Karagül: İntihar anlamına gelse bile...
Fırat'ın doğusuna düzenlenmesi planlanan harekata ilişkin bir yazı kaleme alan Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, "'İntihar anlamına gelse bile' Fırat’ın Doğu’suna müdahale edilmelidir. Bütün oyunları sıfırlayacak tek yöntem budur. Hem çevremizdeki hem içerideki…" dedi.
Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül bugünkü yazısında Fırat'ın doğusuna düzenlenmesi planlanan harekatı ele aldı.
"Fırat’ın Doğusu Türkiye için en ciddi mücadele alanıdır. Ülkemizin siyasi geleceği, 21. yüzyıl varlığı büyük oranda buraya yapılması gereken jeopolitik müdahaleye bağlıdır." diyen İbrahim Karagül, "Bu tehdit aslında terör tehdidi değil, çokuluslu tehdittir. Mücadele biçimi de terörle mücadelenin çok ötesinde, çokuluslu ve çok yakın bir tehditle yüzleşmektir. Bu bir harita planlamasıdır. Irak ve Suriye’den sonra “harita”nın Türkiye ayağının masaya sürülmesini hiç kimse engelleyemez." ifadelerini kullandı.
Karagül, sözlerinin devamında şunları söyledi:
"Eğer bu harita engellenecekse bugün Suriye’de engellenmelidir. Sanıldığı gibi bu “harita” sadece PKK ile sınırlı bir harita değil, bir küresel hesaplaşmadır. Coğrafyanın tamamında olanları tamamlar niteliktedir.
1. Dünya Savaşı sonrası bölge haritalarını kimler çizmişse, bugün yine onlar çizmektedir. 1. Dünya Savaşı sonrası bütün haritalar nasıl Türkiye’ye karşı hazırlanmışsa, bugün de Türkiye’ye karşı hazırlanmaktadır.
Eğer Fırat Kalkanı, Afrin operasyonu ve bugün Irak’ın kuzeyinde devam eden operasyonlar yapılmasaydı, bugün hiç şansımız ve imkânımız olmayacaktı. Çünkü İran sınırından Akdeniz’e kadar olan kuşak, tamamen bir Batılı işgal kuşağı olarak tamamlanmış olacaktı.
İLK ADIM, HARİTANIN TÜRKİYE AYAĞINI BAŞLATMAK OLACAK..
İşte bu tamamlandıktan sonraki ilk adım, haritanın, kuşağın Türkiye ayağını başlatmak olacaktır. Yine İran sınırından Akdeniz’e, İskenderun Körfezi’ne kadar Türkiye tarafında da birkoridor oluşturmak için harekete geçecekler, buna psikolojik zemin hazırlamak için içeride olağanüstü gelişmeler deneyeceklerdir.
Dolayısıyla Fırat Kalkanı ve Afrin operasyonu, Suriye’nin kuzeyindeki kuşağı “geciktirmekle” kalmadı, Türkiye içlerine müdahalenin de önünü kapattı. Bu yönüyle Türkiye’ye yönelik büyük bir girişimi şimdilik durdurdu. Ama hem Suriye’nin kuzeyindeki haritayı hem de savaşı Türkiye içlerine taşımayı amaçlayan büyük projeye ağır darbe indirdi.
HİÇBİR ANLAŞMA UYGULANAMAYACAK, VERDİKLERİ HİÇBİR SÖZÜ TUTMAYACAKLAR
İşte şimdi, bu hesabı tamamen kapatmak için Fırat’ın Doğu’suna müdahale acil bir zorunluluktur. Bunun başka da hiçbir yolu yoktur, olmadığı daha sonra da görülecektir.
ABD ile yapılan anlaşmaların tamamı Türkiye’yi oyalama, projeye zaman kazandırma amaçlıdır. Münbiç dâhil, bugüne kadar verdikleri hiçbir sözü tutmamalarının nedeni budur. Asla tutmayacaklar!
ABD ile yapılan son anlaşmadan da sonuç çıkmayacak, zaman geçtikçe Türkiye’nin hayati güvenlik sorunu çok daha büyüyecek, belli bir noktadan sonra “müdahale edilemez” hale gelecektir.
