. İnşallah bunun devamı gelecek. Vatandaşımızın helal lokmasına göz dikenlere kesinlikle göz açtırmayacağız.
Etiket oyunlarıyla, piyasa manipülasyonlarıyla ceplerini doldurmaya çalışanların tepesine bindik, biniyoruz ve bineceğiz. Kıymetli arkadaşlar, burada bir hususu açık ve net ifade etmek durumundayım. Türkiye'de maalesef enflasyondan nem olanan bir kesim var. Bunlar üretmeden, ter dökmeden, riske girmeden, konforlu bir alanda paralarına para katmaya alışmışlar. Biz göreve geldikten sonra özellikle enflasyonu tek haneli rakamlara indirerek yıllarca bunların istismar zeminini ellerinden aldık. Koronavirüs salgını döneminde tüm dünyada son 60-70 yılın zirvesine çıkan enflasyon oranları herkes gibi bizi de menfi etkiledi. Gelişmiş ülkelerle birlikte Türk ekonomisinde de dengeleri sarstı. Salgının yanı sıra biz bir de doğrudan ekonomimizi hedef alan saldırılara maruz kaldık. Tüm bunların üzerine asrın felaketi olarak nitelenen 6 Şubat depremlerini yaşadık. Ardı ardına gerçekleşen 3 seçim salgının ve depremin etkilerini daha sert hissetmemize sebep oldu. Rusya-Ukrayna arasındaki savaştan ülkemizi uzakta tutsak, ekonomik yansımalarından tamamen uzakta tutamadık. Bu tablo üzülerek söylüyorum, enflasyonu fırsata tahvil eden rantçıların ellerini ovuşturmalarına yol açmıştır.
'PARA BABALARI NAMINA SİLAHŞÖRLÜK YAPANLARIN KÖRÜKLEDİĞİ OLUMSUZ ALGININ KIRILMAKTA OLDUĞUNU GÖRÜYORUZ'
Şu gerçeği sadece iş dünyamızın, sadece ihtisas alanı, ekonomi olanların değil, milletimizin de fark ettiğine inanıyorum. Merkez Bankamızın rezervi arttıkça bunların eleştirilerinin dozu da arttı. Enflasyonun düşüş eğilimi hızlandıkça bunların rahatsızlığı da ayyuka çıkmaya başladı. Türkiye kazandıkça bunlar kaybettiği için tetikçileri vasıtasıyla hemen taarruza geçtiler. Yalan, yanlış ve manipülatif haberlerle milletimizin moralini bozmaya, piyasaya ve iş dünyasına karamsarlık yaymaya çalıştılar. Bunları da yavaş yavaş püskürtüyoruz. Para babaları namına silahşörlük yapanların körüklediği olumsuz algının kırılmakta olduğunu görüyoruz. Şunu büyük bir memnuniyetle vurgulamak isterim. Milletimiz yaşadığı onca zorluğa, omuzladığı onca yüke rağmen bizi anlıyor, bize inanıyor, hükümetimize ve ekonomi politikamıza güveniyor. Allah'ın izniyle bu güveni boşa çıkarmayacağız. Bu aziz ve fedakar millete hayal kırıklığı yaşatmamakta karar veriyoruz.
'İNSAN ODAKLI BİR YAKLAŞIMLA EKONOMİ POLİTİKAMIZI SÜRDÜRECEĞİZ'
Genel hedeflerimize sadık kalarak, iş dünyamızdan gelen makul talepleri karşılamak görevimizdir. Üretimi, istihdamı, ihracatı sürdürülebilir ve kaliteli büyümeyi önceleyen bir anlayışla, insan odaklı bir yaklaşımla ekonomi politikamızı sürdüreceğiz. Değerli basın mensupları, bu sene Türkiye ile Almanya arasındaki dostluk anlaşmasının 100. yıl dönümünü kutluyoruz. Cumhurbaşkanı Steinmeier'in Nisan ayındaki ziyaretinin ardından, önceki haftada Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'u İstanbul'da ağırladık. İki kadim dosta ve NATO müttefikine yakışır şekilde Almanya ile iş birliğimizi güçlendiriyoruz. 50 milyar dolara ulaşan ikili ticaretimizde hedefimiz 60 milyar dolar. Turizm, yatırım ve savunma sanayi başlığı olmak üzere potansiyelimizi en üst düzeyde kullanarak inşallah bu hedefi yakalayacağız. İsrail'in katliamları gibi konularda fikir ayrılığımız olsa da, Almanya ülkemizin Avrupa'daki en önemli ortağıdır, bu vasfını gelecekte de muhafaza edecektir. 19 Ekim Muhtarlar Günü vesilesiyle İstanbul'daki 950 muhtarımızın katılımıyla 54. Muhtarlar buluşmamızı gerçekleştirdik.
2015 yılında ilk defa bizim başlattığımız bu gelenek sayesinde şimdiye kadar 41 binden fazla muhtar kardeşimizle aynı gönül sofrasının etrafında bir araya geldik, ülkemizin meselelerini istişare ettik. Muhtar aylıklarından sigorta primlerine, silah ruhsatı harcından diğer mali ve sosyal imkanlara, muhtarlık işleri dairesi ve müdürlüklerine kadar pek çok başlıkta muhtar kardeşlerimizin yanında olduk. Muhtar bile olamaz manşeti bu zihniyetin küstahlığının, nobranlığının, millete tepeden bakan kibirli, üstenci tavrının sembolü olarak yıllarca hafızalara kazınmıştı. Muhtarlarımıza hak ettikleri değeri vererek bu mütekebbir anlayışı değişime zorladık. Bu vesileyle bir kez daha köylerine ve mahallelerine hizmet çabalarında tüm muhtar kardeşlerimize Allah'tan kolaylıklar diliyorum. Değerli basın mensupları, Türkiye'nin coğrafi konumuna, hedeflerine, beşeri, tarihi ve ticari bağlarına uygun şekilde 360 derecelik bir perspektifle dış politikamızı icra ediyoruz.
'BİZİM DIŞ POLİTİKAMIZIN ANA OMURGASI TÜRKİYE EKSENİDİR'
Batı'yla ilişkilerimizi güçlendirirken Doğu'ya sırtımızı dönmüyoruz. Başkalarının bize çizdiği istikamette değil, kendi çıkarlarımız doğrultusunda özgür irademizle adımlarımızı atıyoruz. Türkiye'nin çıkarı neredeyse oraya gidiyor, menfaati neyi gerektiriyorsa o yönde işbirliklerimizi geliştiriyoruz. Daha önce farklı vesilelerle söylemiştim. Bugün önemine binaen bir kez daha tekrarlıyorum. Bizim dış politikamızın ana omurgası Türkiye eksenidir. Türkiye'nin milli menfaatleri, güvenlik hassasiyetleri, ekonomik ve ticari çıkarları her şeyin üzerindedir. En temel önceliğimizdir. Bakınız, biz makas değiştirmiyoruz. Bilakis, Türkiye merkezli bir anlayışla değişen küresel sistemde hak ettiğimiz yeri almaya çalışıyoruz.
Çok uluslu işbirliği platformlarıyla münasebetlerimizi farklı seviyelerde ilerletme çabalarımızın arka planında işte bu bakış açısı vardır. 2018 yılında Johannesburg'da düzenlenen 10. BRICS zirvesine İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı sıfatıyla iştirak etmiştik. 22-24 Ekim tarihleri arasında Kazan'da düzenlenen son zirvede Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Sayın Putin'in davetine icabetle katıldık. Genişletilmiş liderler oturumunda ülkemizin bölgesel meselelerle ilgili vicdanlı ve ilkeli duruşunu muhataplarımıza anlatma fırsatı bulduk. Zirve marjında Rusya, Venezuela, Özbekistan, Vietnam ve Kongo liderleriyle ikili görüşmeleri bulduk. Ayrıca zirveye katılan diğer devlet ve hükümet başkanlarıyla da bir araya geldik. BRICS platformunda yer alan ülkelerle ciddi işbirliği potansiyeline sahip olduğumuz kanaatindeyim.