FIRAT’IN DOĞUSU SADECE SURİYE DEĞİL. HEM DOĞU AKDENİZ’DİR, HEM EGE’DİR
Fırat’ın Doğusu sadece Suriye’nin kuzeyi değildir. Fırat’ın Doğu’su aynı zamanda Doğu Akdeniz’dir. Aynı zamanda Ege’dir. Dünyanın bütün donanmaları Doğu Akdeniz’de toplandı. Suriye savaşını planlayıp masadaki haritaya müdahil olan her ülke orada.
Akdeniz enerji kaynaklarının paylaşılmasının ötesinde, çok büyük bir jeopolitik oylun kuruldu ve bu oyun Türkiye’yi hedef alıyor. Ülkemizin çevrelenmesi, durdurulması, içeride siyasi iktidarın devrilmesi, kendi tarih havzasına dönen Türkiye’nin yeniden kontrol altına alınması hesapları yapılıyor.
Tam bu sırada, “içerideki cephe”nin dizayn edilmesiişte bu büyük projenin parçasıdır. Hangi siyasi partiden olursa olsun, hangi siyasi çevreden ya da muhafazakâr çevreden olursa olsun, bugün ülkemizde herkes bu projeye göre bir duruş belirliyor. Artık siyasi kimlikler de, pozisyonlar da buna göre biçimleniyor.
TÜRKİYE’NİN DİRENCİYLE ÇOKULUSLU CEPHE HEM İÇERİDE HEM DIŞARIDA ÇARPIŞIYOR
Açıkça, Türkiye’nin direnciyle, çokuluslu müdahale cephesi çarpışıyor. Çokuluslu cephede olanların, Fırat’ın Doğu’suna müdahaleye karşı oldukları, PKK ve FETÖ tezlerine sahip çıktıkları, Doğu Akdeniz ve Ege’de ülkemizi yalnız bıraktıkları, müdahale cephesinin argümanlarıyla konuştukları hepimizin dikkatini çekiyor.
ABD’nin, İsrail’in, bölgedeki Arap ortaklarının, AB bünyesindeki müttefiklerinin, içerideki uzantılarınıntaktik manevraları Türkiye’ye en az iki yıl kaybettirdi. Türkiye’nin şartlarını, imkânsızlıklarını da düşünerek bunu söylüyorum.
O taktik manevralar dışında Türkiye’nin müdahalesini önlemeleri hiçbir şekilde mümkün değildir. Açık bir şekilde karşı durmaları, bunu göze almaları mümkün değildir.
DEVLETTEN DEVLETE SAVAŞ HAZIRLIĞI BU: HÂLÂ TERÖRLE MÜCADELE Mİ DİYECEĞİZ?
ABD’nin ve bölgedeki ortaklarının oraya yığdığı silahlar teröre destekle sınırlı görülemez. Devletten devlete savaşın hazırlıkları yapılmaktadır ve o silahlar doğrudan Türkiye ile savaş için toplanmaktadır. ABD-NATO standartlarına göre yapılan bu hazırlıkların terörle ne alakası olabilir.
Fransız askeri doktorlar bile PKK kamplarında açıktan çalışırken, ABD açıktan PKK ordusu kurarken, o mevziler Fransız çimento şirketleri tarafından finanse edilirken, Suudi ve BAE fonları bölgeye akarken, bütün bunlar Türkiye’ye göstere göstere yapılırken, biz hâlâ “terörle mücadele” mi diyeceğiz?
Proje olgunlaşmadan, tamamlanmadan müdahale edilmeli. İki yıl önce “intihar anlamına gelse bile” müdahale edilmesi gerektiğini defalarca yazdım. Hâlâ aynı görüşteyim. Üstelik bugün tehdit çok daha büyüdü, bölge, Türkiye ile hesaplaşmak için can atanların gövde gösterisine sahne oluyor.
Oyun bozucu, hesapları sıfırlayacak tek hareket müdahaledir.
OYUN BOZUCU TEK HAREKET MÜDAHALEDİR. BİZ BUGÜNÜ DEĞİL, YARINLARI KONUŞUYORUZ.
Şu bilinmeli ki, Türkiye’nin oyun bozucu tek hareketi müdahale olacaktır. Ezber bozucu tek yöntem budur. Diğer bütün yöntemlere göre hazırlıklarını yaptılar. Bu hazırlıklar, Türkiye’nin müdahale edemeyeceği, müdahale ettirilmeyeceği ön kabulü üzerine yapıldı.
Tarih ve coğrafya bütün algılanır, öyle okunur. Yarının kuşakları, bugüne bakarken kimlerin ne siyasi hesapları olduğuna bakmayacak. Büyük tarih yürüyüşünde kim nerede durdu ne yaptı ona bakacak. Bugünü değil yarını, geleceği konuşuyoruz. Müdahalenin zarureti, buradan bakınca kaçınılmaz oluyor.
Eğer Fırat’ın Doğu’suna müdahale etmezsek, edemezsek Doğu Akdeniz’deki “çevreleme” ile, buradan yükselen tehditle baş edemeyeceğiz. Ege’den sıkıştıranlara karşı elimiz daha da zayıflayacak.
DOĞU AKDENİZ VE EGE’DEKİ DÜĞÜM SURİYE’DE ÇÖZÜLÜR. İÇERİDEKİ “ÇOK BİLMİŞLER”SE ERDOĞAN’I DEVİRMEKLE MEŞGUL
Doğu Akdeniz düğümün çözülmesinin de, Ege’den her gün daha da artan baskıların azaltılmasının da yolu Fırat’ın Doğu’sundan geçiyor. Burada bölge dışı güçlerin ya da terör örgütlerinin hâkimiyeti kesinleştiği anda biz “her yerde” durmak zorunda kalacağız.
Bütün batılı ülkeler ve bölge ülkeleri Ürdün’de tatbikatlar yapıyor. Batı dünyasının donanması KKTC ve İskenderun açıklarında, burnumuzun dibinde.
Bunlar olurken içerideki “çokbilmişler” Erdoğan’ı devirme senaryolarıyla meşgul, ellerine tutuşturulan klasörler içinde yazanlara göre ülkeyi içeriden vuruyor.
Dışa döndükçe içeriden vuruluyoruz. Dışarıyla mücadeleye güç verdikçe içeriden sıkıştırılıyoruz. Dışarıdaki çevreleme yoğunlaştıkça birileri içerideki cepheye daha da güç veriyor.
SELÇUKLU’DAN BU YANA KESİNTİSİZ MÜCADELE. ‘İÇ CEPHE’YE DİKKAT..
Sadece PKK ve FETÖ değil, çok daha yaygın bir cephe var. Açık söylüyorum, AK Parti’den ayrılmalar bile bu “iç cephe” formatlamasına göre yürütülüyor. Aslında hepsi Türkiye’ye karşı konumlandırılıyor.
Türkiye bu büyük mücadeleyi yapacak, yapmak zorunda ve buna gücü de var. Çünkü bu millet, Selçuklu’dan buyana aynı mücadeleyi kesintisiz devam ettiriyor. Atacağımız adımlar uzun vadeli olacaktır. Fırat’ın Doğu’su da bu uzun vadeli adımlardan biridir.
Kurulu bütün düzenlerin, siyasi yapıların, STK’ların sulandırılıp çözülmeleri için büyük bir zihinsel operasyon yapılıyor. Bu yapılar üzerine kurulan oyunun acilen bozulması gerekiyor. Savaştan kaçanların, cepheden kaçanların yanında olmayacağız.
“İNTİHAR ANLAMINA GELSE BİLE..” OYUN BOZUCU TEK HAREKET BU. HEM DIŞARIDA, HEM İÇERİDE..
Fırat’ın Doğu’sunda, Doğu Akdeniz’de, Ege’de verilen mücadelenin bir cephesi de içeridedir. Türkiye, kadim siyasi aklı ile, milletinin basireti ile, coğrafyasının siyasi tecrübesi ile “iki cephe”de de kazanmayı bilecektir. Bugün tek siyasi eksen budur.
Bölgeye müdahale başlasın, bakın daha kimler dökülecek, ait olduğu mevzilere kaçacak. Gerçek kimlikler o zaman netleşecek.
Israrım şudur: “İntihar anlamına gelse bile” Fırat’ın Doğu’suna müdahale edilmelidir. Bütün oyunları sıfırlayacak tek yöntem budur. Hem çevremizdeki hem içerideki…"