'İSTİKBAL YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ DEVAM ETTİRECEĞİZ'
Tekrar söylüyorum, ülkemizin BRICS ile gelişen münasebetleri, mevcut angaçmanlarımızın alternatifi asla değildir ve olamaz. Türkiye, tüm bu platformlarda bir NATO müttefiki ve Avrupa Birliği'ne tam üyelik müzakereleri yürüten ülke kimliği ile yer almaktadır. Millet olarak, bin yıllardır hangi mecrada ilerliyorsak, bugün ve yarın da aynı çizgide istikbal yürüyüşümüzü devam ettireceğiz.
'TERÖR BARONLARININ BÖLGEMİZDE KENDİLERİNE UŞAKLIĞINI YAPACAKLARI YENİ SAHİPLER ARADIKLARI ANLAŞILIYOR'
Aziz milletim, Tataristan'ın başkenti Kazan'a ayak bastıktan hemen sonra, Tusaş'ın Kahraman Kazan'daki yerleşkesine yapılan hain terör saldırısında 5 vatan evladının şehit edildiğinin haberini aldık. Şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, tedavileri süren yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Saldırının zamanlamasının ve seçilen hedefin tesadüf olmadığı açıktır. Bu kanlı ve kalleş terör eyleminin ülkemiz iç siyasetinde farklı bir iklimin filizlenmeye başladığı bir döneme tekabül etmesi ayrıca manidardır. Bölücü örgütün kimlerin maşası, kuklası, taşeronu olduğu son saldırıya bir kez daha kendini göstermiştir. Kandan beslenen terör baronlarının bölgemizde kendilerine yeni efendiler, uşaklığını yapacakları yeni sahipler aradıkları anlaşılıyor. Milletimizin de bu saldırıyla neyin amaçlandığını, nerelere sinyal verilmek istendiğini net olarak gördüğüne inanıyorum. Şunu bir defa açık açık belirtmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti olarak bu alçak saldırıyla verilmek istenen mesajları buruşturup çöpe attık. Bizim terörden, canilerden, mankurtlaşmış maşalardan ve onları kullanan patronlarından alacağımız bir mesaj da zaten olamaz.
'213 TERÖRİST ETKİSİZ HALE GETİRİLDİ'
Bu terör eylemi, çok net söylüyorum, paniğin, telaşın, tükenmişliğin, çaresizliğin emaresidir. Nitekim, hain saldırıya cevabımızı bölücü örgütün Suriye ve Irak'taki inlerini başlarına geçirerek kat kat misliyle verdik. Irak ve Suriye'nin kuzeyinde terör örgütüne ait 470'in üzerinde nokta hedef alınmıştır. Aralarında sorumlu düzeyde canilerin de bulunduğu toplam 213 terörist etkisiz hale getirilmiştir. Milletimiz ve şehit ailelerimiz şundan emin olsun, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Milli İstihbarat Teşkilatımız şehitlerimizin kanını yerde bırakmamıştır. Emniyet ve adli birimlerimizle teröristlerin tüm bağlantılarını ortaya çıkarmak için kapsamlı soruşturma yürütmektedir. Terörü kaynağında kurutma stratejimizden geri bir adım dahi asla atmayacağız. Teröristlere yönelik operasyonlarımızı titizlikle devam ettirirken terörsüz Türkiye hedefimizden de kesinlikle kopmayacağız. Türkiye kırk yıldır başına musallat edilen bu beladan mutlaka kurtulacaktır. Terör sizlerin de iyi bildiği gibi yıllarca ülkemizde siyaseti yönlendirmek için bir aparat olarak kullanılmıştır. Ne zaman siyasette diyalog zemini güçlense, ne zaman toplumda kutuplaşma azalsa, ne zaman sıkılı yumruklar açılsa terör hemen devreye girmiştir. Buna geçmişte defalarca şahit olduk. Aynı senaryonun tekrar sahnelenmesine seyirci kalmayacağız